26 Mayıs 2021 Çarşamba

ARTHUR C.CLARK'IN YERÇEKİMİ SİLAHI

 

ARTHUR C. CLARK’IN YAPAY YERÇEKİMİ GÜCÜ SİLAHI

-YERÇEKİMİ GÜCÜNÜN ARTTIRILMASI VEYA AZALTILMASI İLE ORTAYA ÇIKAN YERÇEKİMİ SİLAHI-

 

      Ünlü bilim kurgu yazarı Arthur C. Clark, “Geleceğin Çehresi” adlı kitabında Bilim ve teknolojideki son buluş ve gelişmelerden hareket ederek, dünyamızın teknolojik olarak nasıl değişeceğini yazmıştır. Bu teknolojilerin kısa veya uzun bir zaman içinde bir biçimde gerçekleşeceğine inanır. Çünkü bu ileriyi görmeler sadece hayale dayanan görüşler değildir. “Geleceği önceden görmek için mantık ve muhakemeye elbette ihtiyacımız vardır; fakat inanca da, hayal gücüne de ihtiyacımız olacaktır.” Demektedir.

       İleriyi görmek için mantık ve muhakemeye, ilgili olunan alandaki son buluşlarla birlikte tüm gelişmelerin bilgisine sahip olmak ve geleceği hayal etmek dediğimiz tasarımlamaya gerek vardır. Bilgileri süreç içinde mantık kurallarına bağlı olarak akıl yürüterek tasarımlayarak, ortaya çıkacak olguları önceden görmek kehanet değildir. Bir kahin düşüncenin bu süreçlerini tam uygulamadan gelecek hakkında öngörüler sunar. Geleceği doğrulardan çok yanlışları ile birlikte ortaya koyar. Bu nedenle Bir bilim insanı geleceği bir kahinden daha doğru olarak önceden görür ve ortaya koyar. Çünkü onun görüşleri gerçek-doğru mantığa dayanır. Gerçek Doğru mantık,  Doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmış olgulardan oluşan doğru önermelere dayanır. Yanlış olgulardan oluşan, bilimsel yasa ve ilkelere dayanmayan önermelerle kurulan mantık, ne kadar doğru önermeler dizisine sahip olsa da mantık olarak yanlış olacaktır. Sonuçta yanlış mantık, yanlış düşünüş biçimi demektir. Sözün kısacası Arthur C. Clark’ın gelecek ile ilgili görüşlerinde sözünü etmiş olduğu teknolojik gelişmelerin ve değişmelerin gerçekleştiğini ve gerçekleşmekte olduğunu söyleyebiliriz.

       Bu gelişmelerden birisi de  “Yerçekimi Gücü”nün teknolojik araçlarla yapay olarak oluşturulması ve denetlenerek kullanımının insanlar, çevre, doğa ve toplumlar üzerine yapacağı etkilerle ilgilidir.



“…ağırlık bir kuvvettir ve bir kuvvet, eğer hiç bir tatbik noktası, kendisine karşıgelecek bir şey yoksa kendini gösteremez. Böylece, eğer sizin de dayanacak bir noktanız olmazsa, yani serbest düşüş halinde bulunuyorsanız hiç bir ağırlık hissetmeyeceksiniz…. Düşüş aşağıya doğru olabildiği gibi, yukarıya doğru, yanlara doğru olabilir. Dünyanın çevresinde biteviye düşen bir yörüngesel uyduda olduğu gibi. İstikametin önemi yoktur, düşüş serbest ve engelsizoldukça, onu yapan her şey ağırlıksızdır… Demek ki, çekimin gücü yerinde olduğu zaman dahi ağırlıksız hale gelmek mümkündür. Bunun aksi de doğrudur: Çekim olmadan da ağırlık meydana gelebilir. Bir hız değişmesi, başka bir deyimle bir ivme (acceleration) bu işi çekim kadar yapar… “





“Suni bir ağırlık meydana getirmenin en uygun şekli, bir doğru çizgi üzerinde hızlanma değil, bir daire üzerinde hareket etmektir. Böyle bir hareket bir insana normal ağırlığının on-yirmi mislini kolaylıkla verebilir.(Küçük laboratuvar modelleri çok daha iyisini yapıyorlar. Saniyede birbuçuk milyon gibi inanılmaz bir hızla dönen Bearns Ultracentrifuge, bir milyar graviteyi gen bir kuvvet meydana getirmektedir. Böyle rakamlarla tabiattan çok uzaktayız. Evrenin her hangi bir yerinde dünyadakinden birkaç yüz bin mislinden fazla güçle çekim alımları bulunması pek az muhtemeldir.” (s. 50-51, Geleceğin Çehresi, Arthur C.Clarke)



“Hatta çekimsizleştirilmiş payp laynlarla muazzam bir ham ve mamul madde nakliyatı tasavvur edilebilir. Yükler, bir mıknatıs tarafından çekilen demir tozları gibi, manyetik kuvvet hatları boyunca tutulup sevk edilecektir. Kontrollü çekim alanları hatta rüzgârları ve deniz akıntılarını istenilen istikametlere yönlendirmek için de kullanılabilecektir. Bu, mümkün olursa, bize iklim değiştirmek için çok faydalı olacaktır.” (s. 53, Geleceğin Çehresi, Arthur C.Clarke)





      Yerçekimi kuvvetini ortaya çıkaran güç uzay cisimlerinde bulunan elektromanyetik ivme gücüdür. Gezegenlerdeki çekirdekte bulunan elektromanyetik ivme çekim gücünün kaynağıdır. Yerçekim gücünün artması ve azalması, yer değiştirmesi mümkündür. Çekim gücüne bağlı ağırlık kuvvetinin oluşması, çekim gücüne sahip olan cisimle ile temasın bulunduğu noktada olur. Çekim gücü ile temas yüzeyine göre ve cismin maddesel niteliğine göre ağırlığı artar veya azalır.

     Yer çekiminin arttırılması ve azaltılması, yer değiştirmesinin sağlanması, cisim ve varlıklar üzerinde baskının ve basıncın artırılıp azaltılmasını da mümkün kılar. Bu denetimli olanaklılık Arthur C.Clarke sözünü ettiği rüzgarların ve deniz akıntılarının istenilen yönlerde yönünün değiştirilmesini, iklimlerin değiştirilmesini mümkün kılmasının yanında,  yeryüzündeki fay hatları kırılmalarını da olumlu ve olumsuz olarak etkileyerek depremlerin ortaya çıkışlarını etkileyecektir. Yerçekimi gücünün denetimli kullanımı cisim ve maddelerde kırılma, dağılma, bozulma ve yıkımlara olanak verir. Yerçekimi gücünün bu kullanımı ile yer sarsıntıları oluşturularak depremlerin ortaya çıkmasına, yanardağların faaliyete geçmesine neden olunur. Çekim gücünün basınç ve gücünün harekete geçirilmesine bağlı olarak bazı apartman ve evlerin bir kısmının veya tamamının kendiliğinden tamamen yıkılması, dağılmasına neden olunabilir. Bu bilgilerle 20.05.2021 tarihinde Çin’de bir gökdelenin nedensiz sarsıntısı açıklanmış olacaktır.



      İzmir Bölgesinde Kasım 2020 sonunda yedi şiddetinde büyük bir deprem oldu. Ardından gelen depremler serisi uzun süre devam etti. 

      2020  Yılının  son günlerinde 5,  5,2 şiddetinde görülen deprem fırtınalarından sonra  29.12.2020 tarihinde Hırvatistan'da 6,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.

Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) verilerine göre deprem, başkent Zagreb'in yanı sıra bölge ülkeleri İtalya, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Kosova, Bosna Hersek, Macaristan, Romanya, Avusturya, Slovakya, Almanya, Çekya ve Slovenya'da hissedildi. Slovenya, şiddetli sarsıntı sonrası önlem olarak nükleer santrali kapattığını bildirdi.

      İzmir ve benzer bölgelerin birer deprem bölgesi olması depremlerin teknolojik güçlerle tetiklendiği gerçeğini örtmemeli, tersine tetiklendiği gerçeğinin daha çok artmış olduğu gözönünde bulundurulmalı. Bu olguların belirlenmesi için kullanılacak araç hava basıncı değişikliklerini ölçme aleti olan barometrelerdir. Basınç değişikliklerini hassas olarak ölçen barometrelerle deprem oluştuğu zaman içinde basınç değişiklikleri ölçülür. Basınç artışlarının varlığı saptanırsa, depremlerin tetiklendiği gerçeği ortaya çıkar. Yerçekimi ağırlığı artışı basınç artışları ile birlikte ortaya çıkar. Yerçekimi artışı, ağırlık, hava basıncı ile birlikte faylar üzerine tetikleyici etkide bulunarak depremleri yapay olarak ortaya çıkarmak olanaklı olmaktadır.

       Bu yapay deprem etkilerinin varlığına dayanak olacak yakın tarihlerdeki olaylardan birisi İzlanda’da 6000 yıldan beri uyumakta olan Reykjanes Yarımadasındaki Fagradals Yanardağının 26.03.2021 günü faaliyete geçmesidir. 



     Arthur C.Clarke’ a göre gelecekte her bireyin kendi özel yerçekimi gücü olacaktır. Yerçekimi gücünü herkes kendi özel denetimi altında bulunduracak, bir aletle bireysel kullanımı mümkün olacaktır: “Böyle durumlara düşmemek için, çekimi kontrole elverişli ve bir kişi tarafından taşınıp işletilebilecek hafif ve basit bir cihaza muhtacız. Bu cihaz, bir kol saati veya küçücük bir transistor gibi istenilen ölçüde indirmek ve gerektiğinde insanı itip yürütmek giyimin tamamlayıcı bir parçası olabilecek, ağırlığı sıfıra kadar için kullanılabilecektir. Bu özel «degravitör» ucuza mal edilebilirse şimdiye kadar yapılmış olan en devrimci icat olacaktır. Biz de, kuşlar ve balıklar gibi, dik duruşun istibdadından kurtulup istediğimiz zaman üçüncü boyutun hürriyetine kaçabileceğiz. Şehirlerde artık kimsenin asansöre ihtiyacı kalmayacaktır. Her istikamette hareket o kadar kolay ve zahmetsiz olacaktır ki, bu yepyeni ve adeta «göksel» yaşayışa uymak için yeniden eğitim görmemiz gerekecektir.” (s.54, Geleceğin Çehresi, Arthur C.Clarke)

      Göksel yaşayışa uygun bir yaşama geçişin mümkün kılındığı bir teknoloji geliştirildiğinde, insanların kuşlar gibi hafifleyerek ağırlıksız bir yaşama geçiş kılınmış olacaktır. Ancak bu teknoloji ile insanların üzerindeki yer çekimi ağırlığının yok edilmesi mümkün olduğu gibi, yer çekimi ile ağırlık, baskı ve basıncının arttırılması da mümkün olacaktır. Yerçekimi gücünün baskı ve basınç, ağırlık olarak insanların vücutlarının tamamı veya bir kısmı üzerine kullanılması sonucu bel, omur omurilik gibi ortopodik ve nörolojik hastalıkların, kas spazmı, kas yırtılması, kemik kırılması gibi zararlara yol açacaktır. Bu silaha “Elektromanyetik Darbe Silahı” adı verilir.


      Böyle bir silahın kullanımı 23 Kasım 2020 tarihinde haber olarak geçmiştir. Çin’de Renmin Üniversitesi’nde bir konferansta konuşan Çinli Profesör Jin Canrong, Ağustos ayında Hindistan sınır gerginliğinde Çin’in Hintli askerlere karşı mikrodalga silahını kullandığını itiraf etmiştir. Haberin devamı şöyledir:

“İngiltere Savunma Seçim Komitesi Başkanı ve Milletvekili Tobias Ellwood, mikro dalga silahının kullandığına işaret ederek “Çinlilerin bir süredir bu tür silahları araştırdığını ve geliştirdiğini biliyoruz. Bunun araştırılması gerektiğini gösteren yeterli kanıt var”. ABD'nin istihbarat servisi CIA ise, Hint askerlerinin Çin'in elektromanyetik darbe silahı tarafından 'diri diri pişirildiği' iddiaları karşısında araştırma yapacağı belirtildi.”

      Arthur C. Clark’ın geleceği görmüş olduğu gibi yapay yerçekimi teknolojisinin bulunduğu ve çok değişik yönleri ile bir silah olarak kullanıldığı bir gerçektir. Bu silaha ileri teknoloji sahibi ulus devletler ve uluslararası alanda mali ve ekonomik güce sahip özel şirketleri kar amaçlı teknoloji yatırımları ile sahip duruma gelmişlerdir. Doğal olarak sahip olunan bu teknolojiler Askeri Sır ve Ticari Sır olarak korunarak, avantajlarından azami ölçüde yararlanılmak istenmektedir. Biz bu teknolojilerin varlıklarını, sır olmaktan çıkararak, yukarıda belirttiğimiz olgularda olduğu gibi, yüzeye çıkan olgularıyla, etkilerinin sonuçları ile görürüz. Özellikle de koşullarının ve nedenlerinin varlığı bulunmayan olgularda kendilerini görünür kılarlar. Güvenlik, güç ve kudret sahibi olma ve sınırsız kar elde amaçları doğrultusunda kullanılmaktadır. Bu teknolojiye sahip olmayan devlerin kendilerini korumak, savunmak için kısa zamanda yapabilecekleri eylem; yerel, bölgesel ve ülke geneli için “Elektronik Koruma Kalkanları” geliştirmeleri olacaktır. Bu aynı zamanda, ulus devletlerin zihin kontrolü ile yönlendirilmelerden kendini korumanın da yoludur.

İsmail İNCİ,  27/05/2021

ismailinci60@gmail.com

     www.facebook.com/bgi.inci

     https://twitter.com/ismailinci

 

 


   

     



 

 

 

 

 

 

 

 

                                   

 

 


SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...