24. DÖNEM GENEL MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNDE CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN BAŞARISININ YETERSİZLİĞİNİN, ADALET VE KALKINMA PARTİSİNİN BAŞARISININ SÜRMESİNİN NEDENLERİ
24. dönem genel milletvekili seçimlerinde AK Parti süregelen başarısını ekonomide, dünya ekonomisindeki krize rağmen finansal alanda istikrarı koruyarak, reel sektörde ortaya çıkan krizin olumsuzluklarını gizleyerek, ilerleyen süreçte telafi ederek, büyük bir karşı propaganda ve reklamla olumlu hava oluşturarak, insan ve bilgi kaynaklarına en verimli biçimde ulaşarak, verileri koordine etmesi başarısıyla göstermiştir.
Bu seçimlerde CHP yeterli, beklenen başarıyı gösterememiştir çünkü; başarısının temel ilkesi olan kendini yenileme süreci seçimlere kısa bir zaman var iken gerçekleşme aşamasına girmiştir. Değişim sürecinin süresinin seçimlerde yetersiz kalmış olması nedeniyle de, seçmene kendini yaygın olarak anlatma fırsat ve olanağı bulamamış, içinde karşıt güçlerin mücadeleleri verimli bir seçim çalışmasını gerçekleştirmeyi engellemiştir.
CHP’NİN BEKLENEN BAŞARIYI ELDE EDEMEMESİNİN NEDENLERİ:
Genel seçime kısa bir zaman dilimi varken, genel başkanının değişmesi ile başlayan CHP’nin değişim süreci, milletvekili adayları ile de kendini göstermiştir. Seçimlerde hazırladığı ussal projeler büyük heyecan ve ilgi uyandırmış, çağdaş ekonomilere ve özgür girişimci piyasalara güven veren, toplumsal-ekonomik kalkınma ve toplumsal-adalet (gelir dağılımında denge) projeleri ile oy potansiyelini artırmış, anketlerde büyük bir başarı elde edeceği gözlemlenmiştir. Oy oranının %30-35’lerde anket çalışmaları ile oranlanan başarı çizgisi ise seçim sonuçlarında %26 oranında kalması ile düş kırıklığı yaratmıştır.
CHP’nin beklenen başarı oranına ulaşamaması, AK partinin toplumsal ve ekonomik başarısı ile rekabet edememesine bağlı olarak seçmenlerin tercihlerini değiştirmemesi sonucunu gerektirmesine rağmen bu sonuçta CHP’nin gerekli istenç ve etkinliği gösteremediği de gözlemlenir.
CHP topluma, ekonomik ve demokratik ilkelerde kendini yenileyen ve geliştiren yüzünü tanıtmakta yeterince başarılı olamamıştır. Bu başarısızlığının nedeni, halka yaygın olarak yeni varlığını tanıtacak zamanın yetersiz kalması ve yapısındaki değişimi tam olarak tamamlayamamış olmasından ileri gelir.
CHP’nin yapısında, halkın iradesine tam olarak inanan ve güvenen, askeri veya sivil güçlerin yasa dışı-demokratik ilkeler dışı müdahaleleri yadsıyan yapısı oluşmamıştır. Hala, toplumun cahilliğini ve eğitimsizliğini düşünerek askeri müdahalelerin yasal olduğunu düşünen, “dağdaki çobanla şehirdeki bir yurttaşın oyunun eşit olamayacağını” ileri süren düşünceler vardır.
Partinin içinde kişisel başarı ve çıkarı için partinin başarısını geri plana iten, partinin başarısı için çabalamayanlar vardır.
Partinin yapısında daha ileri aşamada olan çelişki ve çatışmalarıysa, Baykalcı, Önder Savcı..vb adlar altında genel başkanı ve genel iradeyi hiçe sayan, şoven niteliklerin dahi göründüğü grupların parti içi mücadeleleridir. Bu grupların CHP’nin değişerek kendisini yenilemesi ile gelecek olan başarıya inandıkları kuşkuludur. Bu gerçeği kavrayamamış olan grupların eylemleri partinin beklenen başarısını engellemiş olan en büyük nedenlerdendir.
Sayın K.Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını kabullenemeyen grupların beklenen başarıya ulaşamamış olmaları bunu somut olarak göstermektedir: İzmir’in bazı ilçelerinde (Ödemiş, Çeşme, Karabağlar, Seferihisar..)CHP’nin en az oy alması bu ilçelerin yönetimlerinde Önder Sav’a yakın isimlerin bulunmasından ileri geldiği düşünülmektedir.
CHP’nin beklenen başarının altında bir başarı elde etmesinin en önemli nedenlerinden biri de, bazı kişi ve gruplara, MHP’nin oy oranının barajın altında kalması kaygı ve tasasının düşmesidir. Bu yanlış düşünce ve partinin başarısına karşı çaba, oyların bölünmesi düşüncesini gerçek doğru olarak düşündürmüştür. Sonuçta gerek İstanbul’da oyların yeterince artmaması, MHP’nin oylarının artması, İzmir’de oyların elli bin düşmesi… vb. bu “ MHP! Tasa, kaygı”sından ileri gelmiştir. Bu yanlış düşünce bazı köşe yazarlarının 2002 seçimleri korkusundan ileri geldiği görülür. Bu seçimlerde AK Parti %34 oy oranı ile 363 milletvekili çıkarmıştır. Ancak bu seçimlerde CHP’nin oy oranı %20 dir. 2011 genel seçimlerinde ise tüm anketler, meydanlar CHP’nin oy oranlarını %30’larda olduğunu göstermiştir. Bu gerçeklerin getirdiği sonuç ise MHP’nin barajın altında kalması kaygısının yanış bir düşünü olduğunu, tersine CHP’nin oylarında büyük bir patlama olabileceğini göstermekteydi.
Milletvekili Hesaplama Programında bu sonuçları açık olarak görmekteyiz. MHP’nin barajın altında kaldığı seçim sonuçlarında CHP’nin başarısı daha atmış olacak ve bugünkü seçim sonuçlarına göre daha iyi bir tablo ortaya çıkmış olacaktı:
AK P: %50____________________348 Milletvekili
CHP: %30_____________________165 milletvekili
BDP+bağımsızlar: %11_____________________37 milletvekili
Toplam: 500 milletvekili
AK P: %48_____________________335 milletvekili
CHP: %32_____________________177 milletvekili
BDP+bağımsızlar %11______________________38 milletvekili
Toplam: 500 milletvekili
Bu yanlış düşünce ve inanış, süreç içinde gelen doğal yanlışları ile birleşince CHP’nin oy sandığına gideceğine, bazı ordu mensupları, güvenlik mensupları, bürokratların ve aydınların oyları yine MHP’ye gitmiştir.
Anayasa değişikliklerinde gerekli olan oy potansiyelini, tam olarak istekleri yönünde değiştirebilmek için ise AK Parti şimdi daha net olarak elde etmiştir. Çünkü MHP hiçbir zaman için güvenilir ve tutarlı bir parti değildir, olmamıştır ve MHP’nin çizgisi her zaman AK Partiye yakın olmuştur. MHP; ünlü istihbarat ve terör uzmanı em. yrb.Talat TURHAN’ın da belirtti gibi ABD VE CIA ‘projelerinden ortaya çıkan bir partidir ve süreç içinde tüm zihinsel denetim yönlendirilmelerine açıktır.
Bu koşullardan oluşan bir ortamda ve ek olarak AK Parti ile seçim yarışında, AK Partinin ortaya koyduğu özel ortam içinde CHP’nin %26’lık oy oranını başarı olarak görebiliriz.
AK PARTİNİN SÜREN BAŞARISININ NEDENLERİ:
Ak Partinin başarısını korumasının ve oylarını arttırarak sürdürmesinin temel nedeni, değişim sürecindeki CHP’nin iktidara henüz alternatif bir parti olarak kendini ortaya koyamaması sonucu, seçmenlerin tek alternatif olarak AK Partiyi tercih etmelerinden ileri gelen bir olgudur.
Alternatif bir parti olarak CHP, AK Partinin yolsuzluk ve cumhuriyetle uyumsuzluklarına rağmen ortaya çıkamamıştır. Bu başarısızlığın içinde CHP’nin günün bilimsel verilerinin gerisinde kalmış olmasının yanında AK partinin çağa ve cumhuriyete uyum sağlayan değişim eylemleri de vardır.
AK Parti, ekonomi alanında tüm veri ve kişisel yetenekleri bilgi ağı ile birleştirerek doğru kararlar almayı başarmış, üretim-tüketim, dışalım-dışsatım; işgücü ve likiditenin dolaşımı dengelerini korumayı başarmıştır. Bu dengeler sayesinde ekonomik kriz, toplumu yaygın olarak etkilemeden geçiştirilmiştir.
AK Partinin bu başarısı kendisinin ve çıkarlarını AK Parti sayesinde koruyanların zamanında ortaya koydukları düzeltici, olayları kendi yönlerine çevirici eylemlerinin, düşünceleri kendi imgelemleri yönünde değiştiren büyük bir propaganda ve reklamlarının sonucu mu, veya kendilerinin de beklemedikleri bir uzaktan anlıksal denetimin sonucu mudur? Bu olguyu çözümlemek ancak AK Parti ile iletişim kurularak anlaşılabilir.
CHP’nin İzmir’de oy kaybetmesi sonucunu ortaya koyan nedenlerden birisi de seçim öncesine rastlayan, İzmir Büyük Şehir Belediyesindeki yolsuzluk soruşturmasıdır. Bu zamanlama olarak seçim sonuçlarını etkileme yönünde tasarımlanan önemli bir eylemdir. Bu tür zamanlamalı eylem ve propagandalar, verilere dayalı mitingler, seçmenlerin düşüncelerinin oluşumunda çok etkili olmaktadır.
Her toplumsal olayın arkasında siyonizmi neden olarak gören, Arap İslam rejimlerini model alan dinsel inanç ve duyguların biçimlendirdiği bir Ak Partinin, birçok sol yazar ve düşünce insanında ABD’nin veya Avrupa’nın Türkiye’nin gelişmesini engellemek, sömürmek için projelendirdikleri bir parti olduğu düşüncesi vardır. Benzer deyişle Ak Partiyi iktidar yapan güçler, Sn Obama’yı, Sn. Bill Clinton’u Başkan yapan “dış güçlerdir. Bu düşünüş fantastik, gerçekdışı bir düşünüş olarak görülebilirse de, biraz uzay ve elektroniğin birleştirildi alanlardaki teknolojik gelişmeler düşünüldüğünde, olaylara bu bakış açısı ile bakıldığında, uzaktan zihin denetimi ile yönetilen parti, kişi ve toplulukların olabileceği görülür. (bk. www.iinci.blogspot.com, Uzayda Yapılan Açık ve Gizli (Askeri) Büyük Bilimsel Deneyler ve Etkileri. Bu denetim mekanizmalarına sahip olan tek bir ülke değildir. Uzaktan denetim teknolojisine sahip olan ülkelerin arasında, diğer ülkeleri denetimleri altında tutma yönünde, büyük bir mücadelenin olduğu her zaman için düşünülmelidir.)
Büyük bir propaganda ve reklam, zamanlamalı karşı eylemlerle (dinsel ve ulusal düşünüş ve duygulanımları da kullanarak) yönetilen seçmen ve uzaktan anlık denetimi ile yönetilen bir parti ve seçmen topluluğu kabul etsek de, bu yönetiminin sonuçları, bu günkü AK Parti ve Türkiye için, uzaktan zihin denetimini gerçekleştiren güçlerin çıkarları kadar olumludur. Bu durumda, uzaktan anlık denetimi olmuş veya olmamış bir sakıncası yoktur. Bu olumlu durumun oluşumunda, kötüye yönelik anlıksal denetim mekanizmaların etkisizleştirilmesinde, toplumun kendi bazı düşünür ve yazarlarının etkileri yadsınamaz.
Ak Partinin cumhuriyete ve demokrasiye bağlı, dinsel etkilerin düşünceler ve yaşayışlar üzerinde baskısını reddeten yönde değişimi başarısının da bir nedenidir. Ancak AK partinin tabanının zihin yapısı, kendisini statükocu olarak görmese de, statik bir yapıdadır. Bu niteliği ile statik yapısını değiştirmeye çalışan CHP’nin tabanının zihin yapısı statik olmadığından, parti değişim ve gelişime daha yeteneklidir ve toplumsal ilerlemeleri daha yetkin olarak sağlayacak güçtedir.
İsmail İNCİ, 24/06/2011