31 Mart 2010 Çarşamba


ÇAĞDAŞ EKONOMİK DÜZEN ÜZERİNE GÖZLEMLER



FİYATLARDA İSTİKRAR VE YENİ ÜRÜNÜN PİYASALARA ETKİSİ:
Fiyatların yükseliş yönünde değişmesini, özellikle, düşük gelirliler hiç istemezler. Ancak, fiyatların değişmesi kaçınılmazdır. Toplumların zenginliğinin artması bunu zorunlu kılar. Fiyatlarda istikrardan değil “Fiyatlar Genel Düzeyinde İstikrar” dan söz etmek gerekir.

Ürünlerin ilk piyasaya sürüm fiyatları ile üretim miktarlarındaki artış sonrası (piyasalarda dolaşan miktarlarındaki artış) fiyatları sunu/istem (az/talep) yasasınca istikrarsız olacaktır.Talebi karşılama oranı üretimde sağlandığı aşamada fiyat istikrarlı duruma gelecektir. Maddi doyum sağlamayan ürünlerin fiyatları da aynı sürece bağlıdır(eğlence sektörü, sportif yarışmalar, sanat gösterileri). Yeni hizmet vermeye başlayan tüm Hizmet Sektörü fiyatları bu kapsamdadır.

Burada, piyasaya sürülen “Yeni İlk Ürün” üretim partilerinin, bireylerce gereksinim tümleyici olarak algılandığı ve toplumun genelince tanınarak(reklamı yapılıp tanıtılarak) talep edilir durumda olduğu varsayılmıştır.

Ürünün piyasalara sürümü; üretim hacmi artarak, sayısal olarak doyum noktasına yaklaşması ve bu noktayı aşması ile, fiyat istikrarı düşme yönünde bozulacaktır.

Bir veya birkaç ürünün ederlerinin(fiyatlarının) yükselme veya düşme yönünde istikrarsızlaşması “Fiyatlar Genel Düzeyini” etkilemez. Gelişen bir ekonomide mutlaka yükselen ve düşen fiyatlarda ürünler olacaktır. Ürünlerin gelişmesi ve özgülleşmesi yasasınca yeni ürünler piyasalara sürülecek, ekonominin üretim yeteneğine bağlı olarak gereksinimler için üretim hacminin arttırılması gerekecektir.

FİYATLARIN YÜKSELME YÖNÜNDE İSTİKRARSIZLIĞI: Ürün ve Ürünlerin Talep karşılama yetersizliği, ürünlerin tür ve sayısına koşut “Fiyat Genel Düzeyini” etkiler. Yatırım yapılan ürün hacim ve türüne bağlı olarak fiyatlar genel düzeyi yükselir ve giderek “enflasyon”lu bir ekonomik düzen oluşur. Ölçülü ve yüksek kapasiteli üretim planlaması ile ”fiyatlar genel düzeyi” denetim altında tutularak yükselme eğiliminin önlenmesi gerekir. Ancak her yeni ürünün üretimi paylaşım sorununu getirir.

Piyasalar doyuma ulaşıncaya değin ürün, en çok değer üretenden daha az değer üretene doğru fiyatlanacak ve tüketilecektir. Sabit tümleşik değer üreten ile, artan bölünür değer üretenin gelirlerine bağlı olarak gelir dağılım gösterecektir. Daha çok mal ve hizmet ürününden, ancak daha fazla değer üreten yararlanacaktır.

FİYATLARIN DÜŞME YÖNÜNDE İSTİKRARSIZLIĞI: Sunudan kaynaklanan genel bir fiyat düşüşü ekonomide “durgunluk” sorununu ortaya çıkarır. Durgunluk, tüketim bağlı olarak üretim eylemlerinin durması anlamıma geldiğine göre birçok iş sektörünün kapanması demektir. Önemli bir sorun olan işsizlik durgun ekonomilerin belirgin niteliğidir. Ekonomilerde durgunluktan, sektörlerin çalıştırılması ile çıkılacağı bellidir. Mal ve hizmet üretim ünitelerinin çalıştırılabilmesi için: “ bireylerin ücret ve maaşlarının ve toplumsal harcamaların arttırılması ile gelirlerinin artışı sağlanarak tüketim harcamalarının arttırılması zorunluluk durumuna gelir. Hükümetlerin toplumsal harcama yöntemleri çok çeşitlidir. Bunlar toplumsal refahın göstergeleri durumuna gelebilir: Çalışanların sosyal sigortalarının bir kısmının karşılanması, çalışmayanların sigorta kesintilerinin karşılanması, sosyal yardım ve hizmetlerin arttırılması, işsizlik yardımlarının arttırılması, boş zaman dilimlerinin programlanarak arttırılması…vb. Bu önlemlerin hepsi birer yöntem olarak ele alınarak, üretimdeki ürünlerin dolaşımının sağlanması için itici güç öğeleri durumuna getirilir.

Ekonomik durgunluğu aşmanın en önemli ve zorunlu bir yolu da, ürünlerdeki geliştirme ve yeni ürün üretme etkinliklerine gitmektir. Sağlıklı bir ekonomi bunu kendiliğinden gerçekleştirme yoluna girer.
Bu noktada basit olarak, sunu fazlalığının stoklanarak gerektiği zaman kullanmak ve bu yolla boş zaman yaratmak düşüncesi ortaya atılabilir. Ancak ürünlerin gelişmesi, özgülleşmesi yasası gereği “Yeni Mal ve Hizmet Ürünleri” üretimi, ideal ekonomik ve toplumsal sistemler için zorunludur.

ESNEK (DEVİNGEN-DİNAMİK) ÜRETİM YÖNTEMİ: Gereksinimleri hesaplamadan üretim yapmak üzere kurulan ve optimum üretim düzeyini aşan bir işletme talep yetersizliği sonucu gelirlerinin azalmaması için, yeni pazarlar bulmak zorunda kalır. Pazarların da optimum bir düzeyi vardır. Bu düzeyden sonra yeniden kar azalması kaçınılmaz olur. Gereksinimlerin doyuma ulaşması ile talebin azalması kaçınılmazdır. Bu ekonomik olgu karşısında, işletmenin ayakta kalması için iki seçenek vardır: a) küçülerek minimum düzeyde üretimi sürdürmek ki bu işsizlik ve yoksulluk demektir. b) Talep miktarını (gereksinimlerin sayısını, büyüklüğünü), süresini planlayarak üretimini yapmak ve bu planlama sonunda, yeni üretime geçmek.

Yeni üretime geçerek üretimi sürdürebilmek :a) Aynı ürün üzerinde yenileştirme, geliştirme oluşturarak , b) yeni bir ürün piyasaya sürerek gerçekleşebilir. Bu ekonomik olgu, sabit üretim tezgahları ile sınırsız ve plansız üretimden vazgeçmeyi gerektirir. Esnek, devingen bir üretim yerine ve araçlarına sahip olmayı, “sürekli öğrenim ve eğitim” süreçlerini gerçekleştirecek yapılaya sahip olmayı zorunlu kılar.

ÇAĞDAŞ (ÜTOPİK OLMAYAN) EKONOMİK SİSTEM: Çağdaş ekonomik sistem ekonomik yasalara göre çalışır. Üretim teknolojilerini geliştirerek sunu fazlası yaratmak ve bireylerinin gelirlerini attırmak temel amaçtır. Yeni mal ve hizmet ürünleri sürekli zenginleşerek büyür. Gelişip büyürken, üretimini otomasyon üretim teknikleri ile yapar ve yollarını araştırır(Mal ve Hizmetlerin robot makinelerle üretimi) Bunun için bilim ve teknolojiye büyük önem verir, bilim ve teknik insanlarını yetiştirir, eğitimine önem verir.

İnsanlığın erinci ile birlikte kendisine boş zaman oluşturabilmesi ancak böyle bir ekonomik düzende gerçekleşebilir.


İsmail İNCİ, 31/03/2010
Bgi.inci@mynet.com
Bgi.inci@hotmail.com
www.iinci.blogspot.com






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...