11 Mayıs 2014 Pazar

ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİ İLE KİTLE ÜRETİM YÖNTEMİNİN KARŞILAŞTIRMALI ÇÖZÜMLEMESİ






ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİNİN İLKELERİ, KİTLE ÜRETİM YÖNTEMİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI, EKONOMİK VE SİYASAL ETKİLERİ -2-


İki büyük “üretim yönteminden” biri olan Esnek Üretim yöntemi, Kitlesel Üretim Yönteminin olumsuzluklarına (insanın mekanikleşmesi, niteliksiz emeği teşvik etmesi, pazarlama sorunları ve Pazar çatışmaları, yeni ürünlerin geliştirilmesinde engel oluşturması…vb) çözüm getiren bir yöntemdir.
Kitlesel üretimle açlığın ve yoksulluğun sona erdirileceği düşünülürken, tersine bu üretim yöntemi büyük ekonomik krizlerin ve savaşların, piyasa dengesizliklerinin çıkmasına neden olmuştur.
Kitlesel üretim yönteminin uygulandığı aşırı Liberal ekonomik düzenin ortaya çıkardığı sorunları Adam Smith ve Karl Marks yazdıkları kitaplarda belirgin ve etkileyici anlatımlarla dile getirmişlerdir. Sorunları özellikle çalışanlar (işçiler) yönünden ele alan Karl Marks sorunların çözümü için aşırı bir devlet örgütlenmesi ile her türlü ekonomik olayın insan denetimine alınarak çözümlenebileceğine inanmıştır.
 “İşbölümü emeğin üretken gücünü, toplumun zenginlik ve inceliğini arttırırken, işçiyi bir makine durumuna düşürecek derecede yoksullaştırır. Emek, sermayelerin birikimine ve böylece toplumun artan gönencine yol açarken, işçiyi kapitaliste gitgide daha bağımlı kılar, kapitalisti büyümüş bir rekabet içine atar ve bir o kadar derin bir durgunluk tarafından izlenen dizginsiz bir aşırı üretim düzenine götürür.” (s. 20, Karl Marks, 1844 El Yazmaları)

  Toplumun en gönençli durumu, dünyada ancak yaklaşık olarak erişilebilmiş ve burjuva toplumun olduğu gibi ekonomi politiğin de ereği olan bu ülkü, işçiler için durgun sefalet anlamına gelir.” (s.21)
Aşırı rekabet, kitlesel üretimle aşırı üretim, aşırı zenginleşme, aşırı hırs ile toplumda ekonomik ve toplumsal yaşama düzeninin bozulması sonucu ortaya çıkan krizde en çok yaşama standartları bozulanlar işçiler olmaktadır. Kapitalist veya işletme sahiplerinin olumsuz etkilenmeleri işçiler kadar değildir. Kitlesel üretimle birlikte aşırı üretime giden sanayi, üretimin (arzın) tüketimden (talepten) daha fazla olması nedeniyle işçinin ücretinin düşmesine, iflaslara ,şirketlerin kapanmasına, işçinin işsiz kalmasına sonuçta ekonomide kaosa varan dengelerin bozulmasına yol açar. Kitlesel üretim yöntemi işbölümünü daha arttırarak üreticiyi makineleştirmektedir. “Sürekli olarak tekdüze bir etkinlik, beden için olduğu kadar, zihin için de zararlıdır.” (Wilhelm Schulz, Üretim Hareketi. S.69)
Giderek artan makineleşme ve kitlesel üretim ekonomiyi aşırı üretimle zenginleşmeye götürüyor görünürken, tersine toplumda durgunlaşan ve yoksullaşan bir ekonomik düzene yol açar.
Aşırı üretimle gelen yoksulluk, insanın uygarlaşmasının ilk aşamalarındaki  “mutlak (ilkel) yoksulluk” tan farklı bir yoksulluktur. Bu yoksulluk, giderek tür ve cinsleri artmakta ve geliştirilmekte olan ürünlerin tümünün üretiminden yararlanma istek ve hevesinden gelen “göreli yoksulluk”tur. Ancak bu göreli yoksulluk, ekonomik krizlerde mutlak yoksulluk durumunu almakta, hatta yoksulluk giderek sefalete ve açlığa kadar uzanmaktadır.
Kitlesel üretim sisteminin açtığı sorunların çözümü, devletin tüm üretim ve tüketim süreçlerinin aşırı denetimi altına alınması ile çözümlenecek sorunlar değildir ve çözümlenememiştir. Bu nedenle kitlesel üretim anlayışına sahip devletin ekonominin tüm olaylarını denetim altına aldığı ekonomik sistemler bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin önünde engel olan birer ekonomik sistem ve kitlesel üretim yöntemi olmuştur. 

Büyük maliyetlerle kurulan büyük şirketler yeni teknolojileri kullanmakta, yeni maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle esnek üretim yöntemi anlayışı benimseninceye kadar tutucu davranmaktadırlar.
Bu üretim anlayışı, bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemelere ayak uyduramayan hatta önünü kesen bir yöntem oluşturduğundan, bu anlayışla üretim yapan toplumlar geri kalmış ülke” olmaktan kurtulamamışlar ve siyasal sistemleri de yıkılmak zorunda kalmıştır. Doğu Blok’unun yıkılışının temel nedenlerinden birisini de, bu üretim anlayışının ortaya çıkardığı ekonomik olumsuzluklarda aramak gerekir. Esnek üretim yöntemi ise, bilim ve teknolojideki gelişmelerle üretimi uyumlaştırmıştır.
Ekonomide tüm olumsuzlukları ve dengesizlikleri ortaya çıkaran kitlesel üretim yöntemine sahip ekonomik sistemleri Kapitalist (anamalcı) ekonomik sistem”, ekonominin dengelerini sağlayan esnek üretim yönteminin uygulandığı ekonomik sistemleri, girişimcilerin üretimde organizasyon ve koordinasyondaki önemlerinden dolayı “ Girişimci Ekonomik sistem”, Devletin (bürokrasinin) aşırı denetim rolünün bulunduğu ekonomik sistemleri de, “ Devletçi ekonomik sistem” olarak sınıflandırmak ve kavramlaştırmak yerinde olur. 


ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİ VE İLKELERİ:
Esnek üretim yönteminde Şirketler, piyasa koşullarına göre gerek makineleşme düzeyinde, gerekse üretimde çalışanların bilgi ile donatılarak personel düzeyinde, gerektiğinde üretimde hizmet veren binanın kendisi ve donanımı düzeyinde, hızlı olarak kendini değişime uğratarak yeniden üretim organizasyonunu tamamlayabilmesi anlayış ve düşüncesini taşır. Esnek üretim yöntemine sahip şirketler talebin her an yetersizliği ile karşı karşıya kalacağını öngörür. Bu öngörüye hazır olarak kitlesel üretiminin optimum büyüklüklerini izler, kendini yeniden yapılandırarak üretim organizasyonunu yeniden piyasa talebi oluşturacak yönde kurar. Tezgâh, bina, insan, hammadde, araştırma birimlerini en az süre ve maliyetle yeniden organize edecek yönde kendini projelendirir; mali kaynaklarını ayırdığı fonlarla hazırlar.
Üretim Yöntemi anlayışı salt yeni ürün üretmek düşüncesini taşıyan bir yöntem değildir.
Esnek üretim yöntemini salt küçük şirketler tarafından uygulanabilir olarak düşünmek de yanlıştır.

Kitlesel üretim yönteminin ekonomik kurallarını benimseyen firmalar, birim maliyetleri düşürmek için daha çok emek ücretini kısmak,  yeni pazarlara sahip olmak için birbirleriyle haksız mücadele etmek, piyasalarda tekelci ortamlar yaratmak, üretimi kısmak…vb  yöntemle  rekabette piyasada üstünlüklerini sağlama çabası içinde bulunmuşlardır. Yeni ürünler geliştirerek yeni yatırımlarla üretim yapmak, buna bağlı olarak piyasalarda talep oluşturmak ve rekabet edebilir duruma gelmek bilinci bulunmaz. Yeni ve gelişmiş ürünlerin üretimi yönteme bağlı bir bilinçle değil, bilimin ve teknolojinin buluşlarına bağlı olarak, toplumların doğaya ve diğer toplumlar üstünde egemenlik kurma amaçlarına bağlı olarak anlık kararlarla yapılmıştır.
Zaman içinde kitlesel üretimin piyasalarda talebi hızla azaltması ve şirketler arasında rekabeti en üst düzeye çıkarması, “yeni ürünlerin” üretiminin ve geliştirilmesinin, ucuz işgücüne ve fiyatlarda düşüşe bağımlı kalmadan piyasalarda rekabet edilebilirllikteki önemini ortaya koymuştur. İnovasyon olarak adlandırılan üretimdeki bu anlayış günümüzde de önemini korumaktadır ve esnek üretim yöntemi anlayışının  önemli bir parçası olarak görülmelidir..
“İnovasyon kavram olarak yeniliği, yenilenmeyi anlatır.  İnovasyon ekonomik anlamda :“bir fikri pazarlanabilir bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmektir…”
“Şirketlerin ve ülkelerin inovasyonla sürdürülebilir, dengeli bir ekonomik yapıya sahip olabilmeleri için de bilimsel ve teknolojik çalışmalara, yatırımlara; bu alanlarda ki eğitime büyük önem vermeleri zorunluluğu vardır… İnovasyon bireysel ve toplumsal ihtiyaçların (sağlık, dinlenme, çalışma, ulaşım v.b.) daha iyi bir düzeyde karşılanmasını sağlar. İnovasyon girişimcilik ruhu için de esastır: her yeni girişim ne de olsa belli bir yenilik getirmeye yönelik bir süreç sonunda doğar. Dahası, bütün girişimlerin rekabet güçlerini sürdürebilmek için sürekli yenilenmeye gereksinimleri vardır. Bu söylenenler ülkeler için de doğrudur. Ekonomik büyümelerini, rekabet güçlerini ve istihdam olanaklarını sürdürebilmek için onlar da yeni fikirleri hızla teknik ve ticari başarıya dönüştürmek zorundadırlar."
(Prodüktivite, İnovasyon Yeteneği ve Teknoloji, Aykut Göker, 2000,
Ancak inovasyon anlayışı, salt yeni ürün üretmek düşüncesi, esnek üretim yöntemini anlatan süreç için yeterli değildir. Kitlesel ürettim yapan büyük şirketler, yapılarını yeni ürünlerin yatırımına geçiş için esnekleştirerek esnek üretim yöntemine sahip olmalıdır. Kitlesel üretim yöntemine göre yapılandırılan şirketler ürünlerin geliştirilmesine ve yeni ürünlerin üretimine geçemedikleri halde, esnek üretim yöntemine göre yapılandırılan şirketler kolaylıkla az maliyetle yeni yatırımlarını gerçekleştirirler. Üretimde Esneklik, bir üretim sisteminin ani talep değişimlerine hızlı cevap verebilme veya yeni bir ürünün üretimine kolay geçebilme yeteneğidir.
Bu gerçekleştirme de esnek üretim sistemi tezgâh, yapı ve organizasyonlarıyla olanaklı olur.
İşletmeler, bugün bilgiye dayanan sanayi toplumunda yapılarını esnekleştirmek, esnek üretim sistemleri ile yapılarını donatmak zorundadırlar

.
Sanayi sonrası toplumda ve ya bilgi toplumunda işletme yapıları esnekleşmiştir. Sanayi sonrası toplumun veya bilgi toplumunun diğer boyutlarındaki değişikliklerine paralel olarak işletmeler daha esnek halde bir yapı kurmak zorunda kalmaktadırlar.” Öğr. Gör. Ahmet FİDAN, Mevzuat Dergisi, sayı:62, Yıl:6, Şubat 2013)
Esnek Üretim Sistemlerini farklı parça ve ürünleri önemli bir değişiklik ve tezgah duruşuna gerek kalmadan üretebilme kabiliyeti olan sistemler olarak tanımlayabiliriz.
 Yalın ve atölye tipi üretim yapan geleneksel imalat sistemlerinde yüksek düzeyde yarı mamul stoku, uzun iş kuyrukları, düşük tezgah faydalanma oranları gibi problemlerle karşılaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, etkinlik ve esneklik geleneksel imalat sistemlerinin üzerinde önemle durduğu problemler olmaktadır.
 Esnek imalat sistemlerinin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir; Esnek Üretim Sistemleri ürün çeşidinin fazla olduğu işletmelerde uygulanabilir. Esnek Üretim Sistemleri aynı gruptan olup farklılık gösteren parçaları üretmek amacıyla kullanılmaktadır. Genel amaçlı makine-teçhizatı içermektedir. Arklı parçaları üretmek için makine-teçhizatta küçük çaplı değişiklikler yapılabilir.
Mamul, yarı mamul ve hammadde otomatik bantlarla, malzeme ve taşıyıcılarla hareket edebilmektedir. Genel amaçlı makine-teçhizat ve malzeme taşıma sistemini kontrol eden ana bir bilgisayar vardır. Farklı parçaların üretilmesi makineler üzerinde gerçekleşen otomatik değişikliklerle mümkün olabilmektedir. Üretimde personel müdahalesi asgariye indirilmiştir. Fabrikaya hammadde girişinden mamul çıkışına kadar kalite kontrol, tasarım, üretim gibi tüm işlemler otomasyona dayalı olarak bilgisayarla gerçekleştirmektedir.
 Üretim sistemlerinde başlıca esneklik türleri Tezgah-makine esnekliği, Uretim süreci-proses esnekliği, ürün esnekliği, iş akışı (routing) esnekliği, genişleme esnekliği, hacim senekliği, işlem (operation) esnekliği üretim yöntemi esnekliğidir.

Esnek üretim sisteminin doğuracağı mali kazançları ise şöyle sıralayabiliriz: İşgücü maliyetlerinde sağlanacak tasarruflar, Hammadde, yarımamul madde ve malzeme kullanımında sağlanacak tasarruflar, Üretim artıklarının azalması nedeni ile sağlanacak tasarruflar, Kusurlu mal üretiminin azalması nedeniyle yeniden işleme tabi tutma maliyetlerinin azalması, İş kazalarının azalması sonucu, bu tür harcamaların azalması, Fiziksel alandan sağlanan tasarruflar sonucu fiziksel alanlar için yapılan harcamaların azalması,
Eğitim Esnek üretim sistemini benimseyen bir işletme kaçınılmaz olarak yoğun eğitim programları düzenlemek zorundadır. Esnek üretim sistemlerinde işçiler çok fonksiyonlu olup, tek bir prosese bağlı olan geleneksel işçilerden farklıdırlar. Bu yüzde tüm işçiler hücredeki tüm prosesleri yapacak şekilde eğitilmelidir. Bu, eleman sayısı yönünden hücreye esneklik kazandırma açısından çok önemlidir Yeni anlayış bazı yetkilerin kurulan takımlara devrini gerektirdiğinden, özellikle otoriter ve dikey yapıdaki geleneksel kuruluşlarda orta yönetim ve alt yönetim bu durumu kendi etkilerinin gevşemesi olarak görebilir. Bu yüzden değişimden etkilenecek herkesin, tüm yöneticilerde dahil olmak üzere eğitilmesi gerekir.

http://www.dinamikkobi.com.tr/makale/84/kobilerin-sorunlari-ve-cozum-yontemleri/

Şirketlerin personel kadrolarında da esnek örgütlenme yapısını kurmuş olmaları zorunludur. Üretim koşullarında ortaya çıkan değişimlere bağlı olarak kadrolarında gerekli görevlendirmeleri yaparlar. Ancak ne yazık ki birçok kamu ve özel şirkette personel alanındaki esnek yapılanma anlayışı, sözleşmeli personel istihdamı ve taşeron firmaların personelinin istihdamı olarak anlaşılmıştır. Doğru olan yapılanma ise personelin esnek örgütlenme ve istihdamı, çalışanların işyerinde sürekli eğitimi ile ortaya çıkması gerekir. Bu anlayış ve tutum ile personelin esnek üretim sürecinde yer alması sağlanabilir. Kurumların verimliliği, çalışanların ve toplumların refahının artışı, sosyal adaletin gerçekleşmesi bu esnek üretim yöntemi anlayışına bağlıdır.
Çağdaş ekonomilerde bir işçi, teknolojideki gelişmelere bağlı olarak üretimde kullanılmaya başlayan akıllı makinelerle, geçmiş çağ ekonomilerinde çalışan bin işçinin yaptığı işi yapıyor olmasına rağmen toplumların kendilerine hala “daha çok boş zaman”  ayıramamalarının nedeni, bilim ve teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak yeni ürünlerin üretiminin gereksinme durumuna gelmesi zorunluluğuna dayanmaktadır. İnsan uygarlığının ilerlemesi ve gelişmesinin önlenemez oluşu teknolojideki ilerlemelerle “yeni ürünlerin”  üretimini sürekli olarak zorunlu duruma getirmektedir. Bu zorunlu üretim daha çok boş zaman planlamalarını sürekli ertelemektedir.
Esnek Üretim yöntemine göre sanayinin ve işletmelerin yapılanması “ boş zaman artırımını” sağlayacaktır.Çalışma saatlerinin azaltılması; gelişen, güçlenen daha çok akıllı makinelerin esnekliğe bağlı olarak kolaylıkla üretim sürecine katılması ve çalışan insan gücünün dönüşümlü kullanılmasıyla olanaklıdır. Bu esneklik, istihdamı arttırarak işsizliğe de çözüm oluşturur.

Ülkelerin ekonomilerinin ve sanayilerinin güçlü olması, uluslarası pazarlarda rekabet edecek güçte olabilmeleri “Esnek Üretim Yönteminin” ilkeleri ile planlanan ekonomik hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olduğu artık kabul edilmiştir. Bu bilincin gelişmesine bağlı olarak ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşabilmek için yapılan planlamalarda esnek üretim yöntemi anlayışına bağlı önemli çalışmalar belirlenmiştir.

Sınai üretimde rekabet üstünlüğünün sağlanması
hedefi doğrultusunda: Esnek Üretim – Esnek Otomasyon Süreç ve Teknolojilerini Geliştirmede Yetkinleşme:
1. İleri sensörler, konumlama ve tekrarlama hassasiyeti ±0,5 mm’den küçük
pnömatik aktüatörler geliştirebilmek;
İnsan-makina etkileşimini artıran arayüzler ve insansız sistemler geliştirebilmek;
Akıllı makinaların (sanayi robotları, mikro makinalar, kendinden güdümlü
makinalar, mikroelektromekanik sistemler) tasarım ve üretiminde beceri
kazanmak.
2. Kimya sanayiinde hızlı ürün değişikliğine elverişli kompakt (process
intensification) ve esnek üretim süreçleri geliştirebilmek.
3. Tekstilde her türlü veri ve bilgi akışını elektronik ortamda sağlayabilmek.
4. Tekstil üretiminde makine ayarlarını insan müdahalesi olmadan yapabilmek;
tekstilde bilgisayar destekli örme tasarım ve üretim teknikleri geliştirebilmek; ve
konfeksiyonda tekno-terzilik ve kişiye özel üretim yapabilmek.
5. Hem nitelik hem de nicelik olarak, talepte meydana gelen hızlı değişikliklere
anında yanıt vermeyi mümkün kılacak, esnek - kitlesel (seri) üretim için
kullanılan yatırım makina ve teçhizatının tasarım ve üretiminde yetkinlik
kazanmak.  (S.12-13, TUBİTAK, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları, 2003-2023 Strateji Belgesi)


KAYNAKÇA:
1- Rene Descartes, Anlığın Yönetimi İçin Kurallar,
2- Jean Jacques Rousseau, İnsanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı (Bilim ve Sanatlar Üzerine Konuşma)”
3- Adam Smith, Ulusların Zenginliği
4- YALÇINKAYA, Timuçin, “Sanayi ve Bilgi Toplumlarında Rekabet Ekonomisi” Rekabet

Bülteni Dergisi, ESC Consulting Yayını, Yıl:2001, Sayı:5, 2001.
5- Karl Marks, 1844 El Yazmaları
6-Öğr. Gör. Ahmet FİDAN, Mevzuat Dergisi, sayı:62, Yıl:6, Şubat 2013)
7-(Prodüktivite, İnovasyon Yeteneği ve Teknoloji, Aykut Göker, 2000,

8- http://www.dinamikkobi.com.tr/makale/84/kobilerin-sorunlari-ve-cozum-yontemleri/

9-TUBİTAK Kasım 2004, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları, 2003-2023 Strateji Belgesi.





İsmail İNCİ,  10/05/2014

26 Nisan 2014 Cumartesi

30 MART 2014 YEREL SEÇİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ




30 MART 2014 YEREL YÖNETİMLER SEÇİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ


30 Mart 2014 tarihinde yapılan Yerel Yönetimler Seçimi öncesinde; iktidarla ilgili yolsuzluk, hırsızlık haberleri, ardından iktidarın hukuksuz uygulamaları, ülkedeki siyasal koşulları CHP’nin lehine geliştirmiştir. Siyasal koşullardaki iktidar aleyhine olan bu gelişmelere rağmen yerel seçimlerin CHP’nin beklemiş olduğu büyük oy artışı ile sonuçlanmadığı görülmektedir. Üç büyük partinin 30 Mart 2014 Yerel seçimlerinde almış oldukları Türkiye genelindeki oy oranları aşağıda olduğu gibidir.
AK PARTİ    %45.6
CHP             %29.6
MHP             %14.7

Bu oranlar 2011 genel seçimlerinde ve 2009 yerel seçimlerinde aşağıda gösterildiği gibi sonuçlanmıştır.

2011 YILI GENEL SEÇİM SONUÇLARI:
AK PARTİ  %49.9
CHP     :% 25.9
MHP    :e% 12.9

2009 yılı yerel seçim sonuçları Türkiye genelinde oy dağılımı:

AK PARTİ   %38.8
CHP            %23.1
MHP          %16.1

30 Mart 2014 Yerel Yönetimler seçimleri CHP açısından değerlendirildiğinde aşama aşama son üç dönemde oy oranlarının arttığı görülür: 2011 genel seçimlerindeki oy oranındaki artış 2.8’dir. 2014 yerel seçimlerindeki artış ise 3.7 gerçekleşmiştir. Bu oranlar göz önüne alındığında CHP’nin 30 Mart yerel seçimlerinde başarısız olduğu söylenemez. Ancak Ak Partinin hala büyük gücünü koruduğu ve 2009 yerel seçim sonuçlarına göre daha fazla il ve ilçede belediyelik kazanmış olması göz önüne alındığında CHP’nin bu başarısı gölgede kalmaktadır.

2009 yılında 45 il belediyesi 447 ilçe Belediyesi kazanan AKP, 2014 yılında 48 il Belediyesi ve 560 ilçe belediyesi kazandı. CHP 14 il belediyesi kazanırken, 162 ilçe belediyesinde de birinci parti çıktı. MHP de oyunu arttırmasına rağmen 2 il ve 25 ilçe belediyesini kaybetti.

Parti
     Büyükşehir
        İl
               İlçe
                Belde
             Toplam
AK PARTİ
         18
       32
              559
                 145
                754
CHP
          6
         7
              161
                 17
                191

Gezi olayları ve 17 Aralık olguna, bütün anti demokratik uygulamalara, ortaya çıkan yolsuzluk iddialarına rağmen AKP önemli bir oy kaybı yaşamamış, CHP ve MHP oylarını önemli derecede arttıramamıştır. Hatta CHP’nin Ordu, Artvin, Antalya ve Mersin’deki belediyelikleri kaybetmesi nedeniyle, önemli bir kayba uğradığı bile söylenilebilir.

SEÇİMLERDE AKP’NİN BAŞARISININ, CHP’NİN BEKLENTİLERİ KARŞILAMAYAN SONUÇLARININ NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Seçimlerde AKP’nin seçimler öncesinde oraya çıkan yolsuzluk ve hırsızlık olaylarıyla ilgili bağlantılarına, dört bakanın yolsuzluk ve hırsızlıktan istifa etmelerine, ardından iktidarın tüm yargı ve güvenlik güçlerini baskı altına almak için hukuksuz yürütmelerine rağmen fazla oy kaybına uğramamasının ve ana muhalefet partisi CHP’nin beklenenin çok altında oylarını arttırmış olmasının bir tek nedeni değil çok çeşitli nedenleri vardır.

CHP Genel Merkezi, ülke geneline yayılan bir ‘Kitle Partisi’ olmak için yerel seçimlerde bazı Belediye başkan adayları ve meclis üyesi adaylarını sağ parti kökenlilerden ve seçimlere kısa bir süre kala belirlemiştir. Genel merkezin ve il yönetimlerinin yetkilendirildiği seçim listelerinde sağ parti kökenli olan belediye meclis üyelerinin ilk sıralara yerleştirilmesinin nedenleri seçmene açıklanmamış, bazı bölgelerde halktan kaçırılır gibi hazırlanan listeler son anda seçim kuruluna teslim edilmiş, CHP’li seçmenin tepkisi önemsenmemiş, listelerin üye sıraları tam olarak seçmene anlatılmamıştır.

Bu durumdan olumsuz etkilenen CHP’li belediye meclis üyelerinin açıklamaları, basında yapılan yayınlar CHP seçmenini olumsuz etkileyerek oyların MHP’ye kaymasına neden olmuştur.


Kitle partisi olmak için sağdan oy almaya dayanan bu seçim stratejisinde başarılı olunamamıştır. Tersine Balıkesir gibi bazı il ve ilçelerde gelen tepkilerle kendi tabanından, MHP’ye oy kayması ile oy kaybına bile neden olmuştur.

Ak Parti iktidarı örnek alınarak belirlenen Kitle Partisi olmak için mutlaka sağdan oy almak, bunun için de sağ partilerden aday belirlemek stratejisi yanlış bir belirlemedir. Çünkü AK Partiyi iktidara getiren ana neden uygulamış olduğu Kitle partisi olma stratejisi değildir. Ak Parti, büyük bir ekonomik kriz sonunda halk tarafından tek kurtuluş yolu ve ülkeyi yönetecek alternatifsiz parti olarak görülerek iktidara gelmiştir. Ak Parti iktidarı, ekonomik kriz nedeniyle ortaya çıkan büyük bir tepkiye bağlı olarak tüm önde gelen siyasetçilerin bir arada kenetlenmesi ile kurulmuş ve iktidar olmuştur. Her düşünceden, ideolojiden siyasetçilerin bulunuyor olması nedeniyle kitle partisi olunmamıştır.

Yeni CHP’nin ilke ve ideolojisi ile siyaset yaparak, her görüşten seçmenin koşulların getirdiği nedenlerle partinin ilkelerinin alternatif bir siyaset olarak benimsemesinin sağlanması kitle partisi olma yolunda doğru olan yöntemdir.
 İktidarın yolsuzluk ve hırsızlıklarını açığa çıkaran telefon konuşmalarının ortaya çıkması sonucu Gülen Cemaati ile İktidar arasında çıkan mücadelede Partinin, Gülen Cemaati ile iktidara karşı yürütülen propaganda ve siyasette yan yana gelmesi seçmende CHP ile Gülen Cemaati arasında siyasal bağ olduğu, CHP’nin parti ilke ve ideolojisinden sapma olduğu düşüncesini ve kaygıyı uyanmıştır. CHP’li seçmene ve laik-demokrat seçmenlere bu aynı tarafta siyaset yapmanın anlamının açıklanması gereği duyulmamıştır. CHP’nin Cemaat ile yakın ilişkiler içinde olduğu inancı CHP’ye yakın seçmen arasında kırılamamasıyla birlikte, seçim öncesinde Ergenekon ve  Balyoz davasından tutuklu olanların serbest bırakılması, bir kısım oyların MHP’ye kaymasına neden olmuş, diğer yandan ise AK Partiden oyların kopması sağlanamamıştır.

CHP’nin kendi parti ilke ve ideolojisi (Sosyal demokrat ideoloji) ile siyaset yapmanın önemi büyüktür. Sosyal Demokrat söylemlerle siyaset yapmak gereklidir
Seçimlerde parti ilke ve ideolojisi ile Genel siyaset yapılarak, yerel siyasette bölgedeki seçmenlerin sorunlarının çözümüne yönelik projeler anlatılarak siyaset yapılmalıydı.

Muhalefetteki CHP ve MHP seçmenle tam iletişim kurarak iktidarın yolsuzluk, hırsızlık ve hukuksuzluk alanlarındaki uygulamalarının ülke için zararlarını tam anlatamamış, halkı inandıramamıştır.

Yerel seçim sonuçlarında AK parti iktidarının yolsuzluk ve hırsızlıklarını açığa vuran telefon dinlemelerine halkın inanmamasında etken olan neden, dışişleri bakanlığında ulusal güvenliği ilgilendiren ve mit ile genelkurmay başkanının da bulunduğu toplantıdaki konuşmaların telefonla kamuoyuna sızdırılmasıdır. Bu telefon konuşması, toplumun hassas olduğu konularda, gizli olması gereken bilgilerin sızdırılmış olması, telefon konuşmaları yayınlarına karşı büyük bir tepki ortaya çıkarmıştır. Bu tepki, şeriat düzenini hedefleyen siyasal güçlere karşı halkın tepkisini yanına çekmek için şeriat yanlılarının camileri bile bombaladığını ileri süren ”camilerin bombalanması” stratejisine benziyor. Ulusal güvenliği ilgilendiren bu dinlemelerin iktidar tarafından bir strateji olarak halka sızdırılmış olma ihtimali yüksektir. Muhalefetin bu son dinleme olayını savunmaması, hatta iktidarın bir komplosu olduğunu seçmene anlatma yolunu seçmesi doğru olurdu
Seçimlerde daha verimli çalışma sağlanabilmesi için Parti içinde daha çok koordineli, kolektif, parti disiplini içinde çalışma gereği vardır.

Kırsal alandaki seçmenin birincil sorunlarının (işsizlik, tarım ve hayvancılıkta karşılaşılan sorunlar, kredi borçlarının ödenmesi…vb) çözümlenmesi siyaseti tam olarak seçmene anlatılamamış ve inandırılamamıştır.

Medyasız seçim kazanmak çağımızda olanaksızdır. Bu gerçek CHP’yi iktidar karşısında, yetersiz parasal kaynakları nedeniyle başarısız kılmaktadır. Medya İktidarın baskısından kurtulamamaktadır. Sonuçta iktidarın seçmen üzerinde yönlendirici etkisi daha çok ortaya çıkmaktadır. Seçmenin İktidara olan bağlılığının çözülmesi, iktidarın kıyaslanamayacak olan mali kaynakları; devlet olanaklarını kullanarak yapmış olduğu seçim çalışmaları, reklam, propaganda ve Yüksek Seçim kurulunun yasaklarına arasında olmasına rağmen seçim çalışmalarında dağıttığı promosyonlar nedeniyle sağlanamamıştır.

Partililerin Parti ilkeleri ve programında dahi partiyi eleştirmeleri, birbirlerini ve yönetimleri basının önünde suçlamaları, partide sürekli kavganın olduğu görünümü seçmende partiye olan güveni sarsmaktadır. Partide itaatin, disiplinin, ahlaki değerlere bağlı çalışmanın yerleştirilmesi, gelenekselleştirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenlere bağlı olarak halk henüz CHP’yi iktidar karşısında alternatif bir parti olarak görmemiştir.


EK:

CHP BALIKESİR/ALTIEYLÜL VE KARESİ İLÇELERİ 30 MART 2014 YEREL SEÇİMLERİ DEĞERLENDİRME TOPLANTILARI SONUCUNDA ORTAYA   ÇIKAN GÖRÜŞ
 VE ÖNERİLER:



1) 30 Mart yerel seçimleri adaylarının belirlenmesi sürecinde, 2009 yerel seçimlerinde aday belirlenmesi sürecindeki yanlışlar yeniden yapılmış, benzer koşul ve nedenler aynı sonuçları ortaya çıkardığından 30 Mart yerel seçimleri de önceki dönem yerel seçimler kadar olmasa da olumlu sonuçlanmamıştır.
     Genel merkezin ve il yönetiminin yetkilendirildiği belediye meclis üyelerinin seçim listelerinin sıralanmasında CHP’li seçmenin tepkisi önemsenmemiş, listelerin üye sıraları tam olarak seçmene anlatılamamıştır.
      Başka parti kökenli olan belediye meclis üyelerinin ilk sıralara yerleştirilmesinin nedenleri seçmene açıklanmamış, halktan kaçırılır gibi hazırlanan listeler son anda seçim kuruluna teslim edilerek, basına ve seçmene açıklanmıştır. Bu durumdan olumsuz etkilenen belediye meclis üyelerinin açıklamaları, basında yapılan yayınlar CHP seçmenini olumsuz etkileyerek MHP’nin oylarını arttırmasının bir nedeni olmuştur.
      Büyük şehir belediye başkanı adayı, yanlış bir aday arama ve belirlenme süreci sonunda, seçim propaganda ve çalışmalarına az bir süre kala sağ kökenli bir aday olarak belirlenmiş, CHP’li üye ve seçmene bu durumun siyasi nedenleri açıklanarak alışması ve kabullenmesi sağlanmamıştır. Seçmen ve parti tabanı büyük şehir belediye başkanını benimseyememiştir.
2) İl yönetiminin, seçimlerde adayların belirlenmesi ve sıralanması aşamalarında genel merkez üzerinde görüşlerini açıklama ve etkileme çalışması yetersiz kalmıştır. İl yönetimi kendi içinde koordineli bir çalışmayı sağlayamamıştır. İl başkanı ile yönetim kurulundaki üyeler arasında kolektif çalışmalarda sorunlar vardır. Bunun sonucu olarak seçimlerde gerekli verimli çalışma gösterilememiştir.
3) Aday adaylarının belirlenme  süreci, sağ ideolojiden gelen adaylarla listelerde sıralarının değiştirilmesi, CHP seçmenini olumsuz etkilemiş, MHP’nin oylarını arttırmasının önemli bir nedenini oluşturmuştur.
4) Kırsal alandaki seçmenin birincil sorunlarının (işsizlik, tarım ve hayvancılıkta karşılaşılan sorunlar, kredi borçlarının ödenmesi…vb) çözümlenmesi siyaseti tam olarak seçmene anlatılamamış ve inandırılamamıştır. İktidarın yapmış olduğu yolsuzluk, hırsızlık ve hukuksuzlukları sürekli olarak seçim çalışmalarında açıklanmasına rağmen kırsal kesimdeki seçmenin bu duruma inanması ve bu durumu önemsemesi sağlanamamıştı
Sadece seçim zamanlarında, seçimlere iki ay kala köylere giderek yapılan seçim çalışmaları ile başarılı olmak mümkün olmamaktadır.
5) Eğitim düzeyi düşük kırsal kesimde olsun, eğitim düzeyi oransal olarak yüksek olan ilçe merkezlerinde olsun, parti ilke ve ideolojisi (Sosyal demokrat ideoloji) ile siyaset yapmanın önemi büyüktür. MHP’nin büyük şehir belediye başkanlığında başarılı olmasının imkansız olduğu inandırılamamıştır. Bu seçim çalışmalarında özellikle MHP’nin genel siyasi anlayışına karşı parti ilke ve ideolojisi ile hiç mücadele edilmemiş, bu durum MHP’nin oylarını arttırışının önemli bir nedeni olmuştur
6) İlçe yönetimi ile üyeler arasında tam bir bütünleşme sağlanarak tüm üyelerin seçim çalışmalarına katılımı gerçekleşmemiştir. Seçim çalışmalarının programlarının düzenli olarak yapılarak üyelere zamanında bildirilmesi ile seçim çalışmalarına tüm üyelerinin katılımı sağlanmalıd
7) Yerel yönetimlerle ilgili projeler hazırlanarak halka inecek şekilde anlatılmalıydı. Halktan ve CHP’li üyelerden habersiz, kapalı kapılar ardında kararlar alınmamalıdır. Kararlar üyelere açık tartışılarak alınmalı, tüm üyelerin kararların alınmasında katkısı sağlanmalı ve uygulanmalıdır. Yönetimlerde gençlere daha çok yer verilmelidi
8) Birbirimize, yönetimlere, Genel Merkeze hakaret ederek, başarılı olamayız. AK Partinin başarısının bir nedeni birlik ve bütünleşmeyi sağlamış olmasıdır. Partide bütünlüğün, birleşmenin, parti disiplinin sağlanması başarının önemli bir adımıdır.
9) Seçimlerde “güçlü görünmenin” önemi büyüktür. İl milletvekillerimiz, genel başkan yardımcıları, belediye başkan adayları ve belediye meclis üye adaylarının bütününün bir arada, halkın içinde seçim süreci içinde sık sık görünmeleri sağlanamamıştır.
İl milletvekillerimiz seçimlerde yeterince destek vermemişlerdir.
10) Seçim sandık başında görevliler belirlenirken, görevini özverili, bilinçli olarak yapacak üyelerden seçilmesi,  büyük önem taşımaktadır.
11) İktidarın yolsuzluk ve hırsızlıklarını açığa çıkaran telefon konuşmalarının ortaya çıkması ile Gülen Cemaati İktidar arasında çıkan mücadelede, Partinin Gülen Cemaati ile iktidara karşı yürütülen propaganda ve siyasette yan yana gelmesi, seçmende CHP ile Gülen Cemaati arasında siyasal bağ olduğu, CHP’nin parti ilke ve ideolojisinden sapma olduğu kaygısını uyandırmıştır. özellikle CHP’li seçmene ve laik-demokrat seçmenlere Gülen Cemaati aynı tarafta siyaset yapmanın anlamının açıklanması gerekirdi..Bu başarılamadığından CHP’nin Cemaat ile yakın ilişkiler içinde olduğu inancı CHP’ye yakın seçmen arasında kırılamadı
Seçmenin tepki oylarının MHP’ye  kaymasının önlenmesi ve AK Partiden oyların kopmasının sağlanabilmesi için parti ilke ve ideolojisi ile genel  siyaset yapılmalıydı.
12) Ortaya atılan ve sürekli propagandası yapılan MHP’nin oylarının önde olduğu algısı bir türlü kırılamadı. CHP seçmeninde bu algının kırılamamasında Halk TV’deki yayın ile Gözcü Gazetesindeki yazı etkide bulunmuştur. Bu algının kırılamadığı MHP’nin oylarını arttırmış olmasıyla açıkça ortaya çıkmıştır.
13) Medya’da sesini duyurmadan, medyasız seçim kazanmak çağımızda olanaksızdır. Bu gerçeğin gereği olarak, gazete ve TV yayınlarındaki reklamlarla CHP’nin propaganda ve reklamının yapılması yetersiz parasal kaynaklar nedeniyle sağlanamadı.
13) Seçmenin İktidara olan bağlılığının çözülmesi, iktidarın kıyaslanamayacak olan mali kaynakları; devlet olanaklarını kullanarak yapmış olduğu seçim çalışmaları, reklam, propaganda ve Yüksek Seçim kurulunun yasakları arasında olmasına rağmen seçim çalışmalarında dağıttığı promosyonlar nedeniyle sağlanamadı.
Genel merkezden gelen seçim yardımının yetersizliği nedeniyle görsel ve yazılı reklam verilememiştir.
14) Partililerin Parti ilkeleri ve programında dahi partiyi eleştirmeleri, birbirlerini ve yönetimleri basının önünde suçlamaları, partide sürekli kavganın olduğu görünümü seçmende partiye olan güveni sarsmaktadır. Partide itaatin, disiplinin, ahlaki değerlere bağlı çalışmanın yerleştirilmesi, gelenekselleştirilmesi gerekmektedir.
Seçim çalışmalarında ziyaret edilen bölgenin ve seçmenin analizinin yapılarak seçim konuşma ve propaganda yöntemleri belirlenmelidir. Bunun için Alan çalışması yapan görevlendirmeleri, analistler, anti propaganda uzmanları belirlenmelidir. Bazı konuşmalarımızla AK Partinin biz reklamını yaptık. Bu yanlışlıklara düşmemek için anti propaganda uzmanları ile çalışılmalıdır.
Partide küskünlükleri ortadan kaldırarak, bir ve bütün olarak, nitelikli insan gücümüze önem vererek çalışmalarımızı düzenlemeliyiz.
15) Genel siyaset ve yerel siyaseti birlikte yürütmelidir. Genel siyaseti parti ilke ve ideolojisi ile yapmalı, yerel siyasette bölgedeki seçmenlerin sorunlarının çözümüne yönelik projeler yapılmalı. Önümüzde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Genel seçimlerine Olağanüstü kongreler yaparak yeni yönetimlerle girilmeli, başarısız görülen yönetimlerle başarılı olma anlayışından vazgeçmeli.
16) Yönetimlerde gençlere daha çok yer verilmeli, hatta artık gençler yönetimlerde bulunmalı. Seçim propaganda yöntemleri yeniden gözden geçirilmeli, yenilenmeli. Hiçbir çalışması olmayan Seçim büroları açmaktan vazgeçmeli, bunun yerine daha çok stand ve alan çalışması yapılmalı. Seçmenle empati kurarak seçmenle yakınlaşma sağlanmalı. Bu amaca yönelik reklam ve propaganda, afiş ve flamaların basımında psikologlardan, sosyologlardan yararlanmalıdır.
17)Kırsal kesime adaylar benimsetilemedi, büyükşehir yasası iyi anlatılamadı, sosyal sorunlara değinilmedi. Sonuç olarak kırsalda partinin genel siyaseti yapılmadı…




İsmail İNCİ,  26/04/2014

SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...