KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK DENGELER ÜZERİNE ETKİLERİ
Toplumlarda devletin varlığını ortaya çıkaran
neden, bireylerin bireysel ve toplumsal gereksinmelerinin karşılanması ortak
anlayışı olmuştur. Bu anlayış birliği,
toplum üzerinde varolan dış (doğaya ve diğer toplumlara karşı kendini savunma)
ve toplumsal olarak yaşamadan doğan iç gereksinmelerin ( güvenlik, adalet,
sağlık, gıda ve barınma gereksinimleri…vb) bireysel olarak karşılanamaması
zorunluluğunun sonucudur. Devletin varlığı özellikle savaş zamanında
toplumsal varlığın bütünlük içinde korunması zorunluluğundan, barış zamanında
ise bireylerin toplum içinde kişisel çıkarlarının çatışması sonucu mal ve can
güvenliğinin adaletli olarak sağlanması gereksinimlerinden ortaya çıkar. Devlet varlığını, toplumsal örgütlü bir güç
olarak özellikle diğer devletler karşısında bağımsız, egemen oluşu ile belirgin
olarak gösterir. Bireyler devlet
örgütlenmesi ile toplumsal yaşam içinde kendilerini güven ve özgür kılarlar;
mal, can ve namusları devlet örgütlenmesi ile onun ortaya çıkardığı birliğin
gücü ile koruma altına alınır. Bu durum insanlarda duygusal olarak devlete
karşı ana-baba sevgisi olarak yansır. Devletin amaç ve hedefleri, kendi amaç ve
hedefleri ile özdeşleşir.
Bu
zorunluluklara bağlı, ortak çıkarların birliği sonucu devlet örgütlenmesinin
oluşumu, bireylere devlete karşı bir yandan toplumsal haklar verirken diğer
yandan aynı zamanda toplumsal görevler verir.
Devlet toplumun savunması, eğitimi,
adaletin sağlanması için kamu kurumları kurar. Bu kurumların çalışması için gerekli
bayındırlık işlerini yapar. Devletin yurttaşlarının eğitimi, güvenliklerinin
yurt içinde ve dışında sağlanması için yapmış olduğu kamu harcamaları
bireylerin üretimini olumlu etkilediği gibi, devletin yol, kopru, baraj….vb
gibi diğer önemli bayındırlık hizmetleri de toplumun üretimini kolaylaştıracak
bayındırlık hizmetleridir.,
“Eğitim
alanındaki kamu harcamaları, öğretmenlere, müdürlere, okul binalarına,
bilgisayarlara, yemek ve kitaplara yapılan ödemeleri kapsamaktadır. Beşeri
sermayenin ekonomik büyümeye etkisi üzerine yapılan çalışmaların bir çoğunda
eğitime ilişkin göstergeler tercih edilmektedir. Webber (2002), eğitim
seviyesindeki gelişmelerin bilinci artıracağını ve daha sağlıklı bir toplumun
oluşumuna katkıda bulunacağını ileri sürmektedir… Sağlıklı bir toplumda
işgücünün verimliliği artacak, işgücü kaybı engellenecektir. Ayrıca artan
sağlık harcamaları, bireylerin yaşam
süresini ve beklentisini artırmaktadır
(KELL Y, 1997 :64; WANG. 2002: 1634).
“Sosyal Güvenlik Harcamaları Sosyal
harcamalar da sosyal barışın sağlanmasına katkıda bulunarak ekonomik
genişlemeye neden olabilir ve beşeri ve fiziki sermaye yatırımlarını artırıcı
bir atmosferin oluşmasına yol açar. Yoksulluğun azaltılması ve sosyal refahın
iyileştirmesi özünde doğru bir politika olmanın yanısıra ekonomik büyiimeye de katkıda
bulunmaktadır… Alt Yapı Harcamaları:
özel sektörün yatırımlarını kolaylaştırmakta
ve karlılığını arttırmakta ve
dolayısıyla sermaye birikimine de
katkıda bulunmaktadır…”
Muhsin Kar - Sami Taban, Kamu Harcama Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme
Üzerine Etkileri , Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, e 58-3 )
Devletin bütün bu yatırımlarının büyük
harcamaları gerektirdiği kuşkusuzdur.
“Ana yollar, köprüler, gidiş gelişe
elverişli kanallar, limanlar vb. gibi bir ülkenin ticaretini kolaylaştıran
bayındırlık işlerinin yapımıyla bakımının, topluluğun başka başka dönemlerinde
pek değişik derecelerde masrafa lüzum göstermesi gerektiği ispatsız olarak
meydandadır.”(s.392, Adam Smith, Milletlerin Zenginliği)
Devletin bu ödevleri yerine getirebilmesi
için yapacağı masrafların karşılanması toplumdaki her bireyin devlete karşı en
önemli görevidir. Devlet bu harcamalarını bireylerin en önemli yurttaşlık
görevlerinden olan vergi ödemelerinden elde ettiği gelirle karşılar. :” “Dolayısıyla,
hükümdara ya da devlete özgü olabilecek iki gelir kaynağı, yani kamu sermayesi
ile kamu arazisi, herhangi büyük ve uygar bir devletin gerekli masrafını
ödemeye hem yaraşmayan hem yetmeyen mali kaynaklar oldukları için, kala kala bu
masrafın büyük kısmı, hükümdar için ya da devlet için kamu geliri vücuda
getirmek üzere, halkça özel gelirlerinin bir parçası verilerek şu ya da bu tür
vergilerle ödenmek gerekir.” (s.450,
Adam Smith, Milletlerin Zenginliği)
Bu yönü ile devlet toplumda gelirlerin
toplandığı ve harcamaların yapıldığı en büyük örgütlenmedir. Gelir ve
harcamalar, toplumda üreten ve tüketen tüm birey ve şirketleri etkiler.
KAMU
HARCAMALARININ EKONOMİK GELİŞME ÜZERİNE ETKİLERİ:
“Dünya bayındırlığının madde ve kaynağı da
devlettir. Devlet ve hükümdar mal ve paraya muhtaç olur, geliri eksilir,
tükenir, yahut da masrafları kısmazsa, devlet hizmetinde bulunan memur, asker
ve devleti koruyanların elindeki para da azalır, bunlar akrabalarına ve
hizmetlerinde bulunanlara vermekte oldukları aylıkları keserler. Bu suretle
bunların da harcama güçleri azalmış, geçinme vasıtaları kısılmış olur. Halbuki
bu kimseler, ahalinin çoğunluğunu teşkil eden diğer sınıflardan ziyade
pazarlarda alışveriş ederler. Bunun bir sonucu olarak pazarlarda durgunluk
başlar. Ticaret mal ve eşyasından az kâr gelir. Bu durgunluk devletin haraç
kabilinden olan gelirini azaltır. Çünkü haraç ve diğer vergilerin kaynağı,
yurdun bayındırlığına, alışveriş gibi muamelelere ve ahalinin kâr ve fayda elde
etmek üzere çalışmasına bağlıdır. Gelirlerin bu yolla azalmasının bir sonucu
olarak devletin parası azaldığı için, bundan devlet zarar görür. Çünkü yukarda
anlattığımız gibi, devlet en büyük pazar ve bütün pazarların anası, gelir ve
masrafların kaynağıdır. Devletin gelir ve masrafları azaldıktan sonra o nispette
pazarlarda alışverişin azalması pek tabiîdir. Belki devletten ziyade pazarlar
bundan müteessir olur. Üstelik para ve servet tebaa ile devlet arasında ortak
olup, tebaanın elinden devlete, devletin hazinesinden tebaanın eline geçer ve
bu suretle ikisinin arasında dolaşır. Devlet paralan saklarsa, tebaanın elinde
para kalmaz.” (s.75, İbni Haldun, Mukaddime, Cilt 2)
Ünlü düşünür İbni Haldun’un dediği gibi devlet
en büyük piyasadır. Kamu kurumları ve bu kurumlarda çalışanlar ürettikleri iş
ve bayındırlık ürünleri karşılığında, gereksinmelerini karşılamak için gerekli
olan mal ve hizmet ürünlerini piyasalardaki tarım, sanayi, ticaret alanlarında
üretim yapanlardan karşılar. Devletin dışındaki üreticiler de devletin
kendilerine vermiş olduğu zorunlu hizmet ve sabit yatırım ürünlerinden
yararlanabilmek için üretimlerini daha çok arttırmalıdır. Bu karşılıklı üretim
ürünlerinden yararlanabilmek için devlet örgütünde çalışanlar harcama
yapmalıdır; bu ise kamu çalışanlarının gelirlerinin belirli bir dengede olmasına
bağlıdır.. Devlet, hazırladığı
projelerle bir yandan okul, yol, köprü,
hastane, sosyal alanlar …vb sabit yatırımlar yaparken, bir yandan da
hizmet kolunda çalışanları ile hizmet ürünleri sunar. Bu karşılıklı üretim
tüketim dengesi ile devlet örgütü ve devlet dışında kalan üreticiler verimli olarak
üretimlerini sürdürürler.
Devlet dışında kalanların ürettikleri
ürünleri satabilmesi için devletin tüketim ve yatırım harcamaları yapması
ekonominin genel dengeleri için bir kuraldır. Devletin toplamış olduğu
vergilerden elde ettiği gelirleri hazinede tutması, harcama yapmaması veya
gelirlerinin düşmesi sonucu harcamalarını azaltması üretim ve tüketim
dengesinin bozulmasına neden olur. Devletin dışında üretim yapanların
üretimlerini sürdürebilmeleri, ürünlerinin piyasada talep bulmasına bağlıdır.
Devlet en büyük talep oluşturan bir üretici olarak, elde ettiği gelirlerini
gerek dengeli personel ödemeleri ile gerekse bayındırlık yatırımları ile
harcamalıdır.
Devletin yapmış olduğu kamu harcamalarının
ekonominin gelişme rakamları üzerine etkileri konusunda birçok araştırma
yapılmış ve bu araştırma sonuçlarında kamu harcamalarının kalkınma üzerinde
olumlu etkileri olduğu görülmüştür.
KAMU
HARCAMALARININ EKONOMİK DENGELER ÜZERİNE ETKİLERİ:
Gerçekten de devletin yapmış olduğu sağlık, eğitim, adalet ve ticareti kolaylaştıran yol, köprü,
liman…vb. bayındırlık harcamaları doğrudan yurttaşlarının üretim yapma güç ve
yeteneklerini geliştirdiğinden ekonomik kalkınmayı olumlu etkilemektedir. Ancak
devletin kamu harcamalarının ekonomik dengeler üzerine etkileri konusunda
araştırmalar sınırlıdır.
Devlet yapmış olduğu kamu harcamaları ile
piyasalarda ortaya çıkan arz talep dengesizliklerine etkide bulunarak ekonominin
bozulmasına engel olacak güçtedir. Bu gücün arz talep dengesi bozulan
sektörleri hedef alarak harcamaları ve tüketimleri planlı, amaçlı yapması
dengeleri sağlayacaktır. Eğer tüm ülke ekonomisini kapsayan sektörlerde
ekonomik kriz ortaya çıkmış ise sektörlerin tümüne aynı anda etki etmek sonuç
vermeyecektir. Bu durumda ekonomiyi yönlendiren inşaat, otomotiv gibi ana
sektörlerde ekonomik dengeyi sağlamak hedeflenerek kamu yatırım ve harcamaları
yapılması olumlu sonuç verecektir.
Devletin bu müdahaleleri yaparken iç veya
dış borçlanmalar ile elde edeceği gelirlere başvurması görülmüştür ki ekonomik
dengelerin kısa zaman içinde yeniden bozulmasına neden olmaktadır. Türkiye’de
1990-2005 yılları arasındaki dönemde görüldüğü gibi kamu borçlanmasının vergi
gibi kamu finansman kaynağı gibi düşünülmesi sonucu kamu borçlarının borçlanma
karşılığı ödenen faizlerle borç sarmalı içinde kalmasına, neden olmuş, bu da
devletin cari açığının artarak makro dengelerin bozulmasına, ekonomide hiper
enflasyonlara neden olmuştur. Devlet içine düşmüş olduğu borç sarmalı sonucu
olarak zorunlu olan kamu yatırımlarını dahi yapamayacak duruma düşmüştür. Bu
durum Özel girişimcinin devleti tek bir fon kaynağı ve en önemli gelir elde
ettiği yatırım alanı olarak görmesine yol açtığından üretim yapmak için gerekli
yatırımlarda bulunma yeteneklerini kullanmalarını engellemiştir.
Devlet her şeyden önce yurttaşlarından
elde ettiği vergilerin desteği ile ekonomik dengeleri sağlayacak harcama ve
yatırımlar yapmalı, bu harcamalarla yurttaşlarının gelirlerini arttırarak,
artan gelirlerle vergilerinin de artışını sağlama amacı gütmelidir.
KAYNAK:
1- Yrd. Doç. Dr. Muhsin Kar, Yrd. Doç. Dr. Sami Taban, Kamu Harcama
Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri, , 146 e Ankara Üniversitesı
SBF Dergisi e 58-3
2- Cuma ÇATALOLUK, Gaziosmanpasa Üniversitesi Maliye Bölümü, Balıkesir
Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 12 Sayı 21, Haziran 2009, ss.240-258.
3-İbn
Haldun, Mukaddime II, Şark İslam Klasikleri,MEB Yayınları, 1996
4- Adam
Smith, Milletlerin Zenginliği, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İsmail
İNCİ, 10/08/2016
