11 Ağustos 2016 Perşembe

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK KRİZLERİN ÖNLENMESİNDE EKONOMİK DENGELERİN YENİDEN KURULMASI ÜZERİNDEKİ ROLÜ



KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK DENGELER ÜZERİNE ETKİLERİ

     Toplumlarda devletin varlığını ortaya çıkaran neden, bireylerin bireysel ve toplumsal gereksinmelerinin karşılanması ortak anlayışı olmuştur. Bu anlayış birliği, toplum üzerinde varolan dış (doğaya ve diğer toplumlara karşı kendini savunma) ve toplumsal olarak yaşamadan doğan iç gereksinmelerin ( güvenlik, adalet, sağlık, gıda ve barınma gereksinimleri…vb) bireysel olarak karşılanamaması zorunluluğunun sonucudur. Devletin varlığı özellikle savaş zamanında toplumsal varlığın bütünlük içinde korunması zorunluluğundan, barış zamanında ise bireylerin toplum içinde kişisel çıkarlarının çatışması sonucu mal ve can güvenliğinin adaletli olarak sağlanması gereksinimlerinden ortaya çıkar.  Devlet varlığını, toplumsal örgütlü bir güç olarak özellikle diğer devletler karşısında bağımsız, egemen oluşu ile belirgin olarak gösterir. Bireyler devlet örgütlenmesi ile toplumsal yaşam içinde kendilerini güven ve özgür kılarlar; mal, can ve namusları devlet örgütlenmesi ile onun ortaya çıkardığı birliğin gücü ile koruma altına alınır. Bu durum insanlarda duygusal olarak devlete karşı ana-baba sevgisi olarak yansır. Devletin amaç ve hedefleri, kendi amaç ve hedefleri ile özdeşleşir.

     Bu zorunluluklara bağlı, ortak çıkarların birliği sonucu devlet örgütlenmesinin oluşumu, bireylere devlete karşı bir yandan toplumsal haklar verirken diğer yandan aynı zamanda toplumsal görevler verir.


     Devlet toplumun savunması, eğitimi, adaletin sağlanması için kamu kurumları kurar. Bu kurumların çalışması için gerekli bayındırlık işlerini yapar. Devletin yurttaşlarının eğitimi, güvenliklerinin yurt içinde ve dışında sağlanması için yapmış olduğu kamu harcamaları bireylerin üretimini olumlu etkilediği gibi, devletin yol, kopru, baraj….vb gibi diğer önemli bayındırlık hizmetleri de toplumun üretimini kolaylaştıracak bayındırlık hizmetleridir.,

     “Eğitim alanındaki kamu harcamaları, öğretmenlere, müdürlere, okul binalarına, bilgisayarlara, yemek ve kitaplara yapılan ödemeleri kapsamaktadır. Beşeri sermayenin ekonomik büyümeye etkisi üzerine yapılan çalışmaların bir çoğunda eğitime ilişkin göstergeler tercih edilmektedir. Webber (2002), eğitim seviyesindeki gelişmelerin bilinci artıracağını ve daha sağlıklı bir toplumun oluşumuna katkıda bulunacağını ileri sürmektedir… Sağlıklı bir toplumda işgücünün verimliliği artacak, işgücü kaybı engellenecektir. Ayrıca artan sağlık harcamaları, bireylerin yaşam
süresini ve beklentisini artırmaktadır (KELL Y, 1997 :64; WANG. 2002: 1634).
“Sosyal Güvenlik Harcamaları Sosyal harcamalar da sosyal barışın sağlanmasına katkıda bulunarak ekonomik genişlemeye neden olabilir ve beşeri ve fiziki sermaye yatırımlarını artırıcı bir atmosferin oluşmasına yol açar. Yoksulluğun azaltılması ve sosyal refahın iyileştirmesi özünde doğru bir politika olmanın yanısıra ekonomik büyiimeye de katkıda bulunmaktadır… Alt Yapı Harcamaları:
özel sektörün yatırımlarını kolaylaştırmakta ve karlılığını arttırmakta ve
dolayısıyla sermaye birikimine de katkıda bulunmaktadır…”
Muhsin Kar - Sami Taban,  Kamu Harcama Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri , Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, e 58-3 )


 Devletin bütün bu yatırımlarının büyük harcamaları gerektirdiği kuşkusuzdur.
     “Ana yollar, köprüler, gidiş gelişe elverişli kanallar, limanlar vb. gibi bir ülkenin ticaretini kolaylaştıran bayındırlık işlerinin yapımıyla bakımının, topluluğun başka başka dönemlerinde pek değişik derecelerde masrafa lüzum göstermesi gerektiği ispatsız olarak meydandadır.”(s.392, Adam Smith, Milletlerin Zenginliği)
     Devletin bu ödevleri yerine getirebilmesi için yapacağı masrafların karşılanması toplumdaki her bireyin devlete karşı en önemli görevidir. Devlet bu harcamalarını bireylerin en önemli yurttaşlık görevlerinden olan vergi ödemelerinden elde ettiği gelirle karşılar. :” “Dolayısıyla, hükümdara ya da devlete özgü olabilecek iki gelir kaynağı, yani kamu sermayesi ile kamu arazisi, herhangi büyük ve uygar bir devletin gerekli masrafını ödemeye hem yaraşmayan hem yetmeyen mali kaynaklar oldukları için, kala kala bu masrafın büyük kısmı, hükümdar için ya da devlet için kamu geliri vücuda getirmek üzere, halkça özel gelirlerinin bir parçası verilerek şu ya da bu tür vergilerle ödenmek gerekir.” (s.450, Adam     Smith, Milletlerin Zenginliği)
     Bu yönü ile devlet toplumda gelirlerin toplandığı ve harcamaların yapıldığı en büyük örgütlenmedir. Gelir ve harcamalar, toplumda üreten ve tüketen tüm birey ve şirketleri etkiler.


KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK GELİŞME ÜZERİNE ETKİLERİ:
     “Dünya bayındırlığının madde ve kaynağı da devlettir. Devlet ve hükümdar mal ve paraya muhtaç olur, geliri eksilir, tükenir, yahut da masrafları kısmazsa, devlet hizmetinde bulunan memur, asker ve devleti koruyanların elindeki para da azalır, bunlar akrabalarına ve hizmetlerinde bulunanlara vermekte oldukları aylıkları keserler. Bu suretle bunların da harcama güçleri azalmış, geçinme vasıtaları kısılmış olur. Halbuki bu kimseler, ahalinin çoğunluğunu teşkil eden diğer sınıflardan ziyade pazarlarda alışveriş ederler. Bunun bir sonucu olarak pazarlarda durgunluk başlar. Ticaret mal ve eşyasından az kâr gelir. Bu durgunluk devletin haraç kabilinden olan gelirini azaltır. Çünkü haraç ve diğer vergilerin kaynağı, yurdun bayındırlığına, alışveriş gibi muamelelere ve ahalinin kâr ve fayda elde etmek üzere çalışmasına bağlıdır. Gelirlerin bu yolla azalmasının bir sonucu olarak devletin parası azaldığı için, bundan devlet zarar görür. Çünkü yukarda anlattığımız gibi, devlet en büyük pazar ve bütün pazarların anası, gelir ve masrafların kaynağıdır. Devletin gelir ve masrafları azaldıktan sonra o nispette pazarlarda alışverişin azalması pek tabiîdir. Belki devletten ziyade pazarlar bundan müteessir olur. Üstelik para ve servet tebaa ile devlet arasında ortak olup, tebaanın elinden devlete, devletin hazinesinden tebaanın eline geçer ve bu suretle ikisinin arasında dolaşır. Devlet paralan saklarsa, tebaanın elinde para kalmaz.” (s.75, İbni Haldun, Mukaddime, Cilt 2)

     Ünlü düşünür İbni Haldun’un dediği gibi devlet en büyük piyasadır. Kamu kurumları ve bu kurumlarda çalışanlar ürettikleri iş ve bayındırlık ürünleri karşılığında, gereksinmelerini karşılamak için gerekli olan mal ve hizmet ürünlerini piyasalardaki tarım, sanayi, ticaret alanlarında üretim yapanlardan karşılar. Devletin dışındaki üreticiler de devletin kendilerine vermiş olduğu zorunlu hizmet ve sabit yatırım ürünlerinden yararlanabilmek için üretimlerini daha çok arttırmalıdır. Bu karşılıklı üretim ürünlerinden yararlanabilmek için devlet örgütünde çalışanlar harcama yapmalıdır; bu ise kamu çalışanlarının gelirlerinin belirli bir dengede olmasına bağlıdır.. Devlet,  hazırladığı projelerle bir yandan okul, yol, köprü,  hastane, sosyal alanlar …vb sabit yatırımlar yaparken, bir yandan da hizmet kolunda çalışanları ile hizmet ürünleri sunar. Bu karşılıklı üretim tüketim dengesi ile devlet örgütü ve devlet dışında kalan üreticiler verimli olarak üretimlerini sürdürürler.

     Devlet dışında kalanların ürettikleri ürünleri satabilmesi için devletin tüketim ve yatırım harcamaları yapması ekonominin genel dengeleri için bir kuraldır. Devletin toplamış olduğu vergilerden elde ettiği gelirleri hazinede tutması, harcama yapmaması veya gelirlerinin düşmesi sonucu harcamalarını azaltması üretim ve tüketim dengesinin bozulmasına neden olur. Devletin dışında üretim yapanların üretimlerini sürdürebilmeleri, ürünlerinin piyasada talep bulmasına bağlıdır. Devlet en büyük talep oluşturan bir üretici olarak, elde ettiği gelirlerini gerek dengeli personel ödemeleri ile gerekse bayındırlık yatırımları ile harcamalıdır.


    Devletin yapmış olduğu kamu harcamalarının ekonominin gelişme rakamları üzerine etkileri konusunda birçok araştırma yapılmış ve bu araştırma sonuçlarında kamu harcamalarının kalkınma üzerinde olumlu etkileri olduğu görülmüştür.

KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK DENGELER ÜZERİNE ETKİLERİ:
     Gerçekten de devletin yapmış olduğu  sağlık, eğitim, adalet  ve ticareti kolaylaştıran yol, köprü, liman…vb. bayındırlık  harcamaları  doğrudan yurttaşlarının üretim yapma güç ve yeteneklerini geliştirdiğinden ekonomik kalkınmayı olumlu etkilemektedir. Ancak devletin kamu harcamalarının ekonomik dengeler üzerine etkileri konusunda araştırmalar sınırlıdır.

      Devlet yapmış olduğu kamu harcamaları ile piyasalarda ortaya çıkan arz talep dengesizliklerine etkide bulunarak ekonominin bozulmasına engel olacak güçtedir. Bu gücün arz talep dengesi bozulan sektörleri hedef alarak harcamaları ve tüketimleri planlı, amaçlı yapması dengeleri sağlayacaktır. Eğer tüm ülke ekonomisini kapsayan sektörlerde ekonomik kriz ortaya çıkmış ise sektörlerin tümüne aynı anda etki etmek sonuç vermeyecektir. Bu durumda ekonomiyi yönlendiren inşaat, otomotiv gibi ana sektörlerde ekonomik dengeyi sağlamak hedeflenerek kamu yatırım ve harcamaları yapılması olumlu sonuç verecektir.


      Devletin bu müdahaleleri yaparken iç veya dış borçlanmalar ile elde edeceği gelirlere başvurması görülmüştür ki ekonomik dengelerin kısa zaman içinde yeniden bozulmasına neden olmaktadır. Türkiye’de 1990-2005 yılları arasındaki dönemde görüldüğü gibi kamu borçlanmasının vergi gibi kamu finansman kaynağı gibi düşünülmesi sonucu kamu borçlarının borçlanma karşılığı ödenen faizlerle borç sarmalı içinde kalmasına, neden olmuş, bu da devletin cari açığının artarak makro dengelerin bozulmasına, ekonomide hiper enflasyonlara neden olmuştur. Devlet içine düşmüş olduğu borç sarmalı sonucu olarak zorunlu olan kamu yatırımlarını dahi yapamayacak duruma düşmüştür. Bu durum Özel girişimcinin devleti tek bir fon kaynağı ve en önemli gelir elde ettiği yatırım alanı olarak görmesine yol açtığından üretim yapmak için gerekli yatırımlarda bulunma yeteneklerini kullanmalarını engellemiştir.

     Devlet her şeyden önce yurttaşlarından elde ettiği vergilerin desteği ile ekonomik dengeleri sağlayacak harcama ve yatırımlar yapmalı, bu harcamalarla yurttaşlarının gelirlerini arttırarak, artan gelirlerle vergilerinin de artışını sağlama amacı gütmelidir.

KAYNAK:
1- Yrd. Doç. Dr. Muhsin Kar, Yrd. Doç. Dr. Sami Taban, Kamu Harcama Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri, , 146 e Ankara Üniversitesı SBF Dergisi e 58-3
2- Cuma ÇATALOLUK, Gaziosmanpasa Üniversitesi Maliye Bölümü, Balıkesir
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 12 Sayı 21, Haziran 2009, ss.240-258.
3-İbn Haldun, Mukaddime II, Şark İslam Klasikleri,MEB Yayınları, 1996
4- Adam Smith, Milletlerin Zenginliği, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

  
İsmail İNCİ, 10/08/2016

 BU MAKALE ÜÇ AYDA BİR YAYINLANAN BALYALILAR DERGİSİNİN TEMMUZ 2016 SAYISINDA BAZI KÜÇÜK DEĞİŞİKLİKLERLE YAYINLANMIŞTIR.




  





















                        

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...