YILDÖNÜMÜNDE 15-27 ARALIK YOLSUZLUK
OLAYLARI ÜZERİNE: DEVLETİN YAPILANMASI (1)
“…DESPOTİZM:
Siyasal devlet
yönetimlerinin, halkın seçimiyle kurulduğu özellikle çağımızdaki toplumlarda,
sık olarak devlet ile devletin temsilcisi olan siyasal devlet yapısının
birbirinden giderek ayrıştığı görülmektedir.. Bu ayrışmanın nedenini siyasi
parti yönetimlerinin devlet yapısına zarar veren özel çıkarları ve yetersiz
yönetimsel yapıları ortaya çıkarmaktadır. Devlet genel çıkarların örgütlenmesi
olarak kendini görevlendirirken siyasal partilerden oluşan hükümet
örgütlenmelerinin siyasal amaçları, özel
çıkarları genel çıkarlara karşıt bir siyasal örgütlenme olarak kendini
göstermektedir.
Siyasal devletin,
bürokrasinin gücünü kötüye kullanarak, özel çıkarları için yasaları yok sayması
veya toplumun genel yasaları yerine, iktidara geldiğinde kendi özel yasalarına
göre devlet egemenliğini kurması toplumda despotizmi adını verdiğimiz bir
yönetimi ortaya çıkarır. Despotik bir yönetimde genelin iyiliğini sağlayan
yasalar ortadan kaldırılmıştır…
CUMHURİYET
VE DEMOKRASİ YÖNETİM ANLAYIŞLARININ GELİŞME SÜRECİNDE GÜNÜMÜZDE KAZANDIĞI ANLAM
AYRIMLILIĞI:
Demokrasi, devleti
yönetenlerin halkın seçimleriyle belirlendiği, aynı zamanda toplumun evrensel
yasalarla yönetildiği, bütün zamanlarda bütünsel iyiliğinin sağlandığı
yönetimdir. Cumhuriyet yönetiminin
demokratik yönetimlerden ayrımlılığı, çoğunluğun iradesinin seçimle ortaya
çıkmış olmasına rağmen, despotizm de olabilen bir yönetim biçimi olabilmesidir.
Bu nedenle bir krallık veya meşruti yönetim demokratik bir yönetime sahip
olabilir, ancak bir cumhuriyet yönetimi,
evrensel yasalara sahip olmadığı sürece demokratik olması olanaksızdır.
Yasalara karşı
egemenlik kurmak isteği, halkın egemenliğine karşı kendi egemenliğini kurma
amaçlarından doğar. Bu amaçlar siyasal iktidarları hukuku çiğnemeye götürür.
GÜÇLÜ
DEVLET(DERİN DEVLET) ÖRGÜTLENMESİNİN ZORUNLU GEREKSİNMELERDEN ORTAYA ÇIKIŞI:
Siyasal devlet
örgütlenmesi tüm yönetim biçimlerinde siyasal bir yapı olarak toplumun tüm özel
yaşamını etki altına alır. Özellikle Demokratik yönetimler olmak üzere tüm
yönetim sistemlerinde halkın genel çıkarlarını koruyan bir örgüt olması gereken
devlet siyasal yapısı, kendi özel,
örgütsel (topluluk) çıkarlarını sağlayan bir yapı durumuna gelir ve
halkın özel yaşam alanını, devlet yapısını korumak anlayışı ile egemenliği
altına alır. Bu eylem, tüm yönetim
biçimlerinde hükümranlığın (egemenliğin) toplumu oluşturan bireylerden
uzaklaşmasına neden olur.
Bu
durum toplumun genelinin iyiliği için kurulmuş olan devletin varlığının
korunması sorununu ortaya çıkarmıştır.
Siyasal iktidar olan
kişi ve kişilerden oluşan bürokratik örgütün, devletin olanaklarından doğan güç
ve yeteneklerini kendi keyfi çıkarlarını sağlamaları yönünde kullanmalarını
önlemek için toplumun yargı, yürütme, yasama kurumlarının; sivil toplum ve
derneklerinin yetkileri hakları, görevleri birbirini denetleyecek biçimde
ayrılmıştır.
Düzenli işleyen
toplumsal yapının ortaya çıkış süreci içinde bu önlemlere rağmen siyasal
devleti oluşturan iktidarlar kendi oligarşik çıkarlarını sağlamak ve korumak
için, yasama güçlerini kullanarak yürütme ve yargıyı denetim altına
almaktadırlar. Bu gelişme, devletin kurumlarının birbirini denetleme
görevlerini yerine getirememelerine neden olmakta, devlet örgütlenmesinin
ortadan kaldırılması yolunu açmaktadır.
Hükümetlerin
bu eğilimleri karşısında Büyük Devlet olma niteliğine sahip olan toplumlar,
güçlü bir devlet yapısının varlığı için, siyasal iktidarların, onların devlet
memurlarının, bürokrasisinin tutkularına, özel çıkarlarına ve devleti yıkarak
despotik bir devlet oluşturmalarına karşı olarak güçlü bir devlet örgütü ile
devletleri desteklemişlerdir. Devletin varlığının korunması, sürdürülmesi;
güçlü bir devlet varlığı için siyasal devlete karşı siyasal olmayan gizli-derin
bir devlet örgütlenmesinin ortaya çıkmasını gerektirmiştir.
Derin devletin=koşut
devletin (güçlü devlet örgütlenmesinin) ortaya çıkışı siyasal devletin (siyasal
iktidarların ve bağlı olan bürokrasinin) özel çıkarlarını sağlamak yönünde
devleti ele geçirmesinin ve devletin çöküşüne neden olacak eylemlerinin
önlenmesi düşüncesi sürecinin zorunlu bir aşaması olarak ortaya çıktığı
görülmektedir. Bu zorunluluk nedeniyle Derin Devlet yapılanmasının güçlü
devletlerin hemen tümünde varolduğu görülür ve ortaya çıkışının önlenmesi çok
güçtür…
…
Güçlü devlet örgütlenmesinin üyelerini başta güvenlik, savunma, yargı kolları
oluşturuyor görünürse de her tür sivil örgüt, sendika, odalar birliği, ülkenin
ileri gelen bilim ve meslek insanlarının da katıldığı bir birlikten oluşur. Bu
birlik, siyasal devletin özel çıkarlarına, devletin varlığını tehdit eden
uygulamalarına karşı, genel çıkarı koruyucu yönde varolan yasaları koruyup
kollayarak yürütme ile birlik, dayanışma içinde çalışır. Siyasal devletin
anayasaya aykırı davranışlarının ortaya çıkması, yasama ve yargılama gücünü
kötüye kullanması sonucunda yargı ve yürütme ile dayanışma içine girerek
yargının genel çıkarları koruyucu yönde çalışmasını sağlar.
Devlet içindeki
farklı kurum ve örgütler, devlet örgütünün temel amaç ve çıkarları ile
çatışmadığı sürece varolur. Çağımızda devlet doğrudan toplumun egemenliğini
yansıtan siyasal güç olmalıdır. Halkın egemenliğine karşıt bir egemen siyasal
güç, gizli bir devlet egemenliğidir ve örgütsel çıkarları için çalışan gizli
bir örgütten farklılığı yoktur...
…
gerçek devlet örgütlenmesinin varlığının ve niteliklerinin belirlenerek
netleştirilmesinin ölçütü, sade yurttaşın haklarını, hukuklarını koruyan
toplumsal… devlet örgütlenmesi olmasıdır.”
DİZGESELCİ,
www.iinci.blogspot.com., Derin Devlet
Ya Da Koşut Devlet, Eşanlamıyla Güçlü Devlet Örgütlenmesinin Özünün
Çözümlemesi, 11/12/2014
“….Recep Erdoğan’ın derin devlet konusundaki sözleri bu kapalı, yasadışı
örgütlenmenin varlığını kabullenmeyi yansıtır:”… dünya da hiçbir ülkenin,
devletin derin devleti kendi bünyesinde bitirdiğine, temizlediğine bir
siyasetçi olarak ben inanmıyorum. Her ülkenin kendi içinde derin devleti
vardır, bunu onlar öyle kazıyıp, temizlemek gibi bir duruma ulaşamazlar. O bir
virüs gibidir. Uygun fırsatı bulduğu anda, zemini bulduğu anda o virüs ortaya
çıkar ve yapmak istediğini orada yapmaya çalışır.”
Toplumların
devlet yapılanmalarını idealist görüş açıları ile koruyucuları olarak gören bu
örgütlenmeler, bireylerin özgür iradelerine karşı olarak istedikleri
iktidarları kurarak, istediklerini ayakta tutarak, istemediklerini de
iktidardan düşürerek bu görevlerini yerine getirdikleri sanırlar. Gerçekte ise
toplumda anarşist ve nihilist görüşlerin yayılmasını sağlayarak devleti ortadan
kaldırma çabası içinde kalırlar.
“…Yakın
tarihimizde geçen olayların açıklaması aşağıdaki cümlelerde anlatılan
gerçeklerin içinde bulunmaktadır:
“Avrupa Parlamentosu'nun konumuzla ilgili
karar tasarısındaki şu sözler dikkat çekici:
"... Avrupa Topluluğu'na üye pek çok
ülkede gizli, paralel istihbarat ve silahlı operasyon örgütlerinin 40 yıldır
var olduğu Avrupa hükümetleri tarafından ortaya çıkarılmıştır. 40 yıldır bu
örgütlerin demokratik kontrolden kurtulduğu ve NATO ile işbirliği halinde ABD
gizli servislerince yönetildiği anlaşılmaktadır…”
"... Talat Turhan'ın sözünü ettiği ve
25 Mayıs 1964 günü Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın verdiği emir ve Orgeneral
Ali Keskiner'in imzasıyla yürürlüğe giren bu talimatname öyle bir talimatname
ki; 'Gayri Nizami Kuvvetlere Karşı Harekât' kapsamında... Özel Harpçilere...
'adam öldürme, bombalama, silahlı soygun, işkence, kötürüm hale getirme, adam
kaçırmak suretiyle tedhiş, olayları tahrik, misilleme, rehinelerin alıkonması,
kundakçılık sabotaj, propaganda, yalan haber yayma, zorbalık ve şantajın da...'
yollarını açın" diyor. (Cüneyt ARCAYÜREK, Derin Devlet, s.26)
“….Bu sav: "CIA'ın kontrgerillaya hayat
verirken milliyetçi faşist hareketi desteklediği... İtalya'da ve daha sonra
Avrupa ülkelerinde NATO'ya bağlı veya doğrudan ilişkili gizli örgütler ortaya
çıkanldı. Türkiye'deki kontrgerilla adındaki örgütü Türkeş, Bozkurtlardan
oluşturdu," diyor. Ganser bu konuda fazla ileri yargılara varmışa
benziyor: Zira kontrgerilla (derin devlet) konusuna eğilen yüzlerce yazıda,
araştırmada, kitapta bu savı, Türk Gladio'su kontrgerillanın Türkeş'in
Bozkurtlarıyla özdeşleştiği savını doğrulayan bilgiye rastlamadık. Ne çare
yadsınması olanaksız kimi anlatımlar var: Birinci gerçek, Talat Turhan,
kontrgerilla sözcüğünü ilk kez Ziverbey Köşkü'nde kendisine işkence yapanlardan
işittiğini ve "işkencecilerin çoğunluğunun Türk istihbarat servisi MİT'ten
ve Bozkurt’lardan çıkma adamlar olduğunu" söylüyor. Bu ifadeyi boşlamamak
gerekiyor.” ...(Cüneyt ARCAYÜREK, Derin Devlet, s.36-37)...
“…Soğuk Savaşın ortaya çıkardığı toplumsal
bir gereksinmenin karşılanması olarak benimsenen Derin Devlet örgütlenmesi
[Kontrgerilla Devleti örgütlenmesi], toplumsal barışın bozulmasına, kargaşa ve
özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına neden olmuştur. Bireylerin iradelerine ve
gerçek devlet örgütünün işlevini yerine getirmeye bırakılarak çözüm aranması
gerekirken, Derin Devlet örgütlenmesine gidilmesi, gerçek devlet yapısını da
bozmuş, devletin kurumlarını birbirine düşürmüş, ayrıştırmıştır:
“Eski MİT’çi Mehmet
Eymür’ün ifadesi, Ağar’ın “Bir tuğlayı çekersem duvar çöker” dediği, siyasetçi,
istihbaratçı, askerler ve mafyadan oluşan yapıyı yıkmak üzere.. Eski
İstihbaratçının ifadesini okurken çok şaşıracaksınız.. İşte o ifade...
Özel
Yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel’in yürüttüğü faili meçhul
cinayetlerle ilgili soruşturma kapsamında geçen hafta sorgulanan eski MİT’çi
Mehmet Eymür’ün dokuz sayfalık ifadesi ortalığa saçıldı.
“Gayri
resmi oluşumun MİT ayağını oluşturmak”la suçlanan ve yurtdışı yasağı
getirildikten sonra serbest bırakılan Eymür, ifadesinde, içinde özel harekât
polisleri, askerler, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’ın da yer aldığı
oluşumun adam kaçırdığını, infazlar yaptığını ve haraç aldığını örneklerle
anlattı. Bu yapılanmaya karşı mücadele ettiği için tehdit edildiğini söyleyen
Eymür’ün dokuz sayfalık ifadesinin geniş özeti Taraf Gazetesi'nde de
yayınlandı.
…
Susurluk olayı patlak vermeden önce MİT Kontr-terör Dairesi Başkan Yardımcısı
olarak tüm MİT bölge başkanlıklarına bir yazı yazdım. Devlet içinde görev yapan etkili şahısların güdümünde bir kısım kamu
görevlilerinin de içinde olduğu, siyasi cinayetler işleyen, haraç toplayan bir
terör örgütü geliştiği, isimlerini tek tek yazdığım bu şahısların izlenerek
konu üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğini belirten bir yazı yazdım.
Yazı üzerine daha sonra duyduğum kadarıyla MİT İstihbarat Başkanı olan Miktat
Alpay isimli kişinin bu yazıyı tek tek bölge başkanlıklarından geri aldığı,
yazının kayıtlı olduğu defteri eksilterek, yeni kayıt defteri açtığını
öğrendim...
“…Soğuk Savaş veya
Sınırlı Savaş’ın bir gereksinmesi olarak ortaya çıkan Derin Devlet
yapılanmaları, birden fazla devleti içine alan örgütlenme birlikleridir.
Birlikte örgütlenme gereği de olsa her devlet açık devlet örgütlenmesi içinde
çözüm araması gerekir. Bu gerçek dikkate alınmadığı için devlet
örgütlenmelerinin karmaşaya sürüklendiği, iktidarların dış devletlerin
örgütleri tarafından kurulduğu ve düşürüldüğü dönemler başlamıştır:
“Sınırlı Savaş taktiklerine ne zaman başvurulacaktı?
Amerikalı teorisyenlere göre Sınırlı Savaş taktiklerine başvurulacak iki durum söz konusudur: 1. Hükümet ABD taraftarıdır, ayaklanma söz konusudur. Ayaklanma bastırılmaya, pasifize edilmeye çalışılacaktır. 2. Ayaklanma ile ya da başka bir şekilde hükümet, ABD aleyhtarı bir değişime uğramıştır. Bu durumda askeri darbe ile ya da suikastlarla aleyhteki yönetici unsurlar bertaraf edilecek ve yerlerine dost unsurlar getirileceklerdir. Yani iki durumda da Sınırlı Savaş'a başvurularak ABD aleyhtarı akım ya da hükümetler safdışı edileceklerdir. Washington, bu politikanın gerçekleştirilmesini özellikle CIA eliyle yürütmektedir. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde milli nitelik taşıyan, Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyen hükümetlerin CIA tertipleriyle düşürüldükleri, örneğin, Musaddık, Peron, Betancourt, Goulart, Nukrumah, Lumumba ve benzerleri hatırlanırsa, Amerikan çevrelerinin bu ikinci meseleye ne kadar önem verdikleri kendiliğinden anlaşılır…
Amerikalı teorisyenlere göre Sınırlı Savaş taktiklerine başvurulacak iki durum söz konusudur: 1. Hükümet ABD taraftarıdır, ayaklanma söz konusudur. Ayaklanma bastırılmaya, pasifize edilmeye çalışılacaktır. 2. Ayaklanma ile ya da başka bir şekilde hükümet, ABD aleyhtarı bir değişime uğramıştır. Bu durumda askeri darbe ile ya da suikastlarla aleyhteki yönetici unsurlar bertaraf edilecek ve yerlerine dost unsurlar getirileceklerdir. Yani iki durumda da Sınırlı Savaş'a başvurularak ABD aleyhtarı akım ya da hükümetler safdışı edileceklerdir. Washington, bu politikanın gerçekleştirilmesini özellikle CIA eliyle yürütmektedir. Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde milli nitelik taşıyan, Amerikan çıkarlarına hizmet etmeyen hükümetlerin CIA tertipleriyle düşürüldükleri, örneğin, Musaddık, Peron, Betancourt, Goulart, Nukrumah, Lumumba ve benzerleri hatırlanırsa, Amerikan çevrelerinin bu ikinci meseleye ne kadar önem verdikleri kendiliğinden anlaşılır…
“…Doğu Blok’unun dağılması sonrası ortaya
çıkan bazı cinayetler, henüz soğuk savaşın etkilerinin sürdüğü ülkelerde soğuk
Savaşı sürdüren Derin Devlet yapılanmasının varlığını sürdürmesidir. Bu
etkilerin bu ülkelerde de ortadan kalkması ile islam devlet örgütlenmesinin
desteklendiği, ortaya çıkarılmaya çalışıldığı görülmektedir. Artık Doğu
Blok’unun ideolojilerine karşı aşırı Ulusalcı ideolojiler gereksiz olduğundan,
bu ideolojileri taşıyan güçler bir kenara itilebilir. NATO’nun veya Doğu Blok’u
güçlerinin yeni hedefi İslamcı akımı ortadan kaldırmak değil tersine canlandırarak
güçlü bir biçimde ortaya çıkarmak olabilir. Nedeni, Derin Devlet
örgütlenmesinin[Kontrgerilla Devleti örgütlenmesinin] varlığını sürdürmesini
sağlayacak etkinin varlıklaşmasının gerekliliğidir.”
“…İnternette
rakmanenuff adlı bir blogçu, “ Zihin Kontrolü ve Silahların Geleceği,” adlı
bloğunda Nikola Tesla’nın buluşlarının günümüzde insan beynini etkileyerek insanları
birer makine gibi uzaktan yönlendirebilme uygulamalarının gizli sonuçlarını
bilimsel dayanaklarıyla açıklamaya çalışmıştır. Bu açıklamaların ve bilimsel
sonuçlarının tümü Nikola Tesla’nın elektron dalgalarının görünmeyen, kablosuz
iletimi ve bu elektron dalgalarının dalga boyları farklılığı, titreşimlerinin
sayı ve biçim yönünden farklılıklarını ve bu farklılıkların doğada canlılar ve
cisimler üzerine etkilerinin sonuçlarını ortaya koyan deneylerini kapsar.
“gözlerinizle gördüklerinizi
bilgisayar ekranına yansıtmanız mümkündür. Bu işlem, talamusdaki, gözle
görülenlerin yönetildiği ve yorumlandığı LGNleri (Lateral Geniculate Nucleus)
bölgesini hafifçe uyarılmasıyla gerçekleştirilir. Bunun yanında retina nakli ve
kör birine tekrar görme yeteneği verebilen nakiller yapılmaktadır.” Bu insan
beyninde oluşan bir tasarım, düşünce, imge görünümünün, diğer insan ve
canlıların beynine de özdeş olarak elektron dalgaları ile aktarılarak
oluşturulabildiğini bize anlatır.
“Yapay (takma) organlara sahip
insanlar, beyinlerine yerleştirilen BrainGate[3] çipleri sayesinde robot
kolları ve bacakları hareket ettirebilmektedir. Sibernetik[4] nöroteknolojik,
iki beyin yarıküresi arasında bağlantı ve bilgi akışı, tele kayıt (uzaktan
kayıt), telestimülasyon (uzaktan uyarım), elektronik beyin haritası, telemetri
(uzaktan ölçüm), nörogörüntüleme, kablosuz beyin uyarımları bu uygulama sonrası
gerçekleştirilebilmektedir. Bir tuz
tanesi büyüklüğündeki mikroçip, insan beynine yerleştirilebilir ve bu, o kişiyi
uzaktan yönetmek için yeterlidir.”
“Elektromanyetik enerji ile bir kişiyi uzaktan telkin altına alabilir, sakatlayabilir ya da öldürebilirsiniz.
Elektromanyetik enerji ile bir kişiyi uzaktan telkin altına alabilir, sakatlayabilir ya da öldürebilirsiniz”.
“. Elektronik zihin kontrolü ile bir kişiyi mutlu, üzgün, yorgun, uyanık, intihara meyilli, yürüyen bir ölü, ölümcül hasta, etkisiz, nefret dolu yapabilirsiniz. Bu listeye her türlü zihinsel ve duygusal durumu ekleyerek uzatabilirsiniz.
“Elektromanyetik enerji ile bir kişiyi uzaktan telkin altına alabilir, sakatlayabilir ya da öldürebilirsiniz.
Elektromanyetik enerji ile bir kişiyi uzaktan telkin altına alabilir, sakatlayabilir ya da öldürebilirsiniz”.
“. Elektronik zihin kontrolü ile bir kişiyi mutlu, üzgün, yorgun, uyanık, intihara meyilli, yürüyen bir ölü, ölümcül hasta, etkisiz, nefret dolu yapabilirsiniz. Bu listeye her türlü zihinsel ve duygusal durumu ekleyerek uzatabilirsiniz.
Belirli bir hareketin frekans dalgasını yönlendirerek bir kişiyi dışarıdan yönetebilirsiniz. Bu şekilde düşünce, fikir, hipnotik tetiklemeler ve beyin programlamalarını insan aklına sokmanız mümkündür. Timothy McVeigh[11 in uzaktan idare edildiği ve suikaste programlandığı iddia edilir. Buttons ve Svoboda isimli pilotların kullandığı uçağın 1997de bir dağa çakılması ya da Kaptan Hessin birden oturup kendini 26 defa bıçaklaması da diğer gizemli vakalar arasındadır”.
Frekans silahları 6.6 hz ile
depresyona yol açabilir. 7.83 Hz (Schumann Rezonansı[12] , yeryüzünün doğal
titreşimi) kendini iyi hissettirir. 10.80 Hz panik hali oluşturur. 16-25 Hzlik
ölümcül ELF ise hayata kasteder. (ELF: Fazladan Düşük Frekans, ULF: Aşırı Düşük
Frekans). Titreşimi hafifletilmiş mikrodalgalar doğal beyin frekanslarını
taklit eder. Mesela frekans dalga boylarına maruz bırakarak uyuşturucu
kullanmayan bir kişiye ketamin[13] kullanmış etkisi verilebilir.
İbadet eden kişilerin beyinlerinin ilahi bölümünün salgıladığı kendini iyi hissetme kimyasalları salgılatılarak bir keyif hali yaşadıkları kanıtlanmıştır. Bir insanı bu frekans dalga boyuna maruz bırakırsanız o kişide yapay bir dindarlık ve derin bir mutluluk hissi uyandırabilirsiniz.” Tüm bu açıklamaların bilimsel dayanakları vardır…”
İbadet eden kişilerin beyinlerinin ilahi bölümünün salgıladığı kendini iyi hissetme kimyasalları salgılatılarak bir keyif hali yaşadıkları kanıtlanmıştır. Bir insanı bu frekans dalga boyuna maruz bırakırsanız o kişide yapay bir dindarlık ve derin bir mutluluk hissi uyandırabilirsiniz.” Tüm bu açıklamaların bilimsel dayanakları vardır…”
(Dizgeselci,
iinci.blogspot.com., Uzaktan Zihin Denetimi,
El Kaide Örgütü ve Afganistan’da Bir
Aşure Günü Düzenlenen Terör Eylemi, 15/12/2011)
Ergenekon, Balyoz..vb operasyonları ile 15-24 Aralık 2013
operasyonları büyük benzerlikler
taşımaktadır. Bu operasyonlar bir yandan bir kontrgerilla devletinin
operasyonlarını anımsatırken, diğer yandan da gerçekten Türkiye Cumhuriyeti
devletinin Güçlü Devlet olarak(sade yurttaşın haklarını, hukuklarını koruyan toplumsal… devlet
örgütlenmesi…[olarak]) varlığını sürdürme çabasının
bir eylemi olarak görülmektedir. Her iki durumda da toplumda geçmişte yapılan
yanışlıkların, toplumda yanlış örgütlenmelerin (tarikat, mezhep ayrılıkları) ve
sürmekte olan devleti yıpratan yönetim anlayışlarının uzaktan denetimli bir
hesaplaşması gibi görünmekte, bu açıdan “yoğunlaştırılmış ve odaklanmış radyo
dalgaları ışınları” (HAARP) projesinin yeniden bilimsel olarak açıklanması ve
anımsanmasını gerektirmektedir. Sonraki yazımızın konusu bu olacaktır.
İsmail İNCİ,
18/12/2014