EKONOMİK KRİZLER, EKONOMİK KRİZLERİN GRUPLANDIRILMASI VE ORTAYA
ÇIKIŞ NEDENLERİ
“Apaçi dağları ötesindeki geniş arazinin
ziraata açılması ve pamuk çırçır makinesinin icadı, çiftçiler için eski
toprakların verimliliğini daha dikkatli bir ziraat yöntemiyle arttırmaya
kalkışmaktansa, verimli topraklara geçmeyi daha karlı hale getirdi.” (s.380,
Amerika Tarihi, Allan Nevins-Henry Steele Commager )
Geçmiş çağların toplumlarını göçe
zorlayarak yeni coğrafi bölgeleri keşfetmelerine, yeni yerleşim yerleri kurmasına
neden olan en büyük etken, tarım yaptıkları toprakların iklim koşulları
nedeniyle veya uzun yıllar kullanılmış olmaları nedeniyle verimliliklerinin
sona ermesi, hayvanları için otlak arazilerin azalması veya bitmesi olmuştur.
Arap ülkelerinin İsrail’e ABD ve bazı Batı
Avrupa ülkelerine karşı petrol ambargosu koyması Ekim 1973’ten itibaren, petrol
fiyatlarının artması ve arzının azalmasına neden olmuştur. Bu şekilde
hissedilen kriz dolayısıyla enflasyon artmış, büyüme hadleri düşmüş ve ödemeler
dengesi altüst olmuştur. Dünya ticaret hacminde büyük daralmalar görülmüş ve
doğal olarak durgunluk dönemi yaşanmıştır. Bu durgunluk, dünyanın Büyük
Bunalım’dan sonra karşılaştığı en büyük durgunluktur.
“1904, 1907 ve 1921 krizleri kısa
sürmüştü. Fakat 1929 neredeyse 10 yıl sürdü…Bu kriz, bir başka bakımdan daha
öncekilerden farklıydı. Apaçık biçimde kıtlığın değil bolluğun doğurduğu
krizdi. Servetlerin ve malların dağılış sisteminin yıkılışına başka hiçbir
depresyonla karşılaştırılamayacak kadar büyük bir kanıt oluşturuyordu…1929
krizini ele alırsak, açıkça çöküşe götüren bazı etkenler vardı. Öncelikle
ülkenin üretim kapasitesi tüketim kapasitesinden daha büyüktü. Bunun en önemli
bir nedeni milli gelirin büyük bir bölümünün halkın yüzde itibariyle küçük bir
bölümüne geçmesi, bunların ellerindekinin de tekrar tasarruf ve yatırıma
çevrilmesi, böylece gelirin yeterli derecede, bir bölümünün işçi, çiftçi, memur
ve görevlinin eline geçmemesiydi… ”
(s.481- 482, s.380, Amerika Tarihi, Allan Nevins-Henry Steele Commager)
24 Ekim 1929’da (Kara Perşembe) işlem
yapan Hollandalı ve Alman yatırımcılar portföylerini boşaltmaya ve piyasadan
çıkmaya başladılar. Böylece borsadaki gerilme daha da hızlandı.
Ancak borsanın çöküşü birkaç gün
sonra 29 Ekim 1929 Salı günü gerçekleşti. “Kara Salı” (Black Tuesday)
olarak tarihe geçen o gün, 1929 fiyatlarıyla 4.2 milyar dolarlık bir zarar
doğdu. Kısa bir süre içinde 4000 civarında banka iflas etti.
“Morgan, ünlü borsa işlemcisi James
Keene’i, ….yapay hisse yaratmak amacıyla tuttu. Keene, boğa piyasası görünümünü
oluşturmak için sahte yatırımcılara büyük miktarda blok alım-satımları yaptı.
Bu numara işe yaradı ve birkaç hafta içinde New York Menkul Kıymetler Borsası
tarihindeki en aktif işlem gününü yaşadı. “Büyük Çelik’in” piyasaya 38’den
sunulan adi hisse senedi neredeyse bir anda 55’e yükseldi. “(s.335, Nikola
Tesla, (Bir Dahinin Biyografisi), Marc J.SEIFER )
EKONOMİK KRİZİN TANIMI:
Kriz, Türkçe’de buhran"
ve "bunalım" kelimeleri ile eş anlamlıdır. Kelimenin kökeni Latince ve Yunancaya dayanmaktadır.
Yukarıda yazının girişinde açıklanan ekonomik olgulardan yararlanarak
ekonomik krizin tanımını yapabiliriz. Bu ekonomik olgular üzerinde
düşündüğümüzde ekonomik krizi, toplumlarda ortaya çıkan büyük üretim ve tüketim
dengelerinde bozulmalar olarak kavrarız.
Üretimde hızlı bir daralma, fiyatlarda düşme, çok sayıda iflas,
işsizlikte artma, ücretlerde gerileme, toplumsal gerginlikler ve genel olarak
finans sisteminde görülen borsa ve banka sisteminin çökmesi ile ortaya çıkan
ekonomik olaylar toplamını ekonomik kriz olarak tanımlayabiliriz.
EKONOMİK KRİZLERİN GRUPLANDIRILMASI:
Ekonomik krizler araştırılırken değişik
iktisatçılar tarafından çok farklı gruplara ayrılarak incelenmektedir. Bazı
iktisatçıların ekonomik krizleri ortaya çıkmış oldukları piyasa çeşitlerine
göre finans sektörü (döviz, hisse senedi piyasaları, bankacılık sistemi) ve
reel sektör (mal, hizmet, emek piyasaları) krizleri olarak gruplandırarak
incelemelerini krizlerin ortaya çıkış nedenlerine işaret etmediğinden olumlu
bir yol olarak görmüyorum. Ekonomik
krizleri ortaya çıkaran ana nedenlerine göre gruplandırmak daha mantıklı bir
yöntemdir. Bu yöntem krizleri anlamamıza ve krizleri önlemek için çözüm yolları
bulmamıza yardımcı olacak bir yoldur.
Ekonomik krizleri
ortaya çıkış nedenlerine göre gruplara ayırmak ekonomik krizlerin ne zaman,
nasıl, hangi sektörde ortaya çıkacağı konusunda ileriyi görmemizin de yolunu
açar. Ekonomik krizlerin öngörülebilirliği için ekonominin bütün öğelerinin
süreçleri içinde, ortaya çıkaran ana nedenleri göz önüne alınarak yakından
izlenmelidir. Ekonomik
krizler kendilerini fiyatlardaki yüksek artışlar, faiz oranlarında, döviz
kurlarındaki aşırı artışlar..vb gibi bazı önemli belirtilerle kendini
göstermektedir.
Ekonomik krizleri
yukarıda belirttiğimiz gözlenen örnek ekonomik olgulardan yola çıkarak, üç ana gruba ayırabiliriz: 1- Gereksinmeleri
karşılayan ana ekonomik öğelerin yokluğundan ve yetersizliğinden kaynaklanan
ekonomik krizler. 2- Gereksinmeleri karşılayan ürünlerin talep edilenden fazla
üretiminden kaynaklanan ekonomik krizler. 3-Finans piyasalarında yatırımcıların
haksız kazanç sağlamak eylemlerinden (spekülatif faaliyetlerden) ileri gelen
ekonomik krizler.
Bu gruplar da kendi
içinde ayrı alt çeşitleri barındırırlar.
1- Gereksinmeleri
karşılayan ana ekonomik öğelerin yokluğundan ve yetersizliğinden kaynaklanan
ekonomik krizler:
“19. yüzyılın başına kadar, Avrupa'nın
sanayileşmiş ülkeleri, ‘tahıl krizleri’ denilen, çok özel bir "kriz” türü
yaşadılar. Kuraklık, yıllık tahıl üretimini hızla düşürüyor ve (eğer ihtiyat stokları
yoksa) kıtlığa, açlığa ve öncelikle toplumun en yoksul kesimini etkileyen fiyat
artışlarına neden oluyordu. Tarımdan elde edilen gelirin düşmesi, ekonomik faaliyetlerde
bir daralmayı beraberinde getiriyor ve bu anlamda bir krizden, bir eksik üretim
krizinden söz ediliyordu. Bu kriz ilkel teknolojilerin kullanıldığı tarım
topluluklarının özelliğiydi. Bu tür krizler, bugün, yoksul ülkelerin birçoğunda
ortaya çıkmaktadır.”(s.18, Bernard Rosier, İktisadi Kriz Kuramları)
Tarımsal üretimde, gelişen sanayi ile
birlikte ileri üretim teknikleri ile tarım yapılmaya başlanılan 19.yüzyılın
başlarına kadar yeterli bir üretim sağlanamamaktaydı. 19. Yüzyıldan itibaren
tarımda traktör, gübre, sulama teknikleri kullanılması, hastalıklara ve iklim
koşullarına dayanıklı tohumlarla ekim yapılması üretimi aşırı arttırmış,
tüketim gereksinmeleri yeterli ölçüde karşılanmaya başlanmıştır.
Ancak sanayileşme ve ileri tarım
tekniklerine rağmen tarımda yetersizlikler izlenen yanlış siyasetler sonucu
yine de ortaya çıkmaktadır. Bu yetersizlikler özellikle çiftçi maliyetlerinin
(gübre, tohum, makine…vb) üretilen tarım ürün fiyatlarının yeterince artmaması
veya düşmesi sonucunda karşılanamadığı yıllarda ürünlerin tarlada kalması, imha
edilmesi veya üretimine ara verilmesinden ileri gelmektedir.
Özellikle Gelişme Yolunda Ülkelerde
üretimde kullanılan ana mallardan birinin bulunamaması veya yeterince
bulunmaması yüksek enflasyona ve ekonomik krizlere neden olmaktadır. 1974
yılında ortaya çıkan petrol krizi buna örnektir. Ekim 1973’ten itibaren, petrol
fiyatlarının artması ve arzının azalması, enflasyon sorununu hızlandırmıştır. Gelişmiş
ve gelişmekte olan ülkeler krizden beraberce etkilenmişlerdir. Etkileri ağır
şekilde hissedilen kriz dolayısıyla enflasyon artmış, büyüme hadleri düşmüş ve
ödemeler dengesi altüst olmuştur. Dünya ticaret hacminde büyük daralmalar
görülmüş ve doğal olarak durgunluk dönemi yaşanmıştır. Bu durgunluk, dünyanın
Büyük Bunalım’dan sonra karşılaştığı en büyük durgunluktur.
Döviz miktarında aşırı azalmalar, Merkez
Bankası rezervlerinin erimesi ile ortaya çıkan döviz krizi, devletlerin kamu açıklarına bağlı olarak
ortaya çıkan ekonomik krizlerin bir nedenidir. Kamu açıklarının bulunduğu
ülkeler, üretim için yetersiz doğal kaynaklara sahiptirler veya üretimleri
gereksinmeleri karşılayacak döviz için yetersiz kalmaktadır. Bu iki yetersizlik
kamu açıklarıyla birlikte toplumda arz ve talep dengelerinde büyük sapmalara
neden olur. Örneğin 1994 yılının nisan ayında Türk lirası dolar karşısında
ciddi değer kaybı yaşamıştı. Merkez bankası bu değer kaybını engelleyebilmek için
ciddi miktarda döviz satarak döviz rezervlerinin yarısından fazlasını kaybetti.
Bir yıl önce gecelik faiz oranları %70 iken 1994 de bu orana %700’e kadar
yükselmişti. Bu dönemde borç dahi alamayacak duruma gelinmişti. Enflasyon değerleri 66.0 dan 106.3 seviyelerine
kadar yükselmiştir.
ABD’de 1785 yılında ortaya çıkan ekonomik
krizin nedeni, hükümeti kamu harcamalarını karşılayamayacak duruma düşüren
gelirlerindeki düşüştür. Birleşik Devletlerin iç ve dış borçlarını ödemesi için
gereken faiz ondört milyon dolar iken geliri ancak dört yüzbin dolardı. Bu
ekonomik olgu, hükümetin kamu harcamalarını karşılayamaması sonucu, yetersiz
gelire dayalı ortaya çıkan ekonomik krize örnek bir durumdur.
Bu tarihte (1875 yılında) Amerika Birleşik
Devletinde Ulusal-merkezi hükümet, gereken gümrük tarifelerini tespit etmek ve
ticareti düzenlemek için gerekli iktidar ve yetkiye sahip bulunmamaktaydı.
Birleşik Devletler hükümetinin Ulusal amaçlar için vergi toplama yetkisi
olmadığından sadece bono çıkararak borçlanmalara giderek harcamaları
karşılamaya çalıştığından, ülke bu çıkmaz duruma gelmiştir. Para basma yetkisi
bulunmadığından alışverişler takas usulü ile yapılmaya başlanmış, bu da
devletin gelirlerinin toplanmasına engel bir durum oluşmuştur. Takas usulü ile
yürüyen ekonomide, ticareti kolaylaştıran bir araç olan paranın piyasada
olmaması nedeni, birçok ürünün tarlada kalmasına neden olmuştur. Bu tarihte Merkezi
yönetimin federal yönetimler üzerinde anasayal bir yönetim hakkı
bulunmamaktaydı. 1786’da yapılan
seçimlerde yedi devletin (eyaletin) yasama meclislerini kağıt para taraftarları
ele geçirmiştir.
Amerika’da 1893 başlayan ekonomik kriz
1895’te Amerika Birleşik Devletini iflas aşamasına getirmiş ve hazinede tek bir
altın kalmamıştır. Bu ekonomik krize, yeniçağın yeni üretim gücü “elektrikli
motorların” gelişiyor olmasına, elektrik konusunda teknik bilimsel bilgilerdeki
şaşırtıcı ilerlemelere rağmen
gelinmiştir. Bunun nedeni de aşırı israf
derecesinde yapılan harcamalar, üretim değeri olmayan yatırım harcamalarından
kaynaklandığı görülür: Konser binaları, alışveriş merkezleri, yol ve
barajlar…vb. Kurtuluş çaresi olarak Yahudi sermayesine başvuruluyor ve Yahudi
düşmanlığının başladığı noktada Amerika Yahudi ekonomik gücünün etkisi altına
giriyor.
“1893 Paniği’nde tahvil
sahipleri kağıt para yerine altını güvence altına almış ve darphane tüm
rezervlerini tüketmişti. 16 Ocak 1895’e gelindiğinde, ABD borçlarını
ödeyememeye birkaç günlük uzaktaydı. Başkan Clevelant, sessizce, zengin bir
Yahudi işadamı olan August Belmont’ dan altın rezervlerini güvence altına almak için Avrupalı Rothshilds ile
buluşmasını istedi….. Rothshildler Yahudi idi. Tüm ulusu kurtaranların Yahudi
finansörler olması nasıl görünürdü. Bu nedenle ….dürüst bir episkopal olan
J.Pierpont Morgan olaya dahil edildi…..Belmont’un yardımıyla Morgan, yabancı
altın rezervlerinde 60 milyon doları güvence altına almayı başardı ve böylece
ülke tasfiyeden kurtuldu.” (s. 216,
Nikola Tesla, Bir Dahinin Biyografisi)
Dünyadaki kaynakların artan nüfus sonucunda bin yıl sonra da olsa
tükeneceği ve tek tanrılı dinlerin mahşer günü olarak adlandırdıkları günün
birgün, Büyük Ekonomik Krizle geleceği kaçınılmaz olarak görünmektedir.
Şimdiden “Şehirlerdeki milyonlar, gazete başlıklarını sinirli tiklerle okuyup,
süpermarketler boşaldığında, yiyeceklerini teraslarda yetiştirmekten bahsediyor
ve kıyameti getirecek son yıkımın yaratacağı enkazdan nasıl kurtulacaklarını
merak etmekten kendilerini alamıyorlar” (s.12, Alvin TOFFLER, Ekonominin Çöküşü
)
2- Gereksinmeleri
karşılayan ürünlerin talep edilenden fazla üretiminden kaynaklanan ekonomik
krizler.
Üretim fazlalığı ve talep yetersizliğine
dayanan ekonomik krizlerin temel nedenleri,
sanayinin gelişmesine bağlı olarak üretim teknolojilerinde ve üretim yöntemlerindeki
gelişmeler sonucunda yapılan aşırı üretimlerdir. Bu aşırı üretim, ekonomik
dengelerin serbest çalışan bir piyasada kendiliğinden yerine geleceği düşüncesi
ve sadece aşırı kar amaçlı yapılan yatırımlar sonunda gelir dengesizliği ile birlikte
talep yetersizliğine neden olmakta, ülke dışı pazarlar bulunulamadığı taktirde
işyerlerinin kapanmasına, zincirleme olarak borsa ve bankaların iflasına yol
açarak ekonomik krizleri ortaya çıkarmaktadır.
“İç Savaş ( 1860- 1865) ile 1900 yıllan arasında insan gücünün yerini buhar
ve elektrik gücü aldı, ahşap malzemenin yerini demir ve demirin yerini de çelik
aldı. (Bessemer işleminden önce demirin çeliğe dönüşmesi günde ancak 3 ile 5
ton arasında yapılırken, şimdi aynı iş 15 dakikada gerçekleştirilebiliyordu.)
Artık makineler çelik araçları taşıyabiliyordu. Petrol makineleri
yağlayabiliyor, evleri, caddeleri, fabrikaları aydınlatabiliyordu. İnsanlar ve
eşyalar demiryollarıyla taşınabiliyor, trenler çelik raylarda buhar gücüyle
işletilebiliyordu. Makineler çiftçiliği de değiştirdi… İç Savaş öncesi bir
akrelik alanda buğday yetiştirmek için 61 saatlik bir emek gerekirken 1900'lü
yıllarda bu 3 saat 19 dakikada başarılabiliyordu. Buz imalatı yiyeceklerin uzun
mesafelere bozulmadan taşınmasını sağladığından paketlenmiş et endüstrisi de bu
dönemde ortaya çıktı. Buhar gücü tekstil fabrikalarında iplik büken kirmenleri
hızlandırdı, dikiş makinelerini çalıştırdı. Buhar da kömürden elde ediliyordu.
Hava basıncı ile çalışan matkaplar, artık kömür bölgelerinde toprağın daha derinine
inebiliyorlardı. 1860 yılında topraktan 14 milyon ton kömür çıkarılmıştı. Bu
sayı 1884 yılında 100 milyon tona ulaşmıştı. Daha fazla kömür daha fazla çelik
demekti; çünkü demir kömür fırınlarında çeliğe dönüştürülüyordu. 1880'li yıllarda
bir milyon ton çelik üretilirken, 1910'da 25 milyon ton çelik üretilebiliyordu.
Giderek buhar gücü de yerini elektrik gücüne bırakmaya başladı. Elektrik
telleri için bakır gerekiyordu. 1880'de 30.000 ton bakır üretilirken 1910'da
500. 000 ton bakır üretilebiliyordu…..
William McKinley ise, "üretim fazlalıklarımız için yabancı bir pazar yaratmak zorundayız," demişti. Indiana Eyaleti senatörü Albert Beveridge 1897 yılı başlarında şöyle diyordu: "Amerika'daki fabrikalar Amerikalıların kullanabileceklerinin çok daha fazlasını üretiyorlar; Amerika'nın toprağında tüketebileceğimizden çok daha fazlası yetiştiriliyor. Yani kader bizim nasıl bir politika izleyeceğimizi zaten belirlemiş bulunuyor: Dünya ticaretini ele geçirmek zorundayız ve geçireceğiz de." 1898 yılında Dışişleri Bakanlığı şu açıklamayı yapmıştı: Amerikalı işçi ve zanaatkârlarının yıl boyunca işsiz kalmamaları isteniyorsa, her yıl yabancı pazarlarda satmak zorunda olduğumuz ve giderek artan bir imalat fazlalığı ile karşılaşacağımız belli olmuştur. Bu nedenle, atölye ve fabrikalarımızın ürettiklerini tüketecek yabancı pazarın genişletilmesi, yalnızca ticaret adamlarımızın değil, siyasal liderlerimizin de ciddi bir sorunu haline gelmiştir….
Walter Lafeber, The New Empire (Yeni İmparatorluk) adlı çalışmasında şunları
söylemektedir: " 1893 yılına gelindiğinde Amerikan ticareti dünyadaki
ülkelerin, İngiltere dışında, hepsini geçmişti. Toprak ürünleri, özellikle
tütün, pamuk ve buğday bölgelerindeki refah, hiç kuşkusuz uzun bir süreden beri
uluslararası pazarlara şiddetle bağımlı bir hale gelmişti. " (s.317-318-320,
ABD Halklarının Tarihi, Howard ZİNN )
Birleşik Devletler yayılmacılığı konusu üzerinde çalışan tarihçi Julius
Pratt bu ani değişikliği şöyle
anlatmaktadır: Bugüne dek banşcı ve antiemperyalist olarak tanınan ve ticaretin
özgür bir dünyada gelişmesi gerektiğini savunan bu gazete, Çin'in paylaşılması
tehdidi
karşısında inançlarının temellerinden
sarsıldığını gördü. Journal of
Conunerce
400.000.000 nüfuslu Çin
pazarlarına özgürce ulaşmanın bütün
Amerika'daki fabrikaların üretim
fazlalığı sorununu geniş ölçüde çözeceğini
ilan ederek, bundan böyle yalnızca Çin
üzerindeki hakların eşit olması gerektiğini
şiddetle savunmakla kalmadı; aynı
zamanda hiç çekinmeksizin bir
Panama kanalının açılmasından,
Hawaii'nin ele geçirilmesinden ve deniz
kuvvetlerinin silahlandırılmasından
bahsetmeye başladı ki bu üç konu daha
önce gazetenin şiddetle muhalefet
ettiği konulardı.( s.370-371, ABD Halklarının Tarihi, Howard ZİNN )
ABD ve tüm dünyayı etkileyen 1929 yılındaki
ekonomik kriz, tüm pazar arayışlarına rağmen üretim fazlalığından ve gelir
dengesizliliğinden ortaya çıkan bir krizdir. Üretim fazlalığı ve talep
yetersizliğine dayanan ekonomik krizlerin temel nedenleri üretim teknik ve
yöntemlerindeki yeniliklerdir ile birlikte gelir dağılımında aşırı
dengesizliklerdir. İlerleyen teknolojiye bağlı olarak üretim tekniklerine ve
yeni üretim yöntemlerine (Seri üretim yönteminin uygulanmasına) bağlı aşırı üretimle sonuçlanan yatırımlar, serbest piyasa ekonomisine dayanan aşırı kar
amaçlı üretimler sonucu gelir dengesizliği ile birlikte birleşerek talep
yetersizliğine neden olmakta, ekonomik sistem ülke dışı pazarlar bulamadığı
taktirde işyerlerinin kapanmasına, zincirleme olarak borsa ve bankaların
iflasına neden olarak ekonomik krizleri ortaya çıkarmaktadır.
“Her yerde milyonlarca ton yiyecek
vardı; fakat bunları nakletmek ve
satmak karlı değildi. Dükkanlar
giyecek doluydu; fakat insanların bunları
satın alacak paraları yoktu. Her
tarafta insanlar kiralarını ödeyemedikleri
için zorla boşaltılmış çok sayıda ev
görülüyordu ve buralardan
çıkarılan insanlar çöplüklerde,
mezbeleliklerde yükselen "Hoover Köyleri"
adı takılan kulübelerde
yaşıyorlardı.”(s.409. ABD Halklarının Tarihi, Howard ZİNN )
3-Finans piyasalarında yatırımcıların haksız kazanç sağlamak
eylemlerinden (Spekülatif faaliyetlerden) ileri gelen ekonomik krizler.
Önemli bazı ekonomik krizlerin ortaya
çıkışı, aşırı kar hırsı ve rekabet sonucu hisse senetleri üzerinde yapılan
spekülasyonlarla ortaya çıkmaktadır. Bazı iş adamları, önemli şirketlerin
hisselerinin fiyatlarını düşürmek için satışlarının artışını ortaya çıkarırken
aynı zamanda düşen hisseleri düşük fiyatlarla almayı tasarlayarak büyük karlar
elde etme amacında olmaktadır. Ancak bu girişimler piyasalarda güveni ortadan
kaldırınca banka ve şirketlerin iflasları zincirleme olarak başlamakta ve
ekonomik krizler ortaya çıkmaktadır. Amerika’daki 1907 ekonomik buhranı bu
spekülatif hareketlerin sonucudur. Ünlü fizikçi Nikola Tesla’nın yaşamının,
içinde bulunduğu toplumsal tarihin koşulları ile birlikte anlatıldığı kitapta
1907 ekonomik krizi aşağıdaki gibi anlatılmıştır:
““ Ekim ayında tanınmış spekülatör ve
Guggenheim Şirketi’nin düşmanı F.Augustus Heinze, elinde bulunan çok sayıdaki
United Copper hissesini satmaya başladı. Heinze, bu hisseleri daha düşük
fiyattan geri alma hesaplarında yanılmıştı ve bu entrikası borsada düşüş ve
bankası Mercantile Trust Company’nin gişelerine
akınla sonuçlandı. Heinze’ın diğer finansal kurumlarla bağlantıları
nedeniyle histeri çabuk yayıldı ve 1907 Ekonomik Buhranı başladı…güçlü bankalar
krize sadece rezervleri kadar dayanabilirdi. Knickerbocker Trust Company’nin
direktörü Charles Barney tabancasını kafasına dayayarak intihar etti. Bu olayın
ardından, özellikle Knickerbocker’a para
yatıran on sekiz bin kişi arasında intihar dalgası yaşandı…. Bold’un bankası
Lincoln Trust, Knickerbocker, Merkantile ve bir düzine başka banka hafta sonuna
kadar iflas etti.” (s.426, Nikola Tesla, (Bir Dahinin Biyografisi), Marc
J.SEIFER)
“ Borsanın çöküşü Morgan ile Ned Harriman
arasındaki acı rekabet nedeni ile gerçekleşti….Morgan …Nothern Pacific’in ne
pahasına olursa olsun geri alınması için emir verdi…9 Mayıs günü, borsa pay
başına 150 dolardan 1000 dolara fırladı.Nipperden hisse alanları panik kapladı,
henüz hisselerini tamamen alamamışlardı çünkü Harriman ve Morgan da hisseleri bırakmamıştı.
Yatırımcılar, kayıplarını karşılamak için satış yaparken diğer stokların çoğu
düştü….Morgan’ın gözbebeği Amerikan Çelik’te bile, pay başına olan 46 dolar
sekiz dolara düştü. Çeşitli yatırımcılar
finansal olarak mahvolmuşlardı ve bazılarının bu nedenle intihar
ettikleri söyleniyordu.”(s.350-353, Nikola Tesla, (Bir Dahinin Biyografisi),
Marc J.SEIFER)
“ Ekim ayında tanınmış spekülatör ve
Guggenheim Şirketi’nin düşmanı F.Augustus Heinze, elinde bulunan çok sayıdaki
United Copper hissesini satmaya başladı. Heinze, bu hisseleri daha düşük
fiyattan geri alma hesaplarında yanılmıştı ve bu entrikası borsada düşüş ve
bankası Mercantile Trust Company’nin gişelerine
akınla sonuçlandı. Heinze’ın diğer finansal kurumlarla bağlantıları
nedeniyle histeri çabuk yayıldı ve 1907 Ekonomik Buhranı başladı…güçlü bankalar
krize sadece rezervleri kadar dayanabilirdi. Knickerbocker Trust Company’nin
direktörü Charles Barney tabancasını kafasına dayayarak intihar etti. Bu olayın
ardından, özellikle Knickerbocker’a para
yatıran on sekiz bin kişi arasında intihar dalgası yaşandı. Başkan Theodore
Roosevelt Henry Clay Frick aracılığıyla,
Morgan’ın kontrolünde kullanılmak üzere 25 milyon dolar transfer etti. Bu rakam
güçlü kurumların kaybına eşit bir miktar
olsa da, Bold’un bankası Lincoln Trust, Knickerbocker, Merkantile ve bir düzine
başka banka hafta sonuna kadar iflas etti.” (s.426, Nikola Tesla, (Bir Dahinin
Biyografisi), Marc J.SEIFER)
Serbest kur sistemi, iletişimin gelişmesi,
elektronik ortamda işlemlerin yapılmasının gelişmesi, kolaylaşması finans
ürünlerinin de işlemleri kolaylaştırmış ve ulusaşırılaştırmıştır. Bunun
sonucunda spekülatörler çok daha rahat olarak spekülatif faaliyetlerde
bulunarak ülke ekonomileri üzerinde etkide bulunabilmektedir. Üretim yapmadan, çok
büyük tutarlarda haksız kazançların elde edilmesi, uluslar arası etkide olan
2008 krizi gibi büyük ekonomik krizlerin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Dergimizin önümüzdeki sayısında da
ekonomik krizlerin önlenmesi için alınması gerekli önlemler, çözüm yolları
nelerdir konusunu ele alacağım.
KAYNAKLAR:
1- ABD Tarihi,
Allan Nevins-Henry Steele Commager, Çev.Halil İNALCIK, 6.Baskı, Mart 2014, Doğu
Batı Yayınları10- Tarih
2- Nikola
Tesla, (Bir Dahinin Biyografisi), Marc J.SEIFER, Çev. İnci YILMAZLI, 5.Baskı,
Ağustos 2015. İnkılap Kitapevi-
3- ABD
Halklarının Tarihi, Howard ZİNN, Çev. Sevinç Sayan ÖZER, 1.Baskı, Nisan 2005,
İmge Kitapevi Yayınları
4- Alvin
TOFFLER, Ekonominin Çöküşü, Çev. Mete AKÇOK, İnsan Yayınları 71-Alternatif
Dizi3, Eko Ofset-İstanbul 1991
5- Davut Ateş, (2010). Küresel ekonomik kriz, devlet
ve dış politika. Uluslararası İnsan
Bilimleri Dergisi)
İsmail
İNCİ, 16/05/2018
ismailinci60@gmail.com