11 Temmuz 2011 Pazartesi

EMEĞİN VE ÜRÜNLERİN DEĞERİNİN OLUŞUMUNDA TOPLUMSAL YAŞAMIN ZORUNLAYICI ETKİLERİ


İNSANIN EKONOMİK DEĞER OLARAK 

TOPLUMLARDA ORTAYA ÇIKIŞI-

ÜRÜNLERİN VE EMEĞİN TOPLUMSAL

DEĞERİ



Toplumsal Katmanların (soyluluğun, kast sistemlerinin, hanedanlıkların..vb) Toplumsal Değer Olarak Ortaya Çıkışı:
Tarihsel süreç ve günümüz toplumları göstermiştir ki, metaların değerlerini gösteren fiyatların ayrımlaşarak oluşması gibi, insanların sahip oldukları ve işbölümlerindeki yerlerine göre belirlenen değerleri de ayrıdır. Bu gerçeği bazı toplumlarda kast sistemlerinde gözlemleyebilmekteyiz.

Genel olarak alt, üst ve orta olarak katmanlaşan bu değer ayrışması, insanların toplumsal yaşamın getirdiği zorunluluklardan doğmaktadır. İlkel kabilelerden gelişmiş toplumlara kadar, tüm toplumun gücünü elinde tutan, istekleri yasa olarak kabul edilen hükümdarların bu yetkileri bizzat toplumlar tarafından kabul görmüştür. Bu ayrıcalıklı durumun nedeni sahip olduğu ve bizzat toplum tarafından kendisine verilen toplumsal değerdir. Bu değer, toplumun diğer her bir bireyinin sahip olduğu değerden daha üstündür.

Soyluluk ile bu toplumsal değerin bulunduğu toplumsal süreç, soyluluk olarak adlandırılan üstün (bileşik) bir değerin, toplum tarafından verilen veya kabul edilen bir toplumsal katmanın bulunduğu bir süreçtir. Bu zaman diliminde, insanın ekonomik değerinin en üstün olduğu katmanını soylular temsil etmektedir. Soyluluk toplumsal değeri, sürecin ilk aşamalarında fiziksel gücün (savaşçı gücün) varlığı ile ve babadan oğula geçişlerle kazanılırken, ileriki aşamalarda, Keykavus’un da dediği gibi, “asıl ve neseple değil, us ve edebile-eğitimle-“ ele geçirilmeye başlar.

Babadan oğula toplumsal değerlerin geçişi, bu değerlere sahip olanların toplumda daha fazla olanaklara sahip olmaları ve bu olanakla birlikte kişisel bilgi, beceri deneyimlerini salt kendi kuşaklarına aktarma istençleri nedeniyle kolaylıkla gerçekleşmiştir. Doğan çocuklarına sahip oldukları bileşik toplumsal değerleri eğitim ve öğretimle aktararak, kendi değeriyle aynı düzeyde niteliklere sahip bir toplumsal soylular katmanın sürekli bulunmasını sağlamışlardır. Diğer toplumsal katmanların da aynı eğitim ve öğretim yöntemini izleyerek kendi toplumsal-ekonomik değerlerini soylarından olanlara aktardıkları görülür.

Orta sınıftan bir kunduracı, kendi toplumsal değerlerini (mesleğini), kendi soyunu temsil eden çocuklarına öğreterek soya bağlı bir toplum katmanı oluşturup sürdürmüştür.

Geçmişin toplumsal eğitim sisteminin genelde,  her babanın kendi deneyim ve beceri sahibi olduğu toplumsal değeri (meslekleri) çocuklarına aktarmaya dayandığı düşünülürse, toplumsal yapının en verimli çalışmasının doğal bir süreçle, yaşama deneyimleri ile ancak bu sistemle gerçekleşebildiğini insanlar kabullenmiştir.
Bugün hala Hindistan’da görülen katı toplumsal değerler katmanlarının (geleneksel kast toplumsal sisteminin) bu verimli, etkin eğitim temeline dayanarak yüzlerce yıldır sürmesindendir. Eğitim sistemi değişmediği sürece de bu toplumsal değerler yaratma sistemi değişmez.

Bugünkü yaygın, ulusal düzeyde eğitim sistemlerine ancak 19. yüzyılda geçilebildiği düşünülürse bu toplumsal sistemlerin toplumları ne kadar etkilediği görülür. Toplumların doğal süreçlerle sahip oldukları nitelikli (eğitilmiş) insan değerleri ile daha iyi eğitilebilme yeteneklerine sahip insan değerleri arasındaki ayrımın toplumları ne kadar etkilediği bazı düşünürlerce görülmüş olsa da sistemli bir yöntem geliştirilememiş, toplumsal değerler soylar arasında paylaşılmıştır.

Bireysel Emeğin Bireysel ve Toplumsal Değerinin Belirlenimi:
Bireysel insan emeğinin değeri, her bireyin değer yaratmada yeteneklerine ve bu yeteneklerinin gelişmelerine bağlıdır. Yaygın eğitim çağı öncesi bireysel emeğin yetenekleri daha çok bağlı olduğu toplumsal bölüm ve tabakanın koşulları ile sınırlı iken bugün daha çok bireysel emeğin geliştirilen değerlerine bağlıdır. Ancak bireysel emeğin yarattığı ürün çok büyük ve özgün nitelilikler taşımasına rağmen, toplumsal yaşamın tüm evrelerinde olduğu gibi değerinin belirlenimi, toplumsal olarak verilen değer ölçüleri ile ortaya çıkmaktadır.

Değer ile yarar arasında doğrudan bağ vardır. İnsanın toplumsal değeri (emek değeri), toplumda ürettikleri mal ve hizmetlerin yararlarına göreli olarak değer kazanır. Yarar kavramı ise mal ve hizmet üretiminde ortaya konulan ürünlerin gereksinmeleri karşılama yeteneklerine göreli olarak işlev görür ve değer ölçüleri belirlenir. Belirlenen değer ölçüleri fiyatlarla ekonomik pazarda, toplumsal alanda kendini gösterir. Bir televizyon metası ile bir otomobil metasının değerleri karşılaştırıldığında gereksinmeleri karşılayabilme yeteneklerine göre fiyatları belirlenir. Bu değerleri ortaya çıkaran toplumsal değerler (emeğin değerlendirilmesi), bu metaların toplum bölümlerinde gereksinmeleri karşılamasına göreli olarak oluşur.

Toplumsal değerler, toplumsal gereksinmelerin karşılanmasında ortaya konan yararların önemine göreli olarak değişkendir. Bu nedenle sabit ve sürekli olan hiçbir emek değeri yoktur. Sağladığı yararın önemine göreceli olarak değerleri değişir.

Ortalama bir değer, toplumsal yaşamanın gelir ve tüketim işlevlerinin dengelerini sağlama erekleri nedeniyle toplumsal uzlaşma ile kabullenebilinir.

Sonuçta emeğin değeri, ürettiği toplumsal yarara bağlıdır ve yararı yaratan emektir. Ancak değeri yaratan, emeğin yarattığı metaların gereksinmeleri karşılamadaki ölçüsel yararlarıdır.

Arz Talep Yasası ile Ürünlerin ve Emeğin Değerinin Toplumsal Olarak Belirlenmesi İlişkisi:
Bir metanın değer taşıyabilmesi için her şeyden önce yararı içermesi gerekir. Emek taşıyan tüm metalar doyurulmuş toplumsal gereksinmeler durumuna geldikleri anda hiçbir yarar ve değer taşımazlar. İstek ve Sunu ( Arz ve Talep) yasasına göre istemde bulunulmayan tüm ürünler, ne kadar büyüklükte emek içerirse içersin hiçbir toplumsal değer taşımaz. Değerin ölçüsünün salt harcanan Toplumsal Değer (emek) olmadığını, Toplumsal Yarar ve ölçü olduğunu görürüz.

 Değişim değeri (değer) terimleriyle anlatılmaya çalışılan Toplumsal Değer olgusu, değişim değeri taşımayan (doyurulmuş gereksinmeler durumunda bulunan ürünlerin değeri), kullanım değerli (yararlı) metaların ne değin emek içerirse içersin, emeğin değerinin (karşılığının) bir hiçlik durumundan kurtulamayacağını gösterir.

Emeğin ve Ürünlerin Yeniden Değer Kazanması ile Ürünlerin Türselleşmesi ve Gelişmesi Yasası Arasındaki İlişki:
Emek miktarı arttıkça, üretimin artması sonucunda emek değeri artmaz, tersine düşer; belirli bir noktada (doyurulmuş gereksinmeler noktası), değeri sıfıra kadar düşer ve bağlı olduğu iş biriminin kapanması ile emek boşta kalır.

Bu aşamada emeğin yeniden değer kazanabilmesi için yeniden yarar üretmesi gerekir. Bu yararı da ancak yeni bir ürünün üretimine geçerek sağlayabilir. Bu ekonomik faaliyetler “ ürünlerin özgülleşmesini” gerektirir. Ve bu ekonomik olgu karşımıza “ Ürünlerin Özgülleşmesi Yasası; Ürünlerin Gelişmesi ve Türselleşmesi Eğilimi Yasası” olarak çıkar.

İnsan emeğinin değerinin ölçüsü; insanın kendi ve ailesinin yaşamını, geçimini sağlamak için gerekli metalarla, emeğin nitelik değerine göre, bir toplumun ulaştığı (sahip olduğu) ürünlerinin özgüllüklerinin üretiminin düzeyidir. Bu nedenle gelişmiş sanayi üretimine sahip bir ülkede bir otomobil, televizyon emeğin değerinin ölçüsüne katılırken, gelişmemiş tarımsal üretimin egemen olduğu bir ülkede basit bir radyo katılabilmektedir.

Emek ve Ürünlerin Değerlerinin Eşitliği:
Toplumların bir yıl içinde ürettikleri yıllık net gelirlerinin paylaşımı da bireylerin sahip oldukları toplumsal değerlere göre gerçekleşir. Yıllık üretim hâsılatı bireyler arasında eşit birimlerde dağıtılamaz, çünkü bu eşitsizliğe neden olur. Toplumdaki değerlendirme eşitsizliği üretimin gerilemesine, toplumların yoksullaşmasına neden olur. Bütün gelir türlerinin ücretin, karın, akar ve faizin eşit birimlerde dağıtımını istemek, değerlerin üretim güç ve yeteneklerini ortadan kaldırarak eşitsizliğe yol açar. Üretim yapan ve üretim gücünü tam kapasitede kullanan emeğin değeri ile üretim yapmayan veya kapasitesini tam kullanamayan emeğin değeri ve yalın (basit, niteliksiz) olan emeğin değeri ile bileşik (eğitilmiş nitelikli) emeğin değeri ve sürekli bölünürartan(devingen) emeğin değeri ile tümleşiksabit emeğin değeri aynı değildir.
 
Tüm emek türlerinin insani ve toplumsal yaşamanın gereği saygı duyulan ve önemsenen eşit bir değeri vardır, ancak bu değer psikolojik bir değerdir ve toplumda üretmenin önemini kavramak için gereklidir. Bu psikolojik öğe, emek değerleri arasında eşitsizliğe neden olmamalıdır.  Ancak emek değerleri arasındaki bu eşitsizlik çağımızda, hanedanlıkla, soylulukla soydan soya geçen, toplumsal katmanlar arasında katılaşarak kalan bir toplumsal değer olamaz. Böyle bir anlayış ve toplumsal yapılanış, o toplumun üretimini, verimliliğini düşürür, uygarlıkta gelişmesini engeller. Toplumsal değeri yüksek emek ancak us, eğitim, çalışma erdeminin niteliklerini taşımakla ortaya çıkabilir.

Gelir Dağılımının Eşitliği: Toplumsal Gelirin Dağılımında Adalet ilişkisi:
Toplumun net gelirinden tüm bireylerin yüzde yüz eşit pay alabilmesi için emeğin toplumsal değerlerinin de yüzde yüz eşit olması gerekir. Böyle bir ekonomik ve toplumsal gerçeklik ise, insanın doğal ve bireysel niteliklerinin, istençlerinin eşit olmasını gerektirdiğinden insan yapısına aykırıdır ve olanaklı değildir.

 Hukuksal olarak, toplumu oluşturan bağların eşitliği nedeniyle, toplumda bir arada yaşamın eşit haklar ve görevlerle gerçekleşmesi gerekir. Toplumsal yaşamı ortaya çıkaran toplum durumuna gelerek yaşamı sürdürmek temel olgusu, tüm bireylerin yasalar önünde eşitliğini zorunlu kılar, tersi durumda toplumsal yaşam dağılır. Bu olgu toplumsal yaşamanın eşit hak ve görevlerin yerine getirilmesini de zorunlu kılar.

Toplumlarda, bireylerin ekonomik değerlerinin farklılığından ortaya çıkan toplumsal katmanlar, hukuksal eşitsizliklere neden olamaz. Ve katmanlar arasında katı sınırlar (kast sistemleri) bulunamaz. Her birey bireysel farklılıklarının en iyi biçimde kullanarak, yetenek ve üretim kapasitelerini kullanarak toplumsal ekonomik değerini arttırma hakkına sahiptir. Toplumların ekonomik değer yaratma ve geliştirmeleri, (toplumsal gelişme), üretimlerini arttırmaları için de bu ekonomik ve toplumsal gerçeklik en iyi biçimde çalışıyor olmalıdır. Bu toplumsal gerçekliğin önünü açacak, kolaylaştıracak her türlü yasal önlemlerin alınmış olması ve tüm bireylerin eğitimden eşit olarak yararlanıyor olması gerekir.

İsmail İNCİ, 11/07/2011




      

24 Haziran 2011 Cuma

24.DÖNEM GENEL SEÇİMLERİNDE AK PARTİNİN BAŞARISININ VE CHP'NİN YETERİNCE BAŞARILI OLAMAMASININ NEDENLERİ


24. DÖNEM GENEL MİLLETVEKİLİ SEÇİMLERİNDE CUMHURİYET HALK PARTİSİNİN BAŞARISININ YETERSİZLİĞİNİN,  ADALET VE KALKINMA PARTİSİNİN BAŞARISININ SÜRMESİNİN NEDENLERİ

24. dönem genel milletvekili seçimlerinde AK Parti süregelen başarısını ekonomide, dünya ekonomisindeki krize rağmen finansal alanda istikrarı koruyarak, reel sektörde ortaya çıkan krizin olumsuzluklarını gizleyerek, ilerleyen süreçte telafi ederek, büyük bir karşı propaganda ve reklamla olumlu hava oluşturarak, insan ve bilgi kaynaklarına en verimli biçimde ulaşarak, verileri koordine etmesi başarısıyla göstermiştir.  

Bu seçimlerde CHP yeterli, beklenen başarıyı gösterememiştir çünkü;  başarısının temel ilkesi olan kendini yenileme süreci seçimlere kısa bir zaman var iken gerçekleşme aşamasına girmiştir. Değişim sürecinin süresinin seçimlerde yetersiz kalmış olması nedeniyle de, seçmene kendini yaygın olarak anlatma fırsat ve olanağı bulamamış,  içinde karşıt güçlerin mücadeleleri verimli bir seçim çalışmasını gerçekleştirmeyi engellemiştir.

CHP’NİN BEKLENEN BAŞARIYI ELDE EDEMEMESİNİN NEDENLERİ:
Genel seçime kısa bir zaman dilimi varken, genel başkanının değişmesi ile başlayan CHP’nin değişim süreci, milletvekili adayları ile de kendini göstermiştir. Seçimlerde hazırladığı ussal projeler büyük heyecan ve ilgi uyandırmış, çağdaş ekonomilere ve özgür girişimci piyasalara güven veren,  toplumsal-ekonomik kalkınma ve toplumsal-adalet (gelir dağılımında denge) projeleri ile oy potansiyelini artırmış, anketlerde büyük bir başarı elde edeceği gözlemlenmiştir. Oy oranının %30-35’lerde anket çalışmaları ile oranlanan başarı çizgisi ise seçim sonuçlarında %26 oranında kalması ile düş kırıklığı yaratmıştır.

  CHP’nin beklenen başarı oranına ulaşamaması, AK partinin toplumsal ve ekonomik başarısı ile rekabet edememesine bağlı olarak seçmenlerin tercihlerini değiştirmemesi sonucunu gerektirmesine rağmen bu sonuçta CHP’nin gerekli istenç ve etkinliği gösteremediği de gözlemlenir.

CHP topluma, ekonomik ve demokratik ilkelerde kendini yenileyen ve geliştiren yüzünü tanıtmakta yeterince başarılı olamamıştır. Bu başarısızlığının nedeni,  halka yaygın olarak yeni varlığını tanıtacak zamanın yetersiz kalması ve yapısındaki değişimi tam olarak tamamlayamamış olmasından ileri gelir.

CHP’nin yapısında, halkın iradesine tam olarak inanan ve güvenen, askeri veya sivil güçlerin yasa dışı-demokratik ilkeler dışı müdahaleleri yadsıyan yapısı oluşmamıştır. Hala, toplumun cahilliğini ve eğitimsizliğini düşünerek askeri müdahalelerin yasal olduğunu düşünen, “dağdaki çobanla şehirdeki bir yurttaşın oyunun eşit olamayacağını” ileri süren düşünceler vardır.
Partinin içinde kişisel başarı ve çıkarı için partinin başarısını geri plana iten, partinin başarısı için çabalamayanlar vardır.  

Partinin yapısında daha ileri aşamada olan çelişki ve çatışmalarıysa, Baykalcı, Önder Savcı..vb adlar altında genel başkanı ve genel iradeyi hiçe sayan, şoven niteliklerin dahi göründüğü grupların  parti içi mücadeleleridir. Bu grupların CHP’nin değişerek kendisini yenilemesi ile gelecek olan başarıya inandıkları kuşkuludur. Bu gerçeği kavrayamamış olan grupların eylemleri partinin beklenen başarısını engellemiş olan en büyük nedenlerdendir.
Sayın K.Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığını kabullenemeyen grupların  beklenen başarıya ulaşamamış olmaları bunu somut olarak göstermektedir:  İzmir’in bazı ilçelerinde (Ödemiş, Çeşme, Karabağlar, Seferihisar..)CHP’nin en az oy alması bu ilçelerin  yönetimlerinde Önder Sav’a yakın isimlerin bulunmasından ileri geldiği düşünülmektedir.

CHP’nin beklenen başarının altında bir başarı elde etmesinin en önemli nedenlerinden biri de, bazı kişi ve gruplara, MHP’nin oy oranının barajın altında kalması kaygı ve tasasının düşmesidir. Bu yanlış düşünce ve partinin başarısına karşı çaba, oyların bölünmesi düşüncesini gerçek doğru olarak düşündürmüştür.  Sonuçta gerek İstanbul’da oyların yeterince artmaması, MHP’nin oylarının artması, İzmir’de oyların elli bin düşmesi… vb. bu “ MHP! Tasa, kaygı”sından ileri gelmiştir. Bu yanlış düşünce bazı köşe yazarlarının 2002 seçimleri korkusundan ileri geldiği görülür. Bu seçimlerde AK Parti %34 oy oranı ile 363 milletvekili çıkarmıştır. Ancak bu seçimlerde CHP’nin oy oranı %20 dir. 2011 genel seçimlerinde ise tüm anketler, meydanlar CHP’nin oy oranlarını %30’larda olduğunu göstermiştir. Bu gerçeklerin getirdiği sonuç ise MHP’nin barajın altında kalması kaygısının yanış bir düşünü olduğunu, tersine CHP’nin oylarında büyük bir patlama olabileceğini göstermekteydi. 

 Milletvekili Hesaplama Programında bu sonuçları açık olarak görmekteyiz. MHP’nin barajın altında kaldığı seçim sonuçlarında CHP’nin başarısı daha atmış olacak ve bugünkü seçim sonuçlarına göre daha iyi bir tablo ortaya çıkmış olacaktı:
AK P:                             %50____________________348  Milletvekili                                                                                                                          
CHP:                              %30_____________________165 milletvekili
BDP+bağımsızlar:       %11_____________________37 milletvekili
Toplam:                                                                            500 milletvekili  
AK P:                             %48_____________________335 milletvekili
CHP:                             %32_____________________177 milletvekili
BDP+bağımsızlar      %11______________________38 milletvekili
Toplam:                                                                              500 milletvekili             


Bu yanlış düşünce ve inanış, süreç içinde gelen doğal yanlışları ile birleşince CHP’nin oy sandığına gideceğine, bazı ordu mensupları, güvenlik mensupları, bürokratların ve aydınların oyları yine MHP’ye gitmiştir. 

Anayasa değişikliklerinde gerekli olan oy potansiyelini, tam olarak istekleri yönünde değiştirebilmek için ise AK Parti şimdi daha net olarak elde etmiştir. Çünkü MHP hiçbir zaman için güvenilir ve tutarlı bir parti değildir, olmamıştır ve MHP’nin çizgisi her zaman AK Partiye yakın olmuştur. MHP; ünlü istihbarat ve terör uzmanı  em. yrb.Talat TURHAN’ın da belirtti gibi ABD VE CIA ‘projelerinden ortaya çıkan bir partidir ve süreç içinde tüm zihinsel denetim yönlendirilmelerine açıktır. 

Bu koşullardan oluşan bir ortamda ve ek olarak AK Parti ile seçim yarışında, AK Partinin ortaya koyduğu özel ortam içinde CHP’nin %26’lık oy oranını başarı olarak görebiliriz.

AK PARTİNİN SÜREN BAŞARISININ NEDENLERİ:
Ak Partinin başarısını korumasının ve oylarını arttırarak sürdürmesinin temel nedeni, değişim sürecindeki CHP’nin iktidara henüz alternatif bir parti olarak kendini ortaya koyamaması sonucu, seçmenlerin tek alternatif olarak AK Partiyi tercih etmelerinden ileri gelen bir olgudur.
Alternatif bir parti olarak CHP, AK Partinin yolsuzluk ve cumhuriyetle uyumsuzluklarına rağmen ortaya çıkamamıştır. Bu başarısızlığın içinde CHP’nin günün bilimsel verilerinin gerisinde kalmış olmasının yanında AK partinin çağa ve cumhuriyete uyum sağlayan değişim eylemleri de vardır.
AK Parti, ekonomi alanında tüm veri ve kişisel yetenekleri bilgi ağı ile birleştirerek doğru kararlar almayı başarmış, üretim-tüketim, dışalım-dışsatım; işgücü ve likiditenin dolaşımı dengelerini korumayı başarmıştır. Bu dengeler sayesinde ekonomik kriz, toplumu yaygın olarak etkilemeden geçiştirilmiştir. 

AK Partinin bu başarısı kendisinin ve çıkarlarını AK Parti sayesinde koruyanların zamanında ortaya koydukları düzeltici, olayları kendi yönlerine çevirici eylemlerinin, düşünceleri kendi imgelemleri yönünde değiştiren büyük bir propaganda ve reklamlarının sonucu mu, veya kendilerinin de beklemedikleri bir uzaktan anlıksal denetimin sonucu mudur?  Bu olguyu çözümlemek ancak AK Parti ile iletişim kurularak anlaşılabilir.

CHP’nin İzmir’de oy kaybetmesi sonucunu ortaya koyan nedenlerden birisi de seçim öncesine rastlayan, İzmir Büyük Şehir Belediyesindeki yolsuzluk soruşturmasıdır. Bu zamanlama olarak seçim sonuçlarını etkileme yönünde tasarımlanan önemli bir eylemdir. Bu tür zamanlamalı eylem ve propagandalar, verilere dayalı mitingler, seçmenlerin düşüncelerinin oluşumunda çok etkili olmaktadır.

Her toplumsal olayın arkasında siyonizmi neden olarak gören, Arap İslam rejimlerini model alan dinsel inanç ve duyguların biçimlendirdiği bir Ak Partinin, birçok sol yazar ve düşünce insanında ABD’nin veya Avrupa’nın Türkiye’nin gelişmesini engellemek, sömürmek için projelendirdikleri bir parti olduğu düşüncesi vardır. Benzer deyişle Ak Partiyi iktidar yapan güçler, Sn Obama’yı, Sn. Bill Clinton’u Başkan yapan “dış güçlerdir. Bu düşünüş fantastik, gerçekdışı bir düşünüş olarak görülebilirse de, biraz uzay ve elektroniğin birleştirildi alanlardaki teknolojik gelişmeler düşünüldüğünde, olaylara bu bakış açısı ile bakıldığında, uzaktan zihin denetimi ile yönetilen parti, kişi ve toplulukların olabileceği görülür. (bk. www.iinci.blogspot.com,  Uzayda Yapılan Açık ve Gizli (Askeri) Büyük Bilimsel Deneyler ve Etkileri. Bu denetim mekanizmalarına sahip olan tek bir ülke değildir. Uzaktan denetim teknolojisine sahip olan ülkelerin arasında, diğer ülkeleri denetimleri altında tutma yönünde, büyük bir mücadelenin olduğu her zaman için düşünülmelidir.) 
                                  
Büyük bir propaganda ve reklam, zamanlamalı karşı eylemlerle (dinsel ve ulusal düşünüş ve duygulanımları da kullanarak) yönetilen seçmen ve uzaktan anlık denetimi ile yönetilen bir parti ve seçmen topluluğu kabul etsek de, bu yönetiminin sonuçları, bu günkü AK Parti ve Türkiye için,  uzaktan zihin denetimini gerçekleştiren güçlerin çıkarları kadar olumludur. Bu durumda, uzaktan anlık denetimi olmuş veya olmamış bir sakıncası yoktur. Bu olumlu durumun oluşumunda, kötüye yönelik anlıksal denetim mekanizmaların etkisizleştirilmesinde, toplumun kendi bazı düşünür ve yazarlarının etkileri yadsınamaz.

 Ak Partinin cumhuriyete ve demokrasiye bağlı, dinsel etkilerin düşünceler ve yaşayışlar üzerinde baskısını reddeten yönde değişimi başarısının da bir nedenidir. Ancak AK partinin tabanının zihin yapısı, kendisini statükocu olarak görmese de, statik bir yapıdadır. Bu niteliği ile statik yapısını değiştirmeye çalışan CHP’nin tabanının zihin yapısı statik olmadığından, parti değişim ve gelişime daha yeteneklidir ve toplumsal ilerlemeleri daha yetkin olarak sağlayacak güçtedir.

İsmail İNCİ, 24/06/2011





               

27 Mayıs 2011 Cuma

SEÇİM SANDIK KURULU VE SİYASAL GÖZLEMCİLERİN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ VE EĞİTİM REHBERİ

DEMOKRATİK BİR SEÇİM İÇİN SANDIK KURULU 

ÜYELERİNİN VE SİYASAL GÖZLEMCİLERİN EĞİTİMİNİN

ÖNEMİ VE YİRMİDÖRDÜNCÜ DÖNEM 

MİLLETVEKİLLERİ SEÇİMİ OYLAMA SÜRECİNDE

GÖREV VE YETKİLERİ İÇİN REHBER




DEMOKRATİK BİR SEÇİM İÇİN SANDIK KURULU BAŞKAN VE ÜYELERİNİN VE SİYASAL PARTİ GÖZLEMCİLERİNİN EĞİTİMİNİN ÖNEMİ:

Demokratik yönetimlerin temeli olan seçimlerin seçim yasalarına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için, seçimlerde oylama süreçlerinde sandık kurullarında ve oylama sürecinin sonuçlandırılması aşamalarında görev alan sandık kurulu üyelerinin ve siyasal gözlemcilerinin eğitimi büyük önem taşır. Eğitimle bilinçlenmiş olan sandık kurulu ve siyasal gözlemcileri, hilesiz ve uyuşmazlıklara neden olmayan  demokratik seçimlerin güvencesidir. Görev ve yetkileri konusunda eğitilmiş sandık görevlileri ve siyasal gözlemciler, seçim sonuçlarında gündeme gelen seçim hile ve usulsüzlüklerinin, tartışma, kavga ve çatışmalarının önüne geçen en büyük önlem ve engeldir.

“2007 seçimlerinde bazı partilerin, cep telefonu ile görüntülenmiş oyların kendilerine ulaştırılması halinde maddi yardım yaptığı sıkça konuşulmuştu.” (www.kenthaber.com, Yayın tarihi, 19 Mart 2009 Perşembe 08.56)

Bu tür olay ve söylentilerin önüne geçilmesi,  298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 92. maddesine göre, gerekli eğitimi almış Sandık Kurulu Başkanlarının görevi gereği seçmene; cep telefonu, fotoğraf veya film makinesi gibi görüntü kaydedici veya haberleşme sağlayacağı cihazlarla kapalı oy verme yerine girmesinin yasak olduğunu ve cezasının bulunduğunu, bu tür cihazlar varsa oy verme işlemi bittikten sonra iade edilmek üzere bırakılması gerektiği açıklamaları ile gerçekleşir.

“…önceden hazırlanmış ve mühür basılmış pusulaların, seçim günü değiştirilerek getirilen boş pusulalar karşılığında para verildiği, sandık kurul başkanlarının kullanılmayan oyları kullanılmış gibi gösterdiği, barajı aşamayan partilerin oylarının başka partilere yazıldığı gibi iddialar ortaya atılmıştı.” .” (www.kenthaber.com, Yayın tarihi, 19 Mart 2009 Perşembe 08.56)

Kent Haber’de geçen bu tür seçim hilelerinin önüne geçilebilmesi  eğitimli, bilinçli sandık kurulu üye ve siyasal gözlemcilerin varolmasına bağlıdır.
Demokratik seçimler için çok önemli olan bu eğitimli sandık kurul ve siyasal gözlemcilere sahip olabilme yönünde, 29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerde, siyasal partiler büyük çaba göstermişlerdir.

“Adeta bir müşahit ordusu ile seçimi izleyecek olan AK Parti, "Seçim sandıkta kazanılır" sloganıyla hareket ediyor… Yaklaşık 3 yıldır müşahitleri sürekli eğiten AK Parti, eğitimler sırasında sandık başında ne zaman çay içileceğinden ne zaman yemek yenileceğine kadar detaylara giriyor. Müşahitlere, görevlerini nasıl yapacaklarına dair CD'ler dağıtılıyor. Eğitimlerde, daha önce kaybedilen sandıklarda hangi hataların yapıldığı değerlendiriliyor. Görevlilere, aynı anda sandık başından ayrılınmaması uyarısı yapılarak, özellikle oy dökümünde çok dikkatli davranılması talimatı veriliyor… AK Parti, toplamda 1.5 milyonu aşkın kişiyle seçimleri izleyecek. Her bir kişiye verilecek iaşenin (yemek ve içecek) asgari 2 lira tuttuğu göz önüne alındığında, AK Parti'nin seçim günü müşahitlere harcayacağı para ortalama 3 milyon TL'yi bulacak.”

CHP, "Sandık Kurulu Üyeleri ve Gözlemciler İçin Rehber" adı altında bir kılavuz hazırladı… CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Bihnun Tamaylıgil ise sandık görevlilerini belirlemek için aylar öncesinden çalışma başlattıklarını söyledi. Tamaylıgil, seçimlerde sandık kuruluna verilen 1 üyenin yanısıra, her sandık başında enaz 2 gözlemci bulunduracaklarını kaydetti. Bu durumda CHP'nin sandık kurulu üyesi ve 2 gözlemciden oluşan sandık başı ordusu 500 bin kişiyi aşacak.” .” (www.kenthaber.com, Yayın tarihi, 19 Mart 2009 Perşembe 08.56)

29 Mart 2009 tarihinde yapılan yerel seçimlerde gösterilen bu çabanın 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak 24. Dönem Milletvekili seçimlerinde daha büyük önem verilerek gösterilmesi gerekmektedir. Bu büyük önem ve çabanın nedeni seçimlerin verilerinin  elektronik ortamla işlenerek sonuçlandırılmasıdır. Adı geçen elektronik sistemin adı SEÇSİS’tir.

 “SEÇSİS, seçimle ilgili her türlü veri, bilgi ve belgenin üretildiği ve güvenli bir şekilde saklandığı bir bilgi sistemidir. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığının Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü (SEÇSİS) Projesi…         
SEÇSİS Bilişim Sistemi donanımları, ilçelerdeki istemci kişisel bilgisayar sistemleri ile, Merkezdeki büyük boy veri tabanı ve uygulama sunucularından oluşmaktadır. Bu sistemlerin tümü, YSK Kurum Ağı olarak adlandırılan, Kurum personelinden başkasının erişimine ve İnternete tümüyle kapalı, verilerin iletişim sırasında kriptolandığı özel bir ağ ile birbirlerine bağlı olarak çalışmaktadır….
  Merkez ve taşra birimlerindeki bilgisayarlarda işletim sistemi olarak, tüm kamu kurumları ve özel sektörde kullanılmakta olan MS Windows İşletim Sistemi bulunmaktadır. Ancak, SEÇSİS Uygulama Yazılımı; seçim iş ve işlemlerinde, hesaplamalarda, rapor üretiminde kullanılmakta olup, MS Windows İşletim Sisteminden bağımsız çalışmaktadır.  MS-Windows işletim sisteminin, İnternete kapalı özel bir ağ bağlamında ve Merkezdeki veriler ve uygulama programları açısından herhangi bir güvenlik sorununa kaynaklık etmesi söz konusu olamaz. Buna rağmen, ilçelerin merkeze bağlandıkları noktada, omurga anahtarı üstünde, Kurum içinden gelebilecek saldırılara karşı da, virüs tarama, (firewall) koruma duvarı ve (intrusion detection and protection) saldırı tespit ve koruma sistemleri, ayrıca çalışmaktadır.

          SEÇSİS Bilişim Sisteminin güvenlik tasarımı, bir bütün olarak gerekli tüm güvenlik önlemlerini içeren bir yapıdadır. Yüksek Seçim Kurulu sitesi bilgileri ile SEÇSİS sistemi bilgileri ayrı bilgisayarlarda tutulmaktadır.
          SEÇSİS'de, seçim sürecinde seçim sonuçlarına ilişkin veriler, her aşamada tutulan tutanaklarla karşılaştırılabilmesi için www.ysk.gov.tr isimli internet sitemizde yayımlanmaktadır. Ayrıca, özet seçim sonuçları Resmi Gazetede yayımlanmaktadır.”   (www.ysk.gov.tr/ysk/SecsisProjesi/)

Yüksek Seçim Kurulu Bilgisayar Destekli Merkezi Seçmen Kütüğü Projesi (SEÇSİS)’ isin güvenilir bir program olduğunu söylüyor ancak birçok parti bu sistemin güvenilirliğinden kuşkuludur.

“Partiler,  SECSİS yazılımının güvenli olmadığı noktasında birleşiyor… Seçmen sayısındaki farklı rakamlar da hile kuşkularını  güçlendiriyor. YSK nun  açıkladığı seçmen sayısı ile Vatandaşlık İşleri Genel Md.nün  açıkladığı rakamlar arasında  yaklaşık 7 milyon Fark var.  . SECSİS,  “Sun Election  Control Sistem “ Anladığınız gibi bu bir  Seçim Kontrol Sistemi..
Bilgisayar ağı üzerinde  çalışan bu yeni yöntemde , bilgisayarlar arası bağlantılarda, internet, metronet(bireysel internet hizmeti)  ve Adalet Bakanlığına bağlı   UYAP   alt yapı sistemi kullanılıyor.

Türkiye’de ki internet ve IP  tabanlı bağlantı  hizmetlerinin alt yapısının tamamı  Türk telekoma aittir.

Türk Telekom ise İsrailli Öger’in elindedir.  Türkiye sınırları içinde internetin denetim   hakkı  hükümete bağlı çalışan  TELEKOMÜNİKASYON  İLETİŞİM BAŞKANLIĞI NDADIR. (TİB)  Ancak bunların da tepesinde  internetin ev sahibi
ABD bulunmakta.

Bu anlatımdan da anlaşılacağı üzere  Türkiye güvenli iletişim şansını  TELEKOM’U  sattığı gün yitirmişti.
Şimdi  22 Temmuz seçimlerine, gerilere gidelim; AKP % 47 oy aldı. AKP başta herkes şaşırdı. Şok oldu. Sandıkların kapatılmasından yarım saat sonra  bildirilen seçim sonucu gösteriyordu ki her 2 kişiden biri AKP ye oy vermişti. Derken bir oy hilesi, sahtekarlığı ortaya çıkarıldı. İddiaya göre CHP’nin MHP’nin   ( IP =İnternet Protokol Adresleri kanalı ile) oylarından çalınıp AKP ye aktarılmıştı. 
SİYASET TV son seçimlerden sonra çıkan "SEÇİM' DE BİLGİSAYAR HİLESİ VAR " şeklindeki dedikoduların önlenmesi için Yüksek Seçim Kurulu tarafından yönetilen SEÇSİS' e ( Bilgisayarlı Merkezi Seçim Sistemi) Siyasi Partilerin Sandık Başlarında olduğu gibi GÖZLEMCİ atamasını öneriyor... YSK' nın aşağıdaki haberi okunduğunda İl Seçim Kurullarından gelen bilgilerin YSK uzmanları tarafından SEÇSİS' e yükleneceği vurgulanıyor.

Son seçimler ve Referandum oy sonuçları açıklandıktan sonra ortaya çıkan, " SEÇİM' DE BİLGİSAYAR HİLESİ VAR " şeklindeki dedikodular, Siyasi Partilerin bu konudaki uzmanlarını SEÇSİS' e gözlemci olarak göndermesi ile engellenir.

Kamuoyunda herhangi bir kuşku, bir ikirciklik olmaması için YSK’nın, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının üzerine düşen görevler de vardır.
YSK’nin sandıklara ait ham verileri, internet ortamında “il-ilçe-sandık” ayrımında yayımlamasında büyük yarar vardır. YSK’nin bu bilgileri -en azıdan-
siyasi partilere açması gerekir… Kendi elindeki tutanaklarla, YSK’nin sitesinden yayımlanan bilgilerin uyuştuğunu gören siyasi partiler, seçimlerin düzgün yapıldığından emin olacaklardır.
Açıktır ki kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşların belli ilkeler çerçevesinde işbirliği yapması, ülkemizde katılımcı, saydam demokrasinin gelişmesinde, bilgi toplumuna yönelmekte önemli katkılar sağlayacaktır.” (Yayına Hazırlayan: SASGEM, 09/05/2011)


Sistemin güvenirliğinin test edilmesi ve seçimlerde olabilecek hileli veri akışlarının önlenmesi, sandık sonuç tutanaklarının ilçe seçim kurullarında doğru olarak sisteme girilmesine ve sistemde yayımlanan sandıkların seçim sonuç bilgileri ile partilerin gözlemciler ve sandık kurul üyeleri aracılığıyla gelen sandık sonuç tutanaklarının karşılaştırılması ile olanaklıdır. 289 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmenleri Kütükleri Hakkında Kanuna eklenen ek bir madde ile bu olanak yasal olarak düzenlenmiştir.

Kanuna eklenen madde
EK MADDE 9 – İlçe seçim kurullarından Yüksek Seçim Kuruluna elektronik ortamda gönderilen
sandık ölçekli seçim sonuçlarını, talepleri halinde seçime katılan siyasi parti genel merkezlerinin de eş zamanlı olarak izleyebilmeleri ve aynı formatta bilgisayar ortamında saklayabilmeleri için gerekli her türlü tedbir, Yüksek Seçim Kurulu tarafından alınır. Siyasi parti genel merkezleri bu suretle elde ettikleri seçim sonuçlarını, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenen süre bitimine kadar kendi teşkilatlarına veya üçüncü şahıslara gönderemez ve kamuoyuna açıklayamaz.
Yüksek Seçim Kurulu, siyasi parti genel merkezlerinin kullanımına açılacak veri tabanları ile ilgili her türlü güvenlik tedbirlerini de alır.”

Gerek ilçe seçim kurulu başkanlıklarında, gerekse SEÇSİS merkezinde partilerin bilinçli, eğitimli gözlemcilerinin görev yapması büyük önem taşımaktadır.

GELECEK DÖNEMLERDEKİ SEÇİMLERİN ELEKTRONİK ORTAMDA YAPILACAĞI ÖNGÖRÜSÜ:

Gelecek dönemlerde SEÇSİS programına bağlanacak uç bilgisayarlar ile her yurttaş, MERNİS projesine göre sahip olacakları elektronik kimlikleri ile oy kullanabilecektir. Seçim dönemlerinde her MERNİS kart sahibi yurttaşa gönderilecek seçmen bilgi kartlarındaki şifre ile SEÇSİS programındaki ana bilgisayara anında oyunu iletebilecek, partilerin il ve ilçe seçim kurullarınca bu oylamalar il ve ilçe merkezlerindeki SEÇSİS’e bağlı bilgisayarlar ile anında izlenebilecektir. Elektronik ortamdaki bu oylama daha kolay ve sistem yapısı kurulduktan sonra çok daha tasarruflu olacaktır.

SANDIK KURULU ÜYELERİ VE SİYASAL PARTİ GÖZLEMCİLERİ İÇİN REHBER:


SANDIK KURULU
Sandık Kurulu şehirlerde, bir başkan, bir memur üye ile o yerde
son Milletvekili seçiminde, en çok oy alan beş (5) partiden belirlenen
birer asıl ve birer yedek üyeden oluşur. Köylerde ise, memur
üye yerine köy ihtiyar meclisi üyeleri arasından çekilecek kura ile
asıl ve yedek üye belirlenir. Kurul asıl üyelerle toplanır. (298 Sayılı
Kanun Md. 21,22,23; YSK Genelge 135/1

SANDIK KURULU BAŞKANI İLE MEMUR ÜYESİNİN EĞİTİMİ:
Örnek:139 sayılı Genelge ile, sandık kurulu başkanı ile kurulun memur üyesinin eğitiminin ilçe seçim kurulu başkanı hakim tarafından bizzat yerine getirilmesi öngörülmüştür.
SANDIK KURULUNUN GÖREV VE YETKİLERİ:
Sandık Çevresi: Sandık kurulunun görev yaptığı yer merkez olmak üzere 15 metre çaplı çevredir. (298/81)

Sandık Alanı: Sandık kurulunun görev yaptığı yer merkez olmak üzere 100 metre yarıçaplı alandır.

Sandık kurulu oy verme günü, Yüksek Seçim Kurulunca başka süre konulmamış ise en geç saat 07.00’de sandık başında toplanarak Genelgenin 5’nci maddesinde gösterilen şekilde and içer.
Sandık başında, oy verme başlamadan önce veya oy verme sırasında, sandık kurulunda çoğunluğun sağlanamaması durumunda gelmeyen asıl üye yerine yedeklerden biri göreve çağrılır. Kurul yedeklerle de tamamlanamaz ve üye sayısı üçün altına düşerse, eksiklik o sandık alanında seçme yeterliliğine sahip okur-yazar kişiler arasından başkanın seçeceği kimselerle doldurulur.(298SKMd.73,YSKGenelge135/1Md.6)  Bu durumlarda siyasal parti gözlemcileri, sandık kurulu üyesi olma olanaklarını kullanabilirler.
Kanun gereği sandık kurulunca alınması gereken tedbirler ve yapılması gereken işlemler üzerinde anlaşma olmadığı takdirde, kurulu oluşturan üyelerin yarısından bir fazlasının görüşüne göre karar alınır veya işlem yapılır. Oyların eşitliği halinde başkanın katıldığı tarafın görüşü üstün tutulur.
Sandık alan ve çevresinde adaylar ile partilerin gözlemcileri sandık başı işlemlerini izlemek üzere bulunabilirler. ((298SK Md.25,72,YSKGenelge135/1Md.13)
Sandık başında görevli bulunan partili kurul üyeleri / Gözlemciler (Müşahitler) rozet, amblem veya başka bir parti işareti taşıyamaz.(YSKGenelge135/1Md.14)

Gözlemciler hangi siyasi parti yada bağımsız aday adına görev yaptıklarını yazılı belge ile kanıtlamak zorundadırlar. (YSKGenelge135/1Md.14)
Sandık Kurulunun Önemli Görev ve Yetkileri:
-Seçmenin oyunu kolaylıkla ve gizli bir şekilde verebilmesi için sandığın konulacağı yerile kapalı oy verme yerini (hücre) belirlemek.(298SKMd.74,75,76 YSK Genelge Örnek135/1Md.7 ve devamı)
-Sandık alanı içinde seçimin düzenli geçebilmesi için gerekli tedbirleri alarak oy verme işlerini yürütmek. (298SKMd.86-94,YSKGenelge135/1Md.15) Sandık çevresi dışında ancak sandık alanı içinde, kanunda gösterilen yasaklara aykırı davranışlar olması veya suç işlenmesi halinde bina sorumlusunun çağıracağı kolluk güçleri tarafından gerekli işlemler yapılır. Bina sorumlusunun bulunmadığı yerlerde bu yetkiler, sandık kurulu başkanı veya sandık kurulu başkanının görevlendirileceği sandık kurulu üyesi tarafından kullanılır (298/83-31)
-  Oy verme işleri hakkında ileri sürülebilecek itiraz ve şikâyetleri inceleyerek karara bağlamak. (298 SK Md.110,116,117)
 - Oyların sayım ve dökümünü yapmak, sonuçlarını tutanaklara geçirmek.(298SKMd.99-106,YSKGenelgeÖrnek139/1 ve 135/1)
- Oyların sayımına ilişkin belgelerin ilçe seçim kurullarına teslimine kadar aralıksız çalışmaktır.(298 SK.Md.99,YSKGenelge135/1Md.6)
SANDIK KURULU BAŞKANI GÖREV VE YETKİLERİ:
 Genellikle kamu görevlisi olan (öğretmen gibi) başkan, ilçe seçim kurulundan önceden aldığı oy verme araçları (mühürlü oy pusulası, tutanak,formlar,bandrol,sandık,torba v.s.) ve seçmen listesi, sahiplerine verilmemiş seçmen bilgi kağıtları, sandık kurullarının görev ve yetkilerini belirleyen YSK Örnek 135/1 sayılı genelge ile oy verme zamanı başlamadan bir saat önce sandığın konulacağı yerde hazır bulunur, Kurulu toplar. (YSKGenelge135/1Md.15)
Sandık kurullarında görev alanlara ilişkin olarak, her sandık kurulunda seçim günü fiili çalışanların tespitine ve ücretlendirilmesine esas olmak üzere; Örnek 4 nolu bordronun, sandık kurulu başkanları tarafından mutlaka T.C kimlik numaraları ile birlikte bordroda imzaları alınıp eksiksiz doldurularak seçim gecesi ilçe seçim kuruluna teslimi sağlanacaktır.
Milletvekili Genel Seçimine ilişkin Örnek: 104 Harcama Çizelgeleri düzenlenirken bu bordrolar esas alınacaktır.

Siyasi partilerin sandıkta görevli asıl ve yedek partili üyelerinin gelmemesi ve gelmeyen üyelere rağmen üç sandık kurulu üyesinin varlığı halinde üyeliklerin seçmen üye yoluyla tamamlanması yoluna gidilmeyecek olup, buna rağmen fazla yapılan görevlendirme olursa bu görevlendirmelere ücret ödenmeyecektir. Bu durum sandık kurulu başkanlarına verilecek kursta özellikle belirtilecektir.

Sandık kurulu başkanı tüm oylama sürecinin seçim yasalarına uygun olarak yürütülmesiyle görevli ve yetkilidir

GÖZLEMCİ (MÜŞAHİT):
Sandık başı işlemlerini izlemek üzere siyasi partiler GÖZLEMCİ gönderebilirler.Gözlemciler hangi siyasi partinin gözlemcisi olduklarını yazılı belge ile kanıtlamak zorundadır.(298SK.Md.25,72,84, 100)
Parti Gözlemcisi, sayım-dökümden önceki oy verme sürecindeki işlemleri izlerken sandık başında bulunur.Sandık başı işlemlerinin izlenmesi sırasında (sayım döküme geçilmeden) parti gözlemcilerinin tümü sandık başında bulunabilirler. Bunlar için kura söz konusu değildir. (298 SK. Md.25,72)
Gözlemci(Müşahit),sandıktan çıkan oy pusulasını (Sandık kurulu üyeleri gibi) isterse görebilir. (298 SK. Md.25,72,100, YSKGenelge135/1Md.37)
Gözlemci Sandık Seçim Sonuçlarını içeren 129/A Tutanağın onaylı bir örneği, sayım-döküm(tasnif) sonunda sandık başkanından alır.(298SK.Md.106/son)
Gözlemciler-gerektiğinde-sandık ve seçim kurullarına itiraz ve şikayette bulunurlar.(298SK.Md.110,116)
Siyasal Parti Gözlemcileri  tüm seçim sürecinin seçim yasalarına göre yürütülmesini denetlemekle görevli ve yetkilidirler.
OY KULLANMA :
Oy verme sabah 08.00 ile akşam 17.00 saatleri arasındadır.
Yukarıda belirtilen bitiş saati geldiği halde, sandık başında oy vermek için bekleyen seçmen varsa, bunlar sandık başkanı tarafından sayılır, kimlikleri tespit edilir ve sıra ile oyları kullandırılır. Oy verme bitiş saatinden sonra sandık başına gelen seçmen oy kullanamaz.(298SKMd.89,96)
Sandık başına gelen seçmenler sıra ile birer birer alınır. Gebeler, hastalar, özürlüler, yaşlılar sıra ile bekletilmeden oylarını kullanırlar.Güvenlik görevlileri ve yaşlılarında bekletilmeden oy kullanmalarına izin verilir.Yaşlılar ile özürlülere yardım edenlerinde öncelikle oy kullanmalarına izin verilebilir. (298SK.Md.93/2)
Sandık başında, seçmene, vereceği oy hakkında hiç kimse müdahale, telkin ve tavsiyede bulunamaz. Hiçbir seçmen oyunu  kullandıktan  sonra  sandık  başında kalamaz.(298SK.Md.88)
Görme özürlüler, elleri eksik olanlar, felçliler veya bu gibi bedeni sakatlıkları olanlar, akrabaları yada başka bir seçmen yardımıyla oylarını kullanırlar. Bir seçmen birden fazla özürlüye yardım edemez. (298SKMd.93/2)
Okur-yazar olmayanlara sandık alanında başkaları yardımda bulunamaz. Bu durumdaki seçmen talep ederse ancak sandık kurulu başkanı gerekli açıklamada bulunur. (YSK 135/1 Md. 22, 23, 24 ve 25) Kapalı oy verme yerine girmeyen veya birleşik oy pusulasıyla oy zarfını aldığı halde oy kullanmayan seçmenden birleşik oy pusulası, zarf ve mühür geri alınır. (SKMd.78, 88, 91, 93, 101-YSKGenelge135/1Md.22, 24, 25)
Seçmen kapalı oy verme yerinden çıkmadıkça hiç kimse oraya giremez. Şu kadar ki; oy pusulasını hazırlamak için gerekli normal süreden fazla kapalı oy verme yerinde kalan seçmenler kurul başkanı tarafından uyarılır. Bu uyarıya rağmen kapalı oy verme yerinden çıkmayan seçmen oradan çıkarılır. Oy kullanan seçmen sandığa Oy’unu atar ve seçmen listesinde adının karşısını imzalar. İmza atamayanların sol elinin başparmağının izinin alınmasıyla yetinilir. Bu parmağı olmayan seçmenin hangi parmağı bastığı yazılır, hiç parmağı olmayan seçmenin durumu adı karşısına yazılıp başkan tarafından imzalanır. (YSK 135/1 Md. 22)
Milletvekilleri-Sandık Kurulu Başkan ve Üyeleri, Güvenlik Görevlileri ile Bina Sorumlularının Oy Vermeleri
Milletvekilleri,kütüğe kayıtlı oldukları yerin ilçe seçim kurulu başkanından alacakları Örnek:143sayılı oy kullanma belgesini (seçmen kağıdını) göstermek suretiyle seçim çevreleri dışındada herhangi bir sandıkta oylarını kullanabilirler. Bunların adları ve hüviyetleri o sandık seçmen listesinin sonuna yazılarak adları hizasına imzaları alınır. Bu işlemler tutanağa geçirilir ve seçmen kağıtları alınarak tutanak defterine eklenir. Bu kişilerin listesine kayıtlı oldukları sandıkta oy kullanmaları halinde de seçmen kağıtları alınarak iptal edilir.
Sandık kurulu başkanı,üyeleri ve bina sorumluları sandık seçmen listesinde kayıtlı iseler ilçe seçim kurulu başkanı tarafından kendilerine oy kullanma hakkı bulunduğuna ilişkin olarak verilen Örnek: 142 sayılı belgeyi sandık kuruluna teslim ederek; sandık kurulu başkan ve üyeleri görevli oldukları sandıkta, bina sorumluları ise görevli oldukları sandık alanında yer alan sandıkların birinde oy verirler.
Bunların adları ve hüviyetleri o sandık seçmen listesine onun adı yazılarak karşısına imzaları alınır ve bu işlemler tutanağa geçirilir. (298/94)
Güvenlik  görevlileri  ise  seçmen  bilgi  kağıtları  bulunmak  şartıyla,  görevli  oldukları  sandıkta  oy kullanabilirler.Aynı şekilde sandık seçmen listesinin sonuna ad ve soyadları ile kimlik bilgileri ilave edilir, imzaları alınır, oy kullanmalarını takiben seçmen bilgi kağıdı alınır.(Seçmen bilgi kağıdı olmayan güvenlik görevlileri oy kullanamazlar.)(YSK 135/1 Md. 26)
İlçe seçim kurullarınca verilmiş belgesi olmayan hiçbir görevli ve sorumlu oy kullanamaz.
SANDIKLARIN AÇILMASI:
Oy verme işlemi bitince, kurul başkanı bunu yüksek sesle ilan eder ve oylamanın bittiğini tutanak defterine geçirir.Sandık seçmen listesinde olanların tümü oyunu kullanmış olsa bile oy verme işleminin sona erme saatinden önce sandıklar açılamaz.(298SK.Md.96,YSKGenelge135/1Md.27)
OYLARIN SAYIM DÖKÜMÜ:
Sayım ve döküm açık olarak yapılır. Oy verme yerinde bulunanlar sayım ve dökümü izleyebilirler.Çalışmaların güven ve düzeni bakımından masa etrafında bulunanların izlemesine engel olmayacak şekilde boş alan bırakılır.(298SK.Md. 95,YSKGenelge135/1Md.28)

Sandıktan çıkan sayım ve döküm cetvellerine işlenen oy pusulalarını sandık kurulunun diğer üyeleri ve parti gözlemcileri (müşahitler) isterlerse görebilirler. Bu nedenle parti gözlemcilerine sayım masası başında yer verilir.

Masa Üzerindeki Eşyaların Kaldırılması, Oy Verenler Sayısının Denetlenmesi ve Tutanağa Geçirilerek İlanı:
Masa üzerinde, sandıktan başka ne varsa kaldırılır ve bundan sonra sandık seçmen listesinde yazılı seçmenlerin adları ile karşılarındaki imza veya parmak izleri sayılarak oy vermiş olanların toplamı tespit edilir;129/A örnek sayılı basılı tutanaklara geçirilir ve sonucu yüksek sesle ilan edilir. Ancak:   
                                
1-Sandık seçmen listesinde kayıtlı bulunan sandık kurulu başkanı,  üyesi, bina sorumlusu veya güvenlik görevlileri  olarak  başka  bir  sandıkta  görevli  oldukları  ilçe  seçim  kurulu  başkanı  tarafından bildirilenler sandık seçmen sayısına dahil edilmeyeceklerdir.
 2-a)  Sandık  seçmen  listesinde  kayıtlı  bulunmayan  ancak,  sandık  kurulu  başkanı,  üyesi,  bina sorumlusu veya güvenlik görevlisi sıfatıyla oyunu kullanıp listenin sonuna yazılmış olanlar ile,
b)  Milletvekillerinden  o  seçim  çevresi  içinde  oy  kullanmalarına  ilçe  seçim  kurulu  başkanı tarafından izin verilerek listenin sonuna yazılanlar, oy kullanan seçmen sayısına dahil edileceklerdir(298/94, 96).

Kullanılmayan Birleşik Oy Pusulaları ve Zarflar:
Halk oylamasında, kullanılmayan birleşik oy pusulaları ve kullanılmayan zarflar sayılır; oylarını veren seçmen sayısına eklenerek kurula teslim edilmiş bulunan birleşik oy pusulası toplamına ve belli sayıdaki zarf miktarına olan uygunluğu denetlenir.Kullanılmayan birleşik oy pusulaları ve zarflar ayrı ayrı paket haline getirilerek mühürlenir, üzerlerine sayıları yazılır.
Sandık kurulu başkanı (EVET) veya (TERCİH) mühürlerini bir zarfa koyarak bu zarfın ağzını kapatır ve mühürler; kullanılmamış  ve paketlenmiş olan birleşik oy pusulaları ve zarflarla birlikte, EVET mühürleri konulmuş  olan bu zarfı ilçe seçim kuruluna teslim edilecek torbaya koyar (EVET veya TERCİH mührünü taşıyan kapalı zarfın konduğu) ve torbanın bu kısmını sicimle bağlar.

Bu  işlemler  bitirildikten  sonra  sandıktan  çıkacak  birleşik  oy  pusulalarının  konmasına  yarayan torbanın boş olduğu tespit ve ilan olunur.Bütün bu işlemler tutanağa geçirilir(298/97).

Sandığın Açılması, Zarfların Sayılması, Geçerli ve Geçersiz Oy Zarflarının Ayrılması
Yukarıdaki maddede yazılı işlemler tamamlandıktan sonra oy sandığı, oy verilen yerde bulunanların huzurunda açılır. Sandıktan çıkan zarf sayısı oy veren seçmen sayısı ile karşılaştırılır.

a) Zarf sayısı oy veren seçmen sayısından fazla çıkacak olursa, bütün zarflar, açılmaksızın tek tek elden geçirilerek halk oylaması için belirlenen renkte olmayan, çift mühür taşımayan ve seçmenin kimliğini belli edecek şekilde işaretlenmiş bulunan zarflar ayrılır. Ayrılan bu  zarfların, toplam zarf sayısından düşülmesi fazlalığın  giderilmesine yetmiyorsa kurul başkanı eşitliği sağlayacak  sayıda zarfı gelişigüzel çeker ve sadece bu zarflar açılmadan derhal yakılarak imha edilir.Gelişigüzel çekilerek yakılan zarf sayısı tutanağa yazılır. Bundan sonra geriye kalan geçerli zarflar sayılarak sandığa konulur.(Eşitliği sağlamak üzere ayrılan ve çift mühürlü olmayan, seçmenin kimliğini belli edecek şekilde işaretlenmiş bulunan zarflar yakılmaz).(298/98)
Zarf sayısı oy kullanan seçmen sayısına böylece eşit hale getirildikten sonra dahi geçersiz zarf kalmış ise (b)fıkrasındaki işlem uygulanır.

b) Oy kullanan seçmen sayısı ile  sandıktan  çıkan  zarf  sayısı eşit ise  (bu  halde  (a)  fıkrasındaki işleme lüzum kalmayacaktır) zarfların içinde genelgeye göre geçersiz sayılan zarf bulunup bulunmadığı denetlenir. Geçersiz zarf bulunursa bunlar sayılarak ayrılır ve paketlenir; paketin üzeri mühürlenir ve zarf sayısı yazılır. Geçersiz sayılarak saklanan bu zarfların sayısı tutanağa yazılır. Geçerli zarflar sayılarak sandığa konulur. Ara verilmeksizin döküme başlanır.Bütün bu işlemler tutanak defterine geçirilir(298/98).

Sayım ve Döküm Cetvelinin Bulunduğunun Orada Bulunanlara Gösterilmesi
Sandık kurulu başkanı, sayım ve döküm işine başlamadan önce sayım ve döküm cetvellerinin boş ve yazısız olduğunu hazır bulunanlara gösterir (298/100)
 a)Başkan,varsa değişik siyasi partilere bağlı iki üyeyi (yazıcı üye)sayım ve döküm cetvellerini işlemek(298/100-a),
b)Siyasi partilere bağlı bir üyeyi oy zarflarını sandıktan çıkarıp kendisine vermek(298/100-b),
c)Bir üyeyi de dökümü yapılmış oy pusulalarını torbaya atmak işleriyle görevlendirir(298/100-
 Kurulda bu sayıda siyasi partiye mensup üye bulunmaması halinde bunların yerine diğer üyeler görevlendirilir.

 Zarfların Açılması ve Oyların Sayım ve Dökümü
Başkan tarafından görevlendirilen üye oy zarfını sandıktan teker teker alarak başkana verir.Başkan oy zarfını açar, herkesin görebileceği ve işitebileceği şekilde okur ve bu iş için görevlendirilen üyeye verir, birleşik oy pusulası üzerinde hangi bölüme "EVET" veya “TERCİH” mührü basılmış ise o bölüm okunur ve birleşik oy pusulasını torbaya atar. Oy pusulasının hesaba katılıp katılmamasında veya geçerli sayılıp sayılmamasında tereddüt edilirse bu oy pusulaları cetvele dökümü yapılmadan ayrılır, bir kenara konur.Bütün zarfların açılıp okunması bittikten sonra itiraz edilmeksizin geçerli sayılan oy pusulaları sayısı sayım ve döküm cetveline göre tutanak defterine yazılır. Geçerliliği konusunda tereddüt edildiği için ayrılmış oy pusulalarının, geçerli olup olmadıkları, hesaba katılıp katılmayacakları sandık kurulunca karara bağlanır. Durum tutanak defterine geçirilir ve geçerli sayılanlarla hesaba katılmasına karar verilenlerde sayım ve döküm cetveline işlenir.Geçerli sayılmayan veya hesaba katılmayan oy pusulaları ayrıca paket yapılarak paketin üzeri mühürlenir ve saklanır. Sayısı tutanak defterine yazılır, tutanak defterleri kesinlikle yakılmaz, yırtılmaz ve yok edilemez.

Geçerli Sayılmayacak Zarflar ve Oy Pusulaları
Aşağıda yazılı oy zarfları geçerli değildir.(298/103)
a)Hangi seçmen tarafından atıldığı belli olacak şekilde imza, mühür veya işaret taşıyanlar (geçersiz sayılıp ayrılan bu oy zarfları kesinlikle yakılmaz).
b)Aşağıda yazılı birleşik oy pusulaları geçerli değildir(Bu oy pusulaları paketlenip,üzeri mühürlenir ve sayısı yazılır).(298/103)

Aşağıda yazılı oy pusulaları geçerli değildir:
a)Sandık kurulunca verilmeyen ve kağıdında (Türkiye Cumhuriyeti Yüksek Seçim Kurulu) filigranı bulunmayan,özel surette imal edilmiş kağıttan başka kağıda basılı veya yazılı birleşik oy pusulaları,
b)Hangi seçmen tarafından atıldığı belli olacak şekilde imza, mühür veya işaret taşıyan birleşik oy pusulaları,
c)Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları,
d)Hiçbir yerine(EVET)veya(TERCİH) mührü basılmamış birleşik oy pusulaları,
 e)Birleşik oy pusulasında bölümlerden birden fazlasına (EVET)veya(TERCİH) mührü basılmış oy pusulaları,(başka  bir bölüme taşmamak  kaydıyla  bir  bölüme  basılan  birden  çok  (EVET)  veya  (TERCİH)  mührü  birleşik  oy pusulasını geçersiz kılmaz),
f)Birden fazla bölüme taşmış(EVET)veya(TERCİH) mühürlü birleşik oy pusulaları,
g)Zarfın içinde el ilanı,herhangi bir kağıt veya madde bulunan birleşik oy pusulaları,
Oy pusulasının katlanarak zarfa konulması sebebiyle (EVET) veya (TERCİH) mührü ile oy pusulasının arkasına basılan sandık kurulu mühür izinin oy pusulasının diğer kısımlarına geçmesi oy pusulasını geçersiz kılmaz veya  (TERCİH)  mührü  ile  oy pusulasının arkasına basılan sandık kurulu mühür izinin oy pusulasının diğer kısımlarına geçmesi oy pusulasını geçersiz kılmaz.

 Seçim Sonuçlarının Sayım ve Döküm Cetvellerine Geçirilmesi
Sandık kurulu başkanı, geçerli bulunduğunda veya hesaba katılacağında tereddüt edilmeyen her birleşik oy pusulasını okudukça, cetvel yazıcısı iki üye tarafından, Örnek:129 sayılı cetvele işlenir.

Pusulaların okunmasından sonra her sütunda çizilmiş bulunan son rakam, o sütuna verilmiş oy sayısını göstereceğinden, bu sayı sütunun altındaki haneye rakamla ve yazı ile yazılır. Sonuçlar orada bulunanlara yüksek sesle ilan edilir ve tutanak tarih ve imza atılarak kapatılır(298/100).

Sayım ve Döküm Cetvelleri Sonuçlarının İlanı ve Tutanağa Geçirilmesi
Oyların sayımı ve sayım cetvellerine sonuçların geçirilmesi işi tamamlanınca, sandık kurulu başkanı, bu sonuçları yüksek sesle ilan eder. Bundan sonra;
a)Oy vermenin yapıldığı tarih,
b)Oy sandığının sandık kurulu üyeleri ve seçim yerinde hazır bulunanlar önünde açıldığı saat ve dakika; şayet sandık o seçim çevresi için belirlenen saatten sonra açılmışsa bunun sebebi,
c)Sandık seçmen listesine kayıtlı olanların sayısı,
d) Oylamaya katılanların sayısı,
e)Geçerli oyların sayısı,
f) Geçersiz oyların sayısı,
g)Siyasi partilerin ve bağımsız adayların aldıkları toplam geçerli oyların yazı ve rakamla belirtilenen sayısı

Örnek:129/A sayılı basılı tutanak kağıdına geçirilir, altı başkan ve üyeler tarafından imzalanır ve bu tutanağın bir örneği sandık çevresinde herkesin görebileceği bir yere asılır. Bu tutanak bir hafta süre ile asılı kalır.Bu tutanağın onaylı birer örneğinin derhal siyasi partilerin gözlemcilerine verilmesi gerekir (298/106).

Oy vermede kanuna aykırılık bulunduğu yolundaki ihbar ve şikayetlerin ve bunlara ait kararların nelerden ibaret bulundukları tutanağa geçirilir. Tutanağın altı başkan ve üyeler tarafından imzalanır (298/105).

Sayım ve döküm işlemleri   tamamlandıktan sonra:
Oy kullanan seçmen sayısı= Geçerli Oy Sayısı (+) Geçersiz Oy sayısı
Toplamına eşit olmalıdır.

Gözlemcilerin Oy Pusulalarını İzlemeleri:
Sandıktan çıkan,sayım ve döküm cetvellerine işlenen oy pusulalarını, kurulun diğer üyeleri ve parti gözlemcileri isterlerse görebilirler. Bu sebeple parti gözlemcilerine sayım masası başında yer verilir.Ancak, parti gözlemcileri üçten fazla iseler,hazır bulunan parti gözlemcileri arasından,başkan tarafından kurul önünde ad çekmek yoluyla sandık başında kalacak üç parti gözlemcisi tespit edilir. Diğer gözlemcilere sayım işlerini yakından izleyebilecekleri bir yer ayrılır. (298/100).

Sayıma İlişkin Evrak ve Belgelerin İlçe Seçim Kurulu’na Teslimi
(298SK.Md.71/5,107,YSKGenelge135/1Md.40)
Sandık kurulları seçime ilişkin cetvelleri, tutanakları ve öteki kağıt, belgelerle malzemeleri ayrı ayrı paketler halinde sarar, üzerine sayılarını yazarak mühürler. Sandık kurul başkanı ve kura ile seçilen iki üye tarafından torbalar İlçe Seçim Kurulu’na tutanakla teslim edilir. İlçe Seçim Kurulu’nun teslim tutanağının bir örneğini sandık kurulu başkanı alır.(298SK.Md. 71/5,107,YSKGenelge135/1Md.40)
Siyasi Parti sandık kurulunun diğer üyeleri seçmen oy pusula ve tutanaklarının bulunduğu torbaların götürülmesi ve ilçe seçim kuruluna teslim edilmesi sırasında kendi olanakları ile ulaşım sağlayarak sandık kurulu başkanının yanında olmalıdırlar.
Sandık kurulunun mühürlü torbası hiçbir gecikmeye meydan verilmeden, hiçbir yere uğranmaksızın ilçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na tutanakla teslim edilir.(298SK.Md.71,107, YSKGenelge135/1Md.




ŞİKAYET
Seçmenler, sandık kurulu başkanlarının veya bu kurulların yaptıkları işlemlere veya aldıkları tedbirlere ve bunlara benzer sair işlemlerine veya herhangi bir kimsenin Kanunun koyduğu yasaklara aykırı davranışlarına karşı, bu işlem veya tedbirlerin veya sair işlemlerinin düzeltilmesi veya yasaklara aykırı davranışların önlenmesi için sandık kurullarına başvurulabilir.Bu şekildeki başvuruya (şikayet) denilir.(298SK.Md.116,YSKGenelge135/1Md.41)

Sandık kuruluna şikayet, seçim sonuçlarını saptayan tutanağın düzenlenmesine kadar yapılır. (298SK.Md.127,YSK Genelge135/1Md.46)

Şikayete Yetkili Olanlar
Seçme yeterliliğine sahip yurttaşlar, partilerin il, ilçe başkanları veya vekilleri ile SİYASİ PARTİ SANDIK GÖZLEMCİLERİ (MÜŞAHİTLER)dir.(298SK.Md.110,116,YSK Genelge135/1Md.42)
Yasa ve YSK135/1 nolu genelge esaslarına aykırı bir durumu saptayan gözlemci İlçe başkanlığı tarafından kendisine daha önce verilen (veya temin ettikleri) Örnek-1 şikayet dilekçesinin boş yerlerini hemen doldurarak iki nüsha düzenleyip sandık kurulu başkanına vermelidir. İkinci nüshasını, alındı belgesi niteliğinde olmak üzere imzalatıp geri almalıdır.

Şikayetin kabul edilmemesi halinde ret kararının bir örneğinin şikayet edene derhal verilmesi gerekir. (298 SK. Md.117, YSKGenelge135Md.45)
Parti gözlemcisi sandık kurulun şikayeti ret kararını, parti İlçe Başkanlığı’na getirecek ve bu karar ilçe seçim kurulu düzeyinde itirazda bulunulacaktır. Sandık başından ayrılmasını uygun görmeyen gözlemci İlçe başkanlığınca önceden kendisine verilen ve ya temin edilen (örnek 2) dilekçeyi kullanarak seçim kuruluna itirazını, görev yaptığı sandık kurulu başkanlığı aracılığıyla yapacak ve parti İlçe Başkanlığını bilgilendirecektir. (298Sk.71/3-4,YSKGenelge135Md.47)

İTİRAZ
Bir şikayetin reddine ilişkin sandık kurulu kararları ile seçim sonuçlarını gösteren tutanakların sandık kurullarınca düzenlenmesi işlerine veya sandık kurullarının diğer kararlarına karşı itiraz olunabilir.(298SK.Md.127,YSKGenelge135/1Md.41)
Sandık veya seçim kurulunun yaptığı bir işlemin, aldığı bir tedbirin yada verdiği bir kararın yasalara aykırılığı ileri sürülerek o işlemin, tedbirin yada kararın yasaya uygun duruma sokulması için seçim kuruluna yada üst seçim kuruluna başvurabilir. Bu başvuruya   itiraz   denir.   (298   SK.   Md. 110,127,128,YSKGenelge135/1Md.41)

 İtirazda Bulunabilecek Kimseler
Sandık kurulları ve başkanlarının, her türlü sandık başı işlemlerine ve yapılan şikayetlerin ret kararına karşı ilgililer (GÖZLEMCİLER)derhal, seçim sonuçlarını tespit eden tutanağın düzenlenmesine kadar itiraz edebilirler. Şikayete yetkili kişiler aynı zamanda itiraza da yetkilidirler(298SK.Md.127, YSKGenelge135/1 Md. 42)
Sandık kurulu kararlarına ve tutanaklarına düzenlenmesine karşı itirazlar
İtiraz, seçimin yapıldığı günü takip eden Salı(14/09/2010) günü saat14:00’e kadar ilçe seçim kurulu başkanlığına yapılabilir.(298SK.Md.128)

İtirazın Yapılacağı Merci
İtiraz, itiraza konu işlemi yapan / şikayeti reddeden veya tutanağı düzenleyen sandık kurulu veya ilgili sandık kurulunun bağlı olduğu ilçe seçim kuruluna yapılabilir.(298SK.Md.127,128)

İtirazın Şekli
Sandık kurulu aracılığı ile yapılacak itirazlar sözlü olabilir. Ancak gözlemciler gerek sandık kurulu aracılığıyla, gerekse ilçe seçim kurullarına yapacakları itirazları yazılı olarak yapmalıdırlar. İtirazlarda, örneği broşür ekindeki dilekçelerle ilgili yerleri doldurularak iki nüsha kullanılmalı, bir nüshası ilgili sandık kurulu başkanı yada seçim kurulu yetkilisine imzalatılarak alındı belgesi niteliğinde olmak üzere geri alınmalı ve acele olarak parti İlçe Başkanlığı’na ulaştırılmalıdır.(YSKGenelge135/1 Md.45, 51)


 ( Not:Sandık Kurulu Başkan ve Üyeleri ile Siyasal Parti Gözlemcilerinin Eğitimi Rehberi için geniş ölçüde aşağıdaki kaynaklardan yararlanılmıştır:
a)      298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun
b)      Yüksek Seçim Kurulunun Örnek 139/1, 135/1 Sayılı Genelgeleri
c)      CHP Kepez/Antalya İlçe Başkanlığının sandık kurulu üyeleri ve gözlemcileri için hazırlanan eğitim rehberi kitapçığı.)



27/05/2011, İsmail İNCİ









SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...