16 Haziran 2014 Pazartesi

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE ÇATI ADAYIN MANTIĞI





CHP-MHP’DEN OLUŞAN MUHALEFETİN İLK TUR SEÇİMDEN İTİBAREN ORTAK CUMHURBAŞKANI ADAYI (ÇATI ADAYI) İLE SEÇİME GİTMELERİNİN NEDENLERİ



Cumhurbaşkanı, ülkemizde ilk defa halk oylaması (referandum) ile doğrudan halk tarafından seçilecektir.


Seçim yasa koyucular tarafından iki aşamalı olarak düşünülmüştür: Birinci aşamada toplam geçerli seçmen oylarının salt çoğunluğunu alan aday cumhurbaşkanı olarak seçilir. Diğer aday veya adaylar yüzde ve sayı olarak salt oyların altında kaldığından seçilemez. Bu yasa maddesi gereği olarak en az : 52.695.832 (Yurtiçi seçmen sayısı)+2.750.950 (Yurtdışı seçmen sayısı)= 55.446.782/2=27.723.391+1=27.723.392  (yirmi yedi milyon yedi yüz yirmi üç bin üçyüzdoksan iki) oy alan aday birinci turda cumhurbaşkanı olarak seçilecektir. Bu sayı tüm seçmen oylarının geçerli olduğu varsayılarak hesaplanmıştır. Geçersiz oylar ortaya çıktığında o kadar azalacağı hesaplanır.

 Birinci turda hiçbir aday salt çoğunluğa eşdeyişle 27.723.392 oy sayısına ulaşamazsa cumhurbaşkanı ikinci tur seçimle belirlenecektir.  İkinci tur seçimin en önemli özelliği, birinci tur seçim ikiden fazla sayıda adayla yapılmasına karşılık ikinci tur seçimin ancak iki adayla yapılmasıdır. Bunun için de, birinci turda en çok oy olan örneğin sekiz adaydan iki aday belirlenerek seçime gidilecektir. İkinci turda ise en çok oy alan aday üçüncü bir tur seçime gerek kalmayarak, cumhurbaşkanı seçilecektir.


Yüksek seçim Kurulunun açıkladığı kesin rakamlara göre 30 Mart 2014 Yerel seçim sonuçları aşağı olduğu gibidir:
 Belediye meclisi üyeliği seçimleri oy oranları ;

AK Parti; yüzde 42,87 
CHP; yüzde 26,34
MHP; yüzde 17,82
BDP; yüzde 4,16

51 ilde il genel meclisi üyeliği seçimleri oy oranları ; 

AK Parti; yüzde 45,43
CHP; yüzde 16,87
MHP; yüzde 20,21
BDP; yüzde 7,73

Büyükşehir belediye başkanlığı seçimleri oy oranları ;

AK Parti; yüzde 45,54
CHP; yüzde 31,04
MHP; yüzde 13,65
BDP; yüzde 3,09

Belediye Başkanlığı seçimleri oy oranları da şöyledir;

AK Parti: yüzde 43,13
CHP; yüzde 26,45
MHP; yüzde 17,76
BDP; yüzde 4,18



Bu rakamlar içinde en yüksek oranlar olan büyükşehir belediye başkanlığı seçim oranları göz önüne alınsa bile CHP ile MHP’nin oy oranları toplamı İktidar partisinin oy oranlarına ulaşmamaktadır.

İktidarın adayının cumhurbaşkanı seçilememesi için muhalefetin ortak bir cumhurbaşkanı adaylığında oylarını birleştirerek seçimlere gitmeleri zorunlu görünmektedir. Cumhurbaşkanlığı yasasına göre; en son yapılan milletvekili genel seçimlerinde, aldıkları geçerli oylar toplamı birlikte hesaplandığında, yüzde onu geçen siyasi partiler de ortak aday gösterebilir.



Birinci turda muhalefet, kendi belirledikleri veya ortak anlayışla belirledikleri ayrı ayrı kendi adaylarıyla seçime girdiklerinde salt oyu alarak cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmaları, iktidar partisi (AK Parti) ne kadar yıpranmış olursa olsun olanaksız görünmektedir. Çünkü % 30’lar ve %16’lar civarında olan bir oyun %50’lere çıkması gerçekçi olarak bakıldığında olanaksızlığı görünmektedir. Buna karşılık oy oranı %45 civarlarında olan iktidar partisinin ne kadar yıpranmış olursa olsun, BDP’nin (HDP)  ve diğer küçük partilerin oylarını her ne pahasına olursa olsun anlayışı ile alması olasılığı yüksektir. Bu nedenle muhalefetin ortak tek adayla seçime girmemeleri büyük bir risktir. 



Gerçekçi olarak ele alındığında da ortak aday belirlenerek (Çatı Adayla) seçime girmek ancak birinci tur için gerekli, mantıklı bir çalışmadır: İkinci turda ortak aday belirleme çalışması diye bir düşünce ve girişim olamaz, çünkü en çok oy alan iki adaydan başka aday ikinci tur seçimde olmayacaktır. Bu adaylardan birisi iktidarın diğeri ise muhalefetin adayı olacaktır. Muhalefetin bu adaydan başka adayı olamayacağı için, ortak aday arayışı ikinci turda olanaksızdır.
Bu zorunluluklar nedeniyle, cumhurbaşkanlığı seçiminde, gerekli niteliklere sahip, hem sol hem de sağ partilerin seçmenlerinden oy alabilecek,  tüm halkın ilgisine, beğenisine, gönlüne sahip ortak tek adayın belirlenerek seçime gidilmesine karar verilmesi ve bir an önce bu adayın halka anlatılmasına, tanıtılmasına başlanması; ikinci turda da aynı birlik ve ortak güçle seçimlerde çalışılması ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istenen adayla seçimin kazanılması büyük bir olabilirliktir.








İsmail İNCİ,  16/06/2014

11 Mayıs 2014 Pazar

ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİ İLE KİTLE ÜRETİM YÖNTEMİNİN KARŞILAŞTIRMALI ÇÖZÜMLEMESİ






ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİNİN İLKELERİ, KİTLE ÜRETİM YÖNTEMİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI, EKONOMİK VE SİYASAL ETKİLERİ -2-


İki büyük “üretim yönteminden” biri olan Esnek Üretim yöntemi, Kitlesel Üretim Yönteminin olumsuzluklarına (insanın mekanikleşmesi, niteliksiz emeği teşvik etmesi, pazarlama sorunları ve Pazar çatışmaları, yeni ürünlerin geliştirilmesinde engel oluşturması…vb) çözüm getiren bir yöntemdir.
Kitlesel üretimle açlığın ve yoksulluğun sona erdirileceği düşünülürken, tersine bu üretim yöntemi büyük ekonomik krizlerin ve savaşların, piyasa dengesizliklerinin çıkmasına neden olmuştur.
Kitlesel üretim yönteminin uygulandığı aşırı Liberal ekonomik düzenin ortaya çıkardığı sorunları Adam Smith ve Karl Marks yazdıkları kitaplarda belirgin ve etkileyici anlatımlarla dile getirmişlerdir. Sorunları özellikle çalışanlar (işçiler) yönünden ele alan Karl Marks sorunların çözümü için aşırı bir devlet örgütlenmesi ile her türlü ekonomik olayın insan denetimine alınarak çözümlenebileceğine inanmıştır.
 “İşbölümü emeğin üretken gücünü, toplumun zenginlik ve inceliğini arttırırken, işçiyi bir makine durumuna düşürecek derecede yoksullaştırır. Emek, sermayelerin birikimine ve böylece toplumun artan gönencine yol açarken, işçiyi kapitaliste gitgide daha bağımlı kılar, kapitalisti büyümüş bir rekabet içine atar ve bir o kadar derin bir durgunluk tarafından izlenen dizginsiz bir aşırı üretim düzenine götürür.” (s. 20, Karl Marks, 1844 El Yazmaları)

  Toplumun en gönençli durumu, dünyada ancak yaklaşık olarak erişilebilmiş ve burjuva toplumun olduğu gibi ekonomi politiğin de ereği olan bu ülkü, işçiler için durgun sefalet anlamına gelir.” (s.21)
Aşırı rekabet, kitlesel üretimle aşırı üretim, aşırı zenginleşme, aşırı hırs ile toplumda ekonomik ve toplumsal yaşama düzeninin bozulması sonucu ortaya çıkan krizde en çok yaşama standartları bozulanlar işçiler olmaktadır. Kapitalist veya işletme sahiplerinin olumsuz etkilenmeleri işçiler kadar değildir. Kitlesel üretimle birlikte aşırı üretime giden sanayi, üretimin (arzın) tüketimden (talepten) daha fazla olması nedeniyle işçinin ücretinin düşmesine, iflaslara ,şirketlerin kapanmasına, işçinin işsiz kalmasına sonuçta ekonomide kaosa varan dengelerin bozulmasına yol açar. Kitlesel üretim yöntemi işbölümünü daha arttırarak üreticiyi makineleştirmektedir. “Sürekli olarak tekdüze bir etkinlik, beden için olduğu kadar, zihin için de zararlıdır.” (Wilhelm Schulz, Üretim Hareketi. S.69)
Giderek artan makineleşme ve kitlesel üretim ekonomiyi aşırı üretimle zenginleşmeye götürüyor görünürken, tersine toplumda durgunlaşan ve yoksullaşan bir ekonomik düzene yol açar.
Aşırı üretimle gelen yoksulluk, insanın uygarlaşmasının ilk aşamalarındaki  “mutlak (ilkel) yoksulluk” tan farklı bir yoksulluktur. Bu yoksulluk, giderek tür ve cinsleri artmakta ve geliştirilmekte olan ürünlerin tümünün üretiminden yararlanma istek ve hevesinden gelen “göreli yoksulluk”tur. Ancak bu göreli yoksulluk, ekonomik krizlerde mutlak yoksulluk durumunu almakta, hatta yoksulluk giderek sefalete ve açlığa kadar uzanmaktadır.
Kitlesel üretim sisteminin açtığı sorunların çözümü, devletin tüm üretim ve tüketim süreçlerinin aşırı denetimi altına alınması ile çözümlenecek sorunlar değildir ve çözümlenememiştir. Bu nedenle kitlesel üretim anlayışına sahip devletin ekonominin tüm olaylarını denetim altına aldığı ekonomik sistemler bilimsel ve teknolojik ilerlemelerin önünde engel olan birer ekonomik sistem ve kitlesel üretim yöntemi olmuştur. 

Büyük maliyetlerle kurulan büyük şirketler yeni teknolojileri kullanmakta, yeni maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle esnek üretim yöntemi anlayışı benimseninceye kadar tutucu davranmaktadırlar.
Bu üretim anlayışı, bilim ve teknoloji alanındaki ilerlemelere ayak uyduramayan hatta önünü kesen bir yöntem oluşturduğundan, bu anlayışla üretim yapan toplumlar geri kalmış ülke” olmaktan kurtulamamışlar ve siyasal sistemleri de yıkılmak zorunda kalmıştır. Doğu Blok’unun yıkılışının temel nedenlerinden birisini de, bu üretim anlayışının ortaya çıkardığı ekonomik olumsuzluklarda aramak gerekir. Esnek üretim yöntemi ise, bilim ve teknolojideki gelişmelerle üretimi uyumlaştırmıştır.
Ekonomide tüm olumsuzlukları ve dengesizlikleri ortaya çıkaran kitlesel üretim yöntemine sahip ekonomik sistemleri Kapitalist (anamalcı) ekonomik sistem”, ekonominin dengelerini sağlayan esnek üretim yönteminin uygulandığı ekonomik sistemleri, girişimcilerin üretimde organizasyon ve koordinasyondaki önemlerinden dolayı “ Girişimci Ekonomik sistem”, Devletin (bürokrasinin) aşırı denetim rolünün bulunduğu ekonomik sistemleri de, “ Devletçi ekonomik sistem” olarak sınıflandırmak ve kavramlaştırmak yerinde olur. 


ESNEK ÜRETİM YÖNTEMİ VE İLKELERİ:
Esnek üretim yönteminde Şirketler, piyasa koşullarına göre gerek makineleşme düzeyinde, gerekse üretimde çalışanların bilgi ile donatılarak personel düzeyinde, gerektiğinde üretimde hizmet veren binanın kendisi ve donanımı düzeyinde, hızlı olarak kendini değişime uğratarak yeniden üretim organizasyonunu tamamlayabilmesi anlayış ve düşüncesini taşır. Esnek üretim yöntemine sahip şirketler talebin her an yetersizliği ile karşı karşıya kalacağını öngörür. Bu öngörüye hazır olarak kitlesel üretiminin optimum büyüklüklerini izler, kendini yeniden yapılandırarak üretim organizasyonunu yeniden piyasa talebi oluşturacak yönde kurar. Tezgâh, bina, insan, hammadde, araştırma birimlerini en az süre ve maliyetle yeniden organize edecek yönde kendini projelendirir; mali kaynaklarını ayırdığı fonlarla hazırlar.
Üretim Yöntemi anlayışı salt yeni ürün üretmek düşüncesini taşıyan bir yöntem değildir.
Esnek üretim yöntemini salt küçük şirketler tarafından uygulanabilir olarak düşünmek de yanlıştır.

Kitlesel üretim yönteminin ekonomik kurallarını benimseyen firmalar, birim maliyetleri düşürmek için daha çok emek ücretini kısmak,  yeni pazarlara sahip olmak için birbirleriyle haksız mücadele etmek, piyasalarda tekelci ortamlar yaratmak, üretimi kısmak…vb  yöntemle  rekabette piyasada üstünlüklerini sağlama çabası içinde bulunmuşlardır. Yeni ürünler geliştirerek yeni yatırımlarla üretim yapmak, buna bağlı olarak piyasalarda talep oluşturmak ve rekabet edebilir duruma gelmek bilinci bulunmaz. Yeni ve gelişmiş ürünlerin üretimi yönteme bağlı bir bilinçle değil, bilimin ve teknolojinin buluşlarına bağlı olarak, toplumların doğaya ve diğer toplumlar üstünde egemenlik kurma amaçlarına bağlı olarak anlık kararlarla yapılmıştır.
Zaman içinde kitlesel üretimin piyasalarda talebi hızla azaltması ve şirketler arasında rekabeti en üst düzeye çıkarması, “yeni ürünlerin” üretiminin ve geliştirilmesinin, ucuz işgücüne ve fiyatlarda düşüşe bağımlı kalmadan piyasalarda rekabet edilebilirllikteki önemini ortaya koymuştur. İnovasyon olarak adlandırılan üretimdeki bu anlayış günümüzde de önemini korumaktadır ve esnek üretim yöntemi anlayışının  önemli bir parçası olarak görülmelidir..
“İnovasyon kavram olarak yeniliği, yenilenmeyi anlatır.  İnovasyon ekonomik anlamda :“bir fikri pazarlanabilir bir ürün ya da hizmete, yeni ya da geliştirilmiş bir imalat ya da dağıtım yöntemine, ya da yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmektir…”
“Şirketlerin ve ülkelerin inovasyonla sürdürülebilir, dengeli bir ekonomik yapıya sahip olabilmeleri için de bilimsel ve teknolojik çalışmalara, yatırımlara; bu alanlarda ki eğitime büyük önem vermeleri zorunluluğu vardır… İnovasyon bireysel ve toplumsal ihtiyaçların (sağlık, dinlenme, çalışma, ulaşım v.b.) daha iyi bir düzeyde karşılanmasını sağlar. İnovasyon girişimcilik ruhu için de esastır: her yeni girişim ne de olsa belli bir yenilik getirmeye yönelik bir süreç sonunda doğar. Dahası, bütün girişimlerin rekabet güçlerini sürdürebilmek için sürekli yenilenmeye gereksinimleri vardır. Bu söylenenler ülkeler için de doğrudur. Ekonomik büyümelerini, rekabet güçlerini ve istihdam olanaklarını sürdürebilmek için onlar da yeni fikirleri hızla teknik ve ticari başarıya dönüştürmek zorundadırlar."
(Prodüktivite, İnovasyon Yeteneği ve Teknoloji, Aykut Göker, 2000,
Ancak inovasyon anlayışı, salt yeni ürün üretmek düşüncesi, esnek üretim yöntemini anlatan süreç için yeterli değildir. Kitlesel ürettim yapan büyük şirketler, yapılarını yeni ürünlerin yatırımına geçiş için esnekleştirerek esnek üretim yöntemine sahip olmalıdır. Kitlesel üretim yöntemine göre yapılandırılan şirketler ürünlerin geliştirilmesine ve yeni ürünlerin üretimine geçemedikleri halde, esnek üretim yöntemine göre yapılandırılan şirketler kolaylıkla az maliyetle yeni yatırımlarını gerçekleştirirler. Üretimde Esneklik, bir üretim sisteminin ani talep değişimlerine hızlı cevap verebilme veya yeni bir ürünün üretimine kolay geçebilme yeteneğidir.
Bu gerçekleştirme de esnek üretim sistemi tezgâh, yapı ve organizasyonlarıyla olanaklı olur.
İşletmeler, bugün bilgiye dayanan sanayi toplumunda yapılarını esnekleştirmek, esnek üretim sistemleri ile yapılarını donatmak zorundadırlar

.
Sanayi sonrası toplumda ve ya bilgi toplumunda işletme yapıları esnekleşmiştir. Sanayi sonrası toplumun veya bilgi toplumunun diğer boyutlarındaki değişikliklerine paralel olarak işletmeler daha esnek halde bir yapı kurmak zorunda kalmaktadırlar.” Öğr. Gör. Ahmet FİDAN, Mevzuat Dergisi, sayı:62, Yıl:6, Şubat 2013)
Esnek Üretim Sistemlerini farklı parça ve ürünleri önemli bir değişiklik ve tezgah duruşuna gerek kalmadan üretebilme kabiliyeti olan sistemler olarak tanımlayabiliriz.
 Yalın ve atölye tipi üretim yapan geleneksel imalat sistemlerinde yüksek düzeyde yarı mamul stoku, uzun iş kuyrukları, düşük tezgah faydalanma oranları gibi problemlerle karşılaşılmaktadır. Diğer bir deyişle, etkinlik ve esneklik geleneksel imalat sistemlerinin üzerinde önemle durduğu problemler olmaktadır.
 Esnek imalat sistemlerinin genel özellikleri şu şekilde sıralanabilir; Esnek Üretim Sistemleri ürün çeşidinin fazla olduğu işletmelerde uygulanabilir. Esnek Üretim Sistemleri aynı gruptan olup farklılık gösteren parçaları üretmek amacıyla kullanılmaktadır. Genel amaçlı makine-teçhizatı içermektedir. Arklı parçaları üretmek için makine-teçhizatta küçük çaplı değişiklikler yapılabilir.
Mamul, yarı mamul ve hammadde otomatik bantlarla, malzeme ve taşıyıcılarla hareket edebilmektedir. Genel amaçlı makine-teçhizat ve malzeme taşıma sistemini kontrol eden ana bir bilgisayar vardır. Farklı parçaların üretilmesi makineler üzerinde gerçekleşen otomatik değişikliklerle mümkün olabilmektedir. Üretimde personel müdahalesi asgariye indirilmiştir. Fabrikaya hammadde girişinden mamul çıkışına kadar kalite kontrol, tasarım, üretim gibi tüm işlemler otomasyona dayalı olarak bilgisayarla gerçekleştirmektedir.
 Üretim sistemlerinde başlıca esneklik türleri Tezgah-makine esnekliği, Uretim süreci-proses esnekliği, ürün esnekliği, iş akışı (routing) esnekliği, genişleme esnekliği, hacim senekliği, işlem (operation) esnekliği üretim yöntemi esnekliğidir.

Esnek üretim sisteminin doğuracağı mali kazançları ise şöyle sıralayabiliriz: İşgücü maliyetlerinde sağlanacak tasarruflar, Hammadde, yarımamul madde ve malzeme kullanımında sağlanacak tasarruflar, Üretim artıklarının azalması nedeni ile sağlanacak tasarruflar, Kusurlu mal üretiminin azalması nedeniyle yeniden işleme tabi tutma maliyetlerinin azalması, İş kazalarının azalması sonucu, bu tür harcamaların azalması, Fiziksel alandan sağlanan tasarruflar sonucu fiziksel alanlar için yapılan harcamaların azalması,
Eğitim Esnek üretim sistemini benimseyen bir işletme kaçınılmaz olarak yoğun eğitim programları düzenlemek zorundadır. Esnek üretim sistemlerinde işçiler çok fonksiyonlu olup, tek bir prosese bağlı olan geleneksel işçilerden farklıdırlar. Bu yüzde tüm işçiler hücredeki tüm prosesleri yapacak şekilde eğitilmelidir. Bu, eleman sayısı yönünden hücreye esneklik kazandırma açısından çok önemlidir Yeni anlayış bazı yetkilerin kurulan takımlara devrini gerektirdiğinden, özellikle otoriter ve dikey yapıdaki geleneksel kuruluşlarda orta yönetim ve alt yönetim bu durumu kendi etkilerinin gevşemesi olarak görebilir. Bu yüzden değişimden etkilenecek herkesin, tüm yöneticilerde dahil olmak üzere eğitilmesi gerekir.

http://www.dinamikkobi.com.tr/makale/84/kobilerin-sorunlari-ve-cozum-yontemleri/

Şirketlerin personel kadrolarında da esnek örgütlenme yapısını kurmuş olmaları zorunludur. Üretim koşullarında ortaya çıkan değişimlere bağlı olarak kadrolarında gerekli görevlendirmeleri yaparlar. Ancak ne yazık ki birçok kamu ve özel şirkette personel alanındaki esnek yapılanma anlayışı, sözleşmeli personel istihdamı ve taşeron firmaların personelinin istihdamı olarak anlaşılmıştır. Doğru olan yapılanma ise personelin esnek örgütlenme ve istihdamı, çalışanların işyerinde sürekli eğitimi ile ortaya çıkması gerekir. Bu anlayış ve tutum ile personelin esnek üretim sürecinde yer alması sağlanabilir. Kurumların verimliliği, çalışanların ve toplumların refahının artışı, sosyal adaletin gerçekleşmesi bu esnek üretim yöntemi anlayışına bağlıdır.
Çağdaş ekonomilerde bir işçi, teknolojideki gelişmelere bağlı olarak üretimde kullanılmaya başlayan akıllı makinelerle, geçmiş çağ ekonomilerinde çalışan bin işçinin yaptığı işi yapıyor olmasına rağmen toplumların kendilerine hala “daha çok boş zaman”  ayıramamalarının nedeni, bilim ve teknolojideki ilerlemelere bağlı olarak yeni ürünlerin üretiminin gereksinme durumuna gelmesi zorunluluğuna dayanmaktadır. İnsan uygarlığının ilerlemesi ve gelişmesinin önlenemez oluşu teknolojideki ilerlemelerle “yeni ürünlerin”  üretimini sürekli olarak zorunlu duruma getirmektedir. Bu zorunlu üretim daha çok boş zaman planlamalarını sürekli ertelemektedir.
Esnek Üretim yöntemine göre sanayinin ve işletmelerin yapılanması “ boş zaman artırımını” sağlayacaktır.Çalışma saatlerinin azaltılması; gelişen, güçlenen daha çok akıllı makinelerin esnekliğe bağlı olarak kolaylıkla üretim sürecine katılması ve çalışan insan gücünün dönüşümlü kullanılmasıyla olanaklıdır. Bu esneklik, istihdamı arttırarak işsizliğe de çözüm oluşturur.

Ülkelerin ekonomilerinin ve sanayilerinin güçlü olması, uluslarası pazarlarda rekabet edecek güçte olabilmeleri “Esnek Üretim Yönteminin” ilkeleri ile planlanan ekonomik hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olduğu artık kabul edilmiştir. Bu bilincin gelişmesine bağlı olarak ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşabilmek için yapılan planlamalarda esnek üretim yöntemi anlayışına bağlı önemli çalışmalar belirlenmiştir.

Sınai üretimde rekabet üstünlüğünün sağlanması
hedefi doğrultusunda: Esnek Üretim – Esnek Otomasyon Süreç ve Teknolojilerini Geliştirmede Yetkinleşme:
1. İleri sensörler, konumlama ve tekrarlama hassasiyeti ±0,5 mm’den küçük
pnömatik aktüatörler geliştirebilmek;
İnsan-makina etkileşimini artıran arayüzler ve insansız sistemler geliştirebilmek;
Akıllı makinaların (sanayi robotları, mikro makinalar, kendinden güdümlü
makinalar, mikroelektromekanik sistemler) tasarım ve üretiminde beceri
kazanmak.
2. Kimya sanayiinde hızlı ürün değişikliğine elverişli kompakt (process
intensification) ve esnek üretim süreçleri geliştirebilmek.
3. Tekstilde her türlü veri ve bilgi akışını elektronik ortamda sağlayabilmek.
4. Tekstil üretiminde makine ayarlarını insan müdahalesi olmadan yapabilmek;
tekstilde bilgisayar destekli örme tasarım ve üretim teknikleri geliştirebilmek; ve
konfeksiyonda tekno-terzilik ve kişiye özel üretim yapabilmek.
5. Hem nitelik hem de nicelik olarak, talepte meydana gelen hızlı değişikliklere
anında yanıt vermeyi mümkün kılacak, esnek - kitlesel (seri) üretim için
kullanılan yatırım makina ve teçhizatının tasarım ve üretiminde yetkinlik
kazanmak.  (S.12-13, TUBİTAK, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları, 2003-2023 Strateji Belgesi)


KAYNAKÇA:
1- Rene Descartes, Anlığın Yönetimi İçin Kurallar,
2- Jean Jacques Rousseau, İnsanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı (Bilim ve Sanatlar Üzerine Konuşma)”
3- Adam Smith, Ulusların Zenginliği
4- YALÇINKAYA, Timuçin, “Sanayi ve Bilgi Toplumlarında Rekabet Ekonomisi” Rekabet

Bülteni Dergisi, ESC Consulting Yayını, Yıl:2001, Sayı:5, 2001.
5- Karl Marks, 1844 El Yazmaları
6-Öğr. Gör. Ahmet FİDAN, Mevzuat Dergisi, sayı:62, Yıl:6, Şubat 2013)
7-(Prodüktivite, İnovasyon Yeteneği ve Teknoloji, Aykut Göker, 2000,

8- http://www.dinamikkobi.com.tr/makale/84/kobilerin-sorunlari-ve-cozum-yontemleri/

9-TUBİTAK Kasım 2004, Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları, 2003-2023 Strateji Belgesi.





İsmail İNCİ,  10/05/2014

SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...