SİYASAL VE EKONOMİK SİSTEM ÇATIŞMALARINDA SON DURUM: GLADYO, ÇETE, MAFYA, TOPLUMSAL ŞİDDET, VATANSEVERLİK-VATANA İHANET
TÜRKİYE’DE VE
BİRÇOK NATO ÜLKESİNDE GLADYO TÜRÜ YAPILAR, KOLOMBİYA ÖRNEĞİNİN GÖSTERMİŞ OLDUĞU
GİBİ, NATO VE NATO’YA YAKIN ÜLKELERİN DOĞU BLOK’U İDEOLOJİLERİNİN
SALDIRILARINDAN KORUNMASI AMACI İLE BELİRLİ KİŞİ, GRUP, İŞ ADAMI VE SİYASİ
PARTİLERİN İKTİDARINI KORUMAK İÇİN ÖZEL GİZLİ SİLAHLI GÜVENLİK VE SALDIRI
GÜÇLERİNİN OLUŞTURULMASI YÖNÜNDE YIKICI BİR PROGRAM VE PLANIN UYGULAMAYA
KONULDUĞUNU GÖSTERİR. 1992 YILINDAN İTİBAREN DOĞU BLOK’UNUN DAĞILMASINA,
DÜNYADA SİYASAL VE İDEOLOJİK GÖRÜŞ AÇILARI VE GÜVENLİK KOŞULLARI DEĞİŞMİŞ
OLMASINA RAĞMEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNME YETENEKLERİNİ KULLANARAK YENİ DÜNYA
KOŞULLARINA UYUM SAĞLAYAMAMIŞ OLAN TÜRKİYE VE LATİN AMERİKA GİBİ ÜLKELERDE BU
PLAN VE PROGRAMIN UYGULAMAYA DEVAM ETTİĞİ GÖRÜLÜR. HATTA BU PLAN VE PROGRAM
YENİ BİR BAKIŞ AÇISI İLE SÜRDÜRÜLEREK BU ÜLKELERİN EKONOMİK VE DEMOKRATİK
GELİŞMELERİNİN ÖNÜNÜN KESİLMESİ, İÇ BARIŞ VE GÜVENLİĞİN ORTADAN KALDIRILMASI
YÖNÜNDE ABD BAŞTA OLMAK ÜZERE BAZI BATILI ÜLKELER TARAFINDAN SÜRDÜRÜLDÜĞÜ,
KIŞKIRTILDIĞI GERÇEĞİ YAŞANAN OLAYLARLA GÖRÜLMÜŞTÜR VE HALA GÖRÜLMEKTEDİR.
HABERTÜRK'TEKİ "TÜRKİYE'NİN
NABZI" PROGRAMINDA DİDEM ARSLAN YILMAZ'IN SORULARINI
CEVAPLANDIRAN GENELKURMAY İSTİHBARAT DAİRE BAŞKANLIĞI YAPMIŞ, EMEKLİ ORGENERAL İSMAİL
HAKKI PEKİN’İN BİZZAT DENEYİM VE GÖZLEMLERİ DE BU TOPLUMSAL OLAYLARA “BİLİRKİŞİ
NİTELİKLERİ” İLE TANIKLIK ETMEKTEDİR. (https://www.yenicaggazetesi.com.tr/derin-devlet-kimmis-1-399883h.ht - 07/12/2018)
"Türkiye'de silâhlı kuvvetler veya askerî öğrenciler içinden seçilen
gençlere Seferberlik Tetkik Kurulu ve sonra da Özel Harp Dairesi'nde görev
verilirdi. Bunların kim olduğunu sadece MİT bilirdi. MİT ise zaten CIA ile
Ankara'da aynı binada altlı üstlü çalışırdı. Maaşlarını ABD verirdi.
Bu kadrolar içinden devşirilen insanları sonra ABD ve İngiliz istihbaratı
Türkiye aleyhine kullandı. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı,
Bahriye Üçok, Necip Hablemitoğlu gibi kamuoyunu uyarmaya çalışan
değerlerin ortadan kaldırılmasında bu yapının rolü vardır. Türkiye 12 Eylül'e
bu kadrolar tarafından sürüklenmiştir.
Fetullah Gülen, Mehmet Şevket Eygi gibi isimler 1959'da bu yapı içinde
görevlendirildi. Görevleri, Yeşil Kuşak projesi çerçevesinde komünizmle
mücadele faaliyetleriydi. 12 Eylül'den sonra yakalanan Fetullah Gülen'in
serbest bırakılması için Genelkurmay Başkanı aradı ve serbest bırakıldı.
Bu tür insanların bir kısmı CIA tarafından devşirildi ve şimdi FETÖ
dediğimiz istihbarat örgütü kuruldu."
Devletin omurgası ele geçirilmişse, siyasi yapı bu işin dışında tutulabilir
miydi? Siyaset de ele geçirilmiş olduğu için Türkiye 1952'den beri
savrulmaktadır.
Biz bu konuyu yakın tarihte şöyle yansıtmıştık:
FETÖ'nün darbe girişimi ile ilgili değerlendirmelerin hiçbiri meselenin
esasına girmiyor. Bir defa 1960 darbesinden itibaren Türkiye Cumhuriyeti
Devleti içinde ağını kurmuş bir örgütten, Cumhurbaşkanlarının, Başbakanların,
Genelkurmay Başkanlarının ve MİT Müsteşarlarının haberdar olmaması mümkün
değildir! Soru şudur: Devlet bunu neden yaptı? Bülent Ecevit, ilk
başbakanlığı sırasında, "kontrgerilla"nın varlığından
tesadüfen haberi olduğunu söylemişti. Özel Harp Dairesi Başkanı Sabri
Yirmibeşoğlu ise kendisine teminat vermiş, devletin siyasi partiler
içinde de örgütlenme yaptığını, hatta çeşitli partilerden birçok
milletvekilinin bu yapının üyesi olduğunu söylemişti.
Fetullah Gülen ve Müslüm Gündüz ise
daha askerlik çağında iken 1960-61'de keşfedildiler. İskenderun'da birlikte
askerlik yaparken, eğitime alındılar. Fetullah Gülen, askerlikten
sonra da kendisi gibi bir "görevli" olan ve tahsili
yeterli olmadığı halde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı'na getirilen Yaşar
Tunagür'ün açtığı yolda ilerledi. Türk Cumhuriyetleri'nde okullar açmak
için ilgili ülkelerin devlet başkanlarına tavsiye mektuplarını Turgut
Özal ve Süleyman Demirel yazdı. Abdullah Gül de
Dışişleri teşkilâtına cemaate yardımcı olmaları için talimat verdi. Devleti
yönetenler, bu işleri, kendi akıllarıyla yapmadı. Devleti yönetenler, NATO'nun
Gladio yapısı ile birlikte Türkiye'nin bütün istihbaratını avucunun içine almış
olan ABD'nin taleplerini yerine getirdi! Devlet, Abdullah Öcalan'ı nasıl
kontrolden kaçırıp Türkiye'nin başına belâ ettiyse Fetullah Gülen'in
de aynı şekilde bir bumerang gibi dönüp devleti vurmasına yol açtı!
Türkiye'nin, kuruluş ilkelerine sarılmaktan başka çaresi yoktur ama şimdiki
yapılanma da FETÖ artıkları ve federasyonculardan oluşturuldu. Bu da bir
Amerikan-İngiliz ortak yapımıdır. Görevleri, Türk egemenliğini yıkmak ve Orta
Doğu Birleşik Devletleri'ne zemin hazırlamaktır!”
BU
ÜLKELERİN EN BÜYÜK YANILGISI 1992 YILINDA DOĞU BLOK’UN YIKILMASI İLE DEĞİŞMİŞ
OLAN YENİ DÜNYA KOŞULLARINA UYUM YETENEĞİ GÖSTEREMEMELERİDİR. OTUZBEŞ YILDAN
FAZLA BİR ZAMAN BERİ BÜYÜK TOPLUMSAL KAYIPLARINA RAĞMEN HALA ESKİ DÜNYA
KOŞULLARINI SÜRDÜREN KURUMLARI SAHİPLENMEKTEDİRLER. İTALYA “ TEMİZ ELLER”
OPERASYONLARI İLE ESKİ DÜNYANIN SOĞUK
SAVAŞ KURUMLARINI ORTADAN KALDIRARAK YENİ DÜNYA KOŞULLARINA EN İYİ UYUM
SAĞLAYAN ÜLKE OLMUŞTUR. OYSA ESKİ DÜNYANIN BU SİLAHLI VE SİYASAL ÖRGÜT VE
KURUMLARININ KİRLİ ELLERİ, DEĞİŞEN DÜNYANIN KOŞULLARINA UYUM SAĞLAMA YETENEĞİNİ
GÖSTEREMEMİŞ ÜLKELERDE TOPLUMLARIN SİYASAL VE EKONOMİK KURUMLARI ÜZERİNDE
ETKİLERİNİ SÜRDÜRMEKTEDİR. BU NEDENLE DE BU ÜLKELERDE SİYASAL VE EKONOMİK KAOS,
ÇETE, MAFYA, GLADYO TİPİ OLUŞUMLAR, VATANSEVERLİK-VATANHAİNLİĞİ HAREKETLERİ,
TOPLUMSAL ŞİDDET, KENDİ ÇIKARLARININ SÜRMESİ AÇISINDAN SÖMÜRGE SİYASETLERİNE
UYGUN OLARAK BAZI YABANCI ÜLKELERİN DE DESTEĞİ İLE SÜRMEKTE VE OLAYLAR HALK
TARAFINDAN DA YAŞANIP İZLENMEKTEDİR.
Daren acemoğlu
ve James Robinson “Ulusların Düşüşü” adlı eserlerinde tüm
siyasal ve ekonomik olayların nedenini demokratik ve kapsayıcı kurumlarla
sömürücü kurumların varlığı-yokluğu ile kanıtladıklarını yazarlar. Görüşümüze
göre tüm siyasal ve ekonomik olayların nedenini bu tek nedene bağlı olarak
açıklamak, olayların gerçek yakın nedenlerini açıklamakta çok yetersiz ve
yüzeysel kalmaktadır. Özellikle de son yarım yüzyıldır gelişmemiş ve gelişmekte
olan ülkeler, sömürgeci devletler tarafından Yoksullaştırılmakta ve siyasal
yönetimler Düşürülmektedir. Ülkeler Düşmemekte Düşürülmekte, kapsayıcı ve
demokratik kurumların yokluğundan Yoksullaşmamakta, bu sömürgeci devletler
tarafından Yoksullaştırılmaktadır. Bu gerçekliğe en iyi örnek de yazarların
kitaplarında vermiş oldukları Kolombiya örneğidir. Tezlerine kanıt olarak ileri
sürmüş oldukları Kolombiya’nın çağdaş siyasal ve ekonomi tarihine ilişkin
açıklamaları, Türkiye dahil birçok ülkeyi de kapsamaktadır ve yukarıda büyük
harflerle yazmış olduğumuz ibretlik ders bu ülkelerin hepsi için geçerli
olmaktadır:
“
…1981'de
Kolombiya'daki başlıca komünist gerilla grubunun, Fuerzas Armadas
….yani Senato için Jairo
Merlano ve Kongre için Muriel Benito
Salvatore Mancuso bile
olanları bir röportajda şöyle anlatıyordu:
…. Manusco'nun
belirttiği gibi milisler hükümeti
.......
09) Belediye bütçesinin yüzde
ellisinin idaresinin Casanera Köylü
10) Belediye'nin her
ihalesinin yüzde 10'unun Casanare Köylü Milisleri'ne
11) Casanare Köylü
Milisleri'nin düzenlediği tüm mitinglere zorunlu
12) Casanare Köylü
Milisleri'nin tüm altyapı projelerine dahil edilmesi.
13) Casanare Köylü
Milisleri'nin kuracağı yeni siyasal partiye üye
14) Bu partinin idari
programına riayet edilmesi....
Aslında milisler güçlenir güçlenmez sistematik istimlak faaliyetlerini yoğunlaştırmışlardı. Denildiğine göre, bizzat Mancuso 25 milyon dolar değerinde kentsel ve kırsal gayrimenkul edinmişti. Kolombiya'da milisler tarafından yapılan arazi istimlaklerinin tüm kırsal kesimin yüzde 10’nunu bulduğu tahmin ediliyor.
Kolombiya örneğinde olduğu gibi bazı ülkelerde siyasal ve ekonomik sistem Savaşları üzerinde gelişen Soğuk savaş koşullarında ortaya çıkan toplumsal bölünme, soğuk savaş koşullarının ortadan kalkmış olmasına rağmen sürmektedir. Bu ülkelerde ulusal devlet kurumlarının dışında ve üzerinde, Derin Devlet olarak adlandırılan, yasa ve hukuk tanımayan güçler ortaya çıkmakta, kendi silahlı, mali güçleri ile devlete ve siyasal iktidara sahip olmak için devletin de desteğini alarak kendi ekonomik ve siyasal çıkarları yönünde, ülkenin genel çıkarları düşünülmeden eylemlerine davam etmektedirler. Bu koşullara bağlı olarak varlığını sürdürmeye çalışan bu ülkelerde yasa ve düzen sağlanamamaktadır. Daren Acemoğlu ve ortak çalışma arkadaşının kitapta belirtmiş olduğu gibi Siyasetin ve kaynakların kontrolü daha ziyade alternatif grupların ve Mancuso gibi kişilerin elindedir.
Hukuk ve
adalet de bu yönde işlemektedir. Merkezi devlet kurumlarına dayalı siyaset
yapmaya çalışanlar; siyasete ve hükümete hakim olanların derin devlet güçlerine
kendi yöntemlerini uygulamaları için ortamı başıboş bıraktığında, hükümete
sahip siyasetçilerin kanunsuzluğu istismar etmelerine engel olamamaktadır.
Daren Acemoğlu ve ortak çalışma arkadaşının deyişiyle: “Bu tür kısır döngülerde
şiddet olayları merkezi devlet kurumlarının olmayışıyla birleşerek toplumun
işlevsel organlarını idare eden siyasetçilerle simbiyotik bir ilişkiye girer.
Böyle bir simbiyotik ilişkinin doğmasının nedeni, ulusal hükümet milis
kuvvetlerinin kendi yöntemlerini uygulamaları için başıboş bıraktığında ulusal
siyasetçilerin ülkenin periferisindeki kanunsuzluğu istismar etme imkânı
bulmasıdır. “(s.365, Daron ACEMOĞLU, James ROBİNSON, Ulusların Düşüşü)
Ülkelerin bu
koşullar içinde varlığını sürdürme çabaları ise sömürgeci ülkelerin çıkarlarına
hizmet etmiş olmaktadır.
KAYNAK:
- Daron ACEMOĞLU, James A.RABINSON, Ulusların Düşüşü, Doğan Egmont Yayıncılık, Doğan Kitap, 5.Baskı, Haziran 2014
- https://www.yenicaggazetesi.com.tr/derin-devlet-kimmis-1-399883h.ht
02/02/2025
ismailinci60@gmail.com