8 Aralık 2012 Cumartesi

MALTHUS'UN EKONOMİK KURAMININ ARİTMETİK DİZİYE İNDİRGENMESİ




ROBERT MALTHUS’UN EKONOMİK ÖNGÖRÜSÜNÜN GERÇEKLEŞMEMESİNİN NEDEN VE SONUÇLARI




Ülkelerin nüfus artışı insanları, yeterince gıda ürünleri üretimine sahip olup olamayacağı sorunu ile her devirde karşı karşıya getirmiştir.




İngiltere'nin ilk ekonomi politik profesörü Thomas Robert Malthus’un kuramına göre uygun şartlarda herhangi bir popülasyon, besin maddelerinin artışından daha hızlı bir oranda artar ve böylece zamanla kişi başına düşen besin miktarı azalır. Bu fikrinin temeli şudur: uygun şartlarda herhangi bir kısıtlayıcı faktör (salgın vb.) yoksa popülasyon geometrik dizi biçiminde artar (2, 4, 8, 16, 32, 64, ...), oysa besin maddeleri aritmetik dizi biçiminde artar (1, 2, 3, 4, 5, 6, ...). Doğada aradaki bu fark, popülasyonda bazı bireylerin ölümlerine neden olur ve bir denge sağlanır. Robert Malthus’un ve Yeni Malthus’çuların bu kuramdan yola çıkan öngörülerine göre 20’nci yüzyılda, aynı zamanda sağlık bilimi ve teknolojilerindeki gelişmelerin etkisine bağlı olarak hastalıkların iyileştirilmesiyle nüfusta artış geometrik olarak, gıda üretiminde artış ise matematik dizi ile artacak, insanlık büyük bir kıtlık ve açlık ile karşı karşıya kalacaktır.



Yirminci yüzyılda gıda ürünleri üretimindeki gelişmelerle Malthus’un bu öngörüsünün tam tersi gerçekleşmiştir: Nüfustaki artış aritmetik dizi ile gıda üretimi ise geometrik dizi ile artış göstermiştir. Her çağda olduğu gibi temel, zorunlu gereksinmeleri oluşturan yeterli gıda ürünlerine sahip olabilme hedefinin baskısı yirminci yüzyılda bilim ve teknolojinin gelişmesinin temel itici gücü olduğu gibi, bilim ve teknolojideki her gelişmenin sonuçları gıda ürünleri üretiminde kullanılmaya çalışılmıştır. Genetik bilimindeki gelişmeler bitki ve hayvan ırklarının ıslahında yaygın olarak kullanılarak yüksek verimli bitki çeşit ve hayvan ırklarının geliştirilmesini olanaklı kılmıştır. Tarımda makineleşmenin gelişmesi, kimyasal gübre kullanımının yaygınlaşması, hastalık ve zararlıların neden olduğu kayıpların önlenmesi veya en az düzeye indirilmesi, sulama sistemlerinin yaygınlaştırılması; gıda hammaddelerini işleyen teknolojilerin bulunması ve seri üretim yapan fabrikalarının kurulması bitkisel ve hayvansal gıda ürünleri üretimini geometrik olarak arttırmıştır. Nüfusun yeni doğum kontrol yöntemleri ile denetim altına alınabilirliği bağlı olarak nüfusun planlanabilirliği, nüfus artış hızını aritmetiksel dizi düzeyine indirgemiştir.



Salt gıda ürünlerindeki üretim geometrik dizi ile artmamıştır. Bilim ve teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak üretim araç ve yöntemlerindeki gelişmeler giyim ürünlerinin, ulaşım ve iletişim ürünlerinin, barınma ürünlerinin, aydınlanma, ısınma, beyaz eşya… vb ürünlerinin üretimini de geometrik hızla arttırmıştır.



Her alanda üretimin bu hızlı artışına, verimliliğine karşın ekonomide toplumsal dengelerin denetim altına alınamaması, ürünlerin dağılımının dengelenememesi; gereksinmelerle, ürünlerin gereksinmeleri karşılama bilgisine insan usunun henüz erişmediğini gösterir.



Ürünlerin üretim ve tüketiminin dengelenmesinde, emisyon hacmiyle, hizmetler sektöründeki üretilen hizmet ürünlerinin niteliklerinin belirlenlenmesi ve ücretlendirilmesi önemli sorunlar olarak görülmektedir. Hizmet üretiminin geometrik dizi ile sunumu gerçekleştirildiğinde ve tüm üretilen ürünlerin dağılımı eşgüdümleştirilip planlanabildiğinde ekonomik dengeler sağlanabilecek, insanlar kendilerine daha fazla boş zaman ayırabilecektir.





İsmail İNCİ, 08/12//2012

www.iinci.blogspot.com

bgi.inci@mynet.com

bgi.inci@hotmail.com











12 Ekim 2012 Cuma

KÜRT KALKIŞMASI ALTINDA KENTLERDE POLİS ÖRGÜTÜNÜN GÜVENLİĞİ SAĞLAMA YÖNTEMİNİN İRDELENMESİ



PKK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN EŞGÜDÜMLEMEYE ÇALIŞTIĞI KÜRT KALKIŞMASININ DİYARBAKIR’DA OLUŞTURDUĞU ASAYİŞ BOZUKLUĞUNUN DÜZELTİLMESİ YÖNTEMİ VE YENİ EMNİYET MÜDÜRÜ RECEP GÜVEN’İN SORUNU ÇÖZÜMLEME YÖNTEMİ ANLAYIŞININ İRDELENMESİ






Kentlerde ortaya çıkan asayişin sağlanması çalışmalarında, özellikle yerleşmiş, kökleşmiş, büyümüş kent güvenliği sorunlarında çözüm yöntemi, adalet ve hukuka tam olarak bağlı kalarak, bölge insanının güvenini kazanmaya dayanır. Burada güvenlik güçlerinin sahip olduğu en büyük güç, adaletin, insan haklarının yerine getirilmesi ile kazanılan Haklı olmak, Hak duygusu ve bu Hak sahipliği ile gelen insanların güven ve desteğinin sağlanması gücüdür.

Bütün iyi yetişmiş emniyet amirleri gibi Sayın Recep Güler de bütün içten duygularla aynı yöntemi savunmaktadır. Çünkü yaşanılan deneyimler göstermiştir ki sahip olunabilecek en büyük güç, kentin güvenliğinin sağlanmasında, insan haklarına dayanarak kent insanlarının güven, destek ve yardımını alabilmektir. Bu bilgi ve görgüye dayanarak sayın Recep Güven “İyi insanların iyiliklerini yansıtması ve yaşatması için zaman ve zemin hazırlamak üzere görev aldığımızın bilincindeyim. Halk bize ciddi yardımcı oluyor. Bombayı ve asayiş şubesine gelen saldırıyı vatandaşın sayesinde engellemiş olduk, ” sözlerini söylemektedir.



Bu sağlandığında çözümlenemeyecek asayiş sorunu kalmayacaktır.

Ancak, Diyarbakır ve benzeri Tunceli, Hakkâri, Şırnak illerinde görülen asayiş sorunu, sıradan görülen çete ve örgütlerin oluşturduğu güvenlik sağlanması sorunu değildir. Bu illerde görülen güvenliğin sağlanması sorunu, bir kalkışmanın, bu kalkışmaya bağlı bir savaşın kazanılması sorunudur. Bu bölgelerde güvenliğin sağlanması savaşın kazanılmasının koşullarının yerine getirilmesine bağlıdır. Bu nedenle; “eline silah almış, çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir terörist” Devlete entegre edilemez.




Savaşların kazanılması koşulları, bir kentte çete ve diğer açık ve gizli örgütlerin, toplulukların oluşturduğu sıradan asayiş bozukluklarının ortadan kaldırılması koşullarından çok büyük farklılıklar gösterir. Savaşların kazanılarak güvenliğin sağlanmasında, hukuk ve adalete tam olarak uyarak Hak kavramı ve bu niteliğe bağlı olan en büyük güce(Halk desteğine) sahip olunmaz. Savaş koşullarında sahip olunabilecek en büyük güç, savaş araç gereçleri ile savaşma yeteneğidir. Savaş alanında hiçbir adalet, hukuk kuralı geçerli değildir. Geçerli ve sahip olunan en büyük güç, adalet ve hukuk, sahip olunan savaş gücü ve yeteneğidir. En büyük amaç ve hedef ise vatanın kurtarılmasıdır. Haklı olan, yasalara da uyumlu olan, savaşı kazanandır. Bu nedenle askeri yasalarla, sivil yasaların birbirinden ayırılması gerekliliği ortaya çıkmıştır ve Askeri Hukuk ile sivil Hukuk kavramları doğmuştur.




Diyarbakır ve benzeri illerle, Irak, İran ve Suriye sınırları, sınırlardaki dağlarda tam bir savaş hukuku geçerlidir. Bu bölgelerde ve ülkemizin birçok ilinde Kürt kalkışmasını koordine eden PKK terör örgütü bütünü ile ortadan kaldırılmadan kentlerin güvenlikleri sağlanamayacaktır.

Polis örgütümüzün oluşturduğu güvenlik güçleri, savaş koşullarının geçerli olduğu bölgelerde askeri birliklerle işbirliği yapmak zorunda olduğundan, asayişin sağlanması için savaş koşullarına uygun yöntemleri uygulamak ve uymak zorundadır. Ancak aynı zamanda ve önemli olarak, kent ortamında polis örgütünden oluşan güvenlik güçlerinin, asli görevleri sivil ortamda olması gerekliliği nedeniyle, tüm sivil yasalara, hukuk kurallarına da uymak zorundadır.




Bu iki ortam içinde, iyi bir polis örgütü ve emniyet müdürü gerekli yöntem farklılıklarını birbirinden ayırt ederek, askeri ve diğer savunma birimleri ile uyumlu, eşgüdümlü olarak görevini yerine getirir. Bu yöntem farklılıklarını anlamayan, asayiş sağlama yönteminde direnen güvenlik ve savunma birliklerinin birbirleri ile çatışmaya girmesi bir ülkenin savunma ve güvenliğinin sağlanmasında içine düşeceği en kötü durumdur. Gerekli zaman ve koşullarda, gerekli olan sivil ve savaş hukukuna dayalı asayişi sağlama yöntemlerini uygulayan ve basına ilgili demeçler veren emniyet müdürleri görevlerinde üstün başarılı olacaklardır.








İsmail İNCİ, 12/10//2012

www.iinci.blogspot.com

bgi.inci@mynet.com

bgi.inci@hotmail.com













17 Eylül 2012 Pazartesi

ENERJİNİN HIZLANDIRILMASI VE YAVAŞLATILMASININ GELECEK YAŞAMLAR ÜZERİNE ETKİLERİ



ENERJİNİN YÜKSELTGENMESİ VE İNDİRGENMESİ YASASININ BİLİMSEL SONUÇLARI






ÖNGÖRÜ BİLİM -2-



Evrende varolan veya oluşturulan enerji ve devinimin gerekli koşullar oluştuğunda ve oluşturulduğunda yükseltgenebileceği gibi ve indirgenebileceğini ve doğada bu olayın kendiliğinden oluştuğunu bir yasa olarak kabul etmek gerekir.(Bknz. www.iinci.blogspot.com , EVRENDE ENERJİNİN ARTMA VE AZALMASININ KOŞULLARI-BOBİNLER- VE MPEMBA ETKİSİNE YANIT, 16/08/2012)

Enerjinin ve devinimin artması ve azalması cansız maddelerde, maddenin temel yapı elemanı olan elektronlar üzerinde, canlılarda da canlıların yapı taşı olan hücrelerde, kendini açık olarak ortaya koyar. Elektronların ve elektron dalgalarının hızlandırılması teknolojisi insanlığın yaşamını gelecekte dört ana noktada etkileyecektir. Gizli olarak yapılan bu deneylerin etkileri günümüzde de, üzerimizde hissedilip algılanabilmektedir.

ENERJİNİN YÜKSELTGENMESİNİN YER ÇEKİMİ ÜZERİNE ETKİLERİ:

Elektronların hızlandırılması etkilediği alanda büyük bir enerji oluşturarak yerçekimi gücünü arttırır. Yerçekimi gücünün artırılması, yerçekiminin bulunmadığı uzay araçlarında uygun çekim gücünün oluşturulmasını sağlar. Bu teknoloji ile gelecekte uzay araçlarında insan yapısına uygun yerçekimi ortamlarında yolculuklar yapılacaktır. Dünyanın uydusu Ay’da ve diğer gezegenlerle uydularında, bu gökcisimlerinin doğrudan yapılarında veya üzerlerinde kurulacak uzay üslerinde bu teknoloji ile insan yapısına uygun gerekli yerçekimsel ortamlar sağlanacaktır.




Dünyada belirli konumlarda bulunan kişiler ve topluluklar üzerindeki yerçekimsel ortamlar azaltılarak, büyük bir devinim yeteneği kazandırmak olasıdır. Bu sporcular, güvenlik güçleri, askeri birlikler üzerinde büyük bir devinim yeteneği, kolaylığı sağlar. Tersi durumda, yerçekimi ortamı, daha açık anlatımla ağırlık, kişi ve topluluklar üzerinde artırılarak devinim hızları, ağırlıkla gelen yorgunlukla azaltılır. Yorulan, enerjisi tükenen ile hiç yorgunluk duymayan, sürekli enerjik kalan hasımlar arasındaki savaşta ve yarışta başarı ve utku, üzerindeki yerçekimi düşürülmüş, ağırlığın ezici etkisi azaltılmış kişi ve grupların olacaktır.

ELEKTRONLARIN VE ELEKTRON DALGALARININ GÜCÜNÜN ARTTIRILMASI CANLI HÜCRELERDE VAROLAN YAŞAMSAL ENERJİNİN ARTTIRILMASI SAĞLAR.

Canlı hücrelerde varolan enerjinin de enerjinin yükseltgenmesi yasası gereği arttırılması sağlanır. Hızlandırılan elektronların enerjisini canlı hücreler soğurarak devinimlerini ve enerjilerini arttırırlar. Burada elektron demetleri (ışınları) ve dalgaları canlı hücre üzerinde kendini yenileme, iyileştirme yönünde, bir bakım kreminin veya bir gerekli görülen bir ilacın yaptığı etkiyi gerçekleştirir.

Gelecekte her kimyasal bileşimle oluşturulan merhem ve tabletlerin karşılığı olan elektron ışın ve elektron dalgalarından oluşan bileşim formüllerinin hazırlanması olanaklıdır. Hatta parfüm sanayisindeki her kokunun elektron formlarından oluşan bir formülü olabilecektir.



“Tesla hayatı boyunca -kendi deyimi ile- "soğuk alev"in hem zihni rahatlatan hem de cildi tazeleyen terapötik bir değeri olduğuna inandı. Gerçekte düşük güçlü terapötik bir aygıtın sağladığı deşarjın ya da koronanın adalelerdeki hareketliliği artırdığı, kan dolaşımını hızlandırdığı ve aynı zamanda düşük yoğunlukta solunduğunda hafif bir uyarıcı etki yaratan ozon gazı salgıladığı gözlemlenebiliyor. Doktor Maurice Stahl "psikosomatik bir etkinin olduğuna ve salt mekanik bir etkinin ötesinde bir şeylerin ortaya çıktığına" inandığını söylüyor.”( Margaret CHENEY , Tesla Anlaşılamamış Dahi, s.58)



Radyoterapi bu ilkenin sonucu gereği ortaya çıkan bir uygulamadır. Hızı artan hücrelerin devinimlerinin elektronların etkisi ile indirgenmesi (Kanser tedavisi) ve hızı yavaşlayan hücrelerin elektronların etkisi ile devinimlerinin arttırılması (yaşlanmanın tedavisi, ömrün uzatılması) bu yasa gereğidir.

ELEKTRONLARIN HIZLANDIRILMASI BEYİN HÜCRELERİNİ DE ETKİLEYEREK USSAL YETENEKLERİ HIZLANDIRIR

Yükseltgenen Elektron Dalgaları beyin hücrelerini de etkiler ve süper beyinli insanların ortaya çıkmasını sağlar. Tersine olarak indirgenen elektron dalgaları, beyin dalgalarını soğurarak beynin işlevini ağırlaştırır, yavaşlatır. Alzheimer hastalığının nedenini oluşturur.

“Mucit elektrikli anestezinin de mümkün olduğunu düşünüyordu. Dersleri anlamada güçlük çeken öğrencileri etkilemesi için sınıfların altından yüksek voltaj kablolarının geçirilmesini de önerecekti. New York sahnesinde oyuncuların sahneye çıkmadan önce duygularını kamçılamak için yüksek gerilimli soyunma odaları hazırlayacaktı.”(Margaret CHENEY , Tesla Anlaşılamamış Dahi, s.59)



Yükseltgenen elektron ışık ve dalgalarının üzerine etkide bulunduğu beyin hücreleri gençleştiği, dinçleştiği; beyin üzerinde yorgunluğun ağırlığı sıfır olduğu için, beynin işlevleri çok daha etkin olacaktır. Dikkat, algılama, düşünme, kavrama, öğrenme, anımsama, sorun çözme etkinlikleri en üstün düzeyde bulunur. Bu ortam altındaki beyinlere sahip insanlar grubunun başarısı en üstün anlağa sahip olarak gerçekleşir. Tersi durumda, anımsama, algılama, dikkat, öğrenme yeteneklerinin zayıflaması ile beyin işlevlerini yapamayacaktır.

YÜKSELTGENMİŞ ELEKTRON DALGALARI İNSANLARIN DUYGUSAL ENERJİLERİNİ DE ARTTIRARAK, İNSANLARIN VE TOPLUMLARIN YÖNLENDİRİLMESİNİ SAĞLAR

Nikola Tesla’nın da öngördüğü gibi insanların duygulanımlarını elektron dalgaları ile yükseltmek ve indirgemek olasıdır. Zayıf düşünceler altında olağan koşullarda ortaya çıkmaması beklenen öfke, kin, düşmanlık duyguları elektron dalgalarının etki alanında şiddetlenerek ortaya çıkabilmektedir. Aynı uygulamanın etkileri sevinç, hoşnutluk, dostluk duygulanımlarında da görülür ve bu duygulanımlar da yükseltgenirler.



Duyguların denetimi, beyinsel işlevlerin denetiminin yarısıdır. Beynin geri kalan denetiminin yarısını oluşturan düşünsel denetiminin de elektron dalgalarının düşünce iletimi ile gerçekleştirilmesi, insan topluluklarının, insanların denetimini ele almayı sağlar. Özellikle dinsel duygulanımlar ve duygusal bağları güçlü olan ideolojik düşünce sistemlerinin duygulanımları insan topluluklarının elektron akışları ile uzaktan denetimini kolaylaştırır. Bu denetim değişik uluslar için güç kaynağı, erk sağlamak, egemenlik kurmak için kullanıldığı sürece savaşlar daha da genişleyerek artar. Tersine bu denetim insanlık için ortak bir İyi İnsan, Standart Bir İnsan Formu oluşturmak için kullanıldığında huzurlu, barış içinde yaşayan bir dünya yaratılması olanaklıdır.



İsmail İNCİ, 18/09/2012

www.iinci.blogspot.com

bgi.inci@mynet.com

bgi.inci@hotmail.com















7 Eylül 2012 Cuma

ENERJİNİN VE DEVİNİMİN ARTTIRILMASI YASASI VE BOBİNLER




EVRENDE ENERJİNİN ARTMA VE AZALMASININ KOŞULLARI-BOBİNLER- VE MPEMBA ETKİSİNE YANIT







Evrende varolan belirli bir potansiyele sahip bir devinimin ve enerji türünün şiddetini (hızını), varolan değişik devinim ve enerji türleri ile etkileşerek arttırması ve azaltmasını genel bir ilke ve yasa olarak kabul etmek gerekir.

Canlı ve cansız maddede varolan potansiyel devinim ve enerji çevresindeki diğer canlı ve cansız maddelerdeki devinim ve enerjilerle sınırsız olarak etkileşerek artar ve azalır.

ENERJİNİN ARTTIRILABİLİRLİĞİNE ÖRNEKLER:

Devinimin artış ve azalış hızı, canlı ve cansız maddede varolan devinimin ve enerjinin yoğunluğuna ve değişim hızına bağlıdır.

Canlı ve cansız varlıkta varolan potansiyel enerjinin hızını değişik yöntem ve araçlarla dışarıdan etkileyerek arttırabilir ve yavaşlatabiliriz. Toprak, su, iklim koşulları daha iyi duruma getirilen tohumların büyümeleri hızlanır; değişik mineral ve bitki özlerinin bileşiminden oluşan kremler dokuların iyileşmesini hızlandırır; değişik çap ve akış kanalı modelli su türbinleri ile suyun basınç gücü arttırılır; araçların motorlarındaki ilk devinimi sağlayan dinamo, aküden gelen 12 Voltluk elektrik akımı ateşleme bobininde onbin kat arttırılarak çalıştırılır..vb

YAŞAMIN VE ÖLÜMÜN HIZLANDIRILMASI:

Elektronik araçların, ışıma özelliğine sahip elementlerin yaymış oldukları elektromanyetik dalgalar ve ışınlar üzerine yapılan deneyler, gözlemler bize canlı organ ve dokularda hızlandırıcı yönde etki yaptıklarını gösterir. Sonuçta hızlandırıcı etkide bulunarak:

a) Dokularda dengesiz büyümelere (kansere)

b) Dokularda dengeli büyümelere ve gelişmelere neden olurlar. Dengeli hızlandırıcı etkilerinde yaralı doku iyileşmelerinin hızlanmasına, doku yenilenme ve doku gençleşmelerine neden olurlar.



BOBİNLERDE ELEKTRON AKIŞININ HIZLANDIRILMASI:

Akü ve pillerdeki elektron akışının miktarı(hızı), kullanılan kurşun, çinko..vb metallerinin sayısı ve asitli ortam oranına bağlı olarak arttırılırken, her tür bobinlerde elektrik kablolarının sarım sayısına bağlı olarak, bobinin kutupları arasında elektron akışının miktarı (hızı) arttırılır. Nikola Tesla ve diğer bobinlerdeki elektron akışının ve havadaki elektron dalgalarının yayılışının hızlarının arttırılması ve azaltılması aynı ilkeye dayanır.

SAYILARI SÜREKLİ ARTMAKTA OLAN BOBİN ÇEŞİTLERİ:






a) Ayarlı hava nüveli bobin

b) Ayarlı demir nüveli bobin

c) Ayarlı ferrit nüveli bobin

d) Sabit hava nüveli bobinler

e) Demir çekirdekli bobin

f) Şiltli ses frekansı şok bobini

g) Güç kaynağı şok bobini

h) Toroid

i) Şiltli, yüksek endüktanslı şok bobini

ELEKTRON HIZINI VE YÖNÜNÜ BELİRLEYEN İLETKEN SARGI TÜRLERİ;




ELEKTRON HIZLANDIRICI:







NİKOLA TESLA’NIN ŞİMŞEKLER YARATAN ELETRON HIZLANDIRICISI:





KARADELİKLERİN GİZİ AYNI İLKE İLE ÇÖZÜMLENİR:

Enerji yoğunluğu büyük ve devinim hızı şiddetli olan maddelerin manyetik alanları da büyüktür. Bu nedene bağlı olarak enerji yoğunluğu(=manyetik alan etkisi) büyük olan gökcisimleri, kütle hacimleri küçük olsa da, kütle hacimleri büyük olan gökcisimlerine göre birbirlerini daha büyük bir güçle çekerler. Karadelikler de enerji yoğunluğu ve buna bağlı olarak çekim gücü çok büyük gökcisimleridir.

ENERJİNİN TERS YÖNDE HIZININ ARTIŞI AYNI İLKEYE BAĞLIDIR.

Çekim alanlarının büyük ve şiddetli olduğu maddelerde ortaya çıkan dönüşüm hızı da elektronlar arasındaki alanın hızının büyük ve şiddetli olması nedeniyle daha hızlı olarak gerçekleşir. Bu fiziksel kural gereği enerji yoğunluğu ve elektronlarının hızı büyük olan maddelerde (ısının yüksek olduğu maddelerde) ısı dağılımının artış ve azalış yönündeki hızı da büyük ve hızlı olacak, ısı yükseldikçe, donma süresi kısalacaktır.

SUYUN DONMA HIZININ KOŞULLARI:

Suyun içindeki enerji yoğunluğu, elektronlarının hızı ve şiddeti eşdeyişle suyun sıcaklığı ne kadar yüksekse suyun buharlaşması daha hızlı olacağı gibi, donması da daha hızlı olur.

Sıcak suyun varolan enerji yoğunluğu ve elektronlarının devinim hızı, soğuk suyun enerji yoğunluğundan ve elektronların devinim hızından daha fazladır.

DONMA NOKTASINDAKİ SUYUN KAYNAMA NOKTASINDA OLAN SUDAN DAHA GEÇ DONMASININ NEDEN:

Sıcaklıkları farklı iki maddede gerçekleşen fiziksel ve kimyasal değişimlerin hızları, bağlı olarak süreleri farklıdır. Fiziksel ve kimyasal değişimlerin hızları, maddelerin varolan enerjilerinin yoğunluğu, elektronlarının devinim hızları ile doğru orantılı, değişim süreleri ise ters orantılıdır.

Donma noktasına yaklaşarak elektronlarının devinimi yavaşlayan potansiyel enerjileri düşük maddelerin donma süresi, potansiyel enerjisi ve elektron hızı yüksek, ısısı kaynama noktasına yakın maddeden daha uzun olacaktır.

Güneşli havada karpuzun soğutulması, güneşin ısı etkisini arttırması bağlı olarak hızlanan ısı alışverişine bağlı olarak gerçekleşen bir olgudur.

NİKOLA TESLA’NIN GÖZLEMİ:

“Yaklaşan bir fırtınadan korunacak yer arayışındaydım… Kara bulutlar gökyüzünde asılı kalmışlardı ama nedense yağmur düşmek bilmiyordu; neden sonra birdenbire bir şimşek çaktı ve sağanak boşaldı. Bu gözlem beni düşünmeye sevk etti. Bu iki fenomenin, neden etkileşim içinde ve birbirleri ile yakından bağlantılı oldukları açıktı. Düşüncelerim beni şu sonuca götürdü: Yağmurun düşmesini hızlandıran bir sebep olarak elektrik enerjinin çevresel etkisi o kadar büyük değildi. Yıldırımın işlevi daha çok hassas bir tetiğinki gibiydi.”






ENERJİNİN HIZININ DENETİMİ İLE İKLİMLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ:

“Bunun arkasında muazzam bir başarı gizleniyordu. Gereken özelliklerde elektrik fırtınaları üretebildiğimiz takdirde, tüm gezegenin ve üzerindeki iklimin şartları dönüştürülebilinirdi. Güneş okyanuslardaki suyu yükseltiyor ve rüzgar bunu mükemmel bir denge kurulacak şekilde uzak bölgelere taşıyordu. Bunu istediğimiz yer ve zamana göre düzenleyebilecek yeteneğe sahip olduğumuz takdirde, bu muhteşem hayat verici şartları kontrol edebilirdik. Kurak çölleri sulayabilir, göller ve nehirler yaratabilir, sınırsız miktarlarda devinim enerjisi elde edebilirdik.” (Margaret CHENEY, Tesla Anlaşılmamış Dahi, s.54)

Nikola Tesla’nın elektrik enerjinin hızının yıldırımın enerjisine eş olarak arttırıldığında iklimlerin dönüşümlerinin ve hızlarının denetlenebileceği düşüncesine götüren gözlemi, suyun kaynama ve donma sürelerinin sudaki enerjinin hızına bağlı doğa olayları olduğuna ilişkin çok önemli bir deneydir.

NİKOLA TESLA’NIN LABARATUVARINDA ELEKTRON HIZLANDIRMA DENEYLERİ








Nikola Tesla’nın gözleminde yağmurun yağma olayının gerçekleşmesinde, elektriklenme olayının yıldırımın oluştuğu noktada başlaması ile belirli bir ısı noktasında (buharlaşma noktasında) donma olayının ani olarak oluşması olayı arasında bir ayırım yoktur.

Yüksek ısıda donma olayının hızlı gerçekleşmesi olgusu, elektrofizik konusunda büyük bir deneyime sahip olan Tesla’nın gözleminde yanılmadığını da göstermektedir.



SOĞUMA EĞRİSİ:





SUYUN ISIL YAYINIM KATSAYISI İLE BUZUN ISIL YAYINIM KATSAYISI ARASINDAKİ BÜYÜK AYRIMLILIK:

Suyun ısıl yayınım katsayısı 0oC’de α=0.43 m2/h olduğu halde aynı sıcaklıktaki buzun ısıl yayınım katsayısı α=4.0 m2/h’dir. Başka bir ifade ile buzul ısıl yayınım katsayısı sudan 9 kat fazladır.

Isıl yayınım katsayıları arasındaki bu farklılık ani ısı değişimlerine neden olan hızlandırıcı ortamlarda devreye girerek suyun dönüşüm sürelerini kısaltır ve uzatır.



İsmail İNCİ, 16/08/2012

www.iinci.blogspot.com

bgi.inci@mynet.com

bgi.inci@hotmail.com














29 Temmuz 2012 Pazar

EVRENSEL BİR MODEL OLARAK AVRUPA BİRLİĞİ




AVRUPA BİRLİĞİNİN ORTAK PARA BİRİMİNE GEÇİŞ AŞAMASI SONUCUNDA EKONOMİK VE SİYASAL DURUMU, DÜNYA SİYASET VE EKONOMİSİNİN GELECEĞİ ÜZERİNE ETKİLERİ [3]

 



Ülkelerin paralarının değereşitliği ( paritesi )  ve dışsallık yeteneği dünya piyasalarındaki mal ve hizmet satın alımlarına bağlı olarak gerçekleşir. Ekonomik yasaların işleyişini hiçe sayarak, birtakım siyasal amaçlara ulaşmak için siyasi erkin iradesinin ekonomik olaylar üzerinde yeterli olacağı düşüncesi yanlıştır.  Avrupa birliğinin, her bir üye ülke para birimi için paranın dışsallığının oluşmasının koşullarını sağlamadan, salt parasal birlik ile gerçek piyasa ve toplumlar arası uyumunun (entegrasyonunun ) sağlanacağı düşüncesinin yanlışlığı yaşanan deneyimle görülmüştür.

Rekabet gücü zayıf olan Yunanistan, İrlanda, Portekiz,  İspanya gibi üye ülkeler ortak para birimi Euro’ya geçmeleri sonucunda para politikalarını uygulama iradesini yitirmişler, devalüasyon ve faizlerle para değerini değiştirerek rekabet güçlerini arttıramamışlardır. Avrupa Merkez Bankasının kararı ile alınan ve tüm ortak üyeler tarafından uygulanan tek bir faiz rakamı, sanayi ve ticari yapıları farklı üye ülkelerin, ticaretini, üretimini, yatırımını olumlu ve olumsuz yönlerde ayrı ayrı etkilemektedir. Sanayileşmesini tamamlamış durumda bulunan üye ülkelerin vereceği tepki ile sanayileşme aşamalarında bulunan üye ülkelerin faiz oranlarındaki değişikliklere vereceği tepki ayrı ayrıdır. Bu durum sanayileşme aşamasında bulunan birlik ülkelerinin ekonomilerini olumsuz olarak etkileyerek cari açıklarını arttırmıştır. Birlik Fonları ile bu uyumsuzluğun aşılması politikaları bu ülkelerin borçlanmalarının daha da artmasına neden oluşturmuş: Dışsatıma yönelik ve kendi kendine yeterli olacak üretici güçlerini geliştiremediklerinden, büyük bütçe açıklarıyla karşı karşıya kalmışlardır.

Avrupa Birliğinin Siyasal ve Ekonomik Yasalarla Tam Uyumlu Olarak Bütünleşmesi:
Avrupa birliği ülkelerinde ABD’de olduğu gibi gerekli mali politikalarla piyasaları destekleyecek merkezi bir yönetim ve bütçenin bulunmaması, ekonomik gelişmişliği ve ekonomik performansı düşük üye ülkelerin kamu açıklarını karşılayamayacak duruma gelmelerine ve Yunanistan ekonomisinde görüldüğü gibi iflasa gitmelerine neden olmuştur.

Avrupa birliğinin bu görünümü birlik içinde uyumun temeli olan ekonomide uyumun sağlanamadığını, tersine birliğin dağılma aşamasına gelmesine neden olduğunu göstermektedir. 

Avrupa birliğinin bütünleşmesinin,  üye ülkeler arasında tam uyumun gerçekleşmesinin parasal birlikle;  Avrupa Birliği pasaportu, serbest dolaşım hakkı, sınırların kaldırılması, gümrük birliğinin kurulması, vergi uyumu ile sağlanamayacağı anlaşılmıştır. Vergi uyumu ve gümrük birliği,  tersine olarak üye ülkeler arasındaki ekonomik dengesizliği, rekabet gücü zayıf üye ülkelerin zararı yönünde bozucu etkide bulunmuştur. Rekabet gücü zayıf olan üye ülkeleri, sanayileşmesini tamamlamış, rekabet gücü yüksek olan ortak ülkelerin iç pazarı durumuna getirmiştir.
 
Uyumun tam sağlanması için ortak para birimine geçiş kararından önce, ulusal ekonomik ve siyasal düşünce farklılıkların ortadan kaldırılması, Avrupa ulusal bütünleşme siyasal düşüncesinin benimsenip uygulanması, bu uyum siyasetine bağlı olarak ortak bir bütçenin kabul edilmesi, gelir ve giderlerin ayrı ayrı ulusal bütçeler yerine bir tek bütçede toplanması gerekirdi. Ekonomik yasalara karşı olarak, salt siyasal düşüncelerle alınan kararların yanlışlığı zorunlu olarak ortaya çıkmıştır.

Avrupa Birliği Yurttaşlığı Bilincinin Öne Çıkarılması:
Tek tek ulusların siyasal ve ekonomik ilişkilerine dayanan bir dünyada bir ulusun tek bir uzmanlaşma alanında üretim yaparak ülke ekonomisini ayakta tutması çok risklidir. Bu alanda gücünü yitirdiğinde iflas ve yoksullukla karşı karşıya kalır. Bu nedenle bir yandan, her alanda kendi kendine yeterli olmaya çalışırken, diğer yandan birkaç ve daha fazla alanda uzmanlaşarak zenginleşmeye, kendini güven altına almaya çabalar.

 Ulusların birliğinin tam olarak gerçekleştirilebildiği Avrupa Birliği gibi Birliklerde, birliği oluşturan uluslarda böyle bir ekonomik çabaya gerek yoktur. Her ulusal bölge tek veya birkaç uzmanlık alanında ekonomik etkinlikte bulunabilir. İrlanda ekonomisinin emlak piyasalarında ve bilgisayar programcılığı, Yunanistan’ın denizcilik alanında ekonomik uzmanlaşmaya gitmesi..vb

Ekonomide uzmanlaşmaya gidilmesi, birlik içinde tam bütünleşmiş bir ekonominin oluşması durumunda riskli değildir. Uzmanlaşmaya giden üye ülke ekonomilerinin uzmanlık alanlarında yetersizlikler sonucu ekonomilerinde yeni uzmanlaşma alanlarına yönelme ve yeni üretim alanlarında piyasalara kendilerini kabul ettirmelerine değin, birliğin kaynakları tarafından desteklenmesi,  alınması gereken doğru kararlardan olacaktır.

 Avrupa birliğinin tam olarak sağlanması, uyumun tam olarak gerçekleşmesi;  üye ülkelerin gelir ve harcamalarının tek bir bütçede toplanması, bütün para ve mali yetkilerin tek bir elde toplanarak yönetilmesi ile sağlanacak siyasal birliğe bağlıdır. Vergi ve harcamaların tek bir bütçede birliğinin sağlanması, tek tek Avrupa birliğini oluşturan ulusların egemenlik haklarını Avrupa Birliğinin egemenlik hakkında birleştirmeleri ve kabul etmeleri; gerçek ulusal düşünce ve egemenlik hakkını Avrupa Birliği yurttaşlığında görmeleri demektir. Avrupa Birliği ideali ve Avrupa ülkeleri arasında barış, dostluk, kardeşlik bağları ancak bu eylemle gerçekleşir.
Ulusal ayrımların kaldırılması, tam bir siyasal birliğin sağlanması düşüncesinin gerçekleşmesi bir ideal amaç olarak kabul edilirken, diğer yandan ulusal duygu ve düşüncelerin teşvik edilmesi büyük bir çelişkidir. Birliğin uyumun gerçekleşmesi gelir ve giderlerin tekbir bütçeye bağlı olarak yürütülecek ortak para ve mali politikaların tek bir bakanlıkta toplanmasına ve birliğin ortak duygu ve düşüncesinin ulusal duygu ve düşüncelerin üzerine çıkmasına bağlıdır.

 Ulusların farklı kültürel değerlerinin korunması benimsenebilir ancak, ayrı ulusal kimliklerin öne çıkarılarak ulusal ayrımların yapılması Birliğin sağlanamamasına,  tersine, bozulmasına neden olur. Birlik üyelerini oluşturan ülkelerin ulusal duyguları ve ulusalcılık anlayışlarını, etnik ayrılıkları desteklememeleri, ulusal kimliklerle ayrım yapmamaları, Avrupa Birliği düşünce ve duygusu ile birbirine yaklaşması zorunludur.

Evrensel Bir Model Olarak Avrupa Birliği Düşüncesinin Gerçekleştirilmesinin Diğer Ülkeler Üzerine Etkileri:
 Küresel bir dünyada üretim ve tüketim merkezlerinin değişmesi tüm ülkelerde genel dengelerin bozulmasına da yol açmaktadır. Toplumlar insanlarının gereksinmeleri ve ulusal güvenlikleri yönünde, daha yetkinleşme isteğinin zorunlu sonucu olarak bireylerinin ve şirketlerinin yeteneklerini, uluslararası rekabet güçlerini kesintisiz arttırmaktadır. Uluslararasındaki bu ekonomik değişim, ekonomik çıkar çatışmalarını, aşırı rekabeti; gelecekte bu yarışa bağlı olarak savaşları ve dünyada bir kaosu ortaya çıkarması büyük bir olasılıktır.

Avrupa’nın endüstrileşmiş ülkelerinin içinde bulunduğumuz zaman diliminde sömürge politikalarına dayalı ekonomik anlayışlarını uygulamaları olanağı kalmamıştır. Ekonomilerini güçlendirecek deniz aşırı sömürge ülkeler keşfetme çağı da tarihte kalmıştır.

Dünyada bu ekonomik değişimlere bağlı olarak yarış ve çatışmaların artması, yeryüzü kaynaklarının verimsiz harcanması, ekonomik krizlerin daha sık olarak görülmesine neden olacaktır.

Geleceği öngören ileri görüşlü devlet adamları, siyasetçiler Avrupa Birliğinin gerçekleşmesini savunurlar; dar bakış açılı ve ilerisini göremeyen siyasetçiler bu birliğin gerçekleşmesini önemsemezler hatta karşı çıkarlar. Geleceği doğru olarak görebilen tüm devlet adamları, Avrupa Birliğini ve tüm ülkelerin bir araya geleceği bir birliği savunurlar. Bu anlayışta olan insanları için Avrupa Birliği evrensel bir modeldir.
Ülkelerin ve insanların önünde iki yol vardır: Ya ileride sık sık ortaya çıkan ekonomik krizlerle,  çatışma ve savaşlarla boğuşan, kaosa sürüklenen bir dünyada yaşanacaktır, ya da insanlar arasında birliğin, kardeşlik bağlarının oluştuğu; dünya kaynaklarının daha verimli kullanıldığı bir gezegen yurttaşlığının oluştuğu bir dünyada yaşanacaktır. Büyük devlet adamları ve siyasetçiler bu durumu gören kişilerdir.

Avrupa Birliği ve Gezegen Yurttaşlığı duygu ve düşüncesini öne çıkararak ulusal kimliklerini terk etmek en çok, geçmiş tarihte büyük etkilerde bulunmuş ulusal kimlikler ve bu kimliklere sahip olan devlet adamları için zor kararlardır. Ancak gelecekteki tarihi yeniden kuracak olanlar gerçek büyük devlet adamı, siyasetçi ve ulusal kültürlere sahip olanlardır.

İsmail İNCİ,  29/07/2012


29 Haziran 2012 Cuma

MPEMBA ETKİSİNE YANIT



MPEMBA ETKİSİNE-NEDEN SICAK SU SOĞUK SUDAN DAHA HIZLI DONAR SORUSUNA- YANIT


Maddelerdeki durum değişimleri yapılacak deneysel gözlemlerle, duyularla somut olarak algılanabilmesine rağmen, değişim hız ve sürelerinin nedenlerini gözlemleyerek algılayabilmemiz için gerçekliğin daha bütününü ussal olarak görebilmemiz gerekir.
Sıcak suyun varolan enerji yoğunluğu ve elektronlarının devinim hızı, soğuk suyun enerji yoğunluğundan ve elektronların devinim hızından daha fazladır. Bu önermenin doğruluğunu hiçbir bilim insanı reddetmeyecektir.
Bu önermenin zorunlu sonucu olarak, her iki maddede gerçekleşen fiziksel ve kimyasal değişimlerin hızları, bağlı olarak süreleri arasındaki farklılık büyük olacaktır. Fiziksel ve kimyasal değişimlerin hızları, şiddetleri, maddelerin varolan enerjilerinin yoğunluğu, elektronlarının devinim hızları ile doğru orantılı, değişim süreleri ise ters orantılıdır.
 Suyun içindeki enerji yoğunluğu, elektronlarının hızı, şiddeti eşdeyişle suyun sıcaklığı da ne kadar yüksekse, suyun buharlaşması daha hızlı olacağı gibi, donması da daha hızlı olur.
Evrende varolan belirli potansiyele sahip bir devinimin ve enerji türünün şiddetini (hızını), varolan değişik devinim ve enerji türleri ile etkileşerek arttırması ve azaltmasını genel bir ilke ve yasa olarak kabul etmek gerekir. Ünlü fizikçi Nikola Tesla’nın Zagreb Dağlarında gezerken karşılaştığı yağmur olayı sonucu ulaştığı düşünceler bu genel ilkeyi destekleyen önemli deneyimlerdendir.

"Yaklaşan bir fırtınadan korunacak bir yer arayışındaydım" diye anlatıyor sonradan. "Kara bulutlar gökyüzünde asılı kalmışlardı ama nedense yağmur düşmek bilmiyordu; neden sonra birdenbire bir şimşek çaktı ve sağanak boşaldı. Bu gözlem beni düşünmeye sevk etti. Bu iki fenomenin, neden etkileşim içinde ve birbirleri ile yakından bağlantılı oldukları açıktı. Düşüncelerim beni şu sonuca götürdü: Yağmurun düşmesini hızlandıran bir sebep olarak elektrik enerjisisin çevresel etkisi o denli büyük değildi. Yıldırımın işlevi daha çok hassas bir tetiğinki gibiydi.


"Bunun arkasında muazzam bir başarı gizleniyordu. Gereken özelliklerde elektrik fırtınaları üretebildiğimiz takdirde, tüm gezegenin ve üzerindeki iklimin şartlan dönüştürülebilirdi."  (Margaret CHENEY, Tesla Anlaşılmamış Dahi, s.54)



Canlı ve cansız maddede varolan potansiyel devinim ve enerji çevresindeki diğer canlı ve cansız maddelerdeki devinim ve enerjilerle sınırsız olarak etkileşerek artar ve azalır.
Devinimin, enerjinin artış ve azalış hızı da canlı ve cansız maddede varolan devinimin, enerjinin yoğunluğuna, değişim hızına bağlıdır. 

“Canlı ve cansız bir varlıkta potansiyel olarak varolan enerjiyi değişik yöntem ve araçlarla dışarıdan etkileyerek sınırsız olarak arttırabilir ve yavaşlatabiliriz. Toprak, su, iklim koşulları daha uygun duruma getirilen tohumların büyümeleri hızlanır; değişik mineral ve bitki özlerinin bileşiminden oluşan kremler dokuların iyileşmesini hızlandırır; değişik çap ve akış kanalı modelli su türbinleri ile suyun basınç gücü arttırılır; araçların motorlarında ilk devinimi sağlayan dinamo, aküden gelen 12 Voltluk elektrik akımı, ateşleme bobininde onbin kat arttırılarak çalıştırılır..vb.

Elektronik araçların,  ışıma özelliğine sahip elementlerin yaymış oldukları elektromanyetik dalgalar ve ışınlar üzerine yapılan deneyler, gözlemler bize canlı organ ve dokularda hızlandırıcı yönde etki yaptıklarını gösterir. Sonuçta hızlandırıcı etkilerde bulunarak:

a)    Dokularda dengesiz büyümelere( kansere),
b)   Dokularda dengeli büyüme ve gelişmelere neden olurlar. Dengeli hızlandırıcı etkilerinde yaralı doku iyileşmelerinin hızlanmasına, doku yenilenme ve doku gençleşmelerine neden olurlar.


Akü ve pillerdeki elektron akışının miktarı (hızı) kullanılan kurşun, çinko..vb metallerin sayısı ve asitli ortam oranına bağlı olarak arttırılırken her türlü bobinlerde, elektrik kablolarının sarım sayısına bağlı olarak, bobinin kutupları arasında elektron akışının miktarı (hızı)  arttırılır. Nikola Tesla’nın elektron dalgalarının etkilerine bağlı buluşlarının çalışma ilkesi de bu elektron dalgalarının gücünün arttırılmasına ve azaltılmasına dayanır.” (Bk. www.iinci.blogspot.com, 30//12/2011, EVRENDE DEVİNİM VE ENERJİNİN HIZININ (ŞİDDETİNİN) ARTTIRILABİLİRLİĞİ İLKESİ VE HIZLANDIRILAN DUYGULARIN DENETİM İLKELERİ)

Enerji yoğunluğu büyük ve devinim hızı şiddetli olan maddelerin manyetik alanları da büyüktür. Bu nedenle enerji yoğunluğu (= magnetik alan etkisi) büyük olan gökcisimleri, kütle hacmi küçük olsa da, kütle hacmi büyük gökcisimlerine göre daha büyük bir güçle birbirlerini çekerler. Kara delikler de enerji yoğunluğu ve çekim gücü çok büyük gökcisimleridir. 

Çekim alanlarının büyük ve şiddetli olduğu maddelerde ortaya çıkan dönüşüm hızı da elektronlar arasındaki alanın hızının büyük ve şiddetli olması nedeniyle daha hızlı olarak gerçekleşir. Bu fiziksel kural gereği enerji yoğunluğu ve elektronlarının hızı büyük olan maddelerde (=ısının yüksek olduğu maddelerde)  ısı dağılımının artış ve azalış yönündeki hızı da büyük ve hızlı olacak, ısı yükseldikçe, donma süresi azalacaktır.

İsmail İNCİ,  28/06/2012





1 Haziran 2012 Cuma

STRESTEN KURTULMAK İÇİN ANLIĞIN YÖNETİMİ DAVRANIŞLARI






KENDİLİĞİNDEN OLUŞAN OLUMSUZ ANLIKSAL ETKİNLİKLERİN AZALTILMASINDA BEDENSEL ETKİNLİKLERİN ETKİLERİ-STRES YÖNETİMİ

 



 



“ …sürekli bir şeylerle oyalanmak çok iyi….Bu hastalığının doğasında vardır; kendini oyaladığın sürece kriz geçirme riski azalır. Böylece eskileri hatırlamak yerine, düşünecek yeni şeyler bulunur.” (s.172, Charles DİCKENS, İki Şehrin Hikâyesi )


“Zavallının durumunu aklından geçenleri anlamak hiç kolay değil. Belki önceleri onu kapattıkları yerde, demircilik işini yapmasına izin verilmiştir. O da buna çok sevinmiş, uğraşmaya başlamıştır; çünkü ellerinin meşgul olması kafasındaki düşüncelerden biraz da olsa, sıyrılmasına yardım eder.” (s.173, Charles DİCKENS, İki Şehrin Hikâyesi)

Charles Dickens’in İki Şehrin Hikayesi adlı romanında yazmış olduğu yukarıda olay, günlük yaşamımızda çok karşılaştığımız gerçekliktir. Ancak insanın salt doğrudan bir bedensel etkinlikte bulunması stresten kurtulmakta etkili olmayabilir.

Olumsuz veya olumlu yoğunlaşan anlıksal etkinlik, kendiliğindenlik kazanır. Özellikle olumsuz olaylarla yoğunlaşan anlıksal etkinlik (ölümler, hastalıklar, aşk ayrıkları, uğranılan haksızlıklar, adaletsizlikler, doğal afetle gelen zararlar… vb) istenç dışı etkinliğini zihinde süreklileştirerek insanın fizyolojik ve tinsel yapısında olumsuz etkiler yapar.

 
Bu anlıksal durumlarda, bedensel olarak yapılan uğraşlar, anlığın etkinliklerinde odaklanma ve yoğunlaşmasının yönünü değiştirerek, olumsuz etkilerinin ortaya çıkması engellenebilir. Bu yöntemin ilkesi anlığın, bedensel bazı eylemlerle, çalışmalarla yeni düşüncelerle meşgul olmasını sağlayarak olumsuz eski düşüncelerden kendini kurtarmasına dayanır. Zihni olumsuz düşüncelerden kurtarmak, doğrudan istençli olarak olumlu düşünmekle gerçekleştirilememektedir. İnsan zihninin başka düşüncelerle uğraşabilir duruma gelmesi somut olarak insanın değişik düşünceleri ortaya çıkaracak eylemlerde bulunmasını gerektirir.

 
Süreklileşen olumsuz zihinsel düşüncenin kısa sürede etkili olarak değiştirilmesi ise seçilen davranışın doğrudan zihinsel etkinliği etkileme yakınlığına göre değişir. Hatta bazı alışkanlık durumuna gelerek zihni devreden çıkaran işler bu yöntemi boşa çıkarır, etkisini zayıflatır. Bu anlıksal ve bedensel ilişki nedeniyle, yeni anlıksal etkinlikler ortaya çıkaracak bedensel eylemlerde bulunmalıdır.

 
Düşünsel ağırlıklı, etkili olaylarla örgülü kitaplar okumak, bilim ve felsefeyle ilgilenmek, yeni gözlemlere insanları götüren gezilere çıkmak….vb, zihni doğrudan etkileyerek düşüncelerin değiştirirler. Bilimsel ve felsefi eylemler insan iradesini daha güçlendirirler. Günlük streslerden ve kronikleşen streslerden kurtulmak için gerekli davranışları seçerek yaşamı olumlulaştırmak insanın istençli eylemidir.








İsmail İNCİ, 31/05/2012
www.iinci.blogspot.com
bgi.inci@mynet.com
bgi.inci@hotmail.com










SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...