28 Temmuz 2021 Çarşamba

ESNEK ÇALIŞMA EKONOMİSİ-1-

 

ESNEK ÇALIŞMA EKONOMİSİ-1-

- KONUSU, ARAŞTIRMA ALANI, KURAMSAL BİLGİLER ARASINDAKİ ÇELİŞKİLER-

 

      “Harvard Üniversitesi iktisatçısı Juliet Schor The Overworked American (Aşırı Çalışan Amerikalı) adlı çalışmasında şöyle yazmaktadır: "1948'den bu yana ABD işçisinin verimlilik düzeyi iki katından fazlasına yükseldi. Başka bir deyişle, artık 1948'deki yaşam standardımızı yarısından daha az zamanda üretebiliyoruz. Verimliliğin her artışında ya daha fazla boş zaman, ya da daha fazla para imkânı bize sunuluyor. Biz dört saatlik gününü ya da altı aylık bir çalışma yılını ücretli olarak seçebilirdik. Hatta ABD'deki her işçi şu anda bir yıl çalışıp, bir yıldan sonra ücretli olarak izin alabilirdi." Bunun yerine Amerikalılar aynı saatler boyunca çalışmakta ve iki kat fazla para kazanmaktadırlar.” (s.56, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği) 

       Alan Dürning’in kitabında alıntı yapmış olduğu gibi, özellikle yirminci yüzyılın son çeyreğinde, üretim teknoloji ve yöntemlerindeki gelişmelerle üretimin aşırı artması, aşırı artışın ekonomileri tüketim toplumuna dönüştürmesi, israf, çevre ve doğanın giderek yok olması, doğal kaynakların giderek tükenmesi, işsizliğin giderek artması sorunlarına bağlı olarak, çalışma saatlerinin azaltılması ve değiştirilmesi üzerine araştırmalar yoğunlaşmış ve ekonominin bir alt bölümü olarak “Esnek Çalışma Ekonomisinin”, ayrı bir alan olarak incelenmesi ve öğrenilmesi gereği ortaya çıkmıştır.

       Ancak üretim arttı, çalışma saatlerini herkes için düşürelim, çalışan nüfusun bir kısmına boş zaman verirken diğer kısmını istihdam ederek çalıştıralım, diyerek harekete geçmek o kadar doğru ve kolay bir ekonomik dengeler seçeneği olmamaktadır. Endüstrileşme arttıkça endüstrinin ürettiği mal ve hizmet ürünlerinin çeşitliliği artmakta bu artışa bağlı olarak üretim faaliyet ve çalışma saatleri de artmakta, bunun sonucu insanların çok daha fazla hızlı ve çok çalışmaları gerekmektedir. “ Fresno'daki Kaliforniya Devlet Üniversitesi'nden psikolog Robert Levine, ülkeler endüstrileştikçe ve ticarileştikçe yaşam hızının arttığını göstermek üzere, altı ülkede şehrin caddelerindeki ortalama yürüyüş hızından, posta memurlarının ortalama konuşma hızına kadar her şeyi ölçmüştür. Buna göre, Japon şehirlerinde yaşayanların hızı en yüksek değerdedir. Onları Amerikalılar, İngilizler, Tayvanlılar ve İtalyanlar izlemektedir. Endonezyalılar hepsinden daha yavaş hareket etmektedirler. Başka bir deyişle, ülkeler zenginleştikçe aceleleri artmaktadır. “(s.19, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği)




“İktisatçı E. F. Schumacher, 1978'de bu gözlemi doğrulayan bir iktisat yasası önermiştir: 

"Bir toplumdaki gerçek boş zaman miktarı, genellikle bu toplumda kullanılan işgücünden tasarruf ettiren araçların miktarı ile ters orantılıdır." İnsanlar zamana ne kadar değer verirlerse ve dolayısıyla zamandan tasarruf etmek için ne kadar çaba sarf ederlerse rahatlarına bakıp, zamanın tadını çıkarmaktan o kadar aciz kalırlar. Boş zaman aylaklıkla "harcanmayacak" kadar değerli hale gelmekte ve fiziksel egzersiz bile bir tüketim biçimine dönüşmektedir. 1989'da Amerikalılar, 1 milyar çalışma saatinden elde edilen geliri Day-Glo Lycra vücut geliştirme giysileri, rüzgar tüneli testinden geçmiş bisiklet ayakkabıları, uzay çağı polimerlerinden dokunmuş yağmurluklar ve tasarımcı elinden çıkmış şortlar gibi spor giysileri almaya ayırmışlardır. Bu arada Japonya'da bir reja bumu (boş zaman patlaması) doğaya yönelik artan bir ilgiyle birleşerek, İngiltere'den ithal edilen dört çekerli Range Roverlar'ın ve Amerika'dan ithal edilen kütüklerden yapılan kulübelerin satışını yükseltmiştir. “(s.19, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği)

      Çalışma saatlerin azaltılması, esnek çalışma sistemine geçilmesi ile kazanılan boş zamanların kullanılması dahi yeni ekonomik gereksinmeler ortaya çıkarmakta, yeni mal ve hizmet ürünleri bir yandan tüketimi arttırırken diğer yandan çalışma saatlerinin artması üzerine baskı yapmaktadır.

      "Diğer yandan "tüket ya da kaybet" görüşü doğrultusunda tüketimin azaltılması, örneğin araba kullanımını yarıya indirmemiz, benzin istasyonu çalışanlarının ve bunun yanı sıra araba teknisyenlerinin, otomotiv işçilerinin, tekerlek fabrikası işçilerinin, otomobil sigortası acentelerinin ve araba yatırım uzmanlarının yarısını işlerinden edecektir. Ekonomide dalga dalga yayılan bu işsizliklerin şoku, Büyük Kriz'in bir tekrarı ile sonuçlanabilecek olan, bunların dışındaki diğer iş kayıplarının oluşturduğu bir zincir reaksiyona sebep olabilir. “ (s.45, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği)

     Tüket ya da kaybet anlayışına alternatif ekonomik anlayış olarak Alan Dürning, tüketim ekonomisinden kademeli olarak vazgeçilmesini önermektedir. Tüketim ekonomisi yerine “devamlı bir düşük tüketim ekonomisinin” diğer bir deyişle devamlılık ekonomisinin yerleşmesi olanağına kavuşulacaktır. Bu amaç doğrultusunda, tüketim ekonomisinin yüksek çalışma saatleri düşürülerek, çalışanların gelirlerinde düşüş sağlanacak, düşen gelirlere bağlı olarak tüketimde yavaş da olsa düşme olacaktır. Tüketimde düşmeye bağlı olarak doğal kaynakların kullanımında oldukça düşüşler olacaktır.



    Bu oldukça sade görülen ekonomik çözüm yolu ne yazık ki gerçekçi değildir. İçinde birçok çelişkiler barındırır. Bir yandan teknolojik gelişmelerden yararlanarak doğal kaynakların daha az tüketimi mümkün olabilir, denilirken, diğer yandan çalışma saatlerin yarı yarıya düşürülmesi ile tüketimin, çalışanların boş zaman tercihlerinde bulunacağı varsayılarak düşürülebileceği düşünülmektedir.  Ancak ekonomik sistem tam gün çalışma ısrarını sürdürmektedir. ABD’de Haftalık Çalışma Saatleri 1950'den 1970'e kadar biraz kısalmış, fakat o zamandan bu yana da hızla artmıştır. Amerikalılar ortalama olarak haftada 38 saat çalışmaktadırlar ve 1970'den bu yana programlarına tam bir aya bedel iş eklemişlerdir. Diğer yandan “…yarı zamanlı çalışma genellikle daha az beceri gerektirmektedir, daha az ilginçtir ve karşılığında daha az ücret alınır, çünkü emeklilik ve sigorta gibi yan getirileri yoktur. Bu yüzden çoğumuz iyi tam zamanlı işler ya da kötü yarı zamanlı işler arasında seçim yapmak durumunda”, kalmaktadır. (s.49, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği) Bu nedenle çalışanların ve sendikaların çoğu emeklilik haklarında, gelirlerde büyük düşüşlere neden olan böyle bir esnek çalışma ve çalışma saatlerinin azaltılmasını istememektedir. Ancak, herkes fazla para yerine boş zamanı ısrarla tercih ederse, işgücü verimliliğindeki normal kazanımlar tüketici sınıfının çalışma saatlerini 2020 yılına kadar yarı yarıya azaltacaktır; bu da bize kişisel gelişme ile aile ve toplum etkinlikleri için bol bol zaman verecektir.” (s.50, Alan Dürning, Tüketim Toplumu ve Dünyanın Geleceği)   

     Diğer yandan ürünlerdeki yenileştirme ve geliştirmelerle talep koruma ve arttırma üzerine kurulu olan ekonomik sistem,  çalışma saatlerinde azaltma ile gelirlerin kısmen düşmesi, tüketimin düşmesini çok etkilemeyecektir. Tüketimin düşmesini ekonomik sistem kendiliğinden engelleyecektir. Yenileştirmelerle tüketimin korunması üzerine kurulu sistem, bir alanda üretimin azaltılması veya zorunlu olarak düşmesi, yeni bir ürün ile üretime geçilmesini zorunlu kıldığından, yeni istihdam, yeni tüketim artışlarını da zorunlu kılarak ekonomik dengelerin yeniden kurulmasını gerektirecektir.

    Çalışma saatlerinin azaltılması ve esnek çalışma, dönüşümlü işgörme sistemine geçilmesinin en büyük etkisi istihdamın arttırılarak işsizliğin önlenmesine yararı olmasıdır. Ekonominin yavaşlatılması, tüketimin azaltılması ise ancak yeni ürün üretimlerinin kısıtlanmasına bağlıdır. Çünkü her yeni üretim girişimi, tüketimin, çalışma saatlerinin, kaynak kullanımının artması demektir. Bu nedenle, ortaçağda yeni üretime geçişler izine bağlanmış, engellenmiştir. Her yeni ürün üretimi, rekabeti, gelir dengesizliğini, tüketimi, çalışma hızını arttıracaktır: “Sadece gündelik ve vasıfsız işçiler "çalışmaları" karşılığı ücret alıyorlardı; zanaatkarlar, birlik ve lonca denen mesleki sendikalar tarafından belirlenen bir barem üzerinden "eserleri" karşılığında ücret atıyorlardı. Bu Loncalar, bütün yenilikleri ve her türlü rekabet biçimini sert biçimde yasaklıyordu. XVII. yüzyılda Fransa'da, yeni teknik veya makinelerin, dört tüccar ve dört dokumacı tarafından oluşturulan yaşlılar konseyi tarafından onaylanması, sonra da yargıçlarca izin verilmiş olması gerekiyordu. Gündelik işçilerin ve çırakların ücretleri birlik tarafından belirlenmişti ve üzerlerinde pazarlık yapılması mümkün değildi.”(s.31, Andre Gorz, İktisadi Aklın Eleştirisi)



           Fakat yenilik üreten birisi, arada bir ortaya çıkıyor ve bulmuş olduğu ürün ile tüm sistemi dinlemeyerek bozuyor, ister istemez bu ürünü piyasalar kabul ederek yeni fiyatlandırmaların ortaya çıkmasına, yeni arz ve talep dengeleri kurulmasına neden oluyor. Ortaçağın Lonca sisteminin getirdiği kurallarla işleyen üretim sistemi, yenilik ve gelişmeyi engelleyen ekonomik sistem, ülkeler arasındaki yeniliklerin, bilimsel ve teknikteki ilerlemelerin farklılığının ortaya çıkardığı rekabet ile uzun süre sürmemiştir ve günümüzde de sürmemektedir. Bu nedenle bazı iktisatçılar aşırı serbest piyasa koşullarına göre (aşırı rekabet ve arz- talep) çalışan ekonominin, partiler üstü kişilerden seçilmiş, ahiliğin kurallarını benimseyen bir Yüksek Kurul tarafından sınırlanmasını savunmuşlardır. Çünkü bütünü ile Pazar ve rekabet yasalarına bağlı, sınırlandırılmamış, kendi işleyişine bırakılan ekonomik mekanizma toplumun tamamen parçalanmasına ve biyosferin geri dönüşsüz yıkımına neden olacaktır.

       Şu an içinde bulunduğumuz toplumsal ve ekonomik en büyük sorun, üretim teknoloji ve yöntemlerine bağlı olarak üretimin aşırı artmasına rağmen çalışma saatlerinin azalmaması, istihdamın azalışı ve çalışma ücret ve gelirlerindeki dengesizlik nedeniyle gelir dağılımındaki büyük dengesizliktir. Bu sorunların da ortaya çıkardığı ekonomik ve toplumsal krizlerdir. Esnek Çalışma Ekonomisinin konusu ve kapsamı; özellikle içinde bulunduğumuz dönem içinde yapay zeka teknolojilerinin giderek üretimde kullanımının hızla artmasıyla, ekonomik dengelerin bozulmasıyla ortaya çıkan bunalımlara, özellikle gençler arasında ortaya çıkan işsizliğe, çözümler getirmektir. Bu amaçla üretim faaliyetlerinin dönüşümlü çalışmayla, çalışma saatlerinin azaltılarak yerine getirilmesini, bu faaliyetlerinin nitelik ve koşullarını, uygulama oran ve ölçütlerini, istihdam edilemeyenlere gelir desteğinin(yurttaşlık ücreti-evrensel ödenek) yapılıp yapılamayacağını, gelir hakkı veya desteğinin ödenme koşul ve miktarlarını araştırır. Bu araştırmalarıyla bağlantılı olarak, ekonomide son yüzyıl içinde artan aşırı tüketim, doğal kaynakların yok olması, eko sistem ve doğal sistemin bozulması, çevre kirliliği sorunlarına çözüm önerileri sunar.

      Gerek hizmet üretimi, gerekse mal üretiminin yapay zeka teknolojileriyle, robot iş makineleri ve hizmet makineleri ile toplumlarda yaygınlaşması, işlerin otomatikleştirilmesi, istihdamı artmasının önünü kestiği gibi işsizlik oranlarını yüzde yirmi oranlarına kadar arttıracaktır. Genç nüfusun artışına bağlı olarak istihdamın oluşturulamaması, özellikle yeni iş yaşamına girmeye çalışan genç işsizliği arttırmaktadır. Genç işsizlik büyük bir ekonomik ve toplumsal sorun olarak tüm ülkelerde yayılmakta, ülkemizde de yüzde otuz beş oranlarına girmektedir. Andre Gorz çalışma saatlerinin azaltılmasının, esnek çalışma sisteminin çalışma hayatında uygulanmasının tüm ekonomik sorunların çözümünü sağlayacağını ısrarla yazmış ve ayrıntılı olarak esnek çalışma ekonomisinin çalışma biçimini ortaya koymaya çalışmıştır. O’na göre Çalışma süresinin ücret kaybı olmaksızın sistematik olarak azaltılması, büyük tarihi bir fırsat olarak mümkündür ve çalışma saatlerinin azaltılması, döngüsel-esnek çalışma sisteminin uygulanması istihdamın arttırılmasının en önemli çözüm yoludur.

      Dergimizin önümüzdeki sayında Andre Gorz’un kitaplarındaki  ayrıntılı çalışmalarından hareket ederek, olanaklı olan ve olmayan görüşleri üzerinde eleştirel düşünerek, gerçekçi bir esnek çalışma ekonomisi sisteminin işleyişini ele almaya çalışacağız. 

 


    



İsmail İNCİ,  28/07/2021

ismailinci60@gmail.com

     www.facebook.com/bgi.inci

     https://twitter.com/ismailinci

 

           


SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...