ULUSAL PARALARIN ALIM GÜÇLERİ ARASINDAKİ SAVAŞ: KUR SAVAŞLARI
Ülkeler
arasında “Kur Savaşı” denilince, birçok ekonomistin ilk aklına gelen
Japonya’nın değerlenen para birimi Yen’in değerini düşürmek için izlemiş olduğu
ekonomi politikaları akla gelmektedir. Japonya’nın Yen’in değerlenmesine bir
türlü engel olamamasına bağlı olarak, ihracat gelirlerinin azalması sonucu
artan kamu borçlarını azaltmak, azalan
ulusal gelirlerini arttırmak için, Yen’in alım gücünü eşdeyişle kur değerini
düşürmek amacıyla uluslar arası ticarette serbest rekabete aykırı olarak uygulamaya
koymuş olduğu siyasal ekonomik kararlar “ kur savaşı” olarak adlandırılmıştır.
Japonya Yen’in değerini düşürmek için para basarak piyasalara sürmüş, kamu
harcamalarını gevşeterek Yen’in piyasalardaki miktarını arttırmış ancak ulusal
parasının değerinin düşmesini sağlayamamıştır. Tersine bu önlemler kamu
açıklarının daha da artmasına, ulusal gelirlerin azalmasına neden olmuştur.
Aslında Kur
savaşları Japonya’nın bu siyasal-ekonomik girişimlerinden önce de ortaya
çıkmıştır. Çin ve Hindistan’ın kurlarını
düşük tutmaları kur savaşlarının süregelen örnekleridir. Uluslar arası serbest
rekabete aykırı olarak Çin ve Hindistan uzun yıllar paralarını dolara karşı çok
düşük tutarak ithalatlarını kısıtlarken ihracatlarını arttırmışlardır. Ülke
ekonomilerinin sahip oldukları ulusal paralarının satın alma güçlerini bir mal,
emtia, değerli maden veya bir teknik gelişme ile desteklemeksizin oluşturmaları
girişimleri, özellikle finansal piyasalarda yapılan girişimleri “ Kur Savaşı”
olarak adlandırılır.
Bu tanımın
temel niteliğine dikkat ettiğimizde, kur savaşlarında temel ekonomik hareketin
Japonya örneğindeki gibi kurun değerinin düşürülmesi değil, ulusal paranın
gerçek değerinin korunması ve satın alma gücünün arttırılması olduğu görülür.
Ekonomilerde temel amaç olan uluslar arası rekabete dayalı olarak ulusal
paranın değerinin arttırılarak ulusal paranın satın alma gücü ile daha fazla
diğer ülkelerden mal ve hizmet alarak yararlanmaktır.
Ulusal paranın
değerinin düşürülerek zenginleşmenin sağlanacağı algısı yaratılmış olması da
bir “ Kur Savaşı” ‘dır. Günlük hayatın algılanmasından başlayarak bireysel ve
toplumsal ilişkileri tümü ile etkileyip değiştirmek, konumunu uluslar arası
toplumda güçlendirmek ve mümkün olduğunca dünya piyasalarına hâkim olmak “ Kur
Savaşlarının” üst noktasıdır.
Ekonomik
koşullara bağlı olarak kurlar arasında sürekli bir değer değişiminin olduğunu
görürüz. Genel olarak yüksek değerli olan kurlar düşme, az değerli olan kurlar
yükselme eğilimi gösterirler. Ancak Ekonomik yaşamın genelinde her ulusal para,
satın alma gücünü koruma ve arttırma yönünde ekonomisini geliştirmeye çabalar.
Bu başarıyı gösteren ülke ekonomileri güçlü ve yeteneklidir. Bu yeteneğe sahip
olamayan ülke ekonomileri zayıf ve yeteneksizdir. Bu ülkelerin zenginliğe sahip
olmaları beklenemez.
David Ricardo’nun yazdığı gibi ülkeler
arasında para değerleri hiçbir zaman aynı olamaz. Bunun nedeni: “…göreli değerlendirme, imalattaki yüksek beceri,
iklimsel üstünlükler, doğanın üretkenliği ve başka birçok nedenler…” dir. Özellikle yüksek üretim
teknolojilerine sahip olan ve işletmelerinde verimli üretim yöntemleri
geliştirmiş olan ülkelerin ticaret üstünlükleri nedeniyle paraları değerlidir.
Bu kurlar arasında ortaya çıkan doğal denge durumudur. Ancak: “Ustalıkta ve
makinelerdeki gelişmelerin yanında, ticaretin olağan akışı üzerinde etkili
olan, denge durumuna ve paranın göreli değerine müdahale eden başka çeşitli
nedenler vardır. İhracata ve ithalata yönelik primler, mallara konan yeni
vergiler bazen doğrudan, bazen dolaylı bir biçimde, takas usulüne dayalı doğal
ticareti sekteye uğratır; fiyatları ticaretin doğal akışına uyumlu kılabilmek
için para ihraç ya da ithal etme gereksinmesi doğurur; üstelik bu sonuçlar
yalnızca takasın sekteye uğradığı ülkede değil, ticaret yapan her ülkede az ya
da çok kendini gösterir.” (s.227, David Ricardo,Siyasal İktisadın ve
Vergilendirmenin İlkeleri)
Aşırı
değerlenen kuru aşağıya çekerek, değeri düşen kuru yükselterek fiyatlar
arasında dengeyi sağlamak için doğal olmayan girişimler olarak para ihraç etmek
ve para ithal etmek gerekir. Bu çabaların aşır yönde gelişmesi de “Kur Savaşları”
niteliği taşır. İngiltere’nin Avrupa ortak para birimine girmemesinin ve belki de
bugün Avrupa Birliğinden çıkmasının nedeni Sterlinin değerinin düşürülerek
Avrupa ortak para birimi Euro’ya endekslenmesi girişimidir.
““…George Soros bir defasında -1992’de- başarılı bir şekilde İngiliz
Sterlini’ne karşı 1 milyar $ yatırım yaparak – ki bu büyük ölçekli döviz
spekülasyonu çağının da başlangıcı oldu- buna bir cevap bulmuştu. Soros ve
Pound’un aşırı değerli olduğuna inanan diğer spekülatörlerin saldırılarıyla,
Sterlin çökmüş ve bu Birleşik Krallığı ortak Avrupa Para Birimi Euro’nun öncüsü
olan Avrupa Döviz Kuru Mekanizması’nda çıkışa zorlamıştı. Birleşik Krallık bir
daha asla ortak para birimine dönemedi.” Soros ve büyük para sahibi destekleyicileri
Sterlini Euro dışında etkisiz kılmak için çok büyük miktarlarda Sterlini
piyasalara sürmüşler, İngiltere’yi Avrupa birliğinin kurucu ülkelerinin almış
olduğu kararlara uymaya zorlamışlardır.
Doğal olmayan
yollardan yararlanarak kurun değerini yükseltmenin yolu ülkelerin yabancı para
ithal etmeleri çabalarıdır. Bir çeşit kur savaşına dönen bu ekonomik
girişimlerin temelini yabancı sermayenin doğrudan ya da dolaylı olarak menkul
değerler borsasında yatırım yapmalarını sağlayarak veya faizleri yükselterek yabancı
paraların ülkeye çekilmesi ile gerçekleşir. Ancak faize ve yabancı
yatırımcıların ekonomik girişimlerine bağlı bu yollar zayıf ekonomilerin
başvurduğu yollardır. Özellikle faiz ve menkul değerler borsasında olan para
ithalleri çok esnektir ve paranın gerçek değerlenmesinde temel olmayan geçici
etkenlerdir. Bu yollarla para girişlerinin ülke ekonomilerinde, ekonomik
bağımsız da dahil birçok olumsuz etkileri
görülmektedir.
Bir
ulusal paranın satın alma gücünün gerçek olarak artması, yabancı para
birimlerinin değerleri karşısında zayıf kalmaması için ulusal ekonominin yüksek
üretim teknik ve yöntemleri ile güçlenmesi, mallarının dünya pazarlarında
dolaşımının artması, parasının dışsallık
niteliğinin ortaya çıkması gerekmektedir.
KAYNAKÇA:
1-David
Ricardo, Siyasal İktisadın ve Vergilendirmenin İlkeleri, Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, İstanbul
3-http://www.dunya.com/ekonomi/euro-neden-dolari-golgede-birakamaz-haberi-35465-Financial Times / Barry Eichengreen, Marc Flandreau, Çeviri:
Servet YEŞiLYURT
İsmail
İNCİ, 27/04/2017
BU YAZIMIZ BALYALILAR DERNEĞİNİN NİSAN 2017 SAYISINDA YAYIMLANMIŞTIR.