24 Aralık 2015 Perşembe


UYGULAMALI SİYASET-5

İLÇE KONGRESİ SEÇİM SÜRECİ  VE İLÇE DELEGE SEÇİMLERİ

Parti Tüzüğüne göre her iki yılda bir Partilerin ilçe örgütleri kongrelerini yaparak yönetim kurul üye ve başkanlarını seçerler. İlçe kongre sürecine girildiğinde önce ilçe yönetim kurul üye ve başkanlarını seçecek olan mahalle delegelerinin seçiminin yapılması gerekliliği vardır. Kongre delege seçimleri ile birlikte, milletvekili genel seçimlerinde ön seçim delegelerinin oyları ile milletvekili adaylarının belirlenmesi kararı alındığiında oy kullanacak olan üyeleri belirlemek için  Ön seçim delegeleri de seçilir.
Her ilçenin ne kadar delege seçeceği, mahalle mahalle delege sayıları ve toplam delege sayısı genel merkezden ilçe yönetimlerine kongre seçim takvimi ile birlikte gönderilir.  İlçe yönetimleri mahalle mahalle delege seçim takvimlerini ve bu seçimlerde kurulacak olan sandıklarda görev alacakları il yönetimine yazı ile bildirir. İl yönetimi kendileri tarafından gönderilecek gözlemci ile birlikte delege seçim takvimi yazı ile ilçe yönetimlerine bildirir.
İlçe delege seçimlerinde seçim yöntemi, tüzüğe göre her seçimde uygulanacak olan yöntem Çarşaf Liste Yöntemi olduğu halde delege seçimlerinde tüzükte bu konuda açık bir hüküm bulunmadığı gerekçesi ile Blok liste seçim yönteminin uygulanacağı görüşü hakimdir. Bu görüş, ilçe yönetimine aday olan ilçe başkan aday ve yönetim kurulu üyelerinin, delege listelerini kendileri seçimleri kazanacak şekilde taraflı olarak hazırlamaları ve kendi renklerinde delegeleri gösterir listelerle girmeleri gerektiği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Hazırlanan blok delege listeleri ilçe mührü ile mühürlenerek birer seçim pusulasına dönüştürülür.

-İlçe kongre delege ve ön seçim seçmen oy pusulası örnekleri-


Bu düşünce doğrultusunda her ilçe başkan adayı, mahalle mahalle  kendilerini seçecek delegeleri belirleme çabasına girerek bir tür delege avına çıkarlar. İlçe örgütlerinde parti için çalışacak ve her mahallede parti örgütünü temsil ederek Bu tür bir delege seçimi amacı dışına çıktığından büyük sakıncalar taşır.
Üye sayısı çok ilçe merkezindeki mahalleler için parti binasında sandıklar kurularak oy kullanılır. Üye sayısı az olan kırsal mahallelerde delege seçimleri, ilçe yönetim kurulunca görevlendirilen üyelerle kırsal mahallelere gidilerek uygun olan yerlerde üyelere oy kullandırılarak seçimler yapılır ve Seçim Sonuç tutanakları sandık görevlilerine imzalatılır.



________________________________________________________________________________
SAYI     :2015/84                                                                                                                              07/08/2015
KONU  : Delege seçimi Takvimi ve
               Sandık Görevlileri Hk.



CUMHURİYET HALK PARTİSİ
İL BAŞKANLIĞI
                               BALIKESİR

                      CHP Merkez Yönetim Kurulunun 15 Haziran 2015 tarihli toplantısında alınan karara göre “Muhtarlık Bölgesi delegeleri ve Parti İçi Ön Seçmen Delegeleri” seçiminin 15 Ağustos 2015 cumartesi günü başlayarak 06 Eylül 2015 Pazar günü bitmesi gerekmektedir.
                      Yönetim Kurulumuzun 03/08/2015 günü yapmış olduğu toplantıda delege seçim takvimi belirleme toplantısında ilçemize bağlı olan 81 kırsal mahallelerin muhtarlık bölgesi delege seçimlerinin 15 ağustos-5 eylül 2015 tarihleri arasında yapılması kararlaştırılmıştır. Kırsal mahalle delegeleri seçimlerinde görevliler Besim AYDIN TC No: 16189630464, Mehmet DURMUŞ TC. No: 26749288578 ve Haydar ÇUHADAR, TC.No: 30871143490 olarak belirlenmiştir              
                   Merkezdeki 13 mahallelerdeki seçim takvimi ve sandık başında görevlendirmeler aşağıdaki çizelgede olduğu gibidir.

                                             Saygılarımla

Haydar ÇUHADAR
    CHP ALTI EYLÜL İLÇE BAŞKANI

13 ŞEHİR MERKEZİ MAHALLE DELEGE SEÇİMLERİ
22 AĞUSTOS 2015 CUMARTESİ
MAHALLE
1. SANDIK GÖREVLİSİ
TC NUMARASI
2.SANDIK GÖREVLİSİ
TC.NUMARASI
KASAPLAR MAH.
SEZGİN İZGİ

GÖKHAN DONAT
xxxxxxxxxxxxxxxx
SÜTLÜCE MAH
BESİM AYDIN

MEHMET DURMUŞ
xxxxxxxxxxxxx
PLEVNE MAH.
SAKİNE ACAR

SEVİNÇ YILMAZ


23 AĞUSTOS 2015 PAZAR
MAHALLE
1. SANDIK GÖREVLİSİ
TC.NUMARASI
2.SANDIK GÖREVLİSİ
TC.NUMARASI
GAZİOSMAN PAŞA MAH
BENGİ YILDIRIM

MEHMET DURMUŞ
xxxxxxxxxxxxxxx
YILDIZ MAH.
EMİNE PEKTAŞ

AYSEL ZERENLİ
xxxxxxxxxxxxxxxx
1.GÜNDOĞAN MAH
İSMAİL İNCİ

REYHAN BENLİOĞLU

2.GÜNDOĞAN MAH.
KIYMET TURGUT

İKBAL DAYANÇ
xxxxxxxxxx
Şekil: 3
                    -İl Başkanlığına Sandık Görevlileri Bildirim Yazısı Örneği-

İLÇE KONGRE SÜRECİ:
Delege seçimleri sonucu belirlenen Kongre Delege Listesi parti binasında üç gün süre ile itirazlar kabul edilmek üzere askıya çıkarılır. Askıya çıkış tutanağı ve üç gün sonra askıdan iniş tutanağı tutulur. Bu arada ilçe yönetimleri tarafından İlçe Kongre yer ve tarihi belirlenir. En az bir yerel gazeteye Kongre yer ve tarihini Kongre Gündemini bildiren,  İlçe Konre İlanı verilir.  Askı süresi sonunda kesinleşen Kongre Delege listesi,  ilçe Kongre tarih, yer ve saatini belirten, İlçe Kongre gazete ilanı ve Kongre Gündemi eki ile birlikte bir ön yazı ile İl başkanlığına bildirilir. İl başkanlığı ilgili ilçe Kongrenin yer ve tarihini inceleyerek belirler.
İlçe kongresi üst makamlara bilgi ve güvenlik için amacıyla bildirilir. İlçe kongresi yer, saat, tarih ve gündemini bildiren bir yazı ile Partinin bulunduğu ilçe kaymakamlığı dernekler müdürlüğüne, ilçe kaymakamlığında Dernekler müdürlüğü kurulmamışsa İle Dernekler Müdürlüğüne toplantı bildirimi ve güvenliğin sağlanması amacıyla bildirilir. Ayrıca Valilik Makamı Hukuk İşleri Müdürlüğüne üst makama bilgi amacıyla aynı yazı verilir.
İlçe yönetimi kongre seçimlerini İlçe Seçim Kuruluna da bildirmek zorundadır. Tüm kongre delegelerini gösteren Kongre delege listesinden üç nüsha hazırlar. Kongre delegelerinin adı, soyadı, TC. numaraları gösteren ve geniş bir imza bölümü açılmış olan üç nüsha Kongre Hazirun Listesi her sayfası ilçe başkanlığı mührü ile mühürlenerek ve ilçe başkanı tarafından imzalanarak, Kongre ilanının bulunduğu gazete ve bir Parti Tüzüğü kitabı ile İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına teslim edilir. İlçe seçim kurulu kongre delege listelerinin bir nüshasını İlçe Seçim Kurulu Hakimi tarafından yazısı yazılıp imzalanarak, üç gün askıya çıkarılmak üzere Parti ilçe başkanlığına verir. Oy kullanacak kongre delege sayısına göre seçim sandık sayısını belirleyerek bu sandıklarda görev alacak bir asil ve bir yedek Partili görevliyi  bir yazı ile ilçe yönetiminden bildirmesini ister. İlçe seçim kurulundan da resmi olarak bir sandık başkanı ve bir üye memur olmak üzere her sandıkta üç görevli bulunacaktır.
Askıya çıkış ve askıdan iniş yazıları ile birlikte üç gün sonra kongre delege listesi İlçe seçim kuruluna teslim edilir. İtirazlar olursa süresi içinde ilçe Parti yönetimlerine değil doğrudan İlçe Seçim kuruluna yapılır.
İlçe yönetimince iki yıllık sürenin çalışma raporu ve hesap raporu hazırlanarak parti binasında bir hafta süre ile üyelerin bilgisine sunulur.
Seçim günü hazirun listelerinin biri ile kongreye gelen delegelerin imzaları alınarak kongre seçimi için yeterli salt çoğunluk takip edilir. Salt çoğunluk sağlanamadığı taktirde, ikinci toplantıda beşte bir çoğunlukla kongrede seçime gidilir. Aynı gün içinde kongre seçiminin gerçekleştirilebilmesine yönelik olarak yeterli sayının sağlanması için kongre ilanı günü ikiye bölerek verilebilinir.
_______________________________________________________________________________
İlçe Kongresi

KONGRE İLANI

       Cumhuriyet Halk Partisi Altıeylül İlçesi olağan kongresi 06/12/2015 tarihinde saat 10:00’da Şoförler Derneği binası toplantı salonu, Bursa yolu üzeri, Emniyet Müdürlüğü Binası Yolu, Kat:1  adresinde aşağıdaki gündemle yapılacaktır.
      Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı aynı gün  (06/12/2015)  aynı yerde saat 12:00’da yapılacaktır.
     

                Haydar ÇUHADAR
             CHP Altıeylül İlçe Başkanlığı



GÜNDEM

1-    Açılış
2-    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı
3-    Kongre Başkanlık Kurulu Seçimi (Başkan, İkinci Başkan, Yazman)
4-    01/10/2013-30/11/2015 Dönem Yönetim Kurulu Çalışma Raporunun ve hesap raporunun okunması ve görüşülmesi.
5-    01/10/2013.-30/11/2015 Denemi çalışma raporu ve hesap raporunun ayrı ayrı ibra edilmesi
6-    İlçe Başkanı, ilçe yönetimi kurulu ve il kongre delegelerinin seçimi.
7-    Dilek ve temenniler.
8-    Kapanış.


_____________________________________________________

İLÇE KONGRESİNİN İLÇE SEÇİM KURULUNA BİLDİRİMİ


ALTIEYLÜL İLÇE SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA
             ALTIEYLÜL/BALIKESİR


KONU               : İlçe Kongresi

Cumhuriyet Halk Partisi Altıeylül İlçesi olağan kongresi 06/12/2015 tarihinde saat 10:00’da Şoförler Derneği binası toplantı salonu, Bursa yolu üzeri, Emniyet Müdürlüğü Binası Yolu, Kat:1adresinde yapılacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde ikinci toplantı aynı gün( 06/12/2015), aynı yerde saat 12:00’da  yapılacaktır.
          İlçe kongre delege listesi, gündem ve ilan ekte sunulmaktadır.
          Saygılarımızla.


İsmail İNCİ                        Haydar ÇUHADAR
İlçe Sekreteri              CHP Altıeylül İlçe Başkanı




EKİ:
Kongre Delege Listesi
Gündem
Kongreye İlişkin Gazete İlanı

_____________________________________________________________________________


İLÇE KONGRESİNİN KAYMAKAMLIĞA BİLDİRİMİ


ALTIEYLÜL İLÇE KAYMAKAMLIĞINA
                         ALTIEYLÜL/BALIKESİR


KONU               : İlçe Kongresi

Cumhuriyet Halk Partisi Altıeylül İlçesi olağan kongresi 06/12/2015 tarihinde saat 10:00’da Şoförler Derneği binası toplantı salonu, Bursa yolu üzeri, Emniyet Müdürlüğü Binası Yolu, Kat:1 adresinde yapılacaktır. Bu toplantıda çoğunluk sağlanamadığı taktirde ikinci toplantı aynı gün (06/12/2015), aynı yerde saat 12:00’da yapılacaktır.
          İlçe kongre delege listesi, gündem ve ilan ekte sunulmaktadır.
          Saygılarımızla



İsmail İNCİ                              Haydar ÇUHADAR
İlçe Sekreteri                       CHP Altıeylül İlçe Başkanı





EKİ:
Kongre Delege Listesi
Gündem
Kongreye İlişkin Gazete İlanı



_______________________________________________________________________________
Sayı    : 2015/126                                                                                                                    02/12/2015
Konu  : CHP Altıeylül İlçe Kongresi Sandık Kurulu Üyeleri Hk.



ALTIEYLÜL İLÇE SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞINA
                                       ALTIEYLÜL/BALIKESİR




                                 CHP Altıeylül İlçe Başkanlığımızın 06/Aralık/2015 tarihinde yapılacak olan Olağan İlçe Kongremizde Seçim Sandık Kurulunda görev alacak olan asil ve yedek üyelerimizin adı soyadı,  T.C.vatandaşlık numaraları ve cep telefonları aşağıdadır.
                             Bilgilerinize arz ederim.
                                                                                                        Saygılarımla




                                      Haydar ÇUHADAR
                                       CHP Altıeylül İlçe Başkanı



1 NOLU SANDIK
ASİL ÜYE
SIRA
ADI
SOYADI
T.C.NUMARASI
CEP TELEFONU
1
Kemal
KORUR
……………….
05075239924
   YEDEK ÜYE
SIRA
ADI
SOYADI
TC. NUMARASI
CEP TELEFONU
1
Besim
AYDIN
………………….
05365997651


2 NOLU SANDIK

ASİL ÜYE
SIRA
ADI
SOYADI
TC.NUMARASI
CEP TELEFONU
1
Fatma
DİLMEN
………………
5387495551
YEDEK ÜYE
SIRA
ADI
SOYADI
TC.NUMARA
CEP TELEFONU
1
Sevinç
YILMAZ
…………………..
5397717850


-İlçe kongreleri ile ilgili çeşitli yazı bildirim örnekleri-
Kongrede toplantı yeterli sayısını hazirun listesindeki imzalar sayılarak tesbit edildikten sonra kongrenin gündem maddelerine geçilir. Önce Kongre Divanı seçimi yapılır. İki yıllık görev süresini tamamlayan ilçe yönetiminin iki yıllık çalışma ve Hesap raporu kongreye okunur. Hesap raporunun incelenmesi ve aklanması için kongredeki üyelerden üç kişilik bir komisyon oluşturulur ve kongreye okunarak sunulan Hesap raporu komisyon yazısı ile aklanır.
Yeni ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçimine geçilmeden ve oy pusulaları oluşturulmadan önce seçim yöntemi Parti tüzüğüne göre Çarşaf Liste ile yapılacağı belirlenmiş olmasına rağmen kongredeki delegelerin onda birinin önerisi ile seçimin Blok liste yöntemi ile yapılacağı kararı alınabilir.

PARTİ İLÇE KONGRE SÜREÇLERİNDE KARŞILAŞILAN SORUNLAR VE SORUNLARIN ÇÖZÜMLERİ ÜZERİNE GÖRÜŞLER:
Partilerin kongre sürecinde mahalle delegelerini belirlemelerinin, ilçe yönetimlerinin partide yönetim işlerine daha çok zaman bulmaları,  daha rahat çalışabilmeleri, çalışmalarında daha verimli olabilmeleri, sonuçta da Partiyi daha başarılı bir aşamaya getirebilmeleri için,  büyük önemi vardır. İlçe yönetimleri, her mahalleyi temsil eden ve mahalle seçim çevresini yönetim kurulu üyelerinden daha iyi bilen, mahallelerdeki çalışmaları organize ederek ilçe yönetimlerine gerekli bilgi ve desteği sağlayacak olan temsilcilerle partide başarılı bir yönetimi gerçekleştirebilirler. Başarılı bir ilçe yönetim ve örgütünün mutlaka partiye faal olarak mahalle çevresinde katkı veren, ilçe yönetimleri ile yakından işbirliği içinde çalışan temsilcilere ihtiyacı vardır. Bu çalışma sistemi  genelde Partinin başarılı olmasını sağlayacaktır. Sadece, ilçe parti yönetim binasında ilçe başkanı ve yönetim kurulunu oluşturan onyedi partilinin çalışması ile genelde Partinin başarılı olması olanaksızdır.
Ancak Parti ilçe yönetimlerinin başarılı olabilmesi için seçilecek mahalle delegelerinin gerçekten partide etkin, nitelikli, özverili, deneyimli kişilerden olması gerekmektedir. Bu özelliklere sahip delegelerin seçimi ise bugünkü mahalle delege seçimi sistemi ile olanaklı gözükmektedir. Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni de tüm ilçe başkan adaylarının ve yönetim kurulu üyelerinin seçiminin seçilecek delegelerle yapılması ve bu seçime bağlı olarak, ilçe başkan adayları ve çevrelerinin partide deneyimi, üstün nitelikleri, çalışkanlığı, özverililiği..vb nitelikleri gözetmeden salt kendilerine oy verecek nitelikte olan üyeleri mahalle-kongre delegesi olarak belirlemelerinden ileri gelmektedir.  Bu durumdan mahalle delegesi bile seçilemeyen ancak ikinci dönem milletvekili seçilen Sn. Namık HAVUTÇA gibi birçok kişi rahatsızdır. Bu rahatsızlığın çözülmesi de gerekir.
Bu sorunun temelden çözümü ilçe başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçiminin,  delegelerle değil ilçedeki kayıtlı tüm üyelerin oy kullanması ile yapılmasıdır. Bu yöntem milletvekili adaylarının ön seçiminde tüm üyelerinin katılımı ile uygulanabilmektedir. Aynı seçim usulü ilçe kongrelerinde de uygulandığında mahalle delege seçimlerinde parti için daha yararlı işler yapacak üyelerin seçimine gidilecektir. Bu durumda Parti ve ilçe örgütleri Namık HAVUTÇA gibi milletvekili olduğu, veya bir partilinin belediye başkanı olduğu halde mahalle delegesi seçilememe gibi bir çelişki ile karşılaşılmayacaktır.
Tüm üyelerini katılımı ile ve Çarşaf liste yöntemi ile seçilecek İl Kongre delegeleri ile yapılacak bir il kongre seçimi, tüm üyelerin katılımı ile yapılmasa da daha başarılı il başkan ve yönetim kurulu üyelerinin seçimini sağlayacaktır.
Çarşaf Liste Yöntemi ile seçim yapılacağı Parti tüzüğünde yer almasına rağmen,  yönetim kurulu adayları  ve delegelerin çoğunluğu tarafından pratikte benimsenmemesi nedeniyle, bu tüzük maddesi uygulama dışında kalmaktadır. Bu da bu tüzük maddesinin sözde, göstermelik bir kurultay maddesi olarak kalmasına neden olmaktadır. Bu demokratik maddenin uygulamasının önünün açılabilmesi için seçimlerin elektronik ortamda yapılması gerekiyor. Elektronik-sayısal ortam koşulları, maddi olanakların ve altyapının kurulmasının olanaklı olduğu ilçelerde, İlçe seçim kurullarına dünya standartlarında elektronik ortamda seçim yapısının kurulduğu güveni verilerek, yapılabilir. Elektronik ortamda seçimlerin yapılabilir olması ile tüzükteki Ortak Liste ile seçim maddesi de, seçimin kısa zamanda, çok kolay ve doğru olarak gerçekleştirilmesi ile pratikte uygulanır duruma gelmiş olur. Aynı zamanda CHP bu seçim çalışması ile ilk defa elektronik ortamda seçimi ülkede gerçekleştirmiş olur.

İsmail İNCİ,  24/12/2015
bgi.inci@hotmail.com







16 Ekim 2015 Cuma

PARA ARZI AÇISINDAN ULUSLARIN EKONOMİK SÜREÇLERİNİN ANALİZİ




                                                                                                          


PARA EKONOMİSİ (2)



DOLAŞIMDAKİ TOPLAM PARA MİKTARI (EMİSYON HACMİ)NIN EKONOMİ ÜZERİNE ETKİLERİ
(EKONOMİK YAŞAMIN PARASAL AÇIDAN DOĞAL İŞLEYİŞ SÜRECİ)

     Takas ekonomisi, insanların temel yaşamlarını sürdürmeye yeten, çok az miktar ve türdeki malların ve hizmetlerin değiştirilerek elde edilmesine dayanıyordu.  Mal ve hizmetlerin sayısı artarak binlerce türe ulaşması ve miktarlarının çok büyük  ölçüde artması ile ürünlerin karşılıklı birebir değişimi çok büyük sorun durumuna gelmiş, hatta  birçok ürünün değişimi olanaksızlaşmıştır.  İnsanlar arasındaki bu ürün değişimindeki büyük sorun;  ortak bir değişim aracı ile aşılmış ve para ekonomisine geçilmiştir.  Paranın önemli işlevleri vardır.
     a)Para; ürün ve hizmetlerin dolaşımını, yer ve zaman kavramlarını kaldırarak çok basitleştirdiği gibi, mal ve hizmetlerin çok değişik biçimlerde organizasyonlar yapılarak (değişik finansal proje ve yatırımlar) tür ve miktar olarak üretimini kolaylaştırmıştır.
     b)Para, kişi ve kurum olarak üretim birimlerini, salt kendi alanları içerisinde çalışmaya yönlendirerek işbölümünü, buna koşut olarak uzmanlaşmayı ortaya çıkarmış ve geliştirmiştir.
     c)Para, işbölümü ve uzmanlaşma ile ortaya çıkan üretim yetenek ve kapasitelerini yer ve zaman öğelerine bağlı olmadan harekete geçirir.
     d) Paranın önemli bir işlevi de piyasalarda dolaşımı sonucu, işbölümlerinin ortaya çıkmasına ve gelişmesine neden olduğu gibi  işbölümlerindeki atıl üretim güçlerini devindirerek, üretim yetenek ve kapasitelerini ortaya çıkarır.

     Dergimizin önceki sayısında da belirttiğimiz gibi: Ortak değişim aracı olarak paranın işlevini yerine getirebilmesi ve bağlı olarak üretimin sürdürülebilmesi, işkollarının varlığını koruyabilmesi, yeni iş kolları eşdeyişle yeni sanatların ortaya çıkabilmesi, toplumların gelişerek uygarlıkta ilerlemeleri, zenginleşmeleri paranın miktar olarak toplumsal alışveriş içinde yeterli ve dengeli miktarda olmasına bağlıdır. Ortak kullanım aracı olan para üretimin sürmesini sağlar; gerek zorunlu, gerekse refah ürünlerinden pay almak, ürün ve hizmetlerden daha çok satın almak isteyen bireylerin, yeni ürün ve üretim teknikleri bulmalarına etki ederek yeni mesleklerin  ortaya çıkışına neden olur ve hızlandırır. Yeni sanatlar, tekniklerle birlikte yeni mal ve ürünlerin buluşu da ülkelerin zenginleşmesini, uygarlıkta ilerlemesini sağlar. Doğal olarak bir toplumun piyasalarında bunların gerçekleşmesi için paranın sadece kullanımı yeterli olmaz, aynı zamanda paranın yeterli oranlarda piyasalarda dolaşıyor olması gerekir.

       Ortak kullanım aracının, kullanımdaki(dolaşımdaki) miktarı, piyasadaki mal ve hizmet ürününe karşılık gelecek miktarlarda (üretimi devindiren tüketim araçlarının kapasitesi ile eşit miktarlarda) olmalıdır. Yeterli miktarda piyasalarda bulunmayan para, üretilen mal ve ürünlerin piyasalarda dolaşımını sağlayamaz.  Sonuçta yetersiz miktarda bulunan ortak kullanım aracı ürünlerin ticaretinin(= tüketimi)nin yavaşlamasına neden olur, bu yavaşlama üretim faaliyetlerini de engelleyerek, üretimin durmasına, üretimdeki durgunluk ekonomide genel olarak durgunluğa ve şirketlerin iflaslarına neden olacaktır. Ülkelerin ekonomilerindeki sağlıklı bir gelişme ve ekonomik durgunlukların engellenmesi para miktarının yeterli olmasına ancak aynı zamanda, bu miktarın piyasalardaki dolaşımının tam sağlanmasına bağlıdır.

      Rezerv olarak bankada tutulan ve hiçbir işlem yapmayan bir para dolaşımda olmadığı sürece ekonomiye katkı sağlamaz. Bankaların mevduatlarla topladıkları paraların küçük bir oranını ihtiyati rezerv olarak(mevduat sahiplerinin talebine bağlı olarak vermek üzere)  ayırarak kalan parayı kredi olarak vererek piyasalarda dolaşımını sağlamaları gerekir. Aynı şekilde bireylerin biriktirmiş oldukları parayı “yastık altı” olarak deyimlendirdiğimiz elde tutmaları, paranın dolaşımını engelleyerek piyalarda gerekli işlevinin yerine getirmesini engeller.


GELİR DAĞILIMI DENGESİZLİĞİ:
     Paranın dolaşımını engelleyen bu iki etkinin dışında üçüncü ve çok önemli olan bir etken de, zenginliğin (ortak değişim araçlarının) birkaç kişi veya grupta toplanarak, çoğunlukta kalan  yoksul nüfusun tüketimde bulunamayarak paranın dolaşımına katkıda bulunmamalarıdır. Bu üçüncü etken toplumda gelir dağılımının dengesizliğini belirler. Para arzının,” mal ve hizmetlerin dolaşımını sağlayacak” ve üretim yeteneklerini ortaya çıkaracak ölçülerde olması ekonominin sağlıklı çalışabilmesi için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, dolaşımdaki para miktarının dengesiz dağılımı (gelir dağılımındaki eşitsizlik), diğer anlamıyla paranın toplumun küçük bir grubunun elinde toplanmış olması, paranın dolaşımını engelleyecektir. Enflasyon, gelirlerde büyük dengesizliklere neden olarak, paranın dolaşım yönünün küçük bir grubun, küçük bir zenginler topluluğunun üzerinde toplanmasına ve toplam talep yapısında daralmaya yol açarak üretimin durması neden olmaktadır.

     Toplumun büyük bir bölümünün satın alma gücünün minimum düzeyde olması ile talebin ortadan kalkmış olması, tüketimin olmaması üretimi de durduracak; gerekli mal ve hizmet çıktısı para arzı yeterli olsa da gerçekleşmeyecektir. Tüketim yapamayan üretim güçleri mal ve hizmet üretiminden devre dışı bırakılmış olmaktadır. Diğer anlatımla, üretim yapacak elemanların savurganlığı yapılmış olmaktadır. Yeterli talep ve tüketim, yeterli mal ve hizmet üretimi demektir. Tüketim talebi, üretim talebinde artışa yol açmakta, yatırım çoğaltanı ile tüketim çoğaltanı birbirine eşit olmaktadır. Üretim ve yatırım çoğaltanı insanların toplum içinde birbirlerine bağlılıklarının, toplumsal yaşam biçimlerinin hem nedeni hem de sonucudur.

ÜRETİMDE OPTİMUM NOKTA VE BÖLÜNÜR ARTAR DEĞER:
     İşletmelerin üretimlerinin optimum düzeye çıkması, gelir dağılımdaki denge ile kolaylaşır. En üst(maksimum) düzeyde, tam kapasitede üretim yapılması, birim başına düşen maliyetleri enalt(minimum) düzeyde oluşturduğundan maliyetler marjinal düzeye çekilmiş olmaktadır. Maliyetlerin marjinal olması gelirleri en üst noktaya çıkarır. Bu noktada( bölünür artar değerin maksimum noktasında) firmalar kendi finansmanlarını sağlayacak birikime sahip olduklarından faiz oranları da düşecektir.

     Faiz oranlarının düşmesi likidite tuzağı ile üretim maliyetlerini yeniden yükseltecektir. Azalan verimler yasası gereği varolan talep, doymuş talep durumuna geldiğinde üretim yavaşlayarak duracaktır. Üretimin optimum düzeyde tutulabilmesi talebin optimum düzeyde tutulmasına bağlıdır. Bu dengenin korunması doymamış, tüketim yapacak piyasaların, pazarların var olmasına bağlıdır. Ancak kaçınılmaz olarak, bilimlerin ilerlemesi ve teknolojinin önüne geçilemez gücünün artması ile tüketim matematik oranla artarken üretimin geometrik oranla artması sonucu bütün ekonomilerde varolan toplam talep, doymuş talep durumuna gelecektir.

     Ekonominin bu düzeyinde, ekonominin küçük bir bölümündeki üretim birimlerini (üretim sektörlerini) etkileyen veya ekonominin genelindeki üretim birimlerini etkileyen iflaslar, istihdam açıkları (işsizlik) olacaktır.

DOYMUŞ TALEP NOKTASI VE ÜRÜNLERİN GELİŞMESİ-TÜRSELLEŞMESİ ETKİSİ:
     Ancak ekonomilerin doymuş talep noktalarının bilincinde olan ve “ürünlerin gelişmesi ve türselleşmesi” ekonomik olgusunu, ekonomik bir yasa olarak kaçınılmazlığını ve gerekliliğini bilen  üretici bir şirket, özgür girişimciliğin bulunduğu piyasa ortamında, talep yaratma zamanlama çalışması yapar. Varolan ürün üzerinde küçük maliyetlerle gereksinmeleri karşılayacak yönde değiştirme ve geliştirmeler yaparak veya, yeni bir yapılanma ile yeni, yepyeni gereksinmelere yanıt veren yeni ürün ve hizmetler piyasaya sürerek talep (piyasa, Pazar) oluşturarak üretimi sürdürür.

     Bu ekonomik değişim, dönüşüm ve gelişmeler uygarlığın gelişmesi; toplumların zenginliklerinin, refahının artması demektir. Ürünlerin gelişmesi ve türselleşmesi yasası gereği yaratılan talep para hacminde de genişlemeye neden olur. Zenginleşebilmek için, doymuş talepten doğacak krizlerden korkmamak gerekir. Talebe bağlı olarak üretimi azaltıp çoğaltarak üretim yapmak yerine esnek bir üretimle talep yaratarak üretim yapmak doymuş taleple gelecek krizleri önceden önleyecektir. Üretimi azaltıp çoğaltarak gerçekleştirmek gelir kayıplarına, açık istihdama; üretimdeki dengesizlikler sonucu enflasyona neden de olacaktır. Esnek üretim yöntemi ile, AR-GE alanındaki yatırımlarla gelişmiş ürünler ve yeni talepler yaratmak zenginleşmeyi ve refahı getirir.
Yeni ürün ve hizmetler üreterek geliştirmek, uluslar arası rekabette başarının da ilkesidir. Yaratılan her yeni ürün ve hizmet yeni ve şiddetli talepler oluşturarak, piyasalarda rakipsiz olmayı sağlayarak, çok daha fazla ölçeklerde mal ve hizmet sunmayı gerektirir. Talebe bağlı olarak yapılacak üretim istihdamın yolunu açar, satın alma gücünü arttırır; ekonominin zenginleşmesini, paranın değerlenmesini getirir.

PARANIN MİKTAR YETERSİZLİĞİ-GRESAHM YASASI VE ÜRETİM İLİŞKİSİ:
       Altın ve gümüş, para olarak kullanılmaya en uygun niteliklere sahip oldukları düşüncesi  ile yeryüzündeki sınırlı miktarlarına rağmen 19. Yüzyıla kadar değişim aracı kabul edilmişlerdir. Ancak devletler, hazinelerindeki miktarlarının zaman zaman yetersiz kalışı ile savaş ve diğer kamu harcamalarını karşılayabilmek için altın paranın içeriğine başka madenler katarak piyasaya sürmüşlerdir. Altının değerli maden olarak içeriğinin azaltılması piyasada içeriği yüksek olan ve düşük olan olarak iki paranın ortaya çıkmasına neden olmuş ve tüketiciler değerli olan parayı elde tutarak düşük değerde olanı harcamaya başlamışlardır. Gresham Yasası adı verilen bu ekonomik olay, kötü para iyi parayı piyasadan kovar olarak tanımlanmıştır.  Gresham yasası olarak tanımlanan. bu ekonomik olay, piyasada dolaşımda yeterince paranın olmaması ile bir yandan ülke içi ticareti takas ekonomisine döndürücü etki yapmış, diğer yandan uluslar arası ticaret hacmini daraltmıştır. Yeryüzünde altın ve gümüş miktarının sınırlı oluşu ve devletlerin zaman zaman kamu harcamalarını yaparken bu zorlukların ortaya çıkışı banknot paranın kullanımına geçişi ortaya çıkarmış ve hızlandırmıştır.


       Tersine olarak para miktarının piyasalardaki talepten daha fazla olması durumunda, paranın değişim değeri düşerek, ürünlerin değişim değeri yükselecek,  ürünlerin fiyatlarının yükselmesine neden olarak, ekonomi enflasyona girecektir.
Paranın ortak değişim aracı işlevini yerine getirmesinin ekonomik koşulları ile enflasyona yol açan ekonomik koşullarını birbirinden ayırtmak gerekir.
Üretim gücü düşük olup tüketim taleplerini karşılayamayan ve üretme yeteneği emek ve üretim araçları (sabit sermaye) olarak sınırda olan bir ekonomide dolaşımdaki para miktarının her bir birim artışı talebi artırarak talep ve fiyat enflasyonuna neden olur. Bu ekonomiler genelde tarıma dayalı ve tarım ürünleri üretimi de yetersiz olan ekonomilerdir.

     Üretim yeteneği emek ve üretim araçları yönünden atıl durumda bulunan, tarım ürünleri üretimi yeterli düzeylerde bulunan ekonomilerde her birim emisyon hacminin artırılışı üretim gücünü, yetenek (değişik işbölümlerinin sahip olduğu üretim bilgi ve becerileri) ve kapasiteleri (atıl durumda bulunan gerekli bilgi ve beceriye sahip işgücü ve üretim araçları) devindirerek üretimin artmasına neden olur. Üretim artışı ile doyurulan talep ve sunu sonucu talep ve fiyat enflasyonu düşer. Bu koşullarda her birim emisyon hacmindeki artış enflasyonu, stagflasyonu ve bu ekonomik koşulların ortaya çıkardığı ekonomik krizleri ortadan kaldırır.

       Tarihte Amerika’nın bulunuşu ile İspanyolların, Portekizlilerin, ardından da Hollanda, Fransız ve İngilizlerin kalyonlarla yüklü binlerce ton altın ve gümüşü Avrupa’ya getirmeleri  piyasalarda dolaşımdaki para miktarı ile mal ve ürünlerin miktarları arasındaki dengenin bozulmasına neden olmuştur. İklim koşullarındaki bozulmalar ve gelir dağılımlarındaki inanılmaz uçurumlar ile birlikte piyasalardaki para miktarı ile ürün ve mallar arasındaki dengelerin bütünü ile bozulması, para ile mal ve ürünlerin dengeli olarak dolaşımının sağlanamaması uluslararasında zenginliğin sadece altın ve gümüş biriktirmekte olduğu düşüncesini taşıyan Merkantilist ekonomi anlayışının terk edilmesine neden olan koşulları oluşturmuştur.

““Deniz aşırı yayılmanın önemli bir ekonomik sonucu da zengin altın ve gümüş yataklarına sahip olan Meksika ve Peru’nun keşfiydi. Çok büyük miktarlarda altın ve gümüş geçmiş medeniyetlerin hazinelerinden ele geçirildi. İspanyollar kıymetli maden akışını devam ettirmek için büyük ölçekli madencilik teşebbüsleri organize ettiler. Yüzyıl aşkın bir süre İspanyol donanması Avrupa’ya akıl almaz miktarda hazineler taşıdı.” (s. 95, İktisat Tarihi, Anadolu Üniv.yayınları, No: 2802)

      Gerçek zenginliğin kullanım değeri olmayan altın ve gümüşte değil tam tersine kullanım değeri taşıyan tarım ve hayvancılık ürünlerinin birikiminde ve bu birikimi oluşturan emekte olduğu şeklinde Fizyokratların ekonomik anlayışına bırakmıştır. Bu ekonomik anlayışın nedenlerini oluşturan koşulların içinde, Fransa’da halk içinde gerek iklim koşullarındaki yetersizlikten gerekse gelir dağılımındaki aşırı dengesizlikten dolayı para miktarı ile mal ve ürünler arasındaki dengelerin bütünüyle bozulmuş olması çok büyük önem taşır.

EMİSYON HACMİ-ATIL İŞGÜCÜ ARASINDAKİ ÜRETİM İLİŞKİSİ:
       Emisyon hacminin belirlenmesinde işbölümlerinin özelliklerinin önemle üzerinde durulması gerekir. Çünkü bazı işbölümleri doğrudan takaslanarak tüketilen somut ürünler üretir ki bunların dolaşımdaki karşılığı emisyon hacmi kolaylıkla gözlemlenerek belirlenir. Öğretmenlik, doktorluk, mühendislik, vb birçok önemli hizmet meslekleri dolaşımdaki hizmet üretim hacimlerini belirlemek ve dolaşımını sağlayacak emisyonu sağlamak daha ince, dikkatli hesaplar gerektirir. Ve bu hizmet ürünlerinin dolaşımının devinimi gerekli emisyon hacimlerinin dolaşımına bağlıdır. Bu nedenle atıl, boş(=işsiz) durumdaki bu ürünlerin dolaşımı, yeterli somut tüketim ürünlerini yeterince üretme yeteneğine sahip bir ekonomide gerekli ortak kullanım aracının piyasalara sunumu ile gerçekleştirilir. Bu olgu, ekonomilerin zenginleşmesini, uygarlığın gelişmesini sağlar.


     Sanayileşmenin belirli aşamasına gelmiş, eksik istihdama sahip, daralan bir ekonomide mal ve hizmetlerin üretimini arttırmak ve dolaşımını sağlamak için emisyon hacmini arttırmak gerekir. Hatta,  temel yaşam gereksinmelerini karşılayacak üretim yeteneğine sahip, diğer anlamıyla tarımsal üretimi yeterli bir ekonomide, sanayi üretimi herhangi bir nedenle yitirilmiş olsa da; bilgi, beceri, teknolojik eğitimle donatılmış atıl durumda insan gücü varsa, bu üretim gücü, aşamalı olarak üretilecek sanayi ürününe eşdeğerde emisyon hacmi (para arzı) arttırılarak (gerekli boş zaman yaratılmış olarak) etkin duruma getirilir.

YENİ ÜRÜN İLE PARA ARZI ARASINDAKİ İLİŞKİ:
    “Yeni yatırımların” maliyetleri ile “varolan yatırımların” üretime geçiş maliyetleri eşit olmadığı gibi, yeni yatırımların dışalıma dayalı (teknolojik açığı kapatma yönünde) yatırımlarla, iç piyasa alımlarıyla (yerli teknoloji ile) kurulabilecek yeni yatırımların maliyetleri eşit değildir. “Varolan yatırımların” değişir sermaye yatırımları( üretim kapasitenin arttırılması ve genişletilmesi)  ile iç piyasa alımlarıyla kurulabilecek “yeni yatırımların” üretime geçiş maliyetleri daha düşük olduğundan ve doğrudan üretime kısa zaman dilimleri içerisinde katılabildiklerinden, para arzının bu kapasitelerin hacmi kadar dolaşımda artması beklenir. Hatta her yeni yatırım, getirdiği yeni ürün ve hizmetle daha şiddetle talep oluşturduğundan üretime geçişi ile birlikte geometrik çarpanla para hacminin arttırılması gerekir.

       Emisyon hacminin nüfusla bağlantısı hizmet aynı zamanda işbölümlerinin  özel durumundan ileri gelir. Salt toplumun birey sayının basit artışına bağlamak yanlış olur. Eğitim kurumlarından çıkan, hizmet üretme yeteneğine sahip bu işbölümlerindeki birey sayısına bağlı olarak emisyon sağlanması gerekir. Atıl durumda bulunan bu üretim işbölümlerinin(= İşsizliğin çözümü), somut üretme yeteneği bulunan (=temel gereksinimleri her durumda üreten, üretme kapasitesi bulunan) ekonomilerde hazırlanan zenginleşme, uygarlaşma projeleri ile gerekli ortak dolaşım birimi(para) ile sağlanır.

      Dolaşımdaki para miktarında veya merkez bankalarının para arzı miktarında belirleyici olan unsurların biri olarak nüfusun gelmesinin nedeni, ürünlerin tüketim miktarlarındaki değişime ana etkide bulunmalarındandır. Gelir dağılımındaki denge de bu tüketim ile bağlantısı nedeniyle para arzının formülünün temel elemanıdır. Ürünlerin üretim amacı ile tüketimlerine neden olan girişimcilerin ve devletlerin yatırım projelerinin sayısı son olarak para arz miktarını ve paranın dolaşımını belirler. Bu etkenler belirlendiğinde  Adam Smith ve benzeri iktisatçıların bilinemez olarak kabul ettikleri formül ortaya çıkar.

  
     İşbölümü ve ürünler özgülleştikçe, ürünlerin tümüne erişme çabası ile bireyler ivmelerini arttırırlar. Bu ivme üretimi ve gelişmeyi hızlandırır. Bir işbölümü kendi alt işbölümlerini zorunlu kılarak istihdamı arttırır. Ürün ve dolaşımdaki ortak kullanım biriminin fazlalık vermesi(Gelir fazlası), eşzamanlı birbirini izlemesi gerekir. Gelir fazlası üretimin durması, işsizlik olgularını(=boş zaman) yaratır. Bu aşamada üretim ve tüketim boş zamanla dengelenerek, ekonomik yaşamın sürekliliği sağlanır. Eşzamanlı olarak tüm işbölümlerinin fazlalık vermesi sorun yaratmaz, sorun bazı alanlarda gereksinim varken üretimin sürüyor olması, bazı alanlarda ise gereksinimin doyması ile üretimin durması ve bu alanların işsizlikle gereksinmelerini karşılayacak üretimde bulunma yeteneklerini kullanamamalarıdır.

BAĞIMSIZ MERKEZ BANKALARININ İŞLEVİ:
       Toplumların ekonomik yaşamlarında ortaya çıkan krizler, ekonominin yukarıda ana çizgilerini sıraladığımız süreçleri dikkate alındığında ortaya çıkmadan önlenebilir. Bu önlemlerin alınmasında her ülkenin paranın piyasalardaki miktarını düzenleyen bağımsız Merkez Bankalarının önemli rolleri vardır. Özerk bir Merkez Bankası, diğer kamu ve özel bankaların ve  piyasaların mali gereksinmelerine çözümler sunarak işletmelerin mal ve hizmet üretmeleri yönündeki kredi isteklerine yanıt verir. Aile bireylerinin güvenceye dayanan kredi isteklerini yansıtan borçlanmaları ile şirketlerin değişen sermaye malı yatırımları borçlanmalarını (işletmelerin “varolan”, atıl olan üretim kapasitelerini harekete geçirecek borçlanmalarını) gösterir senetleri karşılığı emisyon hacminin arttırılması, döviz girdileri karşılığı doğrudan yaratılan emisyon hacmi ile birebir eştirler. Çünkü, her iki işlem sonuçta mal ve hizmet olarak ekonomiye katılmaktadır.


     Siyasi ve kişisel çıkarların etkisi altında çalışmayan, piyasaların ve ekonominin gereksinmelerine göre(yukarıda değinilen temel ekonomik verilerle) hareket eden bir merkez bankası, atıl olan bütün üretici güçleri etkinleştirerek üretici durumuna getirmede öncü olur. Merkez Bankası enflasyona neden olma riski ile karşılaşmadan “açık piyasa işlemleri” ile para arzını gerçekleştirir.

      “Açık Piyasa işlemleri” reeskont politikasına benzemektedir, çünkü; her iki işlem de ticari bankaların finansmanını kontrol etmektedir. Merkez bankası, para şeklinde banka likiditelerine bir piyasa fiyatının saptanmasını içermektedir. Açık piyasa işlemleri ticari bankalar için olduğu kadar banka dışında da uygulanır.” S.98, Para Ekonomisi, Doç. Dr., M.İlker Parasız.

PARA MİKTARININ GERÇEK FORMÜLÜ:
     Para miktarının ve piyasalardaki dolaşımının (likiditesinin) sağlanması ile ilgili bu kurallardan hareketle, piyasalardaki para miktarı ve dolaşımını matematiksel olarak formüle ederken; para miktarı artı, nüfus sayısı ve kişi başına düşen gelir miktarı ile çarpımı, yatırım için hazırlanan proje sayısı ve projelerin değerinin çarpımını mutlaka eklemelidir.      M2(dolaşımdaki Para Mikt.)=Nxt + Pxt



İsmail İNCİ,  16/10/2015




7 Temmuz 2015 Salı

PARANIN BULUŞUNA NEDEN OLAN TOPLUMSAL GEREKSİNMELER VE EKONOMİK GELİŞME ÜZERİNE ETKİLERİ



PARA EKONOMİSİ (1)
 
 NOT:  Balyalılar Derneği Dergisinin Nisan 2015 sayısında yayınlanmış olan makale


     Para, toplumlarda işbölümünün ortaya çıkışına bağlı olarak çok çeşitli türde mal ve hizmetlerin takası ile gereksinmelerin karşılandığı toplumların “takas ekonomisi” evresinde zorunlu gereksinmeden ortaya çıkan bir araçtır. Bu araç önce değerli madenler olan altın ve gümüş, sonra kağıt banknot, günümüzde de giderek yaygınlaşan elektronik ortamda ödemelerin yapıldığı banka kartları şeklinde görülmektedir. Kısaca parayı, tüm mal ve hizmetlerin alım ve satımında kullanılan toplum tarafından kabul edilen ortak bir araç olarak tanımlayabiliriz.

TOPLUMLARDA PARAYI ORTAYA ÇIKARAN GEREKSİNİM:   

“....Kentlerde değiş tokuş işlemlerinin zorluğundan dolayı altına ve gümüşe ihtiyaç duyulur…İşlem zorluğuna şöyle bir örnek verebiliriz. Bir çiftçi, örneğin saban yaptırmak istediğinde bunun karşılığında demirciye vermek için yanında erzaktan başka bir şey bulunmayabilir. Bu durumda onlar kendi aralarında yapacak oldukları işlemi tamamlayamazlar. Dolayısıyla, potansiyel olarak her şeyin yerinde geçecek bir şeyin ortaya konulması zorunludur. Öyle ki, çiftçi aldığı sabanın karşılığı olarak bir şeyi demirciye verir, demirci de ihtiyaç duyduğu ve istediği her şeyi bununla elde eder.”  Ünlü düşünür İbni Rüşt’ün bu sözleri takas ekonomisinden, para ekonomisine geçişin zorunlu, toplumsal-ekonomik gelişimini anlatır. Ortak kullanım aracının kullanılması zorunluluğu, gereksinmelerin zamanında, tam ve kolaylıkla karşılanabilmesini olanaklı kılmasındandır.  Toplum tarafından kabul edilen bir ortak kullanım aracı, mal ve hizmet ürünleri arasında takas ile ortaya çıkan zor alış veriş koşullarını kişilerin yer, zaman, uzaklık gibi zorluklarını ortadan kaldırarak, doğrudan erişimli(etkileşimli) olmasını sağlayarak kolaylaştırır, her türlü mal ve hizmetin alım satımını yapılabilir duruma getirir.

Takas ekonomisinde mal ve hizmetlerin alışverişinin zorluğu hatta olanaksızlığı; takas edilecek kişilerin birbirlerini yer, zaman ve kişi olarak bulmakta ve takas edilecek malların kişiler arasında tesliminde çok ağır koşullar taşıyor olmasındadır. Örneğin buğdayı ayakkabı ile değiştirmek isteyen birisi, peynire ihtiyacı olan bir ayakkabı üreticisinden ayakkabı ihtiyacını karşılayabilmesi için önce bir peynir ile buğdayı takas edecek üreticiyi bulmak zorunda kalmaktadır. Bu arayış zincirleme olarak ürün sayısı arttıkça çok daha zorlaşmaktadır.

Bu zorluğu aşmak için önce toplumlar takas ekonomisinin anlayışının etkisiyle, ortak kabul edilen bir mal ile mal ve hizmetlerin alışverişini yapmayı kabul etmişlerdir. Tarihe bakıldığında fildişi, balina dişi, öküz, inek gibi büyük baş hayvanların, deniz kabuğu, çeşitli baharatlar, papirüs gibi çok çeşitli malların ortak alışveriş araçları olarak kullanıldığı görülmektedir. Ancak bu malların taşınmasının, bölünmesinin zorluğu ve dayanıksız oluşları insanları değerli madenlere yöneltmiş, altın ve gümüşten sikkeleri ortak alışveriş aracı olarak kabul etmeye götürmüştür. Yaşanan alışveriş deneyimlerinden ortak mal ve hizmet alımında kullanılacak olan aracın, paranın kolay taşınabilir, hesaplanabilir bunun için bölünebilir ve dış koşullara karşı dayanıklı olması, paslanmaması, kokuşmaması gerektiği anlaşılmıştır. Altın ve gümüş madenleri bu özellikleri taşıdığından para olarak kullanıma en uygun araçlar olmuştur. İlk olarak altın ve gümüşün para olarak basılarak kullanımına M.Ö 560 yıllarında Batı Anadolu’da Likya Krallığında rastlıyoruz. Kâğıt paranın ilk ortaya çıkışı da ondokuzuncu yılın sonlarında altın karşılığında bankalar tarafından piyasalara sürülmesi ile gerçekleşiyor. Daha sonra kendi değerini taşıyan kâğıt paralar devletlerin merkez bankalarında basılması ile ortak alışveriş aracı olarak piyasalarda yerini alıyor. Bu gün kullanılan paranın kendi dışında bir değeri yoktur. Devletler ülkelerinde yasal değişim aracı ve değeri olarak ilan ettikleri için,  geçmişte altın ve gümüşün değişim aracı olarak basılarak ilan edilmesinde olduğu gibi kâğıt paralar da ortak mal ve hizmet alan araçlar olarak kullanılmaktadır.

PARANIN KULLANIMI  İLE TOPLUMSAL İŞBÖLÜMLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ VE PARANIN BULUŞUNUN SANATLARIN GELİŞMESİNE ETKİLERİ:
Bütün ticaretin takas yoluyla gerçekleştiği toplumlarda işbölümünün olmadığı veya gelişmediği, ailelerin kendi ihtiyaçlarını kendi üretimleri ile karşılamak zorunda oldukları görülür. İşbölümünün olmadığı veya yeni başlamış olduğu bu yaşama biçiminde toplumlar da gelişmemiş, küçük köy ve kabileler halinde kendi gereksinmelerini kendileri karşılayarak yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Adam Smith Milletlerin Zenginliği adlı ünlü eserinde bu durumu şu sözlerle anlatır:

“..Bu iki ulus arasında daha uygarı olan Perulular'ın bile, altın ve gümüşten süs olarak yararlanmakla birlikte, basılmış paraları yoktu. Bütün ticaretleri trampa yolu ile oluyordu. Dolayısıyla da aralarında hemen hiçbir işbölümü yoktu. Toprağı işleyenler evlerini, ev eşyalarını, giyeceklerini, ayakkabılarını, tarım aletlerini kendileri yapmak zorunda idiler. “ (s.119, Milletlerin zenginliği)

Bir çalışanın tüm meslekleri öğrenmesi ve en iyi biçimde yerine getirmesi ussal yeteneklerin farklı oluşundan, bütün mesleklerin öğrenilmesi için gerekli eğitim ve öğrenim için zamanın olmaması, insan ömrünün yetmemesi nedeniyle olanaksızdır. Herkes her işi yapabilecek yetenek sahibi olamaz ve her işi yapmak için çalışmak kesinlikle verimsiz bir iş ile sonlanır. Bu nedenlerle toplumlarda zorunlu olarak toplumsal işbölümü ortaya çıkmıştır ve toplumsal işbölümünün gelişmesine bağlı olarak toplumlar büyümüştür. Bir toplum ancak işbölümünün ortaya çıktığı ve geliştiği aşamada tüm gereksinmelerini karşılayacak işlerini verimli olarak yerine getirebilir.

Toplumlar gereksinmelerin karşılanmasına bağlı olarak yürütmüş oldukları üretim etkinlikleri alanlarında doğal ve zorunlu olarak işbölümlerine gittikleri gibi, takasa dayanan alışverişin güçlükleri karşısında ticarette bir ortak kullanım aracını, diğer deyişle parayı da kullanmaya başlamışlardır. Pratikten gelen zorunlulukla ortaya çıkan işbölümü ve paranın kullanımı, birbirinden ayrılmaz bütünün iki parçasını oluşturur. İşbölümü ve sanatların gelişerek çeşitlenmesi paranın kullanımını zorunlu kıldığı gibi,  ortak bir değişim aracının (paranın) bulunarak kullanılması sanatların gelişip çeşitlenmesinde doğrudan, hızlandırıcı etkide bulunmaktadır. Ortak kullanım aracı ile ürünler arası değişim, doğrudan erişimli(etkileşimli) durumuna gelerek, her mesleğin kendi alanında çalışarak üretme hız ve yeteneğini geliştirir, hacmini arttırır. Bütün işbölümlerinde küçük ve dev şirketlerin salt kendi alanlarında odaklanarak üretimde bulunmaları ortak kullanım aracının dolaşımda olması ile gerçekleşebilir.

Tersinden bu ekonomik olguya bakacak olursak; ortak kullanım biriminin bulunmadığı bir ekonomide üreticiler, ürettikleri mal ve hizmetleri gereksinim duydukları mal ve hizmetlerle takas için, uygun zaman, yer ve kişi araştırması yapacağından, buna bağımlı olduğundan, üretim yetenek ve verimleri yavaşlayacak hatta olanaksızlaşacaktır. Bu nedenlerle, ortak kullanım biriminin yokluğu işbölümlerinin ve işbölümlerinde uzmanlaşmanın oluşmasını engelleyecek, miktarındaki yetersizlik de üretim ve verimi düşmesine neden olacaktır.

Ortak kullanım aracı üretimde verimliliği ve işbölümünü getirdiği gibi, yeni işbölümlerinin oluşmasını, yaratılmasını; zenginleşmeyi uygarlaşmayı etkiler. Gerek zorunlu, gerekse refah ürünlerinden pay almak isteyen, ürün ve hizmetlerden daha çok satın almak isteyen bireyler, yeni ürün ve işbölümleri geliştirirler. Kişinin yetenek ve kolaylıklarına göre gereksinme duyduğu ürünleri temin etmek için yeni işbölümleri yaratması, ortak kullanım biriminin etkisi ile hızlandırılmış olmaktadır.

İşbölümü ve ürünler özgülleştikçe, ürünlerin tümüne erişme çabası ile bireyler ivmelerini arttırırlar. Bu ivme üretimi ve gelişmeyi hızlandırır. Bir işbölümü kendi alt işbölümlerini zorunlu kılarak istihdamı arttırır.

Ortak kullanım biriminin (paranın) ahlaki sorunlara neden olması olumsuz yanını oluşturmaktadır. Ancak ürünlerin doğrudan kendileri de ahlaki sorun olabilmektedir. Üretmeden, üretenlerin ürünlerini kullanarak yaşamak yani hırsızlık, kullanım biriminin doğası gereği kişileri etkilemektedir. Kolay taşınabilir oluşu hırsızlık ve hilekârlığı özendirebilmektedir. Ancak bu paranın zorunluluğunu ortadan kaldırmaz, bu yönde girişim uygarlıkta geri gitmektir. Toplumların gelişmesini kolaylaştıran yöntemleri ortadan kaldırmak, diğer deyişle toplumsal yasaları ortadan kaldırmak olanaklı değildir. İnsan doğadaki yasalara olduğu gibi toplumsal yasalara da uyum sağlayarak yaşamını sürdürebilir.

Bu gerçeklik tarihte M.Ö 9’cu yüzyılda Likurgus’un kral olduğu Sparta devletinde yaşanarak önemli bir toplumsal deneyim olarak ortaya çıkmıştır. Likurgus tüm varsıllığın küçük bir azınlığın elinde toplandığı Sparta halkının, gelirleri arasından bulunan ürkütücü eşitsizliği ortadan kaldırmak için toprak bölüşümünü yasalarla yeniden düzenler ve tüm altın gümüş paranın dolaşımdan çekilmesini sağlar:

Tüm altın ve gümüş paranın dolaşımdan çekilmesini sağladı ve yalnızca büyük ağırlığına karşın değeri çok az olan demirden yapılmış bir tür paranın dolaşımda kalmasına izin verdi. Daha sonra bunun oldukça büyük bir kütlesi için oldukça düşük bir değer saptadı. On mina değerindeki bir parayı saklamak için büyük bir oda ve yerinden kaldırabilmek içinse en az bir çift öküz gerekiyordu. Bu para dolaşıma girer girmez hemen birçok haksızlık türü Isparta’dan sürgüne gitti. Çünkü kim böyle bir para için bir başkasını soyardı?.... Bundan sonra Likurgus tüm gereksiz ve yararsız sanatların yasa dışı olduğunu bildirdi. Aslında böyle bir yasaklama olmaksızın da bunların çoğu altın ve gümüşle birlikte ortadan kalkacaklardı, çünkü şimdi kullanımda olan para bu tür yaratılar için uygun bir ödeme aracı olmaktan çıkmıştı. Demir para Yunanistan’ın geri kalanına taşınabilecek gibi değildi… Dolayısıyla bundan böyle yabancı malları ve ürünleri satın almak için ellerinde herhangi bir araç kalmadı. Tecimciler Lakonya limanlarına yüklü gemi göndermeye son verdiler. Hiçbir diluzluğu öğretmeni, hiçbir gezgin falcı, hiçbir fahişe pazarlayıcı, altın ve gümüş işleyici, oymacı, mücevherci geçerli bir parası olmayan bir ülkeye adımını atmazdı.” ( s.20,21, Petrark, Yaşamlar, Likurgus-Numa Pompilius)

Paranın kullanımdan kalkmasına bağlı olarak Sparta ile hiçbir ülke ticaret yapmayacak, hiçbir tüccar yüklü gemilerini Sparta limanlarına göndermeyecektir. Birçok meslekten kişi de bu ülkede üretim yapmayacaktır. Yurttaşları,  her alanda varolan sanatlar üzerinde özgür olarak çalışan, üreten, ticaret yapan, daha varsıllaşmak için tüm yeteneklerini büyük bir hırsla kullanan bir ülkede, sanat sahiplerinin bazılarının varsıllaşarak,  bazılarının yoksullaşması; gelirleri arasında aşırı dengesizliklerin ortaya çıkması beklenen olgulardır. Bu olguların aşırı artması sonucu toplumsal düzen bozulma eğilimi gösterirse, gelir dağılımı sosyo-ekonomik yasalarla düzenlenir. Bu olguların toplumsal düzeni bozucu yönde gelişmemesi için, adaletsiz ve haksızca yapılan zenginleşmelerin, gelir dağılımlarının sosyo-ekonomik yasalarla denetim altında tutulmaları gerekir.

Para; ürünlerin değişimine dayanan takas ekonomisinin zorluklarını, değişimi olanaksızlaştıran niteliklerini ortadan kaldıran; her türlü yer ve zaman koşullarında değişimi kolaylaştıran niteliği ile üretime, yeni ürünler ortaya koymaya bağlı olarak mesleklerin gelişmesine, üretimin artmasına; ürünlerin çeşitlenmesine,  uygarlığın ve refahın ilerlemesine neden olan en büyük buluşlardan biridir.

Paranın bu önemli işlevlerini yerine getirebilmesinde bir ülke ekonomisinde paranın piyasalardaki dolaşım miktarı, (emisyon hacmi) dengesi çok büyük önem taşır. Dergimizin önümüzdeki sayısında bu önemli konu üzerinde duracağız.
 
 
 
 
İsmail İNCİ, 07/07/2015
 

 
 

SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ-ORTAK NİTELİKLER VE ALINACAK ÖNLEMLER-

  ORTAK VE FARKLI STRATEJİLERİ İLE SAVAŞ EKONOMİSİ VE PANDEMİ EKONOMİSİ (1)        Savaş dönemleri ile Pandemi dönemlerinde ülkelerin iç...