ARTHUR C. CLARK’IN YAPAY YERÇEKİMİ GÜCÜ SİLAHI
-YERÇEKİMİ GÜCÜNÜN ARTTIRILMASI VEYA AZALTILMASI İLE ORTAYA
ÇIKAN YERÇEKİMİ SİLAHI-
Ünlü bilim kurgu yazarı Arthur C. Clark, “Geleceğin Çehresi” adlı
kitabında Bilim ve teknolojideki son buluş ve gelişmelerden hareket ederek,
dünyamızın teknolojik olarak nasıl değişeceğini yazmıştır. Bu teknolojilerin kısa
veya uzun bir zaman içinde bir biçimde gerçekleşeceğine inanır. Çünkü bu
ileriyi görmeler sadece hayale dayanan görüşler değildir. “Geleceği önceden
görmek için mantık ve muhakemeye elbette ihtiyacımız vardır; fakat inanca da,
hayal gücüne de ihtiyacımız olacaktır.” Demektedir.
İleriyi görmek için mantık ve muhakemeye, ilgili olunan alandaki son
buluşlarla birlikte tüm gelişmelerin bilgisine sahip olmak ve geleceği hayal
etmek dediğimiz tasarımlamaya gerek vardır. Bilgileri süreç içinde mantık
kurallarına bağlı olarak akıl yürüterek tasarımlayarak, ortaya çıkacak olguları
önceden görmek kehanet değildir. Bir kahin düşüncenin bu süreçlerini tam
uygulamadan gelecek hakkında öngörüler sunar. Geleceği doğrulardan çok
yanlışları ile birlikte ortaya koyar. Bu nedenle Bir bilim insanı geleceği bir
kahinden daha doğru olarak önceden görür ve ortaya koyar. Çünkü onun görüşleri
gerçek-doğru mantığa dayanır. Gerçek Doğru mantık, Doğruluğu bilimsel olarak kanıtlanmış
olgulardan oluşan doğru önermelere dayanır. Yanlış olgulardan oluşan, bilimsel
yasa ve ilkelere dayanmayan önermelerle kurulan mantık, ne kadar doğru
önermeler dizisine sahip olsa da mantık olarak yanlış olacaktır. Sonuçta yanlış
mantık, yanlış düşünüş biçimi demektir. Sözün kısacası Arthur C. Clark’ın
gelecek ile ilgili görüşlerinde sözünü etmiş olduğu teknolojik gelişmelerin ve
değişmelerin gerçekleştiğini ve gerçekleşmekte olduğunu söyleyebiliriz.
Bu
gelişmelerden birisi de “Yerçekimi
Gücü”nün teknolojik araçlarla yapay olarak oluşturulması ve denetlenerek
kullanımının insanlar, çevre, doğa ve toplumlar üzerine yapacağı etkilerle
ilgilidir.
“…ağırlık bir kuvvettir ve bir
kuvvet, eğer hiç bir tatbik noktası, kendisine karşı
“Suni bir ağırlık meydana getirmenin en uygun şekli, bir doğru çizgi üzerinde hızlanma değil, bir daire üzerinde hareket etmektir. Böyle bir hareket bir insana normal ağırlığının on-yirmi mislini kolaylıkla verebilir.(Küçük laboratuvar modelleri çok daha iyisini yapıyorlar. Saniyede birbuçuk milyon gibi inanılmaz bir hızla dönen Bearns Ultracentrifuge, bir milyar graviteyi geçen bir kuvvet meydana getirmektedir. Böyle rakamlarla tabiattan çok uzaktayız. Evrenin her hangi bir yerinde dünyadakinden birkaç yüz bin mislinden fazla güçle çekim alımları bulunması pek az muhtemeldir.” (s. 50-51, Geleceğin Çehresi, Arthur C.Clarke)
“Hatta çekimsizleştirilmiş payp
laynlarla muazzam bir ham ve mamul madde nakliyatı tasavvur edilebilir. Yükler,
bir mıknatıs tarafından çekilen demir tozları gibi, manyetik kuvvet hatları
boyunca tutulup sevk edilecektir. Kontrollü
çekim alanları hatta rüzgârları ve deniz
akıntılarını istenilen istikametlere yönlendirmek için de kullanılabilecektir.
Bu, mümkün olursa, bize iklim
Yerçekimi kuvvetini ortaya çıkaran güç uzay cisimlerinde bulunan
elektromanyetik ivme gücüdür. Gezegenlerdeki çekirdekte bulunan elektromanyetik
ivme çekim gücünün kaynağıdır. Yerçekim gücünün artması ve azalması, yer
değiştirmesi mümkündür. Çekim gücüne bağlı ağırlık kuvvetinin oluşması, çekim
gücüne sahip olan cisimle ile temasın bulunduğu noktada olur. Çekim gücü ile
temas yüzeyine göre ve cismin maddesel niteliğine göre ağırlığı artar veya
azalır.
Yer çekiminin arttırılması ve azaltılması, yer değiştirmesinin
sağlanması, cisim ve varlıklar üzerinde baskının ve basıncın artırılıp
azaltılmasını da mümkün kılar. Bu denetimli olanaklılık Arthur C.Clarke sözünü
ettiği rüzgarların ve deniz akıntılarının istenilen yönlerde yönünün
değiştirilmesini, iklimlerin değiştirilmesini mümkün kılmasının yanında, yeryüzündeki fay hatları kırılmalarını da
olumlu ve olumsuz olarak etkileyerek depremlerin ortaya çıkışlarını
etkileyecektir. Yerçekimi gücünün denetimli kullanımı cisim ve maddelerde
kırılma, dağılma, bozulma ve yıkımlara olanak verir. Yerçekimi gücünün bu
kullanımı ile yer sarsıntıları oluşturularak depremlerin ortaya çıkmasına,
yanardağların faaliyete geçmesine neden olunur. Çekim gücünün basınç ve gücünün
harekete geçirilmesine bağlı olarak bazı apartman ve evlerin bir kısmının veya
tamamının kendiliğinden tamamen yıkılması, dağılmasına neden olunabilir. Bu
bilgilerle 20.05.2021 tarihinde Çin’de bir gökdelenin nedensiz sarsıntısı
açıklanmış olacaktır.
İzmir Bölgesinde Kasım 2020 sonunda yedi şiddetinde büyük bir deprem oldu. Ardından gelen depremler serisi uzun süre devam etti.
2020
Yılının son günlerinde 5, 5,2 şiddetinde görülen deprem fırtınalarından
sonra 29.12.2020 tarihinde
Hırvatistan'da 6,3 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Amerikan Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) verilerine göre deprem, başkent Zagreb'in yanı sıra bölge ülkeleri İtalya, Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Kosova, Bosna Hersek, Macaristan, Romanya, Avusturya, Slovakya, Almanya, Çekya ve Slovenya'da hissedildi. Slovenya, şiddetli sarsıntı sonrası önlem olarak nükleer santrali kapattığını bildirdi.
İzmir ve benzer bölgelerin birer deprem bölgesi olması depremlerin teknolojik güçlerle tetiklendiği gerçeğini örtmemeli, tersine tetiklendiği gerçeğinin daha çok artmış olduğu gözönünde bulundurulmalı. Bu olguların belirlenmesi için kullanılacak araç hava basıncı değişikliklerini ölçme aleti olan barometrelerdir. Basınç değişikliklerini hassas olarak ölçen barometrelerle deprem oluştuğu zaman içinde basınç değişiklikleri ölçülür. Basınç artışlarının varlığı saptanırsa, depremlerin tetiklendiği gerçeği ortaya çıkar. Yerçekimi ağırlığı artışı basınç artışları ile birlikte ortaya çıkar. Yerçekimi artışı, ağırlık, hava basıncı ile birlikte faylar üzerine tetikleyici etkide bulunarak depremleri yapay olarak ortaya çıkarmak olanaklı olmaktadır.
Bu yapay deprem etkilerinin varlığına dayanak olacak yakın tarihlerdeki olaylardan birisi İzlanda’da 6000 yıldan beri uyumakta olan Reykjanes Yarımadasındaki Fagradals Yanardağının 26.03.2021 günü faaliyete geçmesidir.
Arthur C.Clarke’ a göre gelecekte her bireyin kendi özel yerçekimi gücü
olacaktır. Yerçekimi gücünü herkes kendi özel denetimi altında bulunduracak,
bir aletle bireysel kullanımı mümkün olacaktır: “Böyle durumlara düşmemek için,
çekimi kontrole elverişli ve bir kişi tarafından taşınıp işletilebilecek hafif
ve basit bir cihaza
Göksel yaşayışa uygun bir yaşama geçişin mümkün kılındığı bir teknoloji geliştirildiğinde, insanların kuşlar gibi hafifleyerek ağırlıksız bir yaşama geçiş kılınmış olacaktır. Ancak bu teknoloji ile insanların üzerindeki yer çekimi ağırlığının yok edilmesi mümkün olduğu gibi, yer çekimi ile ağırlık, baskı ve basıncının arttırılması da mümkün olacaktır. Yerçekimi gücünün baskı ve basınç, ağırlık olarak insanların vücutlarının tamamı veya bir kısmı üzerine kullanılması sonucu bel, omur omurilik gibi ortopodik ve nörolojik hastalıkların, kas spazmı, kas yırtılması, kemik kırılması gibi zararlara yol açacaktır. Bu silaha “Elektromanyetik Darbe Silahı” adı verilir.
Böyle bir silahın kullanımı 23 Kasım 2020 tarihinde haber olarak
geçmiştir. Çin’de Renmin Üniversitesi’nde bir konferansta konuşan Çinli
Profesör Jin Canrong, Ağustos ayında Hindistan sınır gerginliğinde Çin’in
Hintli askerlere karşı mikrodalga silahını kullandığını itiraf etmiştir.
Haberin devamı şöyledir:
“İngiltere Savunma Seçim Komitesi Başkanı ve
Milletvekili Tobias Ellwood, mikro dalga silahının kullandığına işaret ederek
“Çinlilerin bir süredir bu tür silahları araştırdığını ve geliştirdiğini
biliyoruz. Bunun araştırılması gerektiğini gösteren yeterli kanıt var”. ABD'nin
istihbarat servisi CIA ise, Hint askerlerinin Çin'in elektromanyetik darbe
silahı tarafından 'diri diri pişirildiği' iddiaları karşısında araştırma
yapacağı belirtildi.”
Arthur
C. Clark’ın geleceği görmüş olduğu gibi yapay yerçekimi teknolojisinin
bulunduğu ve çok değişik yönleri ile bir silah olarak kullanıldığı bir
gerçektir. Bu silaha ileri teknoloji sahibi ulus devletler ve uluslararası
alanda mali ve ekonomik güce sahip özel şirketleri kar amaçlı teknoloji
yatırımları ile sahip duruma gelmişlerdir. Doğal olarak sahip olunan bu
teknolojiler Askeri Sır ve Ticari Sır olarak korunarak, avantajlarından azami
ölçüde yararlanılmak istenmektedir. Biz bu teknolojilerin varlıklarını, sır
olmaktan çıkararak, yukarıda belirttiğimiz olgularda olduğu gibi, yüzeye çıkan
olgularıyla, etkilerinin sonuçları ile görürüz. Özellikle de koşullarının ve
nedenlerinin varlığı bulunmayan olgularda kendilerini görünür kılarlar. Güvenlik,
güç ve kudret sahibi olma ve sınırsız kar elde amaçları doğrultusunda
kullanılmaktadır. Bu teknolojiye sahip olmayan devlerin kendilerini korumak,
savunmak için kısa zamanda yapabilecekleri eylem; yerel, bölgesel ve ülke
geneli için “Elektronik Koruma Kalkanları” geliştirmeleri olacaktır. Bu aynı
zamanda, ulus devletlerin zihin kontrolü ile yönlendirilmelerden kendini
korumanın da yoludur.
İsmail İNCİ, 27/05/2021
https://twitter.com/ismailinci
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder